Hz. İdris'in Hayatı |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hz. İdris'in HayatıHz İdris'in Hayatı Kurân-ı Kerîm'de ismi geçen peygamberlerden Hz Şit'in torunlarındandır Asıl ismi, Ahnûh veya Hanûh'tur[1] Kurân-ı Kerîm'de, çok kitap okuduğu için ona İdris lakabı verilmiştir[2] Kendisine peygamberlik, hikmet ve sultanlık verildiği için “Müselles bin-Ni'me” (kendisine üç nîmet verilen) de denilmiştir Babasının adı Yerd, annesinin adı Berre veya Eşvet'tir[1] Hz İdris, Hz Adem'in 6 göbekten torunudur Adem (as) kadar olan nesebi, şöyledir: İdris (as) - Yerd - Mehlail - Kinan - Enuş - Şit (as) - Adem (as)[2] Hz İdris'in Bâbil'de veya Mısır'da Mûnif denilen yerde doğduğu rivâyet edilmiştir[1] Pek çok evladı olmuştur Bunlardan en meşhuru, Metüselah'dır, çünkü Resulullah efendimizin nûru, Hz İdris'ten sonra ona geçmiştir[2] Kendisine otuz suhuf (forma) kitap verildi Diri olarak göğe kaldırıldı Hz Adem'den ve Hz Şît'ten sonra; insanlar, madden ve mânen bozuldular Hz İdrîs, içinde yaşamış olduğu, Kâbil'in evlâdından bir topluluğa peygamber olarak gönderildi Her türlü isyân, kötülük ve günâhın işlendiği bu topluluğa Allah-u teâlânın emir ve yasaklarını bildirdi ve Allah-u teâlâya kulluk etmeleri gerektiğini sabırla anlattı Allah-u Teâlâ ona otuz sayfa (forma) kitap gönderdi Cebrâil, dört defâ gelerek Allah-u teâlânın emir ve yasaklarını tebliğ etti[1] Hz İdris'in bunları insanlara 105 veya 120 sene bildirdiği rivayet edilmiştir Kendisine verilen birçok mucizelerden bazıları, ağaçlarda ne kadar yaprak olduğunu bilmesi, havadaki bulutlara çekilmeleri için emir verebilmesi ve kendisinden sonra gelecek olan peygamberleri haber vermesi idi[2] Hz İdrîs, kavmine kendisinden sonra gelecek peygamberleri, son peygamber Hz Muhammed'in vasıflarını bildirdi Kendisinden sonra gelecek olan Nûh Tûfânı'nı ve Âhir zaman peygamberi Hz Muhammed'i bütün tafsilâtıyla anlattı Peygamber olduğunu ispat eden birçok mûcizeler gösterdi Fakat kendisine kavminden pek az kimse itâat etti, pek çoğu ise karşı geldi Bunun üzerine Hz İdrîs, yaşamış olduğu Bâbil diyârından Mısır'a hicret etti Kendisine îmân edenlerle birlikte burada yerleşti Allah-u Teâlâ, ona yetmiş iki lisanla konuşmayı nasip etti Her kavmi kendi lisanıyla hak dîne dâvet etti Harp âletleri yapıp, kâfirlerle cihâd etti İnsanlara şehir kurmak sanatını ve idârecilik ilmini öğretti Yüz şehir kurdu Bunların en küçüğü Diyarbakır yakınında bulunan Rehâ şehridir Her millet de öğrendikleri bu kâidelere göre kendi bölgelerinde pek çok şehirler kurdu İnsanlara muhtelif ilimleri de öğretti pek çok kimseye hikmet ve riyâziye (matematik) dersleri verdi Fen ilimleri, tıp ve yıldızlarla alâkalı ince ve derin meselelerden bahsetti Allah-u Teâlâ, ona göklerin terkiplerini, neden meydana geldiklerini, yıldızlarla alâkalı derin bilgileri, senelerin sayısını ve hesap ilmini öğretti Hz İdrîs, kavmine kalem ile yazı yazmasını, iğne ile dikiş dikmesini öğretti Öğrettiği ilimler, Allah-u teâlânın bildirmesi ile oldu Yoksa insanoğlunun aklı ve zekâsı, sâdece araştırma yoluyla bu bilgilere ulaşamazdı Eski Yunanlılar ve daha sonra gelen filozoflar, fizik, kimyâ ve tıp bilgilerini Hz İdrîs'in kitâbından aldılar Hz İdrîs, uzun seneler insanları hak dîne dâvet etti Yeryüzünün meskûn yerlerini dört bölgeye ayırıp her birine bir vekil tâyin etti Bir müddet sonra Aşûre gününde göğe (semâya) kaldırıldı[1] Hz İdrîs diri olarak göğe çıkarılınca, onu çok sevenler, ayrılık acısına dayanamadılar Hatırlamak için resmini yaptılar Daha sonra gelenler bu resmi tanrı sandılar, çeşitli heykeller yapıp tapıldı Böylece putperestlik meydana çıktı Hz İdrîs, ağaçların yapraklarının sayısını bilirdi Duâ ederken (Bî adedil-evrâk) “Ağaçların yaprakları kadar” diyerek tesbih okurdu Yıldızlara âit ilmi bilirdi Kavmini îmâna dâvet ettiği zaman, yıldızların heyeti, durumu ve diğer husûsî hâllerini açıklamasını istediler Hz İdrîs, bunu geniş olarak haber verdi Yıldızların durumunu anlattı Bunun için “nücûm ilmi”, Hz İdrîs'ten kalmıştır, denir Melekler, grup grup onun ziyâretine gelip görünürlerdi Her birinin ismini, vazîfesini, tesbihini bilirdi Havada uçup giderlerken onları görürdü Gökyüzündeki bulutlara dağılmalarını emrettiği zaman dağılırlar ve dile gelip onunla konuşurlardı Bunlar, Allah'ın Hz İdrîs'e verdiği mûcizelerdir Hz İdrîs'in hikmetli sözlerinden bâzıları şunlardır: “Akıllı kimsenin rütbesi yükseldikçe, tevâzûsu (alçak gönüllülüğü) artar” “Câhil, mertebesi yüksek olsa da, basîret ehlini hakîr ve aşağı görür” “Dostlar arasındaki hakîkî sevgi, içinde bir menfaat temin etme ve kendisinden bir zararı def etme düşüncesi olmayan sevgidir” “İnsanda bulunan en fazîletli cevher, akıldır Sâhibini pişman ettirmeyen en kıymetli şey sâlih ameldir” “İyi hasletlerin en üstünü; kızgınlık hâlinde doğruluk, sıkıntı hâlinde cömertlik, cezâ vermeye gücü yettiği hâlde affetmektir” [1] Hz İdris hakkında 4 ayet (Meryem; 56-57/Enbiya 85-86) inmiştir Allah-u Teala mübarek Kur'an-i Kerim'de: «İsmail'i, İdris'i ve Zülkifl'i de (yâd et) Hepsi de sabreden kimselerdendi Onları rahmetimize kabul ettik Onlar hakikaten iyi kimselerdi» (El-Enbiya, 85-86) buyurmuştur (yad etmek: anmak, adini anmak, hatıra getirmek, hatırlamak, MK) Peygamberimiz HzMuhammed (SAV) de bir hadis-i şerifinde: «Ben (Miraç gecesinde) dördüncü kat semada (gökte) İdris (peygamber) ile karşılaştım Cibril bana: "Bu gördüğün İdris'tir Ona selam ver" dedi Ben de ona selam verdim O da benim selamıma cevap verdi Sonra bana:" Merhaba salih kardeş, salih peygamber" dedi» buyurmuştur (Buhari, Müslim) [2] Hz İdris ve Azrail Aleyhisselam Kıssası Dünyâda yaşadığı ömrünün sonuna doğru ölüm meleği Azrâil, Hzİdrîs'i ziyârete geldi Hz İdrîs, Azrâil'e: “Bir anlık benim rûhumu al” dedi Bunun üzerine Allah-u Teâlâ, Azrâil'e; “Onun rûhunu al!” diye vahyetti Azrâil, rûhunu aldı Allah-u Teâlâ, Hz İdrîs'in rûhunu tekrar iâde etti Hz İdrîs, Azrâil'e; “Beni semâlara götür Cennet'i ve Cehennem'i göreyim” dedi Allah-u Teâlâ, Azrâil'e onu semâya götürmesini, Cehennem'i ve Cennet'i göstermesini vahyetti Hz İdrîs'e Cehennem gösterildi Cennet'e götürüldü Cennet'e girince, çıkmak istemedi Kendisine; “Niçin çıkmıyorsun?” diye sorulunca; “Allahü Teâlâ, «Her nefis ölümü tadacaktır» buyurdu Ben ise ölümü tattım Yine Allah-u Teâlâ, «Herkes Cehennem'e uğrayacaktır» buyurdu Ben oraya uğradım Allah-u Teâlâ, «Onlar oradan (Cennet'ten) çıkmayacaklardır» buyurdu İşte ben bunun için Cennet'ten çıkmak istemem” dedi Bunun üzerine Allah-u Teâlâ, Azrâil'e vahyedip, Hz İdrîs'in Cennet'te kalmasını bildirdi Hz İdrîs, böylece Cennet'te kaldı Bu husus, Kurân-ı Kerîm'de Meryem sûresi 57 âyet-i kerîmesinde meâlen; “Biz onu yüksek bir mekâna kaldırdık” buyrulmak sûretiyle bildirilmiştir Tefsir âlimleri, âyet-i kerîmede bildirilen “yüce mekân”dan murâdın, peygamberlik ve Allah-u teâlâya yakınlık mertebesi veya Cennet veya altıncı, yâhut dördüncü kat semâ olduğunu bildirmişlerdir Nitekim Buhârî ve Müslim'de bildirilen hadîs-i şerîfte, Peygamberimiz (SAV), Mîrâca çıktığı zaman, Hz İdrîs'i dördüncü kat semâda gördüğünü bildirmiştir[1] "Tefsir-i Keşf'ul Esrar ve İddet'ul Ebrar" adlı eserde, Azrail Aleyhisselam ile Hz İdris'in kıssası ise şöyle anlatılır; Hz İmam Muhammed Bakır, Hz Peygamberin (Allah'ın selamı O'na ve Ehl-i Beyt'ine olsun) şöyle buyurduğunu naklediyor: Meleklerden birisi, Allah katında bir makam sahibiydi Bir kusurundan dolayı Allah (cc) onu yeryüzüne yolladı O, Hz İdris'in yanına gelerek şöyle arz etti: "Allah'ın dergahında bana şefaatçi ol" Hz İdris, üç gün oruç tuttuBu üç gün oruçta iftar vakitlerinde hiçbir şey yemedi Üç gece boyunca bıkıp usanmadan Allah'a ibadet etti Üç gün ve gecenin ardından seher vakti Allah'ın dergahına o melek için şefaatçi oldu Allah (cc) da onun şefaatini kabul ederek o meleği yeniden gökyüzüne çıkmasına izin verdi Melek, gökyüzüne çıkarken Hz İdris'e şöyle dedi: "Bana yaptığın bu iyilikten dolayı bir arzu ve hacetini yerine getirmek isterim" Hz İdris, şöyle buyurdu: "Allah'tan arzum ve hacetim şudur: Ben, Azrail'i görmek istiyorum Onu görürsem, belki alışırım Zira onu andıkça, Allah'ın bana bahşettiği tüm nimetler, neredeyse anlamını kaybediyor" Melek, kanatlarını açarak binmesini söyledi Hz İdris'i birinci semaya götürdü Orada Azrail'i sordular İkinci semaya çıktığını söylediler Melek Hz İdris'i ikinci semaya çıkardı Aynı şekilde yukarı çıkarken dördüncü sema ile beşinci sema arasında şaşkınlık içindeyken gördüler Melek, Azrail'e şaşkınlığının sebebini sordu Azrail şöyle cevap verdi: "Ben, Arş'ın altında idimAllah, Hz İdris'in canını dördüncü ve beşinci sema arasında almamı emretti Şimdi onu karşımda buldum" Hz İdris, bu sözü duyunca titremeye başladı ve meleğin kanadından düştü Azrail'de hemen oracıkta canını aldı Keşf'ul Esrar tefsirinin yazarı, Hz İdris'in gökyüzüne çıkması hadisesini İbn-i Abbas ve bir grup müfessirden naklen şöyle anlatmaktadır: Hz İdris, havanın sıcak olduğu bir zamanda sahraya gitti Sıcaktan dolayı iyice bunalınca şöyle dedi: "Ben, bu sıcaklığa bir saat dayanamıyorumPeki, onu taşıyan melek onun sıcaklığına nasıl dayanıyor?" Bu halde iken şöyle dua etti: "Ey Rabbim! Güneşi taşıyan melek için onun ısısını ve ağırlığını hafiflet" Allah, Hz İdris'in o melek hakkında yaptığı duayı kabul etti Güneş'in o melek için ısı ve ağırlığını hafifletti Melek, bu durumla karşılaşınca Allah'a şöyle nida etti: "Ey Rabbim! Bu hüküm nedir? Neden benim hakkımda böyle bir hükümde bulundun?" Allah şöyle buyurdu: "Kulum İdris'in duasına sebep bunu yaptım" Melek, şöyle dedi: "Ey Rabbim! Beni onun yanına yolla ve benimle onun arasında bir dostluk sağla" İzin verilince Hz İdris'in yanına geldi Hz İdris, şöyle buyurdu: "Senin misafir olarak gelen meleklerden olduğunu biliyorumYine de biliyorum ki Azrail'in yanında belli bir yerin var Senin sözünü kabul edecektir Benim için şefaatçi ol Canımı almayı biraz ertelesin Bana biraz zaman tanısın ki Allah'a ibadet edeyim ve nimetlerine şükranımı daha fazla sunayım" Melek, onu kendi kanatlarına alarak gökyüzüne götürdü Onu güneşin doğduğu ufka oturttu Kendisi de Azrail'in yanına giderek şöyle dedi: "Benim senden bir arzu ve isteğim var Hz Adem'in evlatlarından ismi İdris olan bir dostum beni şefaatçi olarak sana yolladı Ona biraz vakit ver" Azrail, şöyle dedi: "Bu, benim elimde olan bir şey değilAynı şekilde mahlukların ecellerini erteleme veya öne alma diye bir şey olamazOna göre hazırlık yapsın" Azrail, ömürlerin yazılı olduğu divana baktı ve şöyle dedi: "Sen, öyle bir adamdan bahsediyorsun ki onun ömründen geriye pek bir şey kalmamışOnun ömrü güneşin ufkunda olduğu yere kadardır" Melek, şöyle dedi: "O, şu an güneşin ufkunda oturuyor Ben, şimdi onun yanından geldim" Azrail: "Dönünce onu canlı bulamayacaksın" Melek geri geldiğinde Hz İdris vefat etmişti Veheb, şöyle diyor: Hz İdris, kendi döneminin en çok ibadet eden insanıydı Dünyaya itina etmez, sürekli cenneti arzulardı Bir an bile Allah'a ibadet etmekten geri kalmazdı Her gün onun amelini gökyüzüne götürüyorlardı Melekler bile onun ibadetinin fazlalığından dolayı şaşkındılar Azrail, onu görmeyi çok arzuluyordu Allah'tan Hz İdris'i ziyaret etmesi için izin istiyorduAllah, ona ziyaret izni verdi Azrail, insan kılığında Onu ziyaret etti Sürekli oruçlu olan Hz İdris, akşam namazından sonra iftar etti Azrail de insan kılığında ordaydıOnu da yemeğe davet etti ama o bir şey yemedi Azrail, şöyle dedi: "Ben Azrail'im Allah'tan seni ziyaret etmem ve seninle sohbet etmem için izin istedim" Hz İdris; "Senden bir hacet ve arzum var" dedi Azrail: "Nedir?" Hz İdris: "Benim canımı almanı istiyorum" Azrail: "Bunu ancak Allah'ın emriyle yapabilirim" Allah katından kendi istiyorsa canını al diye emir geldi Azrail, onun canını aldı Allah (cc), hemen Hz İdris'i diriltti Azrail: "Ey İdris! Ne gördün?" Hz İdris: "Fena halde zorluklar ve dehşete düşüren azaplar gördüm Neden sordun bunu?" Azrail: "Hiçbir zorluk ölüm kadar zor değildir Kendini iyice hazırla" Hz İdris: "Başka bir hacetim daha var senden Beni gökyüzüne götürmeni istiyorum Cennet ve cehennemi gözlerimle görmek istiyorum" Azrail, Allah'ın emriyle onu gökyüzüne götürdüHz İdris, şöyle dedi: "Cehennem meleklerinden cehennemin kapılarını açmalarını isteGünahkarları bekleyen çeşitli azapları görmek istiyorum" Kapılar açıldı Hz İdris, onları görünce zorluk ve çetinliklerinden dolayı dehşete kapılıp bayıldı Kendine gelince; "Bana cenneti de göster!" dedi Azrail, Allah'ın da izniyle cenneti de ona gösterdi Hz İdris, bir müddet cennette dolaştı Allah'ın oradaki nimetlerini gördü Azrail, şöyle dedi: "Cennetten çıkalım ve ilk yerimize dönelim" Hz İdris, bir cennet ağacına sarıldı ve; "Buradan çıkamam" dedi Azrail; "Çıkalım artık, henüz buraya yerleşme vaktin gelip ulaşmadı" dedi Allah, onların arasında hükmetmesi için başka bir melek yolladı Melek, gelerek; "Neden çıkmıyorsun?" diye sordu Hz İdris, şöyle dedi: «Allah'ın hükmü şudur ki “Her canlı ölümü tadacaktır” (Ankebut/57) Ben, ölümü tattım “Sizden bir tek kişi bile yoktur ki oraya (cehenneme) uğramasın” (Meryem/71) Ben, oraya da uğradım Yine Allah şöyle buyurmaktadır ”Ne de oradan (cennetten) çıkarılırlar” (Hicr/48) İşte bu delillerden dolayı ben dışarı çıkmıyorum» Allah (cc), Azrail'e şöyle vahiy etti: "Benim iznimle cennete girdi Benim emrimle o artık oradan canlı olarak dışarı çıkmayacaktır" [3] |
|