Cinsel Sorunlara Yaklaşim Nasil Olmalidir? |
11-04-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Cinsel Sorunlara Yaklaşim Nasil Olmalidir?Cinsel sorunlara yaklaşım nasıl olmalıdır? Cinsel işlev bozuklukların tedavisine yönelik geleneksel yaklaşımlarla, modern aaaa terapileri arasındaki köprünün temelleri 1970 yılında Masters ve Johnson sayesinde atılmıştır Master ve Johnsondan önce cinsel işlev bozukluklarının yalnızca erken çocukluk deneyimlerinden ve özellikle ve anababa-çocuk ilişkilerinden kaynaklandığı düşünülürdü Bu nedenle bireysel olarak uygulanan ve bilinçdışı çatışmaları içgörü kazandırmaya veya çözmeye yönelik psikanalitik tedaviler en çok tercih edilen yaklaşımlardı Ancak psikanaliz bile CİB olan bireylere nadiren yararlı olabiliyordu Bu yaklaşımların gerek fonksiyonel bozukluğu olan kişi, gerekse terapist yönünden zaman alıcı ve pahalı olması, tedavinin sadece sorunlu bireye odaklanması, alınan sonuçların net ve yüz güldürücü olmaması gibi nedenlerle tedavide başarıdan söz etmek güçleşiyordu Ayrıca 1940lı yılların sonlarına kadar cinsel sorunlar çok az tartışılmakta idi ve çoğu hekim hastalarına cinsel sorunlarına katlanabilmeleri yönünde destek vermeye çalışıyordu 1940lı yılların sonlarında Kinsey ve arkadaşlarının (1948, 1953) çalışmalarında cinsel ilişki ve bu ilişkiden kaynaklanan sorunlara vurgu yapılmış, 1956da ise Semans erken boşalma tedavisinde özgül bir teknik (dur-başla tekniği) önermiştir Wolpenin (1958) erektil işlev bozukluklarında sistematik duyarsızlaştırma tekniğini kullanması ile davranışsal yöntemler gerçek anlamda cinsel işlev bozukluklarının tedavisine girmiştir Ardından Lazarus (1963) ve Bradynin (1966) frijidite, Haslamın (1965) vajinismus, Friedmanın (1968) da ereksiyon bozukluğunun tedavisinde benzer yöntemleri kullanmalarıyla tedavide psikanalitik yaklaşımlardan davranışçı yöntemlere doğru bir kayma olmuştur Yine, Lobitz ve ark (1967) vaginismus için dereceli dilatatör, anorgazmi için kendi kendini uyarma gibi özgül teknikleri geliştirmişlerdir İngiltereden Friedmanın (1962) kitabı ise kadınlardaki cinsel işlev bozukluklarının tedavisinde kısa psikoterapötik yaklaşımlarla davranışçı tekniklerin birlikte kullanılması ve bu yöntemin etkinliği konusunda önemli bilgilerin aktarılmasını sağlamıştır Bugün cinsel işlev bozuklukları alanında kullanılan modern aaaa terapi yaklaşımları ile, sözü edilen tüm davranışçı yaklaşımlar arasındaki en önemli farklardan biri tedavinin odaklandığı yer olmuştur Masters ve Johnson dönemine kadar ister davranışçı ister psikanalitik yönelimli olsun, tüm terapötik yaklaşımlar çifti değil sorunlu bireyi odak almış ve tedavi sadece sorunlu bireye yönelik olarak yapılmıştır (Sungur 1993) Masters ve Johnsonun 1970 yılında yayınladıkları “İnsanın Cinsel Yetersizliği” adlı kitapta yazarlar sorunun kaynağından çok, CİBnun devam etmesine yol açan etkenlere odaklanarak CİB tedavisine yepyeni bir anlayış getirmişlerdir Davranışçı yöntemlerin ön plana çıktığı ancak temelde eklektik kabul edilen bu yaklaşımda hedef çiftin cinsel ilişkisinin niteliğini düzelterek cinsel işlevdeki aksamaları ortadan kaldırmak olmuştur Genel bir çerçeve içinde Masters ve Johnsonun tedavi yaklaşımlarının yapısında şu özellikler göze çarpar (Sungur 1993): -Terapi görüşmeleri haftanın her günü yapılır ve genellikle 3 hafta içinde tamamlanır -Yalnız CİB olan bireyler değil, eşleri de tedaviye katılır -Terapist davranışsal bir yaklaşımla genel olarak çiftlerin cinsel aktivitelerini aşamalı olarak yapılandırırken, cinsel işlev bozukluklarının türüne yönelik net ve kolay anlaşılan özgül teknikler de çiftlere öğretilir ve bunlarla ilgili ev aaaaleri verilir -Terapi sırasında terapistin cinsiyeti CİB olan eşin cinsiyetine göre belirlenir Bu esnada bir ko-terapist ise diğer bir eşle terapileri sürdürür Sonuçta bir terapist ve bir ko-terapist çifte yönelik ortaklaşa çalışırlar Bu açıklamalardan anlaşılacağı gibi Masters ve Johnson, yaklaşımlarında tedavinin odağını bireyden çifte ve çiftin ilişkisine yöneltmişlerdir Tedavi yaklaşımlarında ise işlev bozukluğunun türüne özgü tekniklerin kullanımı ön plana çıkmıştır Tedavi sonuçları açısından bakıldığında ise Masters ve Johnsonun geleneksel yaklaşımın dışına çıkarak tedavi sonundaki başarı oranları yerine başarısızlık oranlarını belirttikleri görülür Bu oran tedavi uyguladıkları 500ü aşkın çiftte % 189 olarak belirtilmiştir (Hawton 1985) Bu araştırmacıların aaaa terapileriyle aldıkları çarpıcı sonuçlar, kullandıkları yöntemlerin soruna yönelik, net, kolay anlaşılabilir olması cinsel alana çeşitli disiplinlerden büyük bir ilginin yönelmesine neden olmuş ve 70li yıllardan itibaren Cinsel işlev bozuklukları üniteleri dünyanın çeşitli bölgelerinde kurulmaya başlanmıştır(Catalan ve ark 1990) Masters ve Johnsonın çarpıcı tedavi sonuçlarının oluşturduğu yoğun ilgi bu alandaki gelişmeleri hızlandırarak bugünkü ve gelecekteki aaaa terapi uygulamalarının yolunu açmıştır Ancak zamanla Masters ve Johnsonın elde ettiği sonuçlar çeşitli yönlerden eleştirilere de hedef olmuş (Zilbergeld ve Evans,1980), bazı kontrollü çalışmalar ve kontrollü terapi sonuçları aaaa terapilerinin terapötik etkinliğine daha gerçekçi yaklaşılması gereğini ortaya koymuştur (Bancroft ve Coles 1976, Satile ve Kilmann 1977, Kilmann ve Auerbach 1979, Marks 1981, Hawton 1982) Başka bir deyişle aaaa terapileri bazı olgularda çok etkili olabilmekte ancak bazılarında da etkisiz kalabilmektedir Daha sonraki araştırma bulguları terapi sonuçlarındaki bu prognostik değişkenliğin yordayıcılarla açıklanabileceğini göstermiştir Bunlar arasında CİBnun türü, genel olarak evlilik ilişkisinin niteliği, cinsel ilişkinin niteliği, çiftin birbirlerini ne oranda çekici bulduğu, çiftin tedavi motivasyonları, ağır psikiyatrik bozukluğun eşlik etmesi (OConnor 1976, De Amicis ve ark 1985, Hawton 1985, Whitehead ve Mathews 1986, Hawton ve Catalan 1986), ve ev aaaalerine uyum (Hawton ve ark 1986) sayılabilir 1980lerden sonra terapinin etkinliğini arttırmak ve temelde terapiyi daha ekonomik bir biçime getirebilmek amacıyla Masters ve Johnsonın uygulama biçiminde bazı değişiklikler yapma anlayışı içine girilmiştir Clement ve Schimidt, haftada bir veya iki kez yapılan terapilerin etkinliğinin hergün yapılan terapilere göre üstünlüğünü göstermişlerdir Bunu çift terapistle yapılan terapilerin, tek terapistle yapılan terapilere üstün olmadığının gösterilmesi izlemiştir Crowe ve arkadaşları ve LoPiccolo ve arkadaşları terapistin cinsiyetinin, sorunlu eşin cinsiyetine göre ayarlanmasının terapötik etkinliği genel olarak artırmadığını göstermişlerdir Bu bulgular ile günümüzde aaaa terapileri daha çok tek terapistle ve haftada bir yapılan görüşmeler biçiminde yürütülmektedirÜlkemizde bugünkü anlamda aaaa terapilerinin ilk denemeleri bilindiği kadarıyla İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı bünyesinde 1979 yılında başlatılmıştır Daha sonra 1986 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi bünyesinde daha çok erkek CİB olgularını ele alan bir ünite kurulmuştur İlk cinsel işlev bozuklukları kongresi 1988 yılında düzenlenmiştir Kliniğimizde (ANCETEM Ankara Cinsel işlev & Evlilik Terapileri Merkezi) ise 1980lerin 2 yarısından sonra faaliyete geçen modern aaaa terapileri uygulamaları artan talep doğrultusunda 1993 yılında ünite biçimine dönüştürülmüş; o tarihten beri de hasta kapasitesi ve sunulan hizmetin niteliğiyle özellikle İstanbul ve Ankarada toplanan az sayıdaki merkezin en önemlilerinden birisi olmuştur Psikiyatri, üroloji, jinekoloji, deontoloji gibi diğer disiplinlerin büyük bir katılımla ilk kez biraraya geldiği 1 Cinsel işlev ve fertilite bozuklukları ulusal kongresi de 1996 yılında Kliniğimiz, Ünitemiz ve Kognitif Davranış Terapileri Derneği öncülüğünde yapılmıştır |
|