Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Kültür - San'at & Eğitim > Ülke & Şehirler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
iran, tanitimi

İran Tanitimi

Eski 11-04-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İran Tanitimi



İRAN

DEVLETİN ADI: İran İslâm Cumhûriyeti
BAŞŞEHRİ: Tahran
YÜZÖLÇÜMÜ: 1648000 km2
NÜFUSU: 59570000
RESMİ DİLİ: Farsça
DİNİ: İslâmiyet (Şiî)
PARA BİRİMİ: Riyâl
Asyanın batısında yer alan bir devlet Kuzeyinde Sovyetler Birliği ve Hazar Denizi, doğusunda Afganistan ve Pakistan, batısında Türkiye ve Irak, güneyinde Basra ve Umman körfezleri bulunur

Târihi

MÖ 3000 yıllarından beri İran biliniyordu Bilinen en eski imparatorluk Elamlıların MÖ 1100-600 yıllarında kurdukları imparatorluktur Elamlıların yerine Medlerin kurmuş oldukları imparatorluğu Persli Keyhüsrev MÖ 550 yılında yıkmış ve Anadolunun büyük bir bölümü dâhil olmak üzere egemenliği altına almıştır

İskender komutasındaki Yunanlılar MÖ 330 yıllarında bütün İran topraklarını ele geçirdiler Bundan sonra İran topraklarında Parthların ve Sâsânîlerin egemenliği devâm etmiştir

Sâsânîlerin çöküşü İslâm ordularının İranı ele geçirmeleriyle olmuştur Hazret-i Ömer devrinde İran üzerine birçok seferler düzenlenmiştir Akın akın İran içlerine giren İslâm orduları, Âzerbaycan, Taberistan, Cürcân, Rey, Kumîs, Karvin, Zencân, Hemedân, İsfahan ve Horasanı fethettiler Hazret-i Ömerin ölümünden sonra İranda bâzı karışıklıklar meydana geldi Hazret-i Osman bunun üzerine askerî birlik göndererek isyânları bastırdı ve elebaşılarını cezâlandırdı Böylelikle İslâm hâkimiyeti, İranda devamlı sağlanmış oldu

Hicrî sesekizinci asrın başında Safiyyüddîn Erdebîlî hazretlerinin soyundan gelenler İranda Sünnî bir tarîkat kurdular Onun adına nisbetle bu tarîkata Safeviyye adı verildi Osmanlı sultanları, İslâmiyete hizmet eden bu tarîkat mensuplarına pekçok ihsânlarda bulundular Ancak Hoca Aliden îtibâren bu yolun mensupları arasında Eshâb-ı kirâm düşmanlığı yayılmaya başladı Daha sonra tarîkatın başına geçen Şeyh İbrâhim, aşırı Şiî görüşlerini benimsedi Bundan sonra tarîkatin başına Şeyh Haydar geçti Şeyh Haydarın ölümünden sonra oğlu Şah İsmâil taç giydi Şah İsmâil, velînîmeti olan Akkoyunlular Devletini yıkarak, İranda Safevî Hânedânını kurdu Bunun zamânında Şiîlik, devletin resmi dîni oldu Bu dönemde sülâlenin en büyük meselelerini Osmanlılarla savaşmak teşkil etti 1514 yılında Çaldıranda Osmanlı Sultanı Yavuz Sultan Selim, Şah İsmâili ağır bir hezîmete uğrattı ve Tebrizi fethetti (Bkz ÇaldıranMuhârebesi) Şah İsmâilin ölümünden sonra tahta geçen oğlu Tahmasb zamânında İran bütünüyle Osmanlıların eline geçti

Safevî Sülâlesinin çöküşü Şah İkinciAbbâsın hükümdar olduğu döneme rastlar Yıkılışın ilk belirtisi Kandehardaki Afganlı Mir Veysin 1709 yılında isyân ederek başarı sağlaması oldu Bundan sonra Afganlılar sık sık İran üzerine askerî seferler düzenlediler Fakat hiçbir zaman İrana tamâmen sâhip olamadılar 1729da Safevîler yeniden yönetimi ele geçirdiler Fakat bu sefer de Rus Çarı Deli Petro öteden beri gerekli ticâret yollarını açabilmek için İrana göz dikmiş durumdaydı Osmanlılar da İranın Rusların eline geçmemesi için İran üzerine bir sefer düzenledi Osmanlılarla Ruslar arasında bir savaş tehlikesi belirdi, ama sanıldığı gibi olmayarak iki devlet anlaşarak, İranı aralarında pay ettiler Bu anlaşma uzun sürmedi Tahmasb kuzeydoğu İranda bir ordu toplamaya çalışıyordu Çar Petro, tahtın Safevî Sülâlesine geçmesini uygun karşılayacağını açıklamıştı Ama bütün bunlar Safevî Sülâlesinin tahtı ele geçirmesine yetmedi Nâdir Şah ile birlikte İran üzerinde Afşar soyunun egemenliği başlamaktadır Ancak bu da uzun sürmedi Nâdir Şahın öldürülmesinden sonra bir iktidar boşluğu meydana gelmiş ve bundan sonra üç ayrı rakip taht için ortaya çıkmıştır Bunlar: Zendler, Afganlılar ve Kaçarlardır Bunlardan Zendlerin yönetimi 40 seneye varmayacak derecede kısa bir zaman diliminde oldu Bundan sonra ülke yönetimi 1925 yılına kadar Kaçarların elinde kaldı

1925-1979 yılları arasındaki dönem ise Pehlevî sülâlesinin İran tahtında bulunduğu dönemdir Pehlevî sülâlesinin İran tahtında bulunduğu süre içinde geçen en buhranlı dönem İkinci Dünyâ Savaşı yıllarıdır 1938 yıllarından sonra İranda Alman tesiri şiddetli bir şekilde kendisini hissettirmeye başlamış, bunun netîcesinde İranda pekçok Nazi-Almanyasının teknisyenlerinin bulunması, başta İngiltere olmak üzere müttefik devletleri tedirgin etmiştir Bununla başlayan gerginlik, 1952 senesinde İranın İngiltere ile diplomatik ilişkilerini kesmesine kadar ilerledi İran başbakanlarından Musaddıkın yönetimin başında bulunduğu dönemlerde İran Komünist Partisi olan Tudehe büyük tâvizler vermesi ve bunları batıya karşı koz olarak kullanmaya çalışması, memlekette huzursuzluklar meydana gelmesine sebep oldu Bunun üzerine Şah, Musaddıkı başbakanlıktan azlederek yerine General Zâhidi tâyin etti

1963 yılında Şah “Beyaz Devrim” adı altında ülkede büyük çapta ekonomik ve sosyal reformlar yapmıştır Her geçen gün artan petrol gelirleri ve özellikle ülke savunması için yapılan büyük harcamalar, İranı Ortadoğuda özellikle askerî bakımdan söz sâhibi ülkeler arasına getirmeye başlamıştı Bu zamanda Fransada sürgünde bulunan İranlı Şiî lider Humeyni, ülkede Şiî inancının hâkimiyetinden istifâde ederek, çoğunlukta olan Şiîleri etrâfında topladı İçten ve dıştan yapılan pekçok mücâdeleler netîcesinde Humeyni İrana hâkim oldu Şah âilesi İranı terketti ve memleket Şiî inancı ile idâre edilmeye başlandı 1979 yılında İran İslâm Cumhûriyeti adını alan ülkede binlerce Şiî inancında olmayan İranlı, devlet aleyhtarlığı ile suçlanarak sorgusuz sualsiz kurşuna dizildi

Humeyni idâresindeki İran, Irak ile 22 Eylül 1980de harbe başlamış ve bu harpte yüzbinlerce İranlı ölmüştür 20 Ağustos 1988de Ateşkes îlânı ile savaş durdu Âyetullah Humeyninin 1989da ölmesi üzerine aynı yılın Ağustos ayında yerine cumhurbaşkanı Ali Hameney, Hameneyin yerine de meclis başkanı Hâşimî Rafsancani Cumhurbaşkanı seçildi Saddam Hüseyinin Kuveyti işgal etmesi üzerine, İranın barış şartlarını eksiksiz kabul ettiğini açıkladı Böylece l980da başlayan savaş 1990da barış anlaşması ile neticelendi ve iki ülke arasında diplomatik ilişki yeniden kuruldu

Fizikî Yapı

İranın büyük bir bölümü yüksek ovalar ve geniş çöllerden meydana gelir Ülkenin yüksek bir ovadan meydana gelen bölümü kuzeyde Elbruz Dağları, güneybatıda ise Zağros Dağları ile sınırlıdır Bu ovanın merkezi iki büyük çölle kaplıdır Deşt-i Kebir (Tuz çölü) ve Deşt-i Lût (Kum çölü) tam bir çöldür Yağışlı mevsimlerde dağlardan gelen seller tuzları getirerek Dest-i Kebîre bırakırlar, mevsim kuraklaşınca çölün yüzeyinde bir tuz tabakası meydana gelir

İran topraklarının büyük bir kısmı deniz seviyesinden 1000 mden daha yüksektir Kuzeyde 3000 myi geçen Kuzey İran Sıradağları bulunur İranın bu bölümünde Hazar Denizini İranın iç bölgesindeki yaylalardan ayıran Elbruz Dağları 4000 m yüksekliğe kadar ulaşır Doğuya doğru bu dağlık alan alçalır ve daralır Elbruz Sıradağlarının batısında ise içinde, Rezâiye Gölü ve havzasının bulunduğu Âzerbaycan dağlık bölgesi uzanır Rezâiye Gölünün hemen doğusunda Tebriz Ovası yer alır Rezâiye Gölünün en derin yeri 14 m, yüzölçümü ise 5000 km2dir İranın güneyini çevreleyen sıradağlar, Güney İran Dağları adı altında toplanır İranda ayrıca birçok volkanik dağlar vardır Büyük Kevir, yeryüzünün dibi en düz olan en geniş çöllerinden biridir Kuzistan Ovası, Mezopotamyanın bir uzantısıdır İran, büyük ırmakları bulunmayan bir ülkedir Az olan akarsularından Karun, Akçay ve Karaçay başlıcalarıdır

İklimi

İklim bakımından İran, birbirinden çok farklı bölgelerin bulunduğu bir ülkedir Hazar Denizine bakan kısımlar çok nemli ve dâimâ yağışlıdır Bu bölge dışındaki bütün İran toprakları astropikal kurak bölge içindedir

Hazar Denizinin kuzey kenarlarını çeviren Elbruz Dağlarının kuzeye bakan yamaçları senede ortalama 1000-1500 mm ile bol yağış aldığından zengin ormanlarla kaplıdır Bu dağların eteklerinde sıralanmış bulunan dar kıyı ovaları çok nemlidir Güneyde iklim daha ılımandır ama, genelde belirgin bir sıcak söz konusudur İsfahan yılda ancak 120 mm yağış alır Yağmurlar genel olarak kış sonunda ve yaz ayları başlarında yağar Denizden yüksek dağlarla ayrılan iç ovalar yaz süresinde Akdenizde görülen hava basıncı düşüklüklerinden etkilenmezler Burada iklim yazları çok sıcak, kışları ise çok soğuktur

Tabiî Kaynaklar

Bitki örtüsü ve hayvanlar: İranın dağlık yerleri ormanlarla kaplıdır Hazar Denizi kıyı bölgesinde Karadeniz bitki topluluğunu andıran gür bir orman örtüsü meydana gelmiştir Bu kısımlarda ve yaylalarda yüksek bozkırlar geniş yer tutar İç bölgelerin çukur yerlerinde tuzlu bataklıklar ile çöl bozkırları ve kum çölleri uzanır Vâdiler boyunda ve sulanabilen verimli topraklarda çeşitli kültür bitkileri yetiştirilmektedir Kurak bölgelerde bunlar birer vaha görünüşündedir

İran ormanlarında bugün az sayıda kaplan, leopar, kurt, ayı ve tilki bulunmaktadır Çöllerin çevresinde boş topraklarda ceylanlar yaşar Dağlık bölgelerde yaban keçileri ve çeşitli av kuşlarına rastlanır

Mâdenleri: İran mâden bakımından zengindir Kuzey ve batı bölgelerinde kömür, Tahran-Semnan kuzeyi ile Yezd ve Keran arasında demir yatakları, Damganda altın, Anarakta nikel yatakları vardır Ayrıca boksit, kurşun, antimon, kobalt, gümüş, kalay, bakır, kükürt ve tuz mâdenleri bulunmaktadır Horasanın Turhis adlı mavimsi yeşilimsi mücevherleri ünlüdür

İranın en büyük zenginliği petrol yataklarıdır İran dünyâ petrolünün % 6sını sağlamaktadır

Nüfus ve Sosyal Hayat

İranın nüfûsu 59570000 olup, km2ye 20 kişi düşmektedir İran nüfusunun % 20si şehirlerde yaşar Halkın çoğunluğu Farslardan meydana gelir Halkın % 60ını Farslar, % 20sini Türkler, % 10unu Araplar, % 8ini diğerleri ve % 2sini Kürtler meydana getirir İranda 10 milyon civârında Âzerî Türkü bulunmaktadır Halkın yarıdan çoğu Şiîdir Geri kalanın çoğunluğu Sünnî olup, hakimiyet Şiîlerin elindedir İranda en yaygın dil Farsçadır Ama nüfusun yarısından fazlası Türkçe, Arapça, Kürtçe, Beluçî ve Gılakî gibi çeşitli diller ve lehçeler kullanır Kız ve erkek çocuklar için eğitim mecburî olduğu halde, uzak köylerde bu gerçekleştirilememektedir Ülkede 10 üniversite bulunmaktadır Başlıca şehirleri Tahran, Tebriz, Isfahan, Abadan ve Kumdur

Siyâsî Hayat

İranda 1979 yılı başlarında, Humeyninin düzenlediği hareketle Şehinşahlık düzenine son verilmiş ve bir İslâm Cumhuriyeti kurulmuştur İdarede tamâmen Şiîlerin hâkim olduğu İranda yönetim; meclis, bakanlar, başbakan ve cumhurbaşkanı ve velâyet-i fakîh denilen on iki imâmın temsilcisi sayılan dînî lider tarafından yürütülür 1989da yapılan anayasa değişikliği ile cumhurbaşkanının konumu güçlendirildi

Ekonomi

İran bir tarım ve hayvancılık ülkesidir Siyâsî gelişmeler ekonominin gerilemesine yolaçmış, millî gelirin düşmesine sebeb olmuştur

Tarım: Nüfûsun büyük bir kısmı tarımla uğraşmaktadır İranın yedide biri ekilebilir ve tarıma elverişlidir Tarım ürünleri arasında en çok buğday ve arpa elde edilir Meyve ve sebzenin yanında pirinç, mercimek, nohut, şekerpancarı, soğan, pamuk, kavun, karpuz, dut ve tütün yetiştirilmektedir Kuzeydeki dar bir kıyı şeridinde sulamaya ihtiyaç duyulmadan tarım yapılabilmekte, güneyde sulama kanalları vâsıtasıyla hurma yetiştirilmektedir Ülkenin güney ve güneydoğusunda sulama işi önemli bir problemdir Birçok bölgede tarım eski usüllere dayanılarak yapılmaktadır Bu yüzden tarımda istenilen netice alınamamaktadır

Hayvancılık: İran ekonomisinde hayvancılık önemli yer tutar En çok koyun beslenir Beslenen koyunların yünleri aranan ve çok değerli cinstendir Genellikle dağların yüksek otlaklı yerlerinde ve yaylasında hayvancılık yapılır Koyundan sonra en çok sığır beslenir Hazar Denizinde balıkçılık yapılmaktadır Buradan mersin balığı ve havyar elde edilir

Endüstri: Modern sanâyi İranda çok az gelişmiştir İşletmeye elverişli yataklar bulunmasına rağmen az miktarda kömür, demir filizi, kurşun, nikel, bakır çıkarılmaktadır Eskiden beri İranda önemli yer tutmuş olan halıcılık, dokumacılık ve deri işlemeciliği yanında, çeşitli endüstri kolları da gelişmeye başlamıştır Dokuma, çimento, şeker fabrikaları, dökümcülük ve kimyâ endüstri kolları bunlardan bâzılarıdır İranın en büyük zenginlik ve enerji kaynağı petroldür Petrol işleme tesisleri, rafineriler İranın gelişmekte olan sanâyi tesislerinin başlıcalarıdır

İranda petrol yabancılar tarafından bulunmuş, onlar tarafından işlenmiş, 1951 yılında millîleştirilmiştir Çeşitli merkezlerde çıkan petrol, dünyânın en büyük petrol rafinerilerinden olan Abadan petrol rafinerisine borularla getirilmektedir

Ticâret: İran ithâlâttan çok ihrâcat yapan bir ülkedir İhraç ettiği ürünlerin başında petrol gelmektedir Elde edilen petrolün %80den fazlasını satmaktadır Diğer ihraç maddeleri pamuk, halı, meyve, pirinç, yün ve deridir İthal ettiği mallar arasında şeker, makinalar, dokumalar, çelik, çay, motorlu taşıtlar bulunmaktadır

Ulaşım: İranda 12000 kilometrelik karayolu ve 4601 kilometrelik bir demir yolu şebekesi bulunmaktadır

Başlıca limanları Abadan, Hürremşah, Basra Körfezinde bulunmaktadır Hazar Denizinde ise, Benderşah ve Bender Pehlevî de önemli limanları arasındadır Tahran ve Abadanda milletlerarası havaalanları vardır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.