Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Nesil Bilinçlendirme Kampı > Nerden & Nasıl Geldik

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
osmanlıda, tarım

Osmanlı'da Tarım

Eski 06-21-2009   #1
KRDNZ
Varsayılan

Osmanlı'da Tarım



OSMANLI KLASİK DÖNEMİNDE TARIM

Ondördüncü yüzyıl başlarında bir uç beyliği olarak adını duyurmaya başlayan Osmanlılar, zamanla önemli bir siyasî güç haline geldiler Osmanlıların başlangıç dönemlerinde beyliğin kabilevî nitelikte bir toplumsal yapıya mı dayandığı, yoksa Osmanlıların daha ilk yıllardan itibaren yerleşik bir toplum düzenine mi sahip bulunduğu tartışması bir yana, beyliğin kurulup yayıldığı bölge itibariyle konar-göçer bir hayat tarzının-kısmen varlığını sürdürse de- hâkim hayat biçimi olarak devam etmesinin zor olduğu bir gerçektir Her halükârda, Orhan Gazi zamanından başlayarak, yerleşik bir toplum düzeni ve gittikçe gelişen bir idarî ve askerî düzen üzerine oturmaya başlayan Osmanlılarda, tarım ağırlıklı bir iktisadî düzenin hâkim olduğu teslim edilmelidir Sanayi-öncesi bir tarım toplumunun bütün özelliklerini, Osmanlılarda görmemiz mümkündür Bu çerçevede, diğer sanayi-öncesi tarım toplumlarında olduğu gibi, milletlerarası, bölgeler arası ve bölge-içi ticaret, kentsel ekonomik faaliyetler, hayvancılık vb de ekonomide önemli rollere sahipti Bu toplumlara tarımsal sıfatının uygun görülmesini meşrulaştıran unsur, ekonomik hayatta, üretim ilişkilerinde ve maliyede en önemli yeri tarımsal üretimden elde edilen gelirlerin tutması ve toplumun büyük bir kesiminin-yaklaşık olarak yüzde 80-90’ının tarımsal faaliyetle iştigal etmesidir Osmanlı toplumuna baktığımızda, 1520-30’lu yıllara ait tahrir defterlerinden elde edilen veriler bu hususu açıkça gösterir Ondokuzuncu yüzyıla ait nüfus istatistikleri de benzer bir tabloya işaret eder

Temel Üretim Birimi:Çift-Hane

Bu dönemdeki tarımsal ekonominin temel üretim aracı bir çift öküz ile çekilen sapandı; kuru tarım ile buğday-arpa ekimi yapılan iklim kuşaklarında, sabanın odun veya demirden yapılmasının yol açtığı değişiklikler dışında makineleşme dönemine kadar tarım teknolojisinde köklü bir değişiklik görülmez Bu geleneksel tarımın temel emek birimi ise aile reisi erkeğin simgelediği köylü ailesidirKökleri eski İran ve Geç Roma İmparatorluğu dönemine uzanan ve çift öküz ile aile emeğinin esasını oluşturduğu köylü işletmelerine dayanan Osmanlı mirî-tapulu arazi sistemini Halil İnalcık çift-hane sistemi olarak adlandırmaktadır ki, bu sistemde aile emeği, bir çift öküz ve ikisinin birlikte işlediği arazi hep birlikte bir üretim birimi ve dolayısıyla bir malî ünite sayılır İşte Osmanlı devletinde, özellikle klasik dönemde, tarım faaliyeti büyük ölçüde bu sistem çerçevesinde cereyan etmekteydi Köylüler, tasarruflarındaki arazinin büyüklüğüne göre çift, nîm-çift, bennâk, caba, mücerred gibi kategorilere ayrılmakta ve buna göre de, bölgelere göre değişen miktarlarda çift resmi vb vergileri ödemekteydiler
Barkan’a göre Osmanlı İmparatorluğu’nda, mirî topraklar rejiminin icaplarına uygun olarak, memleket arazisinin büyük bir kısmı, müstakil köylü işletmesine yetecek büyüklükte olmak üzere, her yerin hususiyetine göre ayrıca hesap edilerek, reaya çiftlikleri (Balkan memleketlerindeki Slavlar arasında baştıneler) halinde, birtakım parçalar bölünür ve bu çiftlikler, onları işleyebilecek durumda olan çiftçilere tapu bedeli denilen bir peşin kira alınıp, daimi ve irsi bir nevi kiracılık mukavelesiyle, bütün olarak terk edilirdiÇiftliklerin ölçümünde çeşitli usuller kullanılmaktaydı Bazı yerlerde “nadas ve ekim işleri bir çift öküzle yapılabilecek büyüklükte olan” zirai işletme bütününe çiftlik, bunun yarısına da öküzlük denilirdi Keza reaya çiftliğinin “muayyen miktarda tahıl (buğday)ekimine müsait olan bir toprak sahası” olarak tarif edildiği de vâkidir Resmî tarife göre ise, bir çiftlik arazi mahalline ve toprağın yetiştirme kabiliyetine göre değişmek üzere, âlâ yerden 60-80, evsat ya da orta halli yerden 80-100 ve ednâ yahut kıraç yerden 100-150 dönüm (eni ve boyu 40’ar adım olan bir yüzölçümü) olarak belirlenmektedir“Çift resmi arza bağlanmıştır, öküze değil” kaidesine dikkati çeken Barkan, defterlerdeki işaretlerden ve çiftlik değil çift resmi ibaresinin kullanılmasından hareketle halkın anlayışındaki çiftlikle (bir çift öküzle işlenebilen büyüklükte yer) dönümlerle ölçülen gerçek çiftlik arasında bir münasebet vardır, ama meseleye daha yakından bakınca, çift resminin sadece bir çift öküzle yer işleyenlerden alınan bir resim olmadığı, çeşitli yükümlülüklerden oluşan bir vergi olduğu anlaşılır diyor

Osmanlıların üretim ve geçimlik ekonomi için en uygun birim kabul ettikleri raiyyet çiftliklerinin bölünmeden devam etmesine büyük önem atfettikleri bilinmektedir Ne var ki, uygulama her zaman teori ile uyumlu görünmüyor Tahrir defterleri verilerine dayalı araştırmalar, özellikle 16 yüzyılda, muhtemelen nüfus baskısının ve/veya devletin, kanunnâmelerdeki çift resmi miktarının akçe değerindeki düşüşe paralel olarak değer kaybetmesine karşılık bu ‘zarar’ı telafi etmek için geliştirdiği politikaların sonucunda çiftliklerin parçalanmaya başladığını gösteren işaretler vardır Yine tahrir defterlerinin yakından tetkiki, bir kişinin ismine yazılı bir toprak parçasının bazı durumlarda birden fazla aile (genellikle kardeşler) tarafından işlendiğini göstermektedir
Yukarıda ana hatlarıyla açıklanan sistemde tarım topraklarının çıplak mülkiyeti mirîye yani devlete ait olup köylüler bu toprakları, Barkan’ın ifadesiyle, adeta irsî ve daimî kiracılık statüsü ile kullanıyorlar, resim ve öşürlerini ise dirlik sahiplerine ödüyorlardı(kimi yerlerde vakıf ve mülk sahipleri) Toprağını üst üste üç yıl boz bırakanlardan çiftbozan akçesi adıyla bir tazminat alınmaktaydı Toprağın ne kadarının her yıl ekildiği çok açık olmamakla beraber en az ne kadarının ekilmesi gerektiğine dair bazı kanunname kayıtları vardır
Ve bir raiyyetin elinde çiftliği olsa Bursa müddü ile dört müd tohum ekmek her yıl borcudur Hiç ekmediği yılda elli akçe, ekmediği için alına ve alâhâzâ amma dört tohum, tamam ekdikden sonra dayri san’at işler ise dahi taarruz olunmaya
Bir çiftlik yer tasarruf eden raiyete Bursa müddü ile yılda dört müd tohum ekmek lazımdır Ekmedüğü yılda elli akçe vere Amma Karaman müddü ile bir müd ekse yirmi beş akçe vere ve alâhâzâ vesair umuruna dahlolunmaz ve eğer bir raiyyete âfet yetişüb bîmecâl s752/ olub çiftin bıraksa sipahisi olyeri ahara verüb andan resm-i bennak alına resm-i çft taleb olunmaya
Bu kanunname ifadeleri bize bir raiyyet çiftliğinin, Bursa müddü ile 12 müd, Karaman müddü ile ise 6 müd tohum ekilen yer olduğunu açıkça gösteriyor 1455 yılına ait Canik yöresi defterinde ise bir çiftlik (iki öküzlük) yer, on müdlük yer olarak tarif edilir ki, burada 10 müd tohum ekilen yer kastedilmektedir Yine bir çiftliğin en az üçte birinin ziraat edilmesi mecburî tutulmaktadır; çiftlik hiç ekilmezse 50 akçe, altıda biri ekilirse 25 akçe tazminat olarak alınmaktadır Buradan şöyle bir sonuç çıkabilir mi? Altıda bir çiftlikten yani iyi kalite toprakta 10 dönüm yerden 25 akçe tazminat alınmaktadır Tam çiftlik Karaman müddü ile 6 müd tohum ekilen yer; 1 müd ise 20 kileden oluşmakta; Karaman’da 1 müd (20 kile) tohum ekilen[ekilmeyen] 10 dönüm yerden 25 akçe tazminat alınıyor Aynı dönemde Karaman’da bir kile buğdayın tahrir kıymeti , arpanınki akçe idi 20 kile tohumdan takriben 80 kile ürün alındığı varsayılsa bunun takriben 5 kilesi tazminat olarak alınmış olur ki, bu, aynı yeri ekilmiş olması halinde 1/5 ilâ 1/10 arasında ( yani 16, 10 veya 8 kile) ödenecek öşrün en az yarısına tekabül eder Bu tür tedbirler, malî gelirlerinin büyük kısmını tarım üretiminden sağlayan bir sanayi-öncesi imparatorluk için son derecede olağandır


Tarımsal Verimlilik Meselesi

Peki, bu tür ifadelere dayanarak tarımsal verimlilik hesaplanabilir mi? Bir çiftlik yerin Rum eyaletinde 10 müd tohum ekilen yer olduğundan hareketle sınırlı bir deneme yapan M A Cook yaklaşık olarak 1’e 3 oranında bir sonuca varıyor ki, bunun ortaçağ şartlarında nispeten düşük olduğunu belirtiyor Anadolu’daki muhtelif sancaklar hakkındaki verilerin genel bir mukayesesine dayalı olarak yapılan bir hesaplamada ise toplam ekilebilir arazinin 5/8’nin hububat vb tarımına ayrıldığı kalan kısmının nadasa ve bazı diğer ürünlerin ekimine ayrıldığı varsayımından hareketle bir tahmin yapılmaya çalışılmıştır Bu veriler ortaçağ şartlarında olağan sayılabilecek verimlilik ve dönüm başına ürün miktarlarıyla mukayese edilmiş ve sonuç ayrıca o şartlarda bir kişinin asgarî geçim seviyesine tekabül ekonomik buğday muadili ile karşılaştırılmıştır Çıkan sonuç bazı bakımlardan cesaret kırıcı olup bunun temel nedeni ölçü birimlerinde düğümlenmektedir Burada ya bir çift yere ekilen tohum için eden bazı kanunname veya defterlerde verilen rakamlarda bir hata vardır; veya Bursa ya da İstanbul müddü gibi kg değeri hakkında bilgi sahibi olduğumuz(veya olduğumuzu sandığımız) ölçü birimlerinin gerçek değerleri yanlış bilinmektedir
Özetlersek, bazı sancaklarda ortalama 1:3-4 verimlilik oranı çıkmaktadır ki, bazı araştırmacılar bunun ortaçağ şartları bakımından normal olduğunu düşünmektedir Bir çiftlik yere ortalama 10 müd tohum ekildiği varsayılan Canik ve Tokat yörelerinde düşük oranlara rastlanması bize burada yine ölçü birimlerinin doğru tahmin edilmediği ihtimalini düşündürtüyor
Öte yandan köylülerin toplam üretimlerinin takriben yüzde 20-30 kadarını öşür ve diğer vergileri için ayırmak zorundaydı Tohum payı da çıktıktan sonra, köylünün elinde- bulunduğu sancaktaki vergi oranı, çift resmi miktarı, toprağın kalitesi vb faktörlerin yol açtığı değişiklikler göz önünde tutulmak kaydıyla- toplam üretimin yüzde 50 ila 65 kadarı kalmaktaydı Bu bağlamda, şu hususu bilhassa vurgulamakta fayda var: Özellikle klasik dönem Osmanlı tarım tarihi konusunda epeyce araştırma yapılmış olmakla birlikte, verilerimizdeki şüpheli noktalar yüzünden sağlıklı sonuçlara ulaşmakta birtakım güçlükler olduğu gibi, bu tür verilerin tutarlı bir metodoloji çerçevesinde değerlendirilmesi keyfiyetinden de henüz uzaktayız

__________________

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?




Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.