Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
alemin, yaratilişi

Âlemin Yaratilişi

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Âlemin Yaratilişi



ÂLEMİN YARATILIŞI BÖLÜMÜÂLEMİN YARATILIŞI BÖLÜMÜ

1656 - İmran İbnu Husayn (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Mescidde, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın huzuruna girmiştim (O sırada) Benî Temim kabilesinden bir grup insan geldi Onlara:

"Ey Benî Temim, size müjde olsun!" diyerek söze başlamıştı Onlar hemen:

"Bize müjde verdin Öyle ise (beytü'l-mâlden) iki kere bağış yap!" diye talepde bulundular Onların bu cevabı karşısında Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın yüzünden rengi attı Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'ın huzuruna (Hayber'in fethi sırasında) Yemen halkından bir grup (Eş'ârî) girmişti Onlara:

"Ey Yemenliler! Benî Temim'in kabul etmediği müjdeyi siz bari kabul edin!" dedi Onlar:

"Kabul ettik ey Allah'ın Resûlü!" dediler ve arkadan ilâve ettiler:

"Biz dinimizi öğrenmeye ve bu (yaratılış) işinin başı ne idi, onu senden sormaya geldik!" dediler Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), mahlükatın ve Arş'ın başlangıcını anlatmaya başladı:

"Bidayette Allah vardı, O'ndan önce başka bir şey yoktu O'nun Arş'ı suyun üzerinde bulunuyordu Sonra gökleri ve yeri yarattı Sonra zikr (denen kader defterinde ebede kadar cereyan edecek) her şeyi yazdı"

Buhârî, Megâzî, 67, 74, Bed'u'l-Halk 1, Tevhid 22; Tirmizî, Menâkıb, 3946

1657 - Ebu Rezîn el-Ukeylî (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Ey Allah'ın Resûlü, dedim, mahlukatını yaratmazdan önce Rabbimiz nerede idi?" Bana şu cevabı verdi:

"el-Amâ'da idi Ne altında hava, ne de üstünde hava vardı Arşını su üzerinde yarattı" Ahmed İbnu Hanbel dedi ki: "Yezid şunu söyledi: el-Amâ, yani "Allah'la birlikte başka bir şey yoktu" demektir"

irmizî, Tefsir, Hud (3108)

1658 - Târık İbnu Şihâb (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Ömer İbnu'l-Hattâb dedi ki: "(Birgün) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) aramızdan doğrularak mahlükatın ilk yaratılışından başlayarak (geçmiş olan gelecek olan bütün safaları) cennet ehlinin cennete, cehennem ehlinin cehenneme girmesine kadar anlattı Bunu bir kısmı öğrendi, bir kısmı unuttu"

Buharî, Bed'ul-Halk 1

1659 - İbnu Mes'üd (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teâlâ hazretleri aklı yarattığı zaman ona: "Gel!" dedi, o da geldi Sonra "Geri dön!" diye emretti O da geri döndü Bunun üzerine akla şunu söyledi: "Ben, kendime senden daha sevgili olan başka bir şey yaratmadım Seni, nezdimde mahlükâtın en sevgilisi olana bindireceğim"

Rezin ilavesi

1660 - Hz Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bana: "Allah'ın meleklerinden olan Arş'ın taşıyıcılarından bir melek hakkında rivâyette bulunmam için bana izin verildi" dedi ve ilâve etti: "Onun kulak yumuşağı ile ensesi arasındaki uzaklık yedi yüz senelik mesâfedir"

Ebu Dâvud, Sünnet 19, (4727)

1661 - HzAbbas İbnu Abdilmuttalib (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Bathâ nâm mevkide, aralarında Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın da bulunduğu bir grup insanla oturuyordum Derken bir bulut geçti Herkes ona baktı Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Bunun ismi nedir bileniniz var mı?" diye sordu

"Evet bu buluttur!" dediler Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):

"Buna müzn de denir" dedi Oradakiler:

"Evet müzn de denir" dediler Bunun üzerine Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) :

"Anân da denir" buyurdu Ashab da:

"Evet anân da denir" dediler Sonra Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm):

"Biliyor musunuz, sema ile arz arasındaki uzaklık ne kadardır?" diye sordu

"Hayır, vallahi bilmiyoruz!" diye cevapladılar

"Öyleyse bilin, ikisi arasındaki uzaklık ya yetmiş bir, ya yetmiş iki veya yetmiş üç senedir Onun üstündeki sema(nın uzaklığı da) böyledir"

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) yedi semayı sayarak her biri arasında bu şekilde uzaklık bulunduğunu söyledi Sonra ilâve etti:

"Yedinci semânın ötesinde bir deniz var Bunun üst sathı ile dibi arasında iki sema arasındaki mesafe kadar mesafe var Bunun da gerisinde sekiz adet yabâni keçi (süretinde melek) var Bunların sınnakları ile dizleri arasında iki semâ arasındaki mesafe gibi uzaklık var, sonra bunların sırtlarının gerisirıde Arş var, Arş'ın da alt kısmı ile üst kısmı arasında iki sema arasındaki uzaklık kadar mesafe var Allah, bütün bunların fevkindedir"

Tirmizî, Tefsir, Hâkka, (3317); Ebû Dâvud, Sünnet 19, (4723); İbnu Mâve, Mukaddime 13, (193)

Bir rivâyette şu açıklama yer alır: "Bu hadisi Câmiu'1-Usül sâhibi, Kütüb-i Sitte'ye dâhil kitaplardan hiçbirine nisbet etmemiştir"

Katâde ve Abdullah'dan yapılan bir rivayet şöyle: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ashalbıyla birlikte otururken bir kısım bulutlar geçmişti:

"Bunun ne olduğunu biliyor musunuz? Bu, el-anân (denen buluttur), bu arzımızın sakasıdır Allah Teâlâ bunu kendisine hiç ibâdet etmeyen bir kavme göndererek (su ihtiyaçlarını görür)" dedi Bir müddet sonra devamla:

"Bu sema nedir biliyor musunuz? Dürülmüş bir dalga, korunmuş bir tavandır Bunun üstünde diğer bir sema vardır" dedi ve böylece üst üste yedi semanın olduğunu söyledi Sonra konuşmasına devamla:

"İkisi arasında ne (kadar uzaklık) var biliyor musuzıuz?" diye sorduktan sonra "Beş yüz yıl!" dedi Sonra tekrar:

"Bunun gerisinde ne olduğunu biliyor musunuz? Bunun gerisinde su var Suyun gerisinde Arş var Allah, Arş'ın fevkindedir Ademoğlunun ef'âlinden hiçbiri O'na gizli kalmaz" buyurdu Sonra tekrar:

"Bu arz nedir, biliyor musunuz? Bunun altında bir diğer arz var, ikisi arasında beş yüz yıl var Böylece yedi arzın varlığını birer birer saydı" hadisi zikretti"

1662 - Abdullah İbnu Mes'ud (radıyallâhu anh)'dan yapılan rivayette, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)şöyle buyurmuştur: "Allah yedi semayı yarattı Her birinin kalınlığı beş yüz yıl yürüme mesafesidir "

Derim ki: "Tirmizî'nin Câmi'inde yer alan Katâde hadisi, bazı takdim ve te'hirler, ziyâde ve noksanlarla Hasan Basri an Ebî Hüreyre tarikinden merfu olarak gelmiştir

Allahu a'lem

1663 - Cübeyr İbnu Mut'im (radıyallâhu anh) anlatıyor "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a bir bedevî gelerek:

"Ey Allah'ın Resûlü, (kuraklıktan) insanlar meşakkate düştüler Aile efradı zayiata uğradı Hayvanlarımız da helâk oldular Bizim için Allah'a dua et, su göndersin Zîra biz Allah'a karşı senin şefaatini, sana karşı da Allah'ın şefaatini taleb ediyoruz!" dedi Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) adama şu mukabelede bulundu:

"Yazık sana, söylediğin şeyin idrakinde misin ? Sübhanallah!"

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sübhanallahları o kadar tekrar etti ki bunun tesiri Ashab'ın yüzünden okunmaya başladı Sonra Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) sözüne şöyle devam etti:

"Yazık sana, mahlukatından hiç kimseye karşı Allah şefaatçi kılınmaz Allah'ın şânı böyle bir şey yapmaktan çok yücedir Bak hele! Sen Allah'ın (azametinin) ne olduğunu biliyor musun? O'nun Arş'ı, semavatının' şöyle üzerindedir-Parmaklarıyla işaret ederek- tıpkı üzerinde bir kubbe gibi Arş Zat-ı Zülcelâl sebebiyle inleyip ses çıkarır, tıpkı süvarisi sebebiyle atın ses çıkarması gibi "

Ebu Dâvud, Sünnet 19, (4726)

1664 - Hz Ebu Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün elimden tuttu ve şu açıklamayı yaptı:

"Allah toprağı cumartesi günü yarattı Ondaki dağları pazar günü yarattı; ağaçları pazartesi günü yarattı Mekruhları salı günü yarattı Nuru çarşamba günü yarattı ve onda hayvanları perşembe günü yaydı HzAdem (aleyhisselam)'i cuma günü ikindi vaktinden sonra, ikindi ile gece arasındaki gündüz vaktinin en son saatinde en son mahluk olarak yarattı"

Müslim, Sıfatu'1-Kıyâme 27, (2789)

1665 - Hz Ebu Zerr (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Güneş batarken Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ile birlikte mescidde idim Bana:

"Ey Ebu Zerr, biliyor musun bu Güneş nereye gidiyor?" diye sordu Ben:

"Allah ve Resûlü daha iyi bilirler!" dedim

"Arş'ın altına secde yapmaya gider, bu maksadla izin ister, kendisine izin verilir Secde edip kabul edilmeyeceği, izin isteyip, izin verilmeyeceği zamanın (kıyametin) gelmesi yakındır O vakit kendisine: "Geldiğin yere dön!" denir Böylece battığı yerden doğar Bu durumu Cenâb-ı Hakk'ın şu sözü haber vermektedir (Mealen): "Güneş, duracağı zamana doğru yürüyüp gitmektedir Bu aziz ve alîm olan Allah'ın takdiridir"(Yâsin 38)

Buhârî, Tefsir Yâ-sin 1, Bed'u'1-Halk 4, Tevhid 22, 23; Müslim, İmân 250, (159); Tirmizî, Tefsir, Yâ-sin, (4225)

1666 - Hz Ebu Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Güneş ve Ay kıyamet günü sarılırlar"

Buhâî, Bed'ül-Halk 4

1667 - İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Yahudiler, gök gürültüsünün ne olduğunu Hz Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'den sordular:

"Bulutlara müvekkel olan melektir Berâberinde ateşten kamçılar var Bununla bulutları Allah'ın dilediği yere sevkeder"diye cevap verdi

Onlar tekrar sordular:

"Ya şu işitilen ses, o nedir?"

"Bu, bulutların istenen yere gitmeleri için onlara yapılan bir sevkdir" dedi Yahudiler:

"Doğru söyledin Şimdi de İsrail'in Yakub (aleyhisselam)kendisine haram kıldığı şey nedir onu söyle?" dediler Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) :

"Hz Yakub (ırku'n-nesâ denen) uyluk mafsalından başlayıp dize, topuğa kadar inen bir ağrıdan muzdarib idi Deve eti ve sütü dışında kendine uygun gelen (ne yiyecek, ne içecek) münâsip bir şey yoktu Bu sebeple o da bunları haram etti" dedi Yahudiler: "Doğru söyledin" dediler"

Tirmizî, Tefsir Ra,d, (3116)

1668 - Hz Ebu Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Cehennem, Rabbine şikâyet ederek dedi ki: "Ey Rabbim, bir kısmım diğer kısmımı yiyor " Bunun üzerine ona iki nefes, izin verdi: Bir nefes, kışta, bir nefes de yazda İşte bu (yaz nefesi), en şiddetli şekilde hissettiğiniz hararettir Öbürü de (kışta) en şiddetli bulduğunuz soğuktur"

Buhârî, Bed'ül-Halk 10; Müslim, Mesâcid 185, (617); Tirmizî, Sıfatu Cehennem 9, (2595); İbnu Mâce, Zühd 38, (4319); Muvatta, Yükûtu's-Salât 27, (1,15)

1669 - Katâde (rahimehullah) anlatıyor: "Bu yıldızlar üç maksatla yaratıldı:

1- Allah onları semaya zinet (ve süs) kıldı

2- Şeytanlara atılacak taş kıldı

3- Geceleri istikamet tayin etmede işaretler kıldı Kim yıldızlar hakkında bunlar dışında bir te'vil ileri sürerse (kendi ilâve ettiği) hissesinde hataya düşer, nasibini kaybeder, mânasız bir yükün altına girer ve hakkında bilgisi olmayan, peygamberler ve meleklerin bile bilmekte âciz kaldıkları bir şeye burnunu sokmuş olur Allah'a yeminle söylüyorum: Allah hiç kimsenin ne hayatını, ne rızkını, ne de ölümünü herhangi bir yıldızla irtibatlı kılmamıştır (Aksini iddia edenler) Allah hakkında yalan söyleyerek iftira ediyorlar"

Rezîn ilavesidir Ancak, (hakkında bilgisi olmayan) ibâresine kadar olan kısmı, Buhârî, Bed'ül-Halk'da (3 bab) senetsiz olarak kaydetmiştir

1670 - Ebu Mûsa (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ı dinledim, şunu söyledi: "Allah Teâlâ hazret1eri, Adem'i, yeryüzünün bütün (cüzler)inden almış olduğu bir avuç topraktan yarattı Âdem'in oğulları da arzın kısımlarına göre vücuda geldi Bir kısmı beyazdır, bir kısmı kızıldır, bir kısmı siyahdır Bunlar arasında orta (renkliler) de var Ayrıca bir kısmı uysaldır, bir kısmı haşindir, bir kısmı habis (kötü kalbli), bir kısmı iyi kalblidir"

Ebu Dâvud, Sünnet 17, Tirmizî, Tefsir, Bakara, (2948)

1671 - Hz Ebu Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teâla, Hz Âdem (aleyhisselâm)'ı yarattığı ve ruh üflediği zaman, Âdem hapşırdı ve elhamdülillah diyerek, izni ile Teâla'ya hamdetti Rabbi de ona:

"Ey Âdem, yerhamukallah (Allah sana rahmet etsin), (mukarreb) meleklerden şu oturan gruba git ve "Esselâmu aleyküm" de!" dedi (Hz Âdem öyle yaptı Hitab ettiği melekler):

"Ve aleyke's-selamu ve rahmetullahi ve berekâtuhu!" diye karşılık verdiler Sonra Âdem (aleyhisselam) Rabbine döndü Rabbi ona:

"Bu cümle senin ve evlâdlarının aralarındaki selâmlaşmadır" dedi

Allah Teâla hazretleri, elleri kapalı olduğu halde Âdem'e:

"Dilediğini seç!" dedi Hz Âdem:

"Rabbimin sağ elini seçtim! Rabbimin iki eli de sağdır, mübarektir" dedi Sonra Allahu Teâlâ hazretleri sağ elini açtı İçinde Hz Âdem ve onun zürriyeti(nin emsâlleri) vardı Hz Âdem (aleyhisselâm):

"Ey Rabbim, bunlar nedir?" dedi Rabb Teâla:

"Bunlar senin zürriyetindir" dedi Her insanın iki gözünün arasında ömrü yazılıydı Aralarında biri hepsinden daha parlak, daha nurlu idi Hz Âdem:

"Ey Rabbim ! Bu kimdir?" dedi Rabb Telâla hazretleri:

"Bu senin oğlun Dâvud'dur Ben ona kırk yıllık ömür takdir ettim" dedi Âdem aleyhisselam:

"Ey Rabbim onun ömrünü uzat!" talebinde bulundu Rabb Teâla:

"Bu ona takdir edilmiş olandır!" deyince, Âdem:

"Ey Rabbim, ben ona kendi ömrümden altmış senesini verdim"diye ısrar etti Bunun üzerine Rabb Teâla:

"Sen ve bu (talebin berabersiniz)" buyurdu

Sonra Âdem cennete yerleştirildi Allah'ın dilediği kadar orada kaldı Sonra cennetten (arza) indirildi Âdem burada kendi ecelini yıl be-yıl sayıp hesaplıyordu Derken ölüm meleği geldi Hz Âdem (aleyhisselam) ona:

"Acele ettin, erken geldin Bana bin yıl ömür takdir edilmişti!" dedi

Melek:

"İyi ama sen oğlun Dâvud a altmış senesini verdin" dedi Ne var ki O bunu inkâr etti, zürriyeti de inkâr etti; o unuttu, zürriyeti de unuttu "

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ilâve etti: "O günderı itibaren yazma ve şahidlik emredildi"

Tirmizî, Tefsir, Muavvizateyn (3365) Bu hadis A'raf süresinin tefsirinde geçti Orada son cümle yoktur

1672 - Hz Aişe (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Melekler nurdan yaratıldılar, cinler dumanlı bir alevden yaratıldılar Âdem de size vasfı yapılandan yaratıldı "

Müslim, Zühd 60, (2996)

1673 - İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Hayır, Allah'a kasem olsun Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm), Hz İsa'nın kızıl çehreli olduğunu söylemedi Ancak şunu söyledi: "Ben bir keresinde uyumuştum Rüyamda Beytullah'ı tavafediyordum O sırada düz saçlı, kumral benizli, başından su akar vaziyette iki kişiye dayanıp ortalarında gitmekte olan birisini gördüm

"Bu kim?" dedim

"Meryem'in oğlu!" dediler

Bunun üzerine daha yakından görmek için ilerledim Kızıl, iri, kıvırcık saçlı, sağ gözü kör, gözü üzüm gibi pertlek bir adam daha vardı

"Bu kim?" dedim

"Bu, Deccâl !" dediler

İnsanlardan en çok ona benzeyeni İbnu Katan'dı"

Zührî der ki: "İbnu Katan, câhiliye devrinde vefat eden Huzâalı bir kimseydi"

Buhârî, Tabi 33, 11, Enbiya, 42, Libâs 68, Fiten 26, Müslim, İmam 275,(169); Muvatta, Sıfatu'n-Nebi 2, (2, 920)

1674 - Hz Câbir (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Bana geçmiş peygamberler (aleyhimusselam) arzedildiler Hz Musa zayıfca bir erkekti Sanki Şenûe kabilesinden (uzun boylu) birine benziyordu Hz İsa (aleyhisselâm)'yı da gördüm, gördüklerim içinde ona en çok benzeyen Ürve İbnu Mes'üd idi Hz İbrahim (aleyhisselâm)'i de gördüm, gördüklerim arasında ona en çok benzeyen, arkadaşınızdı -yani kendisini kastediyor- Hz Cebrail (aleyhisselam)'i de gördüm Gördüklerimden ona en ziyâde benzeyen Dıhye İbnu Halîfe idi"

Müslim, İmam 271, (167); Menâkıb 27, (3651)

1675 - Semure İbnu Cündüb (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdu ki: "Sâm, Arapların babasıdırYâfes, Rumların babasıdır Hâm Habeşîlerin babasıdır"

Tirmizî, Tefsîr, Sâffât, (3229), Menâkıb, (3927)

1676 - Hz Ebu Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Zekeriyya (aleyhisselam) marangoz idi"

Müslim, Fedâil 169, (2379)

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.