Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
mühürler, toprağa, vurulan

Toprağa Vurulan Mühürler

Eski 05-10-2009   #1
KRDNZ
Varsayılan

Toprağa Vurulan Mühürler



Öyle büyük şahsiyetler vardır ki, kabirlerini bile inandıkları davaya adamışlar Bu mevzuda özellikle sahabenin ortaya koyduğu hassasiyet dikkat çekicidir İslâm’ı muhtaç yüreklere ulaştırmak için dünyanın dört bir tarafına göç eden sahabilerin çoğu, yine o topraklara defnedilmiştir Bu sebeple birçok yerde sahabi mezarı mevcuttur
Fethi istenen yerlerin fethini gerçekleştiren vesilelerden biri, fethedilmemiş bölgelere gömülmeyi vasiyet eden insanların varlığıdır İşte, tebliğ için gidilen yerlere defnedilen veya fethedilmesini istediği yerlere defnedilmeyi isteyen yüce insanlardan birkaçı:

Mihmândâr-ı Nebi Ebû Eyyübe’l-Ensâri

Asıl adı Halid b Zeyd olan Ebû Eyyübe’l-Ensâri, Medine'deki Hazreç kabilesinin Neccaroğulları kolundandır Efendimiz’in (sas) anne tarafından akrabalarındandır İkinci Akabe Biat’ında İslâm’la şereflenmiş ve ailesinin yanına dönerek onların da Müslüman olmalarına vesile olmuştur Hicret’ten sonra Peygamber Efendimiz'e (sas) ev sahipliği yapmasıyla da Mihmândâr-ı Nebi unvanını almıştır Herkesin Efendimiz’i (sas) misafir etmek için yarıştığı bir zamanda, Kusva isimli mübarek hayvan onun evinin önünde durmuştu Efendimiz (sas) altı ay kadar Ebû Eyyübe’l-Ensâri'nin evinde misafir olmuş ve o, Efendimiz’i (sas) memnun etmek için olağanüstü gayret göstermişti
Muhbir-i Sâdık aleyhisselatü vesselâm: "İstanbul mutlaka fethedilecektir Onu fetheden komutan ne güzel komutan ve onu fetheden ordu ne güzel ordudur" müjdesini vermişti Bu müjde Mihmândâr-ı Nebi'nin kulağında yer etmişti Mihmândâr-ı Nebi, Efendimiz (sas) dönemindeki bütün önemli savaşlara katılmıştı Emeviler döneminde, çok yaşlanmış olmasına rağmen, İstanbul'u fethetmek için hareket eden orduya katıldı Yaşlı ve hasta olduğu için atın sırtında duramıyor, kendisini orada ancak iplerle bağlayarak tutabiliyorlardı Zira şu hadîsin kendisiyle alâkalı olduğunu düşünüyordu: "Kostantıniyye surunun dibine salih bir kişi defnedilecektir Umarım ki bu kişi ben olayım"1 Bu hâlde İstanbul önlerine kadar gelmiş ve Yezid'e; "Vefat ettiğim zaman beni surların en yakın yerine defnedin" demişti
İslâm ordusu İstanbul'a yaklaştığı zaman atının üzerinde zor duran Ebû Eyyüb (ra) vefat etmiş ve askerler mübarek naşını surların yakınında bir yere defnetmişlerdi
Zamanla ilgisizlik sebebiyle kaybolan, mezar İstanbul fethedildiği zaman evliyaullahtan Akşemseddin tarafından ortaya çıkarılmıştır Altı ay kadar Efendimiz’e ev sahipliği yapan Ebû Eyyüb, fetihten beri bizim mihmândârlığımıza emanettir O, İstanbul'un tapusu, mührü ve en önemli manevî dinamiklerinden birisidir İstanbul'a gelenler, ilk önce onu ziyaret edip, fatihalar okuduktan sonra diğer yerlere giderler Vefatına kadar etrafını aydınlatan bu yüce sahabi, vefatından sonra da ışık olmaya devam etmektedir

Hala Sultan

Asıl adı Ümmü Haram binti Milhan'dır Ümmü Haram (ranhe), Efendimiz’in (sas) dedesi Abdulmuttalib tarafından halası olur Ayrıca Efendimiz'in süt teyzesi de olmaktadır Çünkü kızkardeşi Ümmü Süleym (ranhe) Peygamber Efendimiz'e (sas) süt emzirmiştir Ümmü Haram, Übade b Samit'in hanımıdır Efendimiz, çok sevdiği bu hanım sahabinin evine zaman zaman gider, yemek yerdi Bu ziyaretlerinden birisinde Efendimiz (sas) orada yemek yemiş, sonra da bir müddet uyumuştu Bir aralık gülümseyerek uyandı Bundan sonrasını Ümmü Haram (ranhe) şöyle anlatmaktadır:
-“Ya Resulallah, seni güldüren nedir, diye sordum O:

-Rüyamda bana, ümmetimden bir kısmının şu mavi deniz üstünde padişahların tahtlarına kuruldukları gibi kemal-i ihtişamla gemilere binerek Allah yolunda deniz savaşına çıktıkları gösterildi; ona gülüyorum, buyurdu

-Ya Resûlallah, benim o deniz gazilerinden olmam için Allah'a dua etseniz, dedim O da dua etti Sonra başını yastığa koyarak bir müddet daha uyudu ve bir süre sonra gülümseyerek uyandı Yine ben:

-Ya Resûlallah, neye gülüyorsunuz, diye sordum O da:

-Bu defa da ümmetimden bir kısmının padişahlar gibi kuruldukları kara nakliyeleri üstünde debdebeli bir surette gazaya gittikleri gösterildi, buyurdu Ben;

-Ya Resûlallah, bunlar arasında da bir gazi olarak bulunmama dua buyursanız, dedim Resûlallah:

-Hayır, sen birincilerdensin, diye cevap verdi”2

Gerçekten de Hz Osman (ra) döneminde yapılan Kıbrıs seferine Ümmü Haram (ranha) da kocasıyla birlikte katılmış ve atından düşerek şehit olmuştur Kabri, Larnaka civarında bulunan Tuz Gölü kıyısındadır Şehadetiyle Allah Resûlü’nün (sas) müjdesi gerçekleşmiş ve Ümmü Haram (ranha) Kıbrıs gazileri arasına katılmıştır Kıbrıs, uzun yıllar Müslümanların idaresinde kaldıktan sonra, kısa bir süre Hristiyanların yönetimine geçmiştir Fakat 1570 yılında Osmanlılar Kıbrıs'ı yeniden fethetmişler ve Ümmü Haram’ın (ranha) kabrini imar ederek, üzerine türbe bina etmişlerdir Bu bina günümüzde Hala Sultan olarak bilinmekte ve ziyaret edilmektedir

Sarı Saltuk

Sarı Saltuk, Osmanlılardan önce 13 yüzyılda yaşamış ve Balkanlar'da İslâm’ı tebliğ etmiş Hak dostlarındandır Sarı Saltuk'un kahramanlığı, veliliği ve İslâm’ı tebliği efsanevî rivayetlere karışarak günümüze kadar ulaşmıştır Bu rivayetlerdeki efsanevî unsurları eleyerek, Sarı Saltuk hakkında bazı bilgilere ulaşmak mümkündür Bu rivayetlere göre Sarı Saltuk, Rumeli'ye geçtikten sonra Dobruca, Kaliakra ve Gıdansk gibi şehirlerde İslâm’ı tebliğ etmiş ve pek çok kimsenin hidayetine vesile olmuştur Bunların dışında Sarı Saltuk'un vefatı hakkındaki rivayet çok ilgi çekicidir Sarı Saltuk, vefatından sonra, yedi tabut hazırlanmasını ve bunların yedi gayri Müslim ülkesine gönderilmesini vasiyet etmiştir Böylece kabrini ziyaret etmek isteyen Müslümanlar bu ülkelere gidecekler ve orada İslâm’ın tanıtılmasına vesile olacaklardır Bu yedi ülke, Moskova, Leh, İsveç, Edirne, Boğdan ve Dobruca krallıklarıdır3

Osman Gazi

Sarı Saltuk'un vasiyetinin bir benzeri de Osman Gazi tarafından yapılmıştır Bursa'nın muhasarası sırasında vefat etmek üzere olan Osman Gazi, naşının Bursa'daki Kurşunlu Kubbe'ye defnedilmesini oğlu Orhan Gaziye vasiyet etmişti Böyle bir vasiyet, Bursa'nın kısa sürede fethedilmesinde çok önemli bir saik olmuştur
Kim bilir daha nice idealist ruh, bu şekilde serhadlere gömülmeyi vasiyet etmiştir Ve kim bilir daha nice kahraman günümüzde de aynı düşüncelerle ufuklara bakmaktadır

__________________

Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar,
'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?




Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.