Siyah... |
09-24-2007 | #1 |
angelesdream
|
Siyah...Bir düş havzasıydı yaşamım Ancak düşlerde yaşanılabilirdi Oysa ben, düşlerimi ete, kemiğe bürüyordum adeta ve son nefesimde yaşıyordum
Son nefesteydi yaşamım, zira aldığım nefesin ardından bir yenisi mümkün mü kestiremiyordumişte bundan dolayı idi ve ben son nefesimi yaşıyordum Meranda… ilk terk edenimdi ve ilk terk edilişimi altından bir tepside zehir dolu şarap kadehinin yanında sunan, buna cesareti kendinde ilk bulan yaşayışımdı İlk terk edilişimi onun gözlerinin ardında bıraktığı elveda ile yaşamıştımtıpkı nefesim gibi son sanıyordum Oysa anlamıştım, belki ağır bir faturaydı ödediğim ama gün gibi aşikardı asıl terk edilişimi göremediğim Öyle ya… hala tek parçaydım ve hala ruhum bedenimin bürümesi ile tek parça oluşumu hissettiriyordu iliklerime Şimdilerde karanlığa mahkum ettim kendimisıkıldım kalabalıktan, renklerin hepsinden sıkıldım ve ben siyahı seçtim Neden olmasın dı ki üstelik, siyah tüm renkleri silmemiş mi idi, tüm ışık siyahta sona ermemiş miydi O halde tek renk vardı erk sahibi, bende o renk ile kutsadım son nefesimi aldığım belki d son şeydi kendi dünyamı kuruduğum ev Ve duvarlarını siyaha boyayışım son renkle yıkayışımdı bir şeyi her yeri siyaha boyamıştımduvarları, tavanı ve hatta zemini İlk zamanlarda ziyaretime gelen birkaç kişide bu siyahla ilişkimi anlamlandıramadığından kesmişti geliş, gitmelerini Siyahın ürkütücü yüzü kesmişti eşiğime değmeye cesaret eden ayakların cesaretini Şimdi siyah renk çarşafların kapladığı bir yatağım, siyah kitaplığım ve içindeki boş rafları işgal eden siyah ciltli kitaplarım ve birde siyah renkli müzik setim vardı sadece Benimle birlikte siyahın hakimi olduğu fanusumda yaşadığım dünyaya şahitlik edebilecek kadar cesur olan yoldaşlarım Kitaplarımın siyah ciltlerinin arasında ki siyah satırları okurken, siyahı yazıyordum kendimce, siyah müzik setimden dinlediğim siyahi şarkıcının isyan kokan notalarıyla Bob Marley … sesi olduğu topraklara misafir olduğumda anlamıştım, siyah sesinden çınlayan, yüzünün siyahlığına yazılmış siyah sözlerin anlamını Evet siyahı okuyor, siyahı dinliyor ve siyahı yaşanmışlığın el verdiğince siyahı yazıyordum Belki bir kitap değildi bu yazmaya çalıştığım Ama bu siyahlığa bulaşma cesaretini gösterecek kadar kara gözlü bir cengaver, çıkıp ta buna kalkışırsa, siyah kaplı siyaha dair dev bir ansiklopedi ile karşılaşacak belki Ve hatta o zaman anlarsa siyahın gizini, saplanıp kalacak ansiklopedinin siyah satırlarına Meranda… şimdi her okuyan bu satırlara sebep olanın o olduğunu sanır Korkarım bundan ve üzüntü duyarım Zira meranda bana öyle bir gerçeği hatırlatmış ve bunu yaparak öylesi bir iyilikle kutsamıştı ki dimağımı, en nihayetinde en gerçeği anlamaya nail olmuştum Beklide biraz onun terk edişinin vesilesi ile… ve öyle ki bu gerçekle hayatım anlamsızlığını yitirmiştibüyük bir terk vardı, evet bu muhakkak ama bu kesinlikle Meranda ’nın bedenimi terk edişi olamazdı Ası olan ruhumun, o bedenimi terk edişi idi Hani hayatlar arası gizli geçitten geçerken, ruhların bir misafir kabul etmeyen yeni hayatın kurallarının gereği Bir gerçek varsa yaşam fanusunun çevrelediği, bence bu çerçevenin büyüklüğüydü Zira o anlamsal, yaşamın döngüsüne kapılmayan ve kendiliğine ermiş metafiziksel mananın çerçevesi o denli büyüktü ki, ne kadar genişletip, ne kadar büyütürsek büyütelim her seferinde muhakkak daha iyisi olacaktı Ve bu genişlik başımızı döndürüp bizi anlamsızlığa ittiğinde tanrı karşımıza “ÖLÜM” uyaranını çıkaracaktır Ve bununla, uyumaya sevdalı dimağlarımızı ve onun himayesindeki uzuvlarımızı, bir nebze daha yaşayabilmek adına uykuya düşman edip, uykusuzluğu damarlarımıza enjekte edecekti İşte bundandı ki ben uykusuzluğumun bakiliğini nispeten de olsa siyahla bezediğim küçük fanusumda yaşıyorum ve yaşamaya çabalıyorum Zira gözlerimi kapattığım anda siyahlaşan dimağımda gördüğüm rüyalardan ibaret varsıllığı ancak bu şekilde yaşama ithal edebileceğimi tahayyül ediyor ve buna inanıyorum Dışarıdaki rüzgar en kızgın haliyle pencereleri döverken, içimdeki volkanlar durmaksızın coşmaya ve ardı ardına patlamalarla sinemi köze bürümeye devam ediyor Her patlamada bir hissim ayrılıyor benliğimden, her seferi bir yanımı alıp sürüklüyor Siyah artık beynimin son tamamlayanı nerdeyse Aklım bir, bir köreliyor ve hafızam usul, usul siliniyor Sokak kavgalarında zayıf olanı savunurken kendi tatminkarlığım uğrunda aldığım darbeler siliniyor önce, sonra vücudumdaki bıçak yaraları İlk bara ayak basışımda silindi az evvel hatta ilk Iggy pop dinleyişimde Tarih, mazi usul, usul kayıp gidiyor avuçlarımdan Ne zamandır kendimi hapsettiğim bu evdeyim bilmiyorumhatta kaç zamandır bu stüdyodan yaşamımın bestesini yaratmaya çalışıyorum onu bile hatırlamıyorum Kaçıncıya patlıyor lavlar içimden, kaçıncı hartamdı silinen hafızamdan artık takip bile etmiyorum Güneş gözlüğüm olacaktı burada bir yerlerde Simsiyah camlarıyla, ışıksızlığa alışma talimlerimden yadigar Asamı da bulmalıyım Zira karanlığı bıraktığım kuytusunda ziyaret etmek istedi canım Sessizliğine emanet ettiğim sokakları, kimsesizliğinde ziyaret edesi geldi Hah, tamam işte ihtiyacım olanları da buldum Kapıdan çıkıyorum ardımda Jımı HENDRIX ve -hey joe-… Şimdi sokak zifiri karanlık, kendi fanusumdan bile hatta Ohhhh… bu oksijen beynimi eritecek neredeyse Kaç zamandır bu kadar yakından temas etmemişti ciğerlerim onu v sokak, hala kimsesizliğin ellerinde Sokak lambaları, kırmalıyım hepsini, söndürmeliyim Zira son nefesinde bile “biraz daha ışık “ diyen alim değilim ben Karanlığa mahkum ettiğim benliğim, ördüğüm kara camdan duvarın zorlanışına tahammül edemez Kırmalıyım sokağın karanlığın kuytusun ilişen sokak lambalarını Hala bıraktığım gibi her şey İhanete uğramamışım bu kez Karanlık ve sokaklar hala sadık bana tıpkı ruhum gibi, tıpkı soluğum gibi Az evvel kırdığım sokak lambasının ışığında şahsi güvenliklerini bulan birkaç yosma tuhaf, tuhaf bakıyorlar bana Oysa bir haberler kim olduğumdan Oysa bilmiyorlar bu karanlığın, bu sokağın en sadık dostlarım olduğunu Ruhunu siyaha boyamış bir gölgeye baktıklarını anlayamayacak kadar yosmalaşmış ruhları Pek fazla durmuyorum bakışları arasında Adımlarımı atmaya devam ediyorum ta ki sırtıma değen “pislik”, “ seni gidi piç” iltifatlarını hissedene değin Aslında öyle okşanırdı ki ruhum eğer bu anımı yaşıyor olmasaydı Öyle ya piç doğan birine piç denmesi neden mutlu etmezi ki Silmeye programladığım hafızam geçmişimden anekdotları getirip gözümün önüne dayadığında, gidip teşekkür edesim zuhur ediyordu ama… Duymadı kulaklarım, inkarını yaşadım duyduklarımın Sokakların içinde, karanlığın yoldaşlığında yürümeye devam ediyordum Eki dostlarım özlemişlerdi beni Bunan dı ki, tüm olan biten ne varsa ben yokken bir bir, sıralıyorlardı sanki Bir çöp konteynırının ardında sıkıştırılmış bir adam, “imdat” diye bağırırken nerden bilecekti ki onu kurtarmaya muktedir tek kişinin de, siyahı seçtiğini Usulca gittim sadece, altı kişilik yığının kendi halinde olduğu her halinden anlaşılan bir adamı tepeleyişini seyrediyordu gözlerim şimdi Ve seyredişinin hızı siline yetişemiyordu adeta Seyrettiğim her şey bir bir siliniyordu gecikmeksizin Başımı çevirip yürümeye devam ettim Az ötede sırtında çuval ile az evvel atladığı camdan ardına savrulan silah seslerine aldırmadan kaçan bir adam… ne tuhaf Anlam bile aramıyorum bu duruma zira hatırlamıyorum ne gördüğümü Daha fazla yürümek istemiyorum ileriye Zira tahmin ediyorum gecenin hazırladığı sahnede karşılaşacaklarımı ve hepsini silecek kadar gücü kaldığını sanmıyorum hafızamın Ardımdan bağıran Jımı HENDRIX’i daha fazla bekletmek istemiyorum Beyaz dünyanın siyah efsanesi Bekletmeye gelmez öyle ya Evin kapısından içeri atıyorum adımımı Ve gözlüklerimi çıkarıyorum asamı son kez izliyor ve parçalara ayırıyorum kırıklarının üstüne bira siyah cam kırığı ekliyor ve çöple buluşturuyorum bu karışımı Artık tamam Her şey tamam Gece karanlığa emanet, sessizliğin koynunda üstelik… Şimdi hiçbir şey kalmadı geride Her şey yerli yerinde Son dostlarımı da teslim ettim sükunete Artık son demlerime döndüm yüzümü Şimdi hafızamın silinmeyi tamamlamasını bekliyorum, ardımda anıların kalmaması adına Şimdi siyahı soluyorum, şimdi siyaha bakıyorum, siyahı dinliyorum siyah gitarından HENDRIX’in ve ben şimdi siyaha ölüyorum… |
|