İlk Arkeolojik Buluntular |
04-24-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
İlk Arkeolojik Buluntularİlk Arkeolojik Buluntular Bir bilim dalı olarak arkeolojinin geçmişi çok eski değildir Büyük çaplı ilk kazılar 18 yüzyılda, MS 79'da patlayan Vezüv Yanardağı'nın püskürttüğü lavların ve küllerin altında kalan eski Pompei ve Herkulaneum kentlerinde yapıldı Bu kentlerin ortaya çıkarılması, eski Roma kentleri konusunda yeni bilgilere ulaşılmasını da sağladı Aynı yüzyılda İngiliz arkeolog John Frere taştan yapılmış aletler ile soyu tükenmiş bazı hayvanların kemiklerini bir arada buldu Frere, bu aletleri yapmış olan insanlar ile soyu tükenmiş hayvanların aynı dönemde yaşadıklarını gösterdi Ama hiç kimse, dünya da on binlerce yıl önce yaşamış insanların olabileceğine inanmak istemedi Daha sonra bu bilgi bilim adamlarınca da doğrulandı Eski Mısır yazısı olan hiyeroglifin 1822'de arkeologlar ve yazı uzmanları tarafından çözülmesi, arkeoloji için bir dönüm noktası oldu Hiyeroglifin çözülmesinde kilit rol oynayan Rosetta Taşı'nda aynı sözcükler hem hiyeroglif, hem de Eski Yunan yazısı ve başka bir tür Mısır yazısıyla yinelenmişti Bu gelişme, çok sayıda arkeologun Mısır'a ilgi göstermesine yol açtı Yapılan kazılarla Eski Mısır’daki yaşama ilişkin yeni bilgilere ulaşıldı Arkeolojinin en önemli buluşlarından olan Rosetta Taşı, günümüzde Londra'da British Müzesi'nde (British Museum) sergilenmektedir |
Ortadoğu'daki Arkeolojik Buluntular |
04-24-2009 | #2 |
Şengül Şirin
|
Ortadoğu'daki Arkeolojik BuluntularOrtadoğu'daki Arkeolojik Buluntular Arkeolojinin en zengin kaynakları Ortadoğu'da bulunmaktadır Bundan dolayı bu bölge pek çok arkeologun çalışma alanı olmuştur İngiliz arkeolog ve Eski Mısır uzmanı Sir Flinders Petrie, 1880’den sonra Mısır'da yaptığı kazılarda değişik katmanlarında bulduğu çanak çömlek türlerinin ne kadar eskiye dayandığını saptadı a Mısır'da 1922'de Firavun Tutankamon'un mezarının ortaya çıkarılması büyük bir heyecan yarattı Mezarda, firavunun mumyasının bulunduğu işlemeli altın bir tabut ile paha biçilmez değerde ve güzellikte takılar bulundu Firavun mezarları, içindeki zenginliklerinden dolayı daha ilkçağlarda soyulduğu için, arkeologların el değmemiş olarak buldukları mezar sayısı çok azdır 19 yüzyılın ortalarında Mezopotamya'da (bugünkü Irak), Asur krallarının saraylarında çok büyük insan ve hayvan heykelleri bulundu Buluntuların bir bölümü Avrupa'ya götürüldü Sir Leonard Woolley, 1926'da Irak'ta yaptığı kazılarda Ur kentinde Sümer kral mezarlarını ortaya çıkardı Ur'da bulunan mezarlar açılınca, Sümerlerin tarihine daha ayrıntılı ve yeni bilgiler eklendi |
Truva ve Girit Arkeolojik Buluntuları |
04-24-2009 | #3 |
Şengül Şirin
|
Truva ve Girit Arkeolojik BuluntularıTruva ve Girit Arkeolojik Buluntuları Eski Yunan şairi Homeros şiirlerinden birinde, 10 yıllık bir kuşatmadan sonra ele geçirilen Troya kentinin öyküsünü anlatır Ama bu kentin nerede olduğu kesin olarak bilinmiyordu Troya’nın gerçek yerini 1871'de Alman arkeolog Heinrich Schliemann saptadı Schliemann, kazılarda ortaya çıkardığı buluntuları gizlice yurtdışına kaçırmasına karşın Osmanlı hükümetinden 1876'da yeniden kazı izni aldı ve Wilhelm Dörpfeld ile birlikte Troya’daki kazıları sürdürdü Eski krallıklara ilişkin bir başka önemli kazının yapıldığı yer Akdeniz'deki Girit Adası'ydı Arkeolog Sir Arthur Evans, 1900'da Knossos'ta yaptığı kazılarda eski Girit krallarının yaşadığı büyük bir sarayı ortaya çıkardı O tarihe kadar yalnızca Yunan mitolojisinin bir kahramanı sanılan Minos'un gerçek bir kral olduğu anlaşıldı Bulunan sarayın duvarları, boğa güreşlerinin, çiçeklerin ve hayvanların sanki 3000 yıl önce değil de, bir gün önce yapılmış gibi duran parlak renkli resimleriyle bezenmişti |
Su Altındaki Arkeolojik Buluntular |
04-24-2009 | #4 |
Şengül Şirin
|
Su Altındaki Arkeolojik BuluntularSu Altındaki Arkeolojik Buluntular Toprak altındaki eski kentler, binlerce yıl dayanmış ve kalıntıları günümüze ulaşmıştır Su da toprak gibi Tarihöncesi’nde yaşamış olan insanların evlerini ve eşyalarını zamana karşı korumuştur Bundan dolayı suyun altında da arkeoloji için pek çok zengin malzeme bulunmaktadır Arkeolojinin su altındaki kalıntılarını incelen dalı sualtı arkeolojisi olarak adlandırılır 1854'te, İsviçre'nin Zurich kentindeki gölün suları çok azalınca, dibindeki eski ev kalıntıları ortaya çıktı Arkeologlar evlerin bulundukları katmanları inceleyerek yapıldıkları dönemleri saptadılar Bulunan tahta aletler, keçeler, sepetler ve hatta elma, armut ve ekmek artıkları o insanların günlük yaşamlarına ilişkin önemli bilgiler sağladı Türkiye'de de Bodrum ve Antalya yöresinde su altı çalışmaları yapılmış ve çok sayıda buluntu ortaya çıkarılmıştır ki bunlar Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde sergilenmiştir |
|