Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
anadolu, devletinin, kuruluşu, selçukluları

Anadolu Selçukluları Devleti'nin Kuruluşu

Eski 06-13-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Anadolu Selçukluları Devleti'nin Kuruluşu



Anadolu Selçukluları Devleti'nin Kuruluşu


Anadolu Selçuklu Devleti, 1071 Malazgirt zaferini takip eden bir kaç yıl içinde büyük bir Türk nüfusunun Anadolu'ya yerleşmesiyle kurulmuştur Daha İran'da Selçuklu Devleti kurulmadan Anadolu'ya 1016 yılında başlayan ve 1040 yılına kadar devam eden Türk akınları bir keşif hareketinden ibaretti
Devletin kurulmasından Malazgirt zaferine kadar süren otuz yıllık gazâ ve savaşlar, Anadolu'da Bizans mukavemetini kırmak ve burada yeni bir vatan kurmak bakımından büyük bir önem taşımaktadır Türk ve dünya tarihinin önemli dönüm noktalarından biri olan 26 Ağustos 1071 Malazgirt zaferi, Türklere Anadolu'nun kapısını kesin olarak açıyordu





Sultan Melikşâh, amcası Kavurd'un isyanını bastırdıktan sonra Anadolu'nun fethine daha fazla önem vererek büyük Türkmen beylerini bu fetih hareketiyle görevlendirdi Bu sırada taht kavgaları sebebiyle zayıflamış olan Bizans İmparatorluğu Türk akınlarına fazla mukavemet edecek durumda değildi


Nitekim Artuk Bey kumandasındaki Türk ordusu bugünkü İzmit yakınlarında Bizans birliklerini ağır bir yenilgiye uğrattı İşte bu sıralarda Türkiye Selçuklu Devleti'nin kurucusu Kutalmuş-oğlu Süleymanşah'ı Anadolu'da görmekteyiz İlk zamanlar Sultan Melikşah'a muhalif bir tavır takınan, fakat halîfenin araya girmesiyle nihayet Anadolu'nun fethine memur edilmiş olan Kutalmış-oğulları, Melikşah'tan fethedecekleri ülkelerin emirlik fermanını da almışlardı 1074 yılından itibaren Süleymanşah'ın Anadolu'da faaliyetleri tesbit edilebir Aynı yıl Antakya ve Haleb'i muhasara eden Süleymanşah, Suriye meliki Atsız ile ihtilafa düşmüş ve bunun üzerine Orta Anadolu'ya yönelerek 1077 yılında Konya'yı zabtetmiştir Bundan sonra Bizans'taki taht kavgalarına müdahale imkanını bulan ve bu sâyede fazla zorlukla karşılaşmadan bir çok şehir ve kaleyi ele geçiren Süleymanşah 1078'de İznik'i fethederek merkezini oraya nakletti Böylece Türkiye Selçuklu Devleti'nin temelleri atılmış oluyordu





Öte yandan Malazgirt zaferini müteakip Türklerin Anadolu'ya girmelerinin hristiyanlık bakımından neticelerini hassasiyetle kavrayan Papa VII Gregorius 9 Temmuz 1073 tarihinde Bizans imparatoruna yazdığı bir mektupta Ortodoks ve Katolik kiliselerinin anlaşması zamanının geldiğini bildiriyor ve imparatorun müsait davranması üzerine bütün hristiyanlara hitaben 2 Şubat ve 1 Mart 1074 tarihli meşhur mektuplarını neşrediyordu Buna göre, Gregorius, Haçlı Seferleri'nin ilk alarmı sayılan bu davetinde Türklerin tehlikeli ilerleyişini açıkladıktan ve Müslümanların hristiyanları "koyun gibi boğazladıklarını" şiddetli bir dille iddia ettikten sonra din kardeşlerini kurtarmak üzere, Türklere karşı Bizans İmparatorluğu'nun yardımına koşmak lüzumunu ilân ediyordu Ancak bu alarm, Papa ile Roma-Germen imparatoru IV Henri arasındaki anlaşmazlık yüzünden o sırada bir tesir meydana getirememiştir













__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Bizans ile Anlaşma

Eski 06-13-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Bizans ile Anlaşma



Bizans ile Anlaşma
Süleymanşah fetihlerine devam ederek kısa zamanda Bizans aleyhine hudutları oldukça genişletti 1080 yılında İznik'i Türklerden geri almak gayesiyle adı geçen şehir önlerine gelmiş olan Bizans ordusunu ağır bir mağlûbiyete uğrattıktan sonra Üsküdar'a kadar ilerleyen Süleymanşah, burada kurduğu gümrük daireleri ile Boğaz'dan geçen gemilerden gümrük vergisi almağa başladı Fakat Aleksios I Komnenos'un Bizans tahtına geçmesinden sonra durum Bizans lehine gelişmeğe başladı Türk birlikleri yavaş yavaş geri çekilmek zorunda kalıyorlardı Fakat Aleksios'un Balkanlar'da durumu hiç de iyi değildi İmparator Balkanlar'daki Peçenek ve Norman tehlikesi karşısında bu sırada Kilikya cephesinde olan Süleymanşah'a müracaat ederek vergi karşılığında barış istedi Doğu ve güney cephesinde meşgul bulunan Süleymanşah, Aleksios'un bu teklifini kabul etti Yapılan anlaşmaya göre iki devlet arasında, Kocaeli yarımadasındaki Drakon çayı hudut olacak ve aynı zamanda Türkler Bizans imparatoruna yardım edeceklerdi (1082) Batı hududundan emin olan Süleymanşah, Anadolu'da ayrı noktalar halinde kalan Bizans kalelerini zabta başladı Tarsus, Adana, Misis, Anazarva (Ayn-ı Zarba) ile Kilikya'nın bazı şehirlerini ele geçirmiş ve Malatya'yı haraca bağlamıştır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Anadolu Selçukluları Devleti'nin Kuruluşu

Eski 06-13-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Anadolu Selçukluları Devleti'nin Kuruluşu



Anadolu'nun Türkler tarafından fethi sırasında Doğu Anadolu'da bulunan Ermeniler batıya çekilerek Kilikya ve Urfa taraflarında yeni yeni siyâsî teşekküller kurmaya başlamışlardı Bunlardan birisi de Antakya'ya hâkim olan Ermeni Philaretos idi Ancak Philateros, hiç bir kimse tarafından sevilmemiş, kendi yurttaşlarının ağır suçlamalarına ve oğlunun bile hiyanetine hedef olmuştu


Nitekim oğlu Barsam, hapisten kaçarak İznik'e gitti ve Süleymanşah'ı Antakya'nın fethine teşvik etti Süleymanşah yeter miktarda kuvvetle, kimseye sezdirmemek için yalnız geceleri ilerleyerek 12 günde Antakya'ya geldi ve tespit edilen noktalardan şehre girerek, halkının da desteği ile kolaylıkla şehri ele geçirdi (1084 Aralık) Süleymanşah'ın el-Cezîre ve Suriye'nin kilit noktası durumundaki Antakya müstahkem şehrini zabtetmesi Suriye meliki Tutuş ile aralarının açılmasına sebep oldu ve Süleymanşah'ın Nisan 1086 tarihinde Haleb'i kuşatması iki Selçuklu şehzâdesini savaşa götürdü Ayn-ı Seylem mevkiinde yapılan savaşda ordusu dağılan Süleymanşah mağlûp oldu ve hayatını kaybetti (4 Haziran 1086) Sultan Melikşâh'a bağlı olan Süleymanşah, on yıl gibi kısa zamanda Anadolu'nun büyük bir kısmını fethetmiş ve burada yeni bir Türk devletinin temellerinin atmıştı Yaptığı fetihler İslâm aleminde büyük bir sevinç yaratmış, Abbâsî halîfesi ona sancak ve hil'at göndermiş ve "Nâsır'üd-Devle Ebu'l-Fevâris" lâkabını vermişti Süleymanşah, Müslüman olmayan ülkelerde fetih yaptığından dolayı Gazî unvanını da almıştı

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Anadolu Selçukluları Devleti'nin Kuruluşu

Eski 06-13-2009   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Anadolu Selçukluları Devleti'nin Kuruluşu



Süleymanşah'ın ölümünden sonra İznik'te vekil bırakmış olduğu Ebu'l-Kasım, yeni kurulmakta olan Türkiye Selçuklu devletinin dağılmasını önlediği gibi Bizans'a karşı başarılı akınlar yapmıştır


Fakat Emir Porsuk'un İznik üzerine yürümesi ve İmparator Aleksios Komnenos'un Porsuk'a karşı bir ittifak teklif etmesi üzerine Ebu'l-Kasım İstanbul'a giderek Bizans ile anlaşma yapmak mecburiyetinde kaldı Porsuk İznik'i muhasara etti ise de Bizans imparatorunun yardımcı kuvvetler göndermesi üzerine muhasarayı kaldırdı Emir Porsuk üç ay devam eden kuşatma esnasında şehri ele geçiremeyince Sultan Melikşah onu geri çağırarak yerine Urfa emiri Bozan'ı tayin etti Bozan İznik'i kuşattı ve etrafa akınlar yapmaya başladı Vaziyetin nezaketi dolayısiyle Ebu'l-Kasım, Aleksios Komnenos'tan yardım istedi Çevirdiği entrikalarla Türkleri birbirine düşürmeğe gayret sarfeden Aleksios bunu bir fırsat bilerek Ebu'l-Kasım'ın yardım isteklerini cevapsız bıraktı Artık kurtuluş ümidi kalmayan Ebu'l-Kasım, Sultan Melikşah'dan af dilemek için Isfahan'a gitti Burada da yüz bulamayınca tekrar Anadolu'ya dönmek zorunda kaldı ve yakalanarak Emir Bozan tarafından öldürüldü Onun yerine geçen kardeşi Ebu'l-Gazi devleti ayakta tutmasını bildi Sultan Melikşah'ın ölümüyle oğulları arasında saltanat kavgaları başlayınca Süleymanşah'ın oğlu Kılıç Arslan, Horasan'dan gelerek İznik'te Türkiye Selçuklu Devleti'nin ikinci hükümdarı sıfatiyle (1093) başlarında tahta oturdu __________________




Sultan I Kılıç Arslan İznik'te Selçuklu tahtına geçtiği sırada Anadolu'nun muhtelif yerlerinde Saltuk, Danişmend, Mengücük-oğulları ve İzmir'de Çaka Bey müstakil hükümdar gibi hareket ediyorlardı Dolayısiyle Anadolu Türk birliğinden söz edilemezdi
İzmir'i devletine merkez yapan Çaka Bey, Adalar denizinde meydana getirdiği ilk Türk donanması ile bir çok zaferler kazandıktan sonra Balkanlar'daki Peçenek Türkeleri ile ittifak yaparak Bizans imparatorunu ortadan kaldırmak tasavvurunda idi Kılıç Arslan bu kudretli Türk beyi ile münasebete girişmiş ve onun kızıyla evlenmişti Anadolu sultanı sıfatiyle kendisine tâbi olması gereken Çaka'nın bu derece kuvvetlenmesi Selçuklu sultanını endişelendiriyordu Kılıç Arslan ile Çaka arasındaki durumdan maharetle faydalanmasını bilen Bizans imparatoru, çeşitli entrikalarla Kılıç Arslan'ı onun aleyhine tahrik etti ve ittifak yapmayı başardı Nihayet iki hükümdar müştereken Çaka'ya karşı harekete geçtiler İkisine karşı koyamayacağını farkeden Çaka, Kılıç Arslan'ın yanına gitti Kılıç Arslan onu görünüşte iyi bir şekilde karşıladı, fakat tertiplenen ziyafette daha önce hazırlanan plân gereğince idam ettirdi (1094) Çaka'nın ortadan kaldırılması ve Bizans imparatoru ile anlaşma yapılmasıyla batı hududlarını emniyete alan Sultan Kılıç Arslan, doğuya yönelerek Ermeni Gabriel'in elinde bulunan Malatya'yı muhasara etti Muhsara devam ederken Haçlı ordularının Anadolu'ya doğru ilerlemekte olduklarını haber alınca muhasarayı kaldırmak zorunda kaldı (1096)

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Haçlılarla Mücadele Devresi

Eski 06-13-2009   #5
Şengül Şirin
Varsayılan

Haçlılarla Mücadele Devresi



Haçlılarla Mücadele Devresi
Anadolu'nun ve arkasından da Filistin ve bilhassa Kudüs'ün Selçuklular tarafından fethi, Bizans imparatorlarının papalar nezdindeki teşebbüsleri, yavaş yavaş Avrupa'da Müslümanlara karşı bir hareketin başlamasına sebep oldu Bilhassa Aleksios Komnenos'un 1091 yılında Papa II Urbain'e müracaat ederek yardım istemesi ve onun da çalışmaları neticesinde o zamana kadar tarihin en büyük askerî harekâtı olan Haçlı Seferleri başlamıştır 1095 yılında Papa II Urbanus, Kudüs'ü kurtarılması için bir konferans düzenlemiş, bütün Hıristiyanlara savaş için çağrı yapmış ve gerçekten onları etkilemişti Haçlı ordusunun ilk toplanma yeri Fransa oldu Sonra bu ordu Almanya'da toplananlarla birleşti Macaristan'da ve Balkanlar'da toplananlar da yolda onlara katıldı Bunların manevi liderleri aynı zamanda rehberleri iki keşiş idi Bizans kapılarına dayandıkları zaman onların bir çoğu çapulcu alayından başka bir şey olmadığını gören imparator, kurtarıcı olmaktan ziyade batırıcı, yağmalayıcı olacaklarını anlayarak korktu Hiç bekletmeden, Boğazdan Anadolu yakasına geçmelerini sağladı Pierre L'ermit idaresindeki çapulcu Haçlı grubu İzmit yakınlarında Kılıç Arslan'ın kardeşi Davud tarafından imha edildiler Fakat kısa bir süre sonra kontların, düklerin ve şövalyelerin idaresindeki muntazam Haçlı birlikleri gelince Türkler geri çekilmek zorunda kaldılar Haçlılar Anadolu Selçuklu devletinin merkezi İznik'i muhasara ettiler Muhasara devam ederken Kılıç Arslan yetişti, ancak sayı ve techizat bakımından çok üstün olan Haçlı kuvvetleri karşısında, düşmana ağır kayıplar verdirmesine rağmen muhasarayı kıramadı Muhasaranın uzamasının daha büyük kayıplara mal olacağını farkeden Türkler, Bizans imparatoru ile anlaşarak şehri ona teslim ettiler (Haziran 1097) Kılıç Arslan da savaş taktiğini değiştirerek Eskişehir'e doğru çekilmeğe karar verdi Haçlılar'ın ilerleyişi karşısında Dânişmend Gazi ve Kayseri hâkimi Emir Hasan ile ittifak yaparak onların kuvvetleriyle birlikte Eskişehir ovasına çıkan vadiyi tuttu Eskişehir ovasında Temmuz ayında cereyan eden bu tarihî meydan savaşında her iki taraf da kahramanca döğüştü Fakat düşmanın büyük üstünlüğü ve özellikle Türk silahlarının zırhlı Haçlı şövalyelere tesirsizliği karşısında Kılıç Arslan daha fazla kayıp vermemek için savaş sahasını terk etti Bundan böyle Haçlılarla meydan savaşı yerine, onların geçeceği bölgelerde su kuyularını kapatarak, ekinleri tahrip ederek ve meskun yerleri boşaltarak yıpratma taktiğine başvurdu Haçlılar Orta Anadolu'yu geçerken çok zayiat verdiler Kılıç Arslan, Dânişmend Gazi ve Emir Hasan ile birlikte Ereğli'de yeniden Haçlıların karşısına çıktı, fakat yine başarılı olamadı Haçlıların İznik'i zabtetmesi üzerine Konya'yı kendisine merkez yapan Kılıç Arslan, bu sırada harekete geçen Bizans imparatoru Aleksios'a karşı gerekli kuvvetleri gönderememiş ve Eskişehir-Antalya hattına kadar olan topraklar Bizans'ın eline geçmişti I Haçlı Seferinde elde ettikleri bu başarı ile Avrupalılar bazı Türk-İslam ülkelerinde küçük Frank devletlerinin kurulmasını sağladılar: Urfa Kontluğu (1098-1114), Antakya Prensliği (1098-1268), Trablus Kontluğu (1109-1289) ve Kudüs Krallığı (1110-1268) gibi

Bununla beraber Antakya Kontu Bohemond'un Dânişmendliler tarafından esir edilmesini müteakip Kılıç Arslan 1101 yılında harekete geçen Haçlı birliklerini birbiri arkasından Amasya yakınlarında ve Ereğli'de imha etti (1102)

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

I. Kılıç Arslan'ın Ölümü

Eski 06-13-2009   #6
Şengül Şirin
Varsayılan

I. Kılıç Arslan'ın Ölümü



I Kılıç Arslan'ın Ölümü

Haçlılara karşı kazanılan bu son zafer, Selçuklulara, sarsılan emniyet ve itimatlarını iade ettiği gibi Haçlılara ve Bizanslılara Anadolu'dan geçmenin zorluklarını gösterdi Bununla beraber daha önce Haçlılara karşı ittifak yapmış olan Kılıç Arslan ile Dânişmend Gazi'nin arası açıldı Danişmend Gazi, Kılıç Arslan'ın meşguliyetinden faydalanarak Malatya'yı zabtetti (1102)

Bu arada Bohemond'dan alınan fidye meselesi de aradaki soğukluğu iyice artırdı Nihayet 1104 yılında Danişmend Gazi'nin ölümü üzerine Kılıç Arslan iki aylık bir kuşatmadan sonra Malatya'yı zabtetti (2 Eylül 1106) Bundan sonra Bizans imparatoru ile sulh yapıp batı hudutlarını emniyete aldıktan sonra Harran'ı ve Suriye meliki Dokak'ın elinde bulunan Meyyafarikin'i ülkesine kattığı gibi Diyarbekir ve Musul bölgelerine de hâkim oldu Bu gelişmeler karşısında Emir Cavlı, Artukoğlu İlgazî ve Melik Rıdvan, Kılıç Arslan'a karşı ittifak yaptılar İki taraf Habur nehri üzerinde karşılaştı Haziran 1107 tarihinde meydana gelen muharebede Kılıç Arslan'ın birlikleri mağlûp oldu; kendisi de esir olmamak için atıyla birlikte Habur suyuna daldı, fakat zırhların ağırlığı sebebiyle boğuldu Sultan I Kılıç Arslan, Türkiye Selçuklu devletinin gerçek kurucusudur Bütün ömrü Bizans, Haçlılar ve Anadolu'da Türk birliğini sağlamak için mücadele ile geçmiştir Devrin Müslüman ve hristiyan kaynakları onun âdil ve cesur bir hükümdar olduğunda ittifak hâlindedirler

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Şahinşah Dönemi (1110-1116)

Eski 06-13-2009   #7
Şengül Şirin
Varsayılan

Şahinşah Dönemi (1110-1116)



Şahinşah Dönemi (1110-1116)

Sultan I Kılıç Arslan'ın ölümü ve bu sırada Musul'da bulunan 11 yaşındaki oğlu Şahinşâh'ın Emir Cavlı tarafından yakalanarak Isfahan'a götürülmesi üzerine Türkiye Selçuklu tahtı boş kaldı
Bu vaziyet Selçuklu devletini oldukça sarsmıştı Başta Bizans imparatoru Aleksios Komnenos olmak üzere Haçlılar ve Ermeniler harekete geçerek Türklerin elindeki bazı şehir ve kaleleri zabtettiler 1110 yılında Şahinşâh, Anadolu'ya dönerek Konya tahtına oturdu Onun devletin başına geçmesiyle kısa sürede toparlanan Türkler, Bizanslılara karşı bazı başarılar kazanarak batı hudutlarını genişlettiler (1113) 1116 yılında İmparator Aleksios Komnenos umumî bir hücuma geçerek Akşehir'e kadar ilerledi ve burada yapılan savaşta Şahinşâh'ı mağlûp etti; fakat seferin asıl hedefi olan Konya'yı zabtetme fikrinden de vazgeçerek İstanbul'a döndü İmparatorun çekilmesini müteakip Şahinşâh, kardeşi Mes'ûd'un isyanıyla karşı karşıya geldi İki kardeş arasında taht kavgaları 1116 yılına kadar devam etti ve Mes'ûd, kayınpederi Danişmendli Emir Gazî'nin yardımı ile Konya tahtını ele geçirdi

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla

Cevap : Anadolu Selçukluları Devleti'nin Kuruluşu

Eski 06-24-2009   #8
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Anadolu Selçukluları Devleti'nin Kuruluşu



Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından 1075'te kuruldu 1071'deki Malazgirt Savaşı'ndan sonra Türkler'in yerleşmeye başladığı Anadolu toprakları, 1318'e kadar varlığını sürdüren Anadolu Selçuklu Devleti'nin egemenliğinde bir Türk yurdu haline geldi
Süleyman Şah, babası Kutalmış'ın Alp Arslan ile giriştiği taht mücadelesinde yenilerek öldürülmesi üzerine kardeşleriyle birlikte 1064'te DiyarbakırUrfa yöresine sürülmüştü Alp Arslan'ın ölümünden sonra çıkan karışıklıklardan yararlanarak Anadolu'nun içlerine girdi ve Konya'yı alarak batıya doğru ilerledi 1075'te İznik'i ele geçirince Anadolu Selçuklu Devleti'ni kurdu; İznik'i de başkent yaptı



Böylece Bizans'ın sınır komşusu olan Süleyman Şah bir süre sonra bu devletin taht kavgalarına karışmaya başladı 1078'de Botaniates'in tahta çıkmasına yardımcı olduğu için karşılığında Batı Anadolu'yu aldı Anadolu Selçukluları'mn güçlenmesi Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah'ı tedirgin ediyordu 1078'de ordusunu Süleyman Şah'ın üzerine gönderdiyse de Anadolu Selçukluları'nı yenmeyi başaramadı Anadolu'daki egemenliğini ve gücünü giderek artıran Süleyman Şah Bizans'taki taht kavgalarından yararlanarak devletinin sınırlarını genişletti Bizans 1081'de yapılan bir antlaşmayla


Maltepe'yi sınır olarak kabul etmiş, böylece Anadolu'yu Süleyman Şah'a bırakmıştı Bunun üzerine Abbasi halifesi de aynı tarihte Süleyman Şah'ın hükümdarlığını tanıdı Daha sonra Güney ve Güneydoğu Anadolu'ya yönelen I Süleyman Şah 1082'de Adana ve Tarsus kentleriyle birlikte bütün Kilikya'yı ele geçirdi; 1084'te Antakya'yı aldı Anadolu Selçuklulan'nın yayılmasını önlemek isteyen Musul Emiri Müslim, Süleyman Şah'ın üzerine yürüdüğünde yalnızca savaşı değil yaşamını da yitirdi

Bu zaferden sonra Süleyman Şah, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah'm kardeşi ve Suriye meliki olan Tutuş'un topraklarındaki Halep'e yöneldi Ama 1086'da Tutuş'un ordusuna yenilerek yaşamını yitirdi Oğullan Kılıç Arslan ile Kulan Arslan da tutsak düştüler


Süleyman Şah doğu seferine çıkarken yerine Ebu'lKasım'ı bırakmıştı Melikşah, Süleyman Şah'ın ölümünden sonra Anadolu Selçukluları'm denetim altına alabilmek umuduyla Porsuk Bey komutasındaki bir orduyu İznik üzerine gönderdi Ama Bizans ile anlaşan Ebu'lKasım'ın direnmesi karşısında Porsuk Bey'in kuvvetleri geri çekilmek zorunda kaldı


Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah'm ölümünden sonraki karışıklıklardan yararlanarak tutsaklıktan kurtulan Kılıç Arslan 1092'de Anadolu Selçuklu tahtına oturdu I Kılıç Arslan'ın ilk işi Bizanslılar'ı Marmara kıyılarından uzaklaştırmak oldu Ardından Bizans ile anlaşarak, İzmir yöresinde giderek güçlenen Çaka Bey'i ortadan kaldırdı Batı sınırlarını böylece güven altına aldıktan sonra doğuya yöneldi 1096'da Malatya'yı


kuşattı, ama Haçlı ordularının İznik kapılarına dayandığını haber alınca geri döndü Haçlılar karşısında yenilgiye uğrayan Kılıç Arslan İç Anadolu'ya çekilmek zorunda kaldı ve Konya'yı başkent yaptı (bak Haçli Seferleri) Bu durumdan yararlanan Bizans İznik'i alınca, iki devlet arasındaki sınır AntalyaEskişehir çizgisine doğru geriledi
I Kılıç Arslan Haçlılar karşısındaki yenilginin sarsıntılarından kurtulmaya çalışırken, Danişmend Gazi 1100'de Haçlılar'ı ağır bir yenilgiye uğrattı Bunun üzerine ertesi yıl Anadolu'ya ikinci bir Haçlı ordusu gönderildi Anadolu beyleriyle birleşen I Kılıç Arslan bu kez Haçlı ordusunu bozguna uğrattı Ama zaferden hemen sonra Türk devletleri arasındaki birlik bozuldu Danişmendliler'in Malatya'yı, I Kılıç Arslan'ın da Elbistan'ı


alması üzerine iki devlet arasında savaş başladı I Kılıç Arslan'ın Danişmendliler'i yenmesiyle Anadolu'da egemenlik kesin olarak Anadolu Selçuklularının eline geçti
Doğu illerini ele geçirerek Büyük Selçuklu Devleti ile komşu olan I Kılıç Arslan, bu devletin iç karışıklıklarından yararlanarak Büyük Selçuklu tahtına göz dikti Bu amaçla 1107'de Musul'a girdi ve üzerine gönderilen Büyük Selçuklu ordusuyla Habur Suyu


kıyısında karşılaştı Ama beklediği destek güçlerin gelmemesi ve bazı komutanlarının kendisine ihanet etmesi üzerine yenildi Atıyla Habur Suyu'nu geçmeye çalışırken boğulan I Kılıç Arslan'ın genç yaşta ölümüyle Anadolu'da yeni bir bunalım dönemi başladı Sonunda üstünlük Danişmendliler'in eline geçti {bak ANADOLU BEYLİKLERİ)
Bir süre boş kalan Anadolu Selçuklu tahtına 1110'da I Kılıç Arslan'ın oğlu Şahin Şah oturdu Kardeşi Mesud ile iktidar kavgasıyla geçen altı yıldan sonra tahtı Danişmendliler'in desteklediği I Mesud'a bıraktı


I Mesud yitirilen toprakları geri almak için Antalya, Batı Anadolu ve Marmara çevresine sürekli akınlar düzenledi Bir süre Danişmendliler'in gölgesinde kalan bu sultan, 1142'de Danişmendli Mehmed Bey'in ölümü üzerine çıkan taht kavgalarından yararlanarak Anadolu'da yeniden üstünlük sağladı 1146'da Konya önlerinde Bizans ordusunu yendi ve Anadolu'ya düzenlenen II Haçlı Seferi'nin kuvvetlerini bozguna uğrattı Bu zaferler Anadolu Selçuklu Devleti'nin gücünü artırdı


I Mesud ölmeden önce ülkesini üç oğlu arasında paylaştırmış ve tahtını II Kılıç Arslan'a bırakmıştı Ama onun ölümünden hemen sonra oğulları arasında taht kavgaları başladı Bundan yararlanmak isteyen Danişmendliler, Bizanslılar, Musul Atabeyi Nureddin Mahmud Zengi ve Ermeni Derebeyi Toros birleşerek Anadolu Selçuklu Devleti'ni dört yandan kuşattılar Güç durumda kalan II Kılıç Arslan bütün düşmanlarıyla aynı anda baş edemeyeceğinin farkındaydı Danişmendliler'e yenilmiş, doğuda ve batıda toprak


yitirmişti Bunun için önce Bizans ile barışı sağlamanın yoliannı aradı ve İstanbul'da üç ay kalarak bir antlaşma imzaladı Daha sonra kardeşi Şahin Şah ile Danişmendliler'in birleşik ordularını yenilgiye uğratarak 1175'te Danişmendliler'in varlığına son verdi
Anadolu Selçuklularının Anadolu'da birliği sağlayarak güçlenmesi Bizans'ı tedirgin etmeye başlamıştı Öte yandan Bizans sınırlarına yığılmış olan Türkmenler bu devletin


topraklarına sürekli akınlar düzenliyorlardı Bu akınları ve Danişmendliler'den alınan bazı kalelerin kendilerine verilmemesini bahane eden Bizans büyük bir orduyla Anadolu'ya yürüdü II Kılıç Arslan 1176'da Sandıklı ile Dinar'ın doğusunda Miryokefalon denen bir vadide Bizans ordusunu pusuya düşürerek bozguna uğrattı Barış isteyen Bizans imparatoru Eskişehir'deki askeri üslerini kaldırmayı ve yüklü bir tazminat ödemeyi kabul etti


Malazgirt'ten sonra Miryokefalon'da ikinci kez büyük bir yenilgiye uğrayan Bizans artık Türkler'i Anadolu'dan çıkartabileceği umudunu tümüyle yitirdi O tarihten sonra sürekli savunmaya geçerek elinde kalan son topraklan korumaya çalıştı


II Kılıç Arslan Miryokefalon Savaşı'ndan sonra doğuya yönelerek Malatya'yı aldı, ardından batıya doğru ilerledi Ege ve Marmara kıyılarına kadar uzanarak birçok kaleyi ele geçirdi Ama artık iyice yaşlanmıştı Bu yüzden 1186'da ülkesini 11 oğlu arasında paylaştırarak bu bölgelerin yönetimini oğullarına bıraktı Kendisi sultan olarak Konya'da oturuyordu Ne var ki, çok geçmeden oğulları arasında veliahtlık kavgaları başladı Bu sırada Anadolu'ya giren III Haçlı Seferi orduları da Konya'yı kısa bir süre işgal ederek Filistin'e geçti

1192'de II Kılıç Arslan'ın ölümünden sonra oğullarından I Gıyaseddin Keyhüsrev tahta çıktıysa da, 1196'da yerini ağabeyi II Süleyman Şah'a bırakmak zorunda kaldı Ülke içinde birliği sağlayan II Süleyman Şah Menderes havzasını ele geçirdi ve Erzurum'u alarak Saltuklular'ın varlığına son verdi 1204'te hastalanarak öldüğünde Anadolu Selçuklu Devleti yeniden eski gücüne ulaşmıştı
III Kılıç Arslan'ın çok kısa süren hükümdarlığı sırasında Anadolu topraklarına IV Haçlı Seferi düzenlendi Bu orduların işgal

edip yağmaladıkları İstanbul'dan kaçan Bizanslı bir ailenin Karadeniz kıyısında kurduğu Trabzon Rum İmparatorluğu Karadeniz'deki ticaret yollarını kesmişti Boşalan tahta ikinci kez çıkan I Gıyaseddin Keyhüsrev Trabzon'a bir sefer düzenleyerek bu yolu yeniden Anadolu Selçukluları'na açtı Daha sonra Avrupa ve Mısır'a yönelik ticaretin önemli liman kentlerinden biri olan Antalya'yı aldı Rusya ile Mısır arasındaki ticaretin Anadolu üzerinden yapılması devlete ve tüccarlara büyük bir gelir sağlıyordu


Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki girişimleriyle Anadolu birliğini güçlendiren I Gıyaseddin Keyhüsrev, siyasal örgütlenmede büyük bir yenilik yaparak Anadolu Selçukluları'nda merkezi devlet yönetimini başlattı O tarihten sonra şehzadeler merkezi yönetime bağlı birer vali durumuna getirilerek devletin bölünmüşlüğüne son verildi


I Gıyaseddin Keyhüsrev'in ölümü üzerine Selçuklu devlet adamlarının kararıyla 1211'de tahta I İzzeddin Keykavuş geçti Yeni sultanın ilk işi Anadolu'da ticareti canlandırmak için birtakım önlemler almak oldu Bu amaçla önce Kıbrıs kralı ile bir anlaşma yaptı ve her iki ülkenin tüccarlarının birbirlerinin topraklarına serbestçe girip çıkmalarını sağladı Ardından Sinop'u alarak Anadolu Selçukluları' na Karadeniz kıyılarında da önemli bir dış ticaret limanı kazandırdı Daha sonra, güney ticaret yolunu engelleyen Ermeni


derebeyinin üzerine yürüdü ve Ermeniler'i yenerek Suriye ticaret yolunu açtı Böylece Anadolu, doğu batı ve kuzeygüney yönündeki bütün ticaret kervanlarının geçtiği canlı bir ticaret yolu oldu Bu ticaretin önemini çok iyi bilen Keykavuş bütün savaşlarını buna göre düzenliyor, Anadolu'nun kervanlar için güvenli bir yer olmasına özen gösteriyordu
1220'de Keykavus'un ölümü üzerine tahta çıkan I Alaeddin Keykubad hükümdarlığının

ilk yıllarında doğuda beliren Moğol tehlikesine karşı önlemler aldı Anadolu kentlerinin kale ve surlarını onarttı; yaklaşan bu tehlikeye karşı Eyyubiler ile anlaştı Daha sonra ticari ve askeri önemi büyük olan Kalonoros'u (bugünkü Alanya'yı) Rumlar'ın elinden alarak buraya bir kale yaptırdı Kendi adından ötürü Alaiye olarak anılan ve önemli bir liman olan bu kentte bir tersane kurdurdu Böylece Anadolu Selçuklu Devleti Karadeniz' den sonra Akdeniz'de de gemilerin yapıldığı bir üsse kavuşmuştu


Karada Ermeniler'in, denizde Avrupalı korsanların tüccarlara saldırarak soyması üzerine güneye yönelen Alaeddin Keykubad İçel'den Antalya'ya kadar bütün kaleleri aldı ve buralara Türkmenler'i yerleştirdi Doğuda ise yaklaşan Moğol tehlikesine karşı 1226'da Eyyubiler ile barış yaptı; aynı amaçla Mengücükler'in topraklarını sınırlarına kattı
Moğollar'ın Karadeniz'in kuzey kıyılarına yaptığı akınlar Karadeniz ticaret yolunun güvenliğini sarsmıştı Ticarete çok önem veren Anadolu Selçuklu Devleti Kırım'a bir donanma göndererek Sudak'ı aldı ve bölgede yeniden güvenliği sağladı


I Alaeddin Keykubad Moğol istilasını önlemek için Eyyubiler ve Harezmşahlar ile birleşmeyi tasarlıyordu Ama Harezmşahlar Ahlat'ı kuşatınca 1230'da bu devlete savaş açarak ordularını bozguna uğrattı Moğollar'ı Anadolu'ya girmeden önce durdurabilmek için Abbasiler ve Eyyubiler ile anlaşma yapmak üzereyken öldürüldü


Alaeddin Keykubad'ın yerine oğlu II Gıyaseddin Keyhüsrev geçtiyse de, devletin yönetimi vezir Sadeddin Köpek'in elindeydi Kötü yönetimden dolayı ülke karışıklıklar içinde çalkalanmaya başlamıştı Horasan'dan gelerek Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yığılan Türkmenler Baba İshak'ın önderliğinde ayaklandılar (bak BABAİ AYAKLANMASI)

Bu sırada sınıra dayanan Moğollar, Selçukluların gücünden çekindikleri için saldıramıyorlardı Bu ayaklanmanın güçlükle bastırılması Moğollar'ı yüreklendirdi ve 1243'te Kösedağ'a kadar ilerleyen Moğol ordusu II Keyhüsrev'in komutasındaki Selçuklu ordusuyla karşılaştı Kötü yönetilen Selçuklu ordusunun Kösedağ'da yenilmesi Anadolu Selçukluları' nın sonunu hazırladı Bu yenilgiden sonra Anadolu beylikleri ve Trabzon

Rum İmparatorluğu Selçuklular ile bağlarını kopardılar Devlet üzerinde Moğol baskısının yoğunlaştığı bu dönemde başa kukla sultanların geçmesi ve taht kavgaları ülkenin içinde bulunduğu karışıklığı artırdı 126277 yılları arasında vezirlik yapan Süleyman Pervane, usta bir siyaset uygulayarak Moğollar'ın Anadolu'yu yağmalamasını engelledi Moğol baskısına son vermek isteyen bazı Anadolu beyleri Memlûk Sultanı Baybars'ı Anadolu'ya çağırdılar Baybars Van


Pervane'nin desteğini kazanamadığı için Anadolu'dan ayrılmak zorunda kaldı Moğollar Selçuklu sultanlarını tümüyle etkileri altına almışlar ve gönderdikleri valilerle Anadolu' yu yönetmeye başlamışlardı Bu arada Anadolu'da yığılan Türkmenler her yanda beylikler kuruyorlardı Anadolu'ya gönderilen Moğol Valisi Timurtaş'ın 1318'de V Kılıç Arslan'ı tahttan indirmesiyle Anadolu Selçuklu Devleti tarihten silindi

Devlet Yap
ısı ve Ordu


Anadolu Selçukluları Türk devlet geleneğini sürdürmekle birlikte Anadolu'nun toplumsal, ekonomik ve doğal yapısına uygun yenilikler getirdiler Anadolu'ya iki yüzyıl egemen olan bu devlet, daha sonra kurulacak olan Osmanlı uygarlığının da temellerini atmıştır Osmanlılar devlet yönetiminde, askeri örgütlenmede, toprak düzeninde ve sanatta Anadolu Selçukluları'm örnek aldılar

Öbür Türk devletlerinde olduğu gibi Anadolu Selçuklularında da devlet hanedanın ortak malıydı Bu anlayış taht kavgalarına ve
şehzadelerin ayaklanmalarına yol açıyordu Sultan olarak anılan Anadolu Selçuklu hükümdarları devletin ve ordunun başıydı Devlet işleri Divanı Âli (Büyük Divan) adı verilen ve vezirin başkanlığında toplanan bir kurulda görüşülürdü Vezirden sonraki en yüksek devlet görevlisi, yokluğunda sultanın yerine bakan Niyabeti saltana fhk makamıydı Ayrıca maliye işlerinden sorumlu olan bir müstevfi, divanın yaptığı atamalara ve dirliklerin (iktalann) dağıtım işlerine bakan bir pervane, yazışmaları yürüten bir tuğracı, hukuk işlerine bakan bir emiri dâd ve askerlik işleriyle ilgili bir beylerbeyi bulunurdu

Ülkenin yönetimini başkentteki büyük divan yürütür, eyaletlerde ise subaşı denen valiler kentin düzenini sağlar ve bölgedeki askerlere komutanlık ederlerdi Subaşılarca yönetilen eyaletlerden başka meliklerim yönettiği eyaletler de vardı Selçuklu ailesinden olan melikler doğrudan sultana bağlıydılar ve başkenttekine benzer bir divan kurarlardı Anadolu Selçukluları Bizans sınırlarına Türkmen boylarını yerleştirerek yarı bağımsız uçbeylikleri oluşturmuşlardı

Anadolu Selçuklularında tümüyle devletin malı olan topraklar dirlik, vakıf ve mülk olarak üçe ayrılırdı Dirlik sultanın, kendisi için asker besleyip yetiştirmeleri koşuluyla Türkmen beylerine ve komutanlarına verdiği topraklardı Mülk denen topraklar üstün hizmetlerde bulunanlara sultan tarafından verilirdi Vakıf ise han, hamam, medrese gibi kurumların giderlerinin karşılanması için ayrılmış topraklardı

Selçuklu ordusunun temelini, beylerinin komutasında savaşa katılan Türkmenler oluştururdu Ayrıca, dirlik sahiplerinin kendilerine verilen toprak karşılığında besledikleri tımarlı sipahiler ve kapıkulu askerleri vardı Tımarlı sipahiler subaşıların buyruğunda savaşa katılır, kapıkulu askerleri ise Türk ve Hıristiyan çocuklarının küçük yaşta alınıp devlet eliyle yetiştirilmesiyle oluşturulurdu

Selçuklular'da devlet düzeni hiçbir zaman din temeline dayandırılmamıştır Yargılama, merkezdeki Emiri dâd'a bağlı olan kadılarca yürütülürdü Askerler arasındaki davalara ise Kadıi leşker bakardı

Toplumsal ve Ekonomik Yaş


Anadolu Selçukluları döneminde Anadolu'da Müslüman Türkler, Hıristiyan Rum ve Ermeniler ile Süryaniler yaşıyordu Özellikle Malazgirt Savaşı'ndan sonra dalgalar halinde gelen Türkler çoğunluktaydı Bunlar yeni alınan bölgelere ve kentlere yerleştiriliyordu

Selçuklular döneminde toplumsal yardımlaşmayı sağlayan birçok kurum oluşturuldu Ülkenin hemen her yerinde yoksul halka, öğrencilere ve yolculara parasız yemek veren imarethaneler bulunurdu Başta Konya, Sivas, Tokat ve Amasya olmak üzere birçok kentte medreseler kurulmuştu Divriği, Sivas, Tokat, Amasya, Kayseri, Konya ve Kastamonu'da darüşşifa denen hastaneler vardı Kent ve kasabaları birbirine bağlayan yollar üzerinde han ve kervansaray gibi konaklama yerlerinin kurulması ulaşım ve ticaretin gelişmesinde önemli bir etkendi Bu toplumsal kurumların giderleri vakıflarca karşılanırdı Vakıf o kadar yaygın bir kurumdu ki kış günlerinde aç kalan kuşlar için bile bir vakıf kurulmuştu (bak VAKIF)

Selçuklular'ın Anadolu'da birlik ve güvenliği sağlamalarından sonra uluslararası ticaret yollan bu topraklardan geçmeye başladı Ticaretin önemini bilen sultanlar siyasetlerini bile buna göre biçimlendiriyorlardı Karadeniz ve Akdeniz'deki limanlar önemli birer dış ticaret merkezi durumuna gelmişti Karada

haydutların, denizde korsanların saldırısına uğrayarak malları yağmalanan tüccarların zararlarını karşılamak için devlet bir tür sigorta oluşturmuştu Kervanların yanına koruma kuvvetleri verilirdi Ticaret ve kervan yollarının konaklama yerlerindeki kervansaraylar da tüccar ve yolcuların bütün gereksinimlerini ve güvenliklerini sağlayacak biçimde yapılmıştı Burada konaklayanlar üç gün para ödemeden geceleyebiliyor, yedirilip içiriliyordu Anadolu Selçuklularında özellikle dokumacılık çok gelişmişti Ayrıca Anadolu'nun çeşitli bölgelerindeki demir, bakır, gümüş gibi madenler işletiliyordu

Selçuklu Sanatı


Anadolu Selçukluları döneminde tasavvufta büyük gelişmeler oldu (bak TASAVVUF) Büyük bilgin Necmeddin İshak, Muhiddin Arabi, Sadreddin Konevi, özellikle de Mevlana Celaleddin Rumi ve Yunus Emre tasavvufun temellerini attılar (bak Mevlana, Yunus Emre)

Anadolu'da büyük bir bayındırlık hareketine girişen Anadolu Selçuklu Devleti ülkenin her köşesini cami, han, kervansaray, imaret, köprü, çeşme ve medreselerle donattı Bu dönemde 1000'den fazla cami ve medrese yapıldı Bayındırlık ve yapı işleri Emiri mimar başkanlığında yürütülürdü

Anadolu Selçuklu mimarisinin özelliklerini taşıyan Beyşehir'deki Eşrefoğlu Camisi (1296) ahşap camilerin en güzel örneklerindendir Ağaç direkler üzerine kurulan bu tip camilerin içi çini mozaik ve ağaç oyma işleriyle süslüdür Selçuklu döneminin dini mimarisinde cami ve medreselerin yanı sıra türbelerin de önemli bir yeri vardır Bu yapıların dört duvarlı ve üzeri kubbeyle örtülü olanlarına "türbe", silindir ya da çokgen gövdesi koni biçiminde bir çatıyla örtülü olanlarına "kümbet" denir


"Sultan Han" ya da yalnızca "Han" adıyla anılan kervansaraylar ise bu anıtı yaptıran sultanın gücünün ve büyüklüğünün göstergesi gibidir Dinsel yapıların genellikle küçük boyutlarda, ama göz kamaştıracak kadar zengin bezemelerle süslenmiş olmasına karşılık kervansaraylar çok büyük boyutlu, gösterişli yapılardı


Anadolu Selçuklularından günümüze kalan en güzel yapılar arasında Ankara'daki Aslanhane Camisi, Afyonkarahisar'daki Ulucami, Konya ve Niğde'deki Alaeddin camileri, Kayseri'deki Huand Hatun Camisi ve külliyesi, Erzurum'daki Çifte Minareli Medrese, Sivas'taki Gök Medrese, Buruciye Medresesi ve Çifte Minareli Medrese, Kırşehir'deki Melik Gazi Kümbeti, Tercan'daki Mama Hatun Türbesi, Ahlat'taki Ulu Kümbet ile Çifte Kümbetler, AksarayKonya ve KayseriSivas yolları üzerindeki Sultan Han'lar, Nevşehir yakınlarındaki Ağzı Kara Han ve Avanos yakınlarındaki Sarıhan sayılabilir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.