Sözcükler De Ölür . |
12-23-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Sözcükler De Ölür .Sözcükler canlılar gibidir Doğar yaşar ve ölürler Üşür sözcükler ölünce Biz gibidirler Ne kadar uğraşsanız ısıtamazsınız diriltemezsiniz onları Sözcükler ne zaman ölür? İlkin kullanılmaya kullanılmaya kendiliğinden kaybolup giden sözcükler vardır Farkına bile varamazsınız binlerce sözcük içinden kaybolup gitmişlerdir; koca bir kentin içinde kaybolan insanlar gibi Bir de kaybolmamış yaşar gibi gözüken yürüyen dolaşan ama ruhsuz sözcükler vardır Ölüden farkları yoktur bunların; sadece cesetleridir dolaşan ortalıkta Ve siz bunları kullanırken kendi ilişkilerinizin de ruhsuzlaştığını sislerle kaplandığını tersyüz edildiğini görürsünüz Göremezsiniz de aslında birileri tutar gözünüzün önüne getirir koyar Sözcükler toplumsal yaşam içinde üretilir Her sözcük mevcut toplumsal ekonomik kültürel siyasal ilişkiler sonucu ortaya çıkar anlam kazanır Yine her sözcük ilk ortaya çıktığında bir duyguyu düşünceyi bir olayı bir nesneyi? Vb gösterir Birebir ilişki söz konusudur Her sözcük bir gösterilene bağlanır Her sözcüğün gerçekten göstermek ifade etmek istediği bir şey mutlaka vardır ve gösterge dediğimiz sözcük bu zorunluluğun doğal bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır Yalansız dolansız uydurmasızdır Gösteren dediğimiz sözcük ile gösterilen dediğimiz o şey arasında doğru bir ilişki vardır ve ilişki gösterenle gösterileni organik bütünlük içinde tutar ve canlılık kazandırır Bu canlılık aradaki ilişki şeffaf dolaysız olduğu müddetçe sürüp gider Ne zaman ki bunların arasına bir bulut bir perde girer ilişki görünmez olur O zaman o sözcük kökünden yuvasından ayrılmış gurbete düşmüştür Ve zamanla o sözcüğün akıbeti konuşanların niyetine göre değişmek veya kullanılmayarak yok olmak olacaktır Bu sözcükler temelinden ruhundan koptuğu için zamanla ölü sözcükler haline gelirler Ortalıkta dolaşsalar da durum değişmez ölü gibidirler Şiirle bağlantısı yönünden konuşursak duyguların doğrudan ifadesini veremezler İnsanın içinden geçen duyguların saklanmasına yardımcı da olurlar ve hatta çarpıtırlar Yalanı oluşturan sözcüklere bakarak gerçeği anlayamayız ve aldanırız Biz eğer uyanıksak bu sözcüklerin altında yatan gerçek duyguları bulabiliriz Ancak zeki ve uyanık değilsek ve o kişilerin gerçek davranışlarını iyi gözlemediysek kanarız aldanırız Bu sözcükler bize zarar verir Onun için güzel konuşan ikna kabiliyeti güçlü insanlardan her zaman kuşku duymuşumdur Bunların o güzel sözlerini sakin dinlerim Ama hiçbirine inanmam ilk aşamada Zaman içerisinde davranışlarını gözlerim Ya da bu güzel sözlerin içinde sürç-i lisan durumuna bakarım Bazen gerçekler en küçük bir ayrıntıda kendini ele verir Bu küçücük ayrıntı o kişi hakkında bana tam bilgi vermeye yeter de artar bile Çünkü bu kişiler güzel sözlerle gerçek duygu düşünce ve niyetlerini saklarlar Niyetleri kötü de olsa güzel sözcüklerle bunu saklar ve sözcük burada yalanın bir aracı haline gelir onurundan şerefinden ödün verir Bu sözcükler gerçeği yansıtmadıklarından boş sözlerdir ve ölüden farksızdırlar Oysa sözcükler gerçeği söylemek için vardırlar Yaşamları gerçeğe bağlıdır Gerçekten ayrılan sözcük onurunu şerefini yitirir ölür ya da ölmekten beter olur İşte burada ŞAİR diye bir kahraman çıkar ortaya alır bu sözcükleri şiirine koyar Şiirine koyarken o zamana kadar ki yalan veya doğru tüm anlamlarından sıyırır hipnoz eder bayıltır Sonra şiirini kurmaya koyulur Bu süreç devam ederken oluşan şiir sıcaklığında sözcükler cana gelmeye başlarlar ve bütünün anlamına kavuşmasıyla birlikte şair elini bu uyuyan baygın sözcüklere dokundurarak yeniden canlanmalarını sağlar Şu var ki şairin verdiği yani kimlikler içerisinde sözcükler yeni anlamlara kavuşmuşlardır Ancak bu yeni anlam gerçek güzel estetik duyguların doğru bir ifadesi olduğundan yeniden yaşama şansına kavuşmuşlardır Çünkü ruhları kendilerine teslim edilmiştir ve şiir sözcüklerin cenneti olmuştur Yalansız dolansız güzel bir yaşam şiirde vardır Şair de burada kurtarıcılığın verdiği zevki yaşayan bir kahraman edasındadır Bu da onun hakkı olsa gerek değil mi ? |
|