Susamlı Halkanın Tılsımı Kitap Tanıtımı |
11-03-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Susamlı Halkanın Tılsımı Kitap TanıtımıSusamlı Halkanın Tılsımı kİtap tanıtımı Artun Ünsal, peynirden, zeytinden, ekmekten ve yoğurttan sonra simidin de kitabını yazdı 'Gıdacı değil siyasal bilimci' olduğu için bütün kitaplarını bir doktora tezi titizliğinde çalışan Ünsal; "Kimsenin tenezzül etmediği şeylerin kitabını yazıyorum; çünkü özgüvenim yüksek" diyor Bir ülkenin kalkınmışlık düzeyini kaldırımlara ve binaların çatılarına bakarak anlayanlar için yeni bir kıstas daha; detay diyebileceğimiz konularda derinlemesine yazılmış kitaplar Bereket, bizde de epey örneği var artık; ama konumuz onlar değil, 'taze' çıkmış, çıtır çıtır bir simit kitabıyla ilgileniyoruz biz şu ara; "Susamlı Halkanın Tılsımı" Ve izah edici bir alt başlık; "İstanbul'da Kara Fırından Simit Saraylarına Simit, Peynir ve Çayın Türküsü" 'Simit nasıl olur da kallavi bir kitabın konusu olur?' sorusundan önce, 'Siyasal bilimci bir profesör nasıl olur da simit kitabı yazar?' sorusunun cevabını arayalım Gerçi yazarın adını söylersek 'Ne var bunda?' diyeceksiniz, hatta 'Böyle bir kitabı ancak o yazabilirdi zaten' diye bir güzel arka çıkıp bizi yol ortasında bırakacaksınız Efendim evet, tahmin ettiğiniz üzere kendisi yani Artun Ünsal, "Süt Uyuyunca", "Ölmez Ağacın Peşinde", "Nimet Geldi Ekine", "Silivrim Kaymak" gibi orijinal başlıklar altında peynirin, zeytinin, ekmeğin, yoğurdun kitabını yazmış adamdır ve elbette simit kitabını da onun yazmış olmasına şaşmamalıdır Fakat sorunun cevabını henüz vermiş değiliz; öyle ya, bazı köşe yazarları memleketteki son 'kazurat' adam da yok olana dek (sanki bu olabilirmiş gibi) kültürden, sanattan, edebiyattan elini eteğini çektiğini ilan etmişken bir siyasal bilimci son iki yılını neden bir simit kitabı yazmaya hasretsin? Bir değil, birçok cevabı var, kendisinden dinleyelim; "Gündelik hayatta çok sık karşılaştığımız adeta yaşamımızın parçası haline gelen şeyleri öyle kanıksamış oluyoruz ki onların gerisindeki dünyayı öğrenme ihtiyacı duymuyoruz Simit de onlardan biri ve kültürümüzün bir parçası 200 yıl sonra, 'İstanbul simidi nasıl yapılıyordu?' sorusunun cevabı bu kitapta bulunabilir" Üniversitede siyaset ve yemek dersleri Başka bir açıdan daha bakıyor Artun hoca; "Bu tür kitapları yazarsan hocam sen yazarsın diyenler var Çünkü millet tenezzül buyurmuyor Ben yazıyorum; çünkü özgüvenim yüksek İyi okudum, iyi de hocalık yaptığımı zannediyorum ama basit şeylerin değerli olduğunu çok erken fark ettim" Bu cevap da başından beri "Niçin siyaset değil de simit?" diyenler için; "Otuz yıldan beri her fırsatta seçim kanunu değişmeli, demişim Anayasa değişmeli, parti yasası değişmeli, demişim İlk kitaplarımdan biri anayasa ve siyaset ilişkisi üzerinedir Bu konular daha yeni yeni konuşuluyor O günden bugüne hep aynı şeyleri tekrarlasaydım ve kendime böyle yararlı bir hobi seçmeseydim bayağı ezik kalacaktım" Galatasaray Üniversitesi'nde siyaset ve şiir, siyaset ve yemek konulu dersler veren ve dostlarını üniversite camiasından çok esnaftan, peynir ve zeytin üreticileri arasından seçen Artun Ünsal peynir, zeytin, yoğurt, ekmek ve simit üzerine yazdığı kitapların bu ürünlerin kıymetini bilmeyen insanları da bir tür eziklikten kurtardığını düşünüyor "Bize özgü ürünlere duyulan aşağılık duygusunun ortadan kalkmasında büyük rol oynadığıma inanıyorum Peynir kitabını yazdığımda bizim ülkemizde Fransız peynirlerine övgüler diziliyordu, Alman ekmekleri, İtalyan zeytinyağları modaydı Benim kitaplardan sonra zeytinciliğe peynirciliğe başlayan insanlar oldu Kendimize güven duymamız için İstanbul'u bilmek ve Anadolu'yu gezmek yeterli diye düşünüyorum" İstanbul simidine bir standart lazım Simit kitabında neler var? Simit sözcüğünün kökeni, İstanbul'un gündelik hayatında, folklorunda ve edebiyatında simidin yeri, çay ve peynirin simitle dostluğu, İstanbul sokak simidinin gelenekseli ve zamanesi Kadı sicillerinden, romanlara, şiirlere, ustaların tariflerine epey tafsilatlı bir araştırma yapan, kendi deyimiyle doktora tezi titizliğinde çalışan Ünsal, İstanbul simidine bir standart getirilmesi gerektiğine inanıyor Kullanılacak undan, mayadan, susamın kalitesine, pişirme süresine kadar her şeyin tescil edilmesi gerekiyor; ama ortalarda henüz böyle bir hazırlık görünmüyor İkinci önemli mevzu da sanayi tipi üretim yapan simit saraylarının geleneksel simit fırınlarını himaye altına alıp klasik simit geleneğinin yaşamasına katkı sağlaması Artun Ünsal, sokak simitçilerine de, 'yüzde yüz Türk icadı' dediği simit saraylarına da hakkını teslim ediyor Pencerenizin önüne kadar gelen bir simitçiye 'Ver bir simit' demek ayrı bir keyiftir ne olsa, ama simit saraylarında satılan zeytinli, peynirli, sucuklu, tahıllı simitlere de kimsenin itirazı olamaz Simit hem lezzetli hem ucuzdur, cebinize koyarsanız en fazla susamı dökülür, onu da kuşlara serpiştirirsiniz Sözün özü, Türkler için simitsiz bir hayat düşünülemez Peynir kitabı beş, zeytin yedi baskı yaptı Hem simit yiyip hem de kitabını okuyan kaç insan bulabiliriz? Artun Ünsal, bu tarz kitapların iyi okuru olduğunu gözlemlemiş Peynir üzerine yazdığı kitabın beş, zeytin kitabının ise yedi baskı yapması da iyiye işaret zaten Koleksiyoncular büyük boy kitapların peşindeymiş; ama Ünsal, simit kitabının herkesin cebine girebilecek ebatta basılmasına ayrıca sevinmiş; çünkü önemli olan halkın okuması imiş Onu üzen konu, her ülkenin kendi ürününe sıkı sıkıya sahip çıktığı bir zamanda, kültürel zenginliklerimizi belgeleyen bu kitapların İngilizce olarak yayınlanmamış olması zaman |
|