Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Nesil Bilinçlendirme Kampı > Tarih Musahabeleri

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
amerika’nın, anadolu’daki, faaliyetlerinin, misyonerlik, tarihcesi

Amerika’nın Anadolu’daki Misyonerlik Faaliyetlerinin Tarihçesi

Eski 02-24-2009   #1
VANDETTA
Varsayılan

Amerika’nın Anadolu’daki Misyonerlik Faaliyetlerinin Tarihçesi






Misyonerliğin Tanımı ve Tarihçesi

Misyonerliğin tarihi Hıristiyanlığın doğuşuna kadar götürülür Misyon (mission) kelimesi Latince mittere (göndermek) fiilinden gelir Amaçlı ve şuurlu bir din yayıcılık ve temelde dünyanın Hıristiyanlaştırılması hareketine misyonerlik denilmektedir Hıristiyanlığa göre diğer milletler inançsız olduklarından dolayı onlara ilahi mesajın götürülmesi gerekir

Amaç Türkiye olduğunda üç hedef vardır; Türklerin Hıristiyanlaştırılması, Rum-Ermeni ittifakının sağlanması ve bu iki Kilisedeki sapmaların düzeltilmesi[1]
Hıristiyanlık, doğduğu coğrafya olan Ortadoğu’da yayılamamış, Hıristiyanlık inancına göre Hazreti İsa, Yahudilerin ona inanmaması sonucu çarmıha gerilerek öldürülmüştür Hz İsa’nın yerine Aziz Paulus bu yeni dini yayma işlevini üstlenmiş ve Hıristiyanlık birkaç yüzyıl sonra putperest Roma İmparatorluğu’nda yavaş yavaş yayılma temayülü göstermiştir Roma topraklarında MS II yüzyıl sonu ve III yüzyıl başlarında çok yavaş bir şekilde ve bireysel bazda yayılan Hıristiyanlık, ilk dönemler yasaklanmış, bu yasağa uymayıp yeni dine geçenler şiddetle cezalandırılmışlar; hatta yakılarak öldürülmüşlerdir Uzun mücadeleler sonucu 313 yılında Roma İmparatoru Constantianus Hıristiyanlığı Roma’nın resmi dini olarak ilan etmiştir Zamanla tüm Avrupa’ya yayılan Hıristiyanlık bu kıtadan da misyonerler aracılığı ile dünyanın çok geniş coğrafyalarına yayılmışlardır Hıristiyan misyonerler putperest ya da animist toplumları Müslümanlara nazaran daha kolay Hıristiyanlaştırabilmelerine rağmen İslam ülkelerinde aynı başarıyı gösterememişler; halkının çoğu Müslüman olan ülkelerde toplu bir şekilde Hıristiyanlığa geçişlere hiçbir dönem rastlanılmamıştır

Filozof Roger Bacon (1210-1294) Papaya sunduğu bir raporda misyonerliğin yayılması için Arapça’nın üniversite öğrenimine alınmasını ve Hıristiyanlığın zaferi için İslam’ın da üniversitede öğretilmesini istemişti 1649 yılında İngiliz Parlamentosu, Hıristiyanlığın dünyaya yayılması için Londra’nın merkez olduğunu belirterek bir Misyonerlik Cemiyeti kurmuş, bu cemiyetin dünyadaki şube sayısı XIX yüzyıl sonunda yedi bine varmıştır Fransızlar 1787’de, Amerikalılar 1810 yılında misyonerlik örgütlerini resmen kurdular 1855’te Amerika’da 6185 adet misyoner kurumu oluşturulmuştur 1896 yılında dünyada 150 Protestan örgütünde 11 574 misyoner faaliyet göstermekteydi Protestan (Evangelical) Hareketler Osmanlı’da, çalkantılı bir zaman olan 1831 yılında başladı[2]
Gerek ülkemizde gerek Afrika ülkelerinde, Asya ülkelerinde misyonerleri çok kere duymuş, faaliyetleri hakkında bazı duyumlar almışızdır Kimi zaman bir yardım kuruluşu adı altında çalışabilecekleri gibi zaman zaman kimliklerini gizleme gereği duymazlar Örneğin bazı gazete sütunlarında reklamlarını görür, bedava İncil dağıttıklarını okuruz Ya da zaman zaman televizyon ekranlarına haber konusu oluştururlar; yoksul ve işsiz kaç gencimizi para ve türlü maddi imkanlarla ikna edip kendi saflarına çektiklerini maalesef seyrederiz Bugün Afrika’nın en uzak bölgelerinde, Asya’nın adlarını çok nadiren duyduğumuz bazı ülkelerindeki küçük Hıristiyan cemaatler hep misyonerlerin faaliyetlerinin ürünüdür
Kaba bir ayırıma tabi tutarsak Afrika’nın ekvatordan güneyde kalan bölgeleri Hıristiyan ağırlıklı ülkeler, ekvatordan kuzeyde kalan bölgeleri ise Müslüman ağırlıklı ülkelerden oluşmaktadır Asya’da ise, Rusya’yı Avrupa ülkesi olarak kabul edersek halkının çoğunluğu Hıristiyan olan tek ülke Filipinler’dir Lübnan’da ise nüfusun yarıya yakınını oluştururlar Asya’nın geri kalan tüm ülkelerinde Hıristiyanlar çok küçük azınlıkları teşkil ederler Kuzey Amerika, Güney Amerika, ve Avustralya kıtaları neredeyse tamamen Hıristiyan; Avrupa ise Balkanlar’ın bazı bölgeleri hariç neredeyse tümüyle Hıristiyandır Resmi istatistiklere göre bugün Hıristiyanlık dünyada mensubu en fazla olan dindir [3]
Özel anlam olarak herhangi bir dinin tebliğini yapan kişiye ait bir niteleme olan misyoner kelimesi genel ve bugünkü kullandığımız anlamda ise yalnızca Hıristiyanlık dinini tebliğ edip, Hıristiyan olmayan kişileri nihai hedefte bu dinin üyeleri yapmayı amaçlayan kişilere verilen addır Nasıl ki İslam bir tebliğ dinidir ve İslam dinine göre her Müslüman bununla mükelleftir ve İslam bugün dünyanın dört bir tarafına tebliğ yoluyla yayılmıştır, Hıristiyanlar da kendi aralarında bir birlik kurarak ve zengin Hıristiyanların yaptığı bağışların sayesinde çok uzak coğrafyalara gidip o bölgede yaşayan Hıristiyanlık dininden olmayan kişileri bu din çatısı altında toplamışlardır Burada Kenya’nın ilk devlet başkanı olan Jomo Kenyatta’nın şu meşhur sözünü belirtmeden edemeyeceğim: “Misyonerler Kenya’ya geldiğinde topraklarımız bizim elimizdeydi, İncil onların elindeydi Bize gözlerimizi kapatıp dua etmemizi söylediler Gözlerimizi açtığımızda İncil bizim elimize, topraklarımız ise misyonerlerin eline geçmişti” Bu kısa ama çok büyük anlam yüklü söz, kısalığının aksine çok şey anlatıyor bizlere Kısaca özetlersek misyonerliğin yalnızca masum bir din tebliği olmayıp, özünde emperyalist amaçların da yattığı varsayımını akıllarda çağrıştırmaktadır

Osmanlı Devleti’nde Amerikalı Misyonerlerin Faaliyetleri:
Osmanlı Devleti, Amerikalı Protestan misyonerlerle XIX yüzyılda tanışmıştır ABD, bağımsızlık kazanana kadar misyonerlik işlerine zaman ve fırsat bulamamıştır Ancak bağımsızlık kazanılır kazanılmaz dünyanın her tarafına misyonerler gönderilmeye başlanmıştır Misyoner gönderilen ülkelerin başında da Osmanlı İmparatorluğu gelmektedir Başlangıçta dini amaçlarla başlatılan misyonerlik, zamanla askeri, kültürel ve ekonomik sömürgecilik hareketiyle birleşmiş ve Batı emperyalizminin önünü açmıştır Özellikle Amerikalı Protestan misyonerler, hedef kitlelere (en başta Ermenilere) Amerikan kültür ve değerlerini benimsetme işine ağırlık vermişlerdir Misyonerlik sahasındaki çalışmalara oldukça geç başlamalarına rağmen, ABD kısa sürede misyonerlik hedeflerini ve misyonlarını belirleyip hızla örgütlenmiştir Bu çerçevede, 1810 yılında Boston’da “American Board of Commissioners for Foreign Missions” adlı misyoner örgütü kuruldu Bu örgüt Osmanlı İmparatorluğu’na ağırlık vererek İstanbul, Harput, Arapgir, Antakya, Ankara, Kayseri, Erzurum, Bursa ve Antep’te bulunan kiliseleri himayesi altına aldı ve bu çalışmalara paralel olarak okullar açmaya başladı[4]
XIX yüzyılda Protestan misyoner örgütlerinin dünyayı aralarında paylaşmalarında, Osmanlı İmparatorluğu, ABD’nin payına düşmüştü Board’ın tüzüğüne göre amaç, “Dinsizler arasında Hıristiyanlığı yaymaktı” Board’ın 1880 tarihli ünlü “Bartlett Raporu’nun ilk cümlesi şöyle: “Misyoner faaliyetleri açısından Türkiye, Asya’nın anahtarıdır” Board’ın gönderdiği ilk misyonerler Pliny Fisk ve Levi Parsons 15 Ocak 1820’de İzmir’e ayak basan iki misyonerden Parsons, “Bu günah imparatorluğunu tamamen yıkmak ahdim olsun” diye yazdı[5]
ABD’nin Osmanlı topraklarına gönderdiği ilk misyonerler olan Levi Parsons ve Pliny Fisk 1820’de İzmir’e gelen ve aslında daha sonra gelecek olan asıl misyoner kafileleri için keşif yapan ve sahayı araştırarak strateji belirlenmesini sağlayan öncülerdir Bu iki misyoner, tıpkı daha önce gönderilen öncü misyonerler gibi Osmanlı toplumu ve devleti hakkında bilgi toplayıp bunları raporla merkeze bildirmekle yükümlüydüler Ayrıca ülkenin ekonomik, kültürel durumu, sosyal yaşamı, yer altında ve yerüstü zenginlikleri, eğitim kurumları, halkın eğitim durumu, tarım ve devletin zayıf veya hassas olduğu yanları hakkında da araştırma yapmak ve bunları kendi ülkelerine rapor etmekle görevlendirilmişlerdir (Elbette ki bunun bir adı da casusluktur) Amerikan Board tarafından gönderilen bu iki öncü misyoner, kendilerine verilen bu tüm görevlerini yerine getirdikleri gibi örgütün Suriye misyonunu da kurmuşlardır Lübnan, Osmanlı döneminde Suriye’nin idari uzantısı olduğundan bu misyonun çalışma sahası daha çok Lübnan (Beyrut) ağırlıklı olmuştur[6]



Mustafa KÖSE
Afyonkarahisar Kocatepe Üniversitesi,Sosyal Bilimler Enstitüsü,Tarih Bölümü,2007
Dipnotlar:
[1] Fendoğlu,, age, s 208
[2] Fendoğlu,, age, s 208,209
[3] Hıristiyanlık zamanla Katoliklik, Protestanlık ve Ortodoksluk olarak üç farklı ana mezhebe ayrılmıştır Dünya Hıristiyanları bu üç ana mezhebin inananlarının genel toplamı alındığında bu din dünyada en fazla mensubu bulunan din olabilmektedir Diğer taraftan istatistikler birçok ülkenin toplam nüfusunun dini inançları hakkında çok sağlıklı araştırmalar sonucu yapılmamış, ya tahmini sonuçlar belirtilmiş ya da Hıristiyan nüfus kasten olduğundan daha fazla gösterilmeye buna keza Müslüman nüfus olduğundan daha az gösterilmeye çalışılmıştır
[4] Tuncer Günay, Misyoner Örgütleri ve Misyoner Faaliyetleri, Ankara Ticaret Odası, Ankara 2004, s 200-201
[5] Uğur Yıldırım, Dünü, Bugünü, İçyüzü ve Perde Arkasıyla Türkiye’de Misyonerlik, Otopsi Yayınları, İstanbul 2005, s 29-30
[6] Günay, age, 201-202

__________________
Milliyetçilik,faşizmin millete yutturulabilir halidir,aksini iddia edenler kendi milliyetçiliğini
savunanlara saygı duysunlar!
Tek çare;Din birliğidir


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.