Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Nesil Bilinçlendirme Kampı - Gizli Tehlikeler & Tehditler > Nesil Bilinçlendirme Kampı

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bugünki, durum, ermeni, sorununda

Ermeni Sorununda Bugünki Durum

Eski 08-30-2007   #1
angelesdream
Icon4

Ermeni Sorununda Bugünki Durum



BUGÜNKÜ DURUM

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, 23 Eylül 1991'de bağımsızlığını ilan eden Ermenistan Cumhuriyeti, Türkiye'ye yönelik "sözde soykırım" iddialarını bir devlet politikası haline getirmiştir Ermeniler, zulme ve haksızlığa uğramış bir toplum imajı yaratarak, başta ABD ve Fransa olmak üzere belli başlı devletleri ve uluslar arası kuruluşları, Ermeni davası lehine çekmeye çalışmaktadırlar

Soykırım iddialarının kabulü ve tesciline bağlı olarak, Türkiye'den yüklü bir tazminat almak ve son aşamada ise Türkiye sınırları içerisinde bulunduğunu iddia ettikleri sözde Ermeni topraklarının, “Batı Ermenistan”ın iadesini sağlayarak Büyük Ermenistan'ı kurmak yönünde bir siyaset izlemektedirler

Nitekim Ermenistan Parlamentosu’nca 23 Ağustos 1990'da kabul edilen bildiride; "Ermenistan Cumhuriyeti, Osmanlı Türkiyesi ve Batı Ermenistan'da gerçekleştirilen 1915 soykırımının uluslar arası kabul görmesi çabasını destekler" maddesine yer verilmiştir

Sözde soykırımın tanınmasını hedefleyen girişimler, birçok ülkede yoğunlaşmış, bu ülkelerde ardı ardına soykırım anıtları dikilmiş, hatta bazı ülkelerin okullarında “sözde soykırım” ders olarak okutulmaya başlanmıştır

Türk-Ermeni ilişkileri Ter-Petrosyan yönetiminde nispeten ılımlı bir havada geçmiştir Ancak Nisan 1998'de Taşnaksutyun örgütünün gizli lideri Koçaryan'ın cumhurbaşkanı olmasıyla birlikte aşırı milliyetçi hareketler serbest bırakılmış ve Ermenistan, Türkiye ile ilişkilerinde sertlik yanlısı bir politika izlemeye başlamıştır Koçaryan, yapmış olduğu resmi bir açıklamada; "soykırımı hiçbir zaman unutmayacaklarını, dünyaya bu trajediyi hatırlatmak durumunda olduklarını, soykırımın cezasız kaldığını, uluslar arası tanıma ve kınamanın layık olduğu şekilde gerçekleşmediğini" ifade etmiş, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 53 oturumunda da bilinen iddialarını tekrarlayarak, Ermenistan'ın Türkiye ve Azerbaycan tarafından abluka altına alındığı savunmuştur

Koçaryan gibilere en güzel cevabı şüphesiz, Türkiye'de yaşayan Ermeni cemaati vermektedir 7 Ekim 2000 tarihinde yayınlanan Ceviz Kabuğu adlı TV programında konuşan Kandilli Ermeni Kilisesi Başkanı Dikran Kevorkan soykırım iddiaları ve yer değiştirme uygulaması hakkında unları söylemektedir:

"Soykırım ve tehcir (bir yerden alıp başka bir yere götürmek) farklı anlamlara gelir Emperyalistlerin oyunları, Ermeni idarecilerin apolitik düş öncüleri (medya, kiliseler, din adamları) bütün bu olaylara sebep olmuştur Patrik ruhani bir liderdir, siyasi konularda patrikten görüş alma gibi bir yanlış yapılıyor Emperyalist güçler ASALA ve PKK'nın arkasında olmasaydı onlar ne yapabilirlerdi? Yer değiştirme meselesinde Almanya'nın İstanbul'a baskısı vardı Burada Almanya'nın, yerleşik düzeni sarsmak ve Bağdat demiryolu mevzusunda ekonomik menfaatlerini sağlama almak amacı vardı(1)"

Kevorkan'ın "asimilasyon" iddiaları hakkındaki görüşleri ise şöyledir:

"Bugün dünya üzerindeki Ermenilerin en rahatlıkla, en güçlü şekilde kendi kimliklerini muhafaza ettikleri ülke Türkiye'dir Yurtdışındaki, Diasporadaki Ermeni, ismini değiştirerek mücadeleye giriyor Çünkü oralarda, bir kültür ağırlığıyla, o insanların kültürünü eritmek var Bugün Türkiye'nin aleyhine konuşulan Diasporadaki Ermeniler çok iyi biliyorlar ki, Amerika'nın belli kiliselerinde kurban ayinleri Pazar günleri İngilizce yapılıyor, Ermeniler ana lisanlarını kaybediyorlar

Bunu söylediğin zaman kötü kişi oluyorsun Biz onun için Türkiye'deki Ermeni vatandaşlar olarak üzüntümüzü dile getiriyoruz Ne için? Atatürk'ün emanet ettiği Kuvay-i Milliye ruhuna bir haksızlık yapılmaktadır Bütün bunlar dışarıdakilerin oyunudur PKK, ASALA, bu kararname, bütün bunlar dışarıdakilerin oyunu Biz Türkiye'deki vatandaşlar olarak bir haksızlık yapıldığını düşünüyoruz Ermeniler eğer akıllıysa maşa olarak kullanılmasınlar(2)"

Türkiye Ermeni Patriği II Mesrob ise, 22 Mayıs 1999'da İstanbul Hilton Oteli'nde düzenlenen bir resepsiyonda yaptığı konuşmada, sözde Ermeni iddialarının pek çoğunu çürüten şu mesajları vermiştir:

"İstanbul Ermeni Patrikliği'nin kuruluşu tarihte eşine rastlayamayacağımız bir olaydır Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u fethinden sekiz yıl sonra, 1461'de Batı Anadolu'daki Ermeni Piskoposluğunu çıkardığı bir fermanla İstanbul Patrikliği'ne dönüştürmesi Fatih'in ve Osmanlı Sultanlarının gelecek vizyonu ve diğer dinlere gösterdiği hoşgörünün çok açık bir örneğidir

Tarihte bir dine mensup bir hükümdarın başka bir dinin üyeleri için ruhani riyaset makamı tesis etmesi, ne Fatih'ten önce, ne de sonra görüldü Yeni bir binyıla girerken dünyada yaşanan gerginlikleri, özellikle yakın çevremizdeki savaş ortamını göz önünde bulunduracak olursak, 538 yıl önce gerçekleşen bu olayın değerini, dinler ve kültürler arası hoşgörünün önemini, sanıyorum daha iyi kavrayabiliriz

İmparatorluk sınırları içindeki Ermeni toplumunun hayatını onun örf ve adetlerine göre düzenleyen Fatih Sultan Mehmet'i, onun doğrultusunda ülkeye hizmet eden devlet adamlarını ve 1461'deki ilk İstanbul Ermeni Patriği Bursalı Hovagim'den başlayarak bu makama sadakatle hizmet eden 83 patriğimizi sevgiyle ve minnetle anıyoruz

Biz Türkiye Ermenileri, ülkemizde yaşayan en kalabalık Hıristiyan cemaati olarak 75 yılını coşkuyla kutladığımız Türkiye Cumhuriyeti'nin aydınlık geleceğine tüm kalbimizle inanıyor ve yarınlara ümitle bakıyoruz(3)"

Taşnaksutyun örgütünün gizli lideri Koçaryan, Ermeni Devleti’nin başkanı olduktan sonra “4 T Planı”nın uygulanmasına hız verilmiştir Nihai hedef, Türkiye Cumhuriyeti’nin toprak bütünlüğüne yöneliktir ve onu parçalamayı öngörmektedir Bu strateji, geçmişteki üç-beş Ermeni örgütünün hedefi olmaktan çıkmış, bugünkü Ermenistan’ın da ülküsü halini almıştır Eğer bugünkü Ermenistan’ın en önemli üç belgesine bakarsak bu durumu açıkça görürüz

Bunlar “Bağımsızlık Bildirgesi”, “Bağımsızlık Kararı” ve 1995 yılında kabul edilen “Ermeni Anayasası”dır Ermenistan Sovyet sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti’nin 23 Ağustos 1990 tarihli “Bağımsızlık Bildirisi”nin 12 Maddesinde “Ermenistan Cumhuriyeti, 1915 Osmanlı Türkiyesi ve Batı Ermenistan’da gerçekleştirilen soykırımın uluslar arası alanda kabulünün sağlanması yönündeki çabaları destekleyecektir” denilmektedir

Ermenistan Parlamentosu, 23 Eylül 1991 tarihinde aldığı bağımsızlık kararında aynı konuyla ilgili olarak “Ermenistan Bağımsızlık Bildirisi’ne sadık kalacağını” beyan ve taahhüt etmiş, 1995 yılında kabul edilen Ermeni Anayasası’nda ise “Ermenistan’ın bağımsızlık bildirisindeki ulusal hedeflere bağlı kalacağı” bir anayasa hükmü haline getirilmiştir

Dolayısıyla olmayan bir soykırımın kabul ettirilmesi ve Batı Ermenistan olarak nitelendirilen Türkiye’nin doğusundan toprak talebi, gizli bir emel olmaktan çıkmış, belki de bir başka ülke anayasasında rastlanılmayacak şekilde, resmen dünyaya açıklanmıştır Anayasadan ayrı olarak haritalarla bu durumun propagandasını yapmaktadırlar

Ermenistan’ın bu yayılmacı politikası karşısında, NATO ve AGİT’in anlaşma metinlerine bakmak gerekecektir Her iki kuruluş ve bu kuruluşların temel mantığını oluşturan belgeler, üye devletlerin toprak bütünlüğünü teminat altına almaktadır

Bilindiği gibi NATO bir askeri pakttır Ancak, AGİT’e temel teşkil eden Paris Şartı’na bakacak olursak;

Birleşmiş Milletler Yasası ile yüklendiğimiz mükellefiyetler ve Helsinki Nihai Senedi’nin getirdiği taahhütlere uygun olarak, herhangi bir ülkenin toprak bütünlüğüne ya da siyasi bağımsızlığına karşı kuvvet kullanmaktan veya kuvvet kullanma tehdidinde bulunmaktan ya da bu belgelerin ilke ve amaçlarıyla bağdaşmayan bir tarzda eylemde bulunmaktan sakınacağımız taahhüdünü tekrarlarız Birleşmiş Milletler Yasası ile yüklenilen mükellefiyetlere uymamanın, uluslar arası hukukun ihlali olduğunu hatırlatırız

hükmünü görürüz

Bu madde de olduğu gibi, her iki organizasyonun mantığı açık iken, diğer tarafta “Türkiye’den toprak talep eden” ya da Türkiye toprağını “Batı Ermenistan” olarak yorumlayıp Anayasası’na koyan bir ülkeye yönelik NATO ve AGİT üyelerinin tavrı tartışılmalıdır Uluslar arası işbirliği tarafların karşılıklı hak ve menfaatlerine saygıya dayalıdır Bir tarafta her iki uluslar arası kuruluşun üyesi olan Türkiye, diğer tarafta Türkiye’nin toprakları üzerinde hak iddia eden ve yayılmacı politika güden Ermenistan


DİPNOTLAR

1) Kanal 6 Televizyon, Ceviz Kabuğu Programı, 7 Ekim 2000)

2) Kanal 6 Televizyon, aynı program

3) 23 Mayıs 1999, Gazeteler

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.