Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Edebiyat / Dil Bilgisi

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
dilkültür, ilişkisi

Dil-Kültür İlişkisi

Eski 10-28-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Dil-Kültür İlişkisi



Dil-Kültür Münasebeti


KÜLTÜR

Sözlük anlamıyla “1 Tarihî, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddî ve manevî değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere ilet*mede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin, 2 Bir topluma veya halk topluluğuna özgü düşünce ve sanat eserlerinin bütünü, 3 Muhakeme, zevk ve eleştirme yetenekle*rinin öğrenim ve yaşantılar yoluyla geliştirilmiş olan biçimi, 4 Bireyin kazan*dığı bilgi, 5 Uygun biyolojik şartlarda bir mikrop türünü üretme, 6 Tarım” şeklinde tanımlanan kültürün farklı alanlar için değişik tanımları ve yorumları da vardır Atatürk’ün ifadesiyle kültür; okumak, anlamak, görebilmek, görebil*diğinden anlam çıkarmak, uyanık davranmak, düşünmek, zekayı terbiye etmektir

Prof Dr Zeynep Korkmaz kültür konusunda şunları söyler: “Kültür, insanı öteki yaratıklardan ayıran, dolayısıyla da yalnızca insana vergi olan bir özelliktir En ilkel topluluklardan başlayarak en gelişmiş insan topluluklarına varıncaya kadar, bütün toplumların kendilerine göre birer kültürlerinin bulunduğu inkâr kabul etmez bir gerçektir Ne var ki, toplumların hayat karşısındaki tutum ve davranışları biribirinden farklı olduğu, yaşayışlarında, eğitim ve düşünce tarzlarında, yaratıcılıklarında biribirini tutmayan başkalıklar bulunduğu için bu başkalıklar, kültürleri toplumdan topluma değişik ve çeşitli yapılarda karşımıza çıkarmıştır Bir kültür için vazgeçilmez önem taşıyan unsurlar, başka bir kültür için önemsiz sayılabilir Toplumların ve dünyadaki milletlerin mozayik hâlindeki farklı görünümleri de genellikle kültür yapılarındaki bu farklılıktan kaynaklanmaktadır

Kültür, milletin fertleri arasında sosyal akrabalık bağını oluşturan (başta dil olmak üzere, tarih, din, örf ve âdetler, hukuk sistemi, müzik, güzel sanatlar, ekonomi, ahlâk anlayışı ve dünya görüşü gibi) maddî ve manevî değerlerin tümüdür ve bu değerler kültürün başlıca unsurlarını oluşturur Bunlar o milletin fertlerini birbirine bağlarken, diğer milletlerden ayırır; içeride birleştirici, dışarıya karşı ayırıcı rol üstlenir

Bu açıklamalardan sonra kültürün özellikleri şöyle özetlenebilir:

Kültürün özellikleri

Kültür;

1 Millîdir,

2 Tarihîdir,

3 Özgündür,

4 Milletin ortak malıdır,

5 Canlı ve tabiî bir varlıktır,

6 Ahenkli bir bütündür,

7 Özü değiştirilemez

Devletler; milletlerin kendilerini korumak, yaşatmak ve yükseltmek için kurdukları sosyal organizasyonlardır Devletin varlığı milletle mümkündür Milleti ayakta tutan, ona dinamizm ve ruh veren temel güç ise millî kültürdür Bu tarihî ve sosyal gerçek, Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyetinin temeli kültürdür” özdeyişinde veciz ifadesini bulmuştur

DİL-KÜLTÜR İLGİSİ

Dil, millî kültürün temel unsuru ve taşıyıcısıdır Maddî-manevî kültürel değerlerin oluşmasında ve aktarılmasında dilin inkar kabul etmez bir rolü vardır Edipler, kendi dönemlerindeki olayların, anlayışların, geleneklerin izlerini ister istemez, yazılı veya sözlü olarak ortaya koydukları eserlerine yansıtırlar Bu eserleri okuyan yeni nesil, kendi kültürünü, kendi değerlerini öğrenir ve sosyal bir miras olarak kendinden sonra gelenlere aktarır Bütün bunlar dil sayesinde gerçekleştiği için dil ve kültür birbirini tamamlayan birbirinden ayrılmayan unsurlardır

Yeryüzündeki Diller


Her milletin, her kavmin kendine göre bir anlaşma sistemi olduğu gerçeğinden yola çıkarak, dünyada ne kadar kavim varsa o kadar dil vardır diyebiliriz Nitekim, bugün ölü olan dillerle birlikte yeryüzünde yaklaşık olarak üç bin civarında dilin varlığından bahsedilmektedir Ancak nüfus itibariyle yüz milyondan fazla kişi tarafından konuşulan dilleri saymak istersek bu sayının parmakla sayılabilecek kadar azalacağı görülecektir

Dilin nasıl doğduğu ve konuşmanın nasıl ortaya çıktığı konusunda dil bilimciler tarafından birtakım teoriler ortaya atılmıştır Bunlardan bazılarına göre konuşma, insanın tabiattaki sesleri taklidinden ortaya çıkmıştır Bazılarına göre ise bütün dünya dilleri tek kaynaktan doğmuştur Bu ve bunun gibi teorilerin her birinin kendine göre bazı mantıklı gerekçeleri olmakla birlikte dil araştırmaları için gerekli olan metinlerden en eski yazılı belgelerin günümüzden ancak 5500 yıl kadar öncesine ait olması, ilk insanların ise bundan binlerce, belki de milyonlarca yıl önce yaşamış olmaları, dillerin doğuşu hakkında kesin bir yargıya varılamayacağını gösteriyor

Yeryüzündeki diller söz dizimi, zaman, yapı, canlı olma – ölü olma, kaynak olma ve türeme , edebî dil, konuşma dili gibi çeşitli prensiplere göre sınıflandırılmaktadır Biz burada dilleri yapı ve köken akrabalığına göre sınıflandırma geleneğine uyarak iki başlık altında inceleyeceğiz:

A YAPILARINA GÖRE DİLLER

Dünya dilleri, dili oluşturan kelimelerin, eklerin, bu eklerin kuruluş ve işleyişleri gibi yapı bakımından gösterdikleri benzerliklerine göre üç gruba ayrılır:

1 Tek heceli diller

Bu gruptaki dillerde, kelimeler, bir heceden oluşmaktadır Cümleyi meydana getiren kelimeler, ek almazlar ve şekil değişikliğine uğramazlar Bu dillerde kelimenin görevi cümle içindeki sırasından ve vurgusundan anlaşıldığı için çok zengin bir vurgu ve tonlama sistemi vardır Kelime çeşitleri özel seslerle ayırt edilmediği için aynı kelime yerine göre hem isim , hem sıfat, hem fiil, hem edat, olabilmektedir Çince ve Tibetçe bu grubun tipik dillerindendir Bazı Himalaya ve Afrika dilleriyle Endenozya dilleri ve Vietnam dili de bu gruba dahil edilir

Bu dillerde “birleşik kelimeleri oluşturan kelimeler bile biri birinden ayrı yazılır: Vo yav kan şu Çince bu cümle kelime kelime şöyle çevrilebilir: Ben istemek bakmak kitap Bu cümleyi Türkçe olarak söyleyecek olursak şöyle düzenleriz: Ben kitap okumak istiyorum Dien sı ci: Elektrik görme cihaz Bu üç kelimeden kurulmuş söz televizyon anlamındadır”[3][1]

2 Eklemeli diller

Bu gruptaki dillerde tek veya çok heceli kelime kökleriyle ekler vardır Bu dillerde, kelime köklerinden yeni kelimeler türetilirken veya kelimelerin geçici durumları yapılırken kelime köklerine ekler getirilir Türetme veya çekim sırasında kökte bir değişme olmaz Köklerle ekler birbirinden kolaylıkla ayrılabilir Anlam ve görev değişikliği yapan ekler kelime sonuna getirildiği gibi kelime başına getirilen ekler de vardır Türkçemiz bu grubun en belirgin örneğidir Dilimizde ön ekler olmadığı hâlde kelime sonuna getirilen eklerde bir zenginlik ve çeşitlilik vardır Bu özelliğiyle dilimiz, sondan eklemeli bir dildir Moğolca, Mançuca, Tunguzca, Macarca, Fince ve Samoyetçe bu grupta yer alan diğer dillerdendir

3 Çekimli diller

Çekimli dillerde de kelime kökleriyle ekler vardır Fakat yeni kelimeler türetilirken veya çekim yapılırken kelime kökünde değişiklikler olur Hint-Avrupa dillerinde kelime kökünde görülen değişiklik kökü tanınmayacak bir şekle sokar, ortaya çıkan yeni kelimede kökü hatırlatacak bir ses, bir işaret bulunmaz İngilizce’deki uzanmak fiilinin lie / lay / lain, yapmak fiilinin do / did / done, gitmek fiilinin go / went / gone; Almanca’daki atmak, fırlatmak fiilinin werfen / warf / geworfen; sein yardımcı fiilinin bin, ist, sind, war, waren şekillerine girmesi gibi

Arapça gibi çekimli dillerin bazılarında ise kökteki ünlüler değişirken türetilen yeni kelimeyle kök arasındaki ilgiyi koruyan bir bağ, kendisini hissettirir Çekimli dillerin tipik bir örneği olan Arapçada, kelimenin çekirdeğini oluşturan ünsüzler değişmezken belli kalıplarla yeni kelimeler türetilir Aynı kökten olan ders, medrese, müderris, tedrisat kelimelerinde d, r, s ünsüzleri sabit kalırken ünlüler ve bazı gramer unsurları değişmektedir

B KÖKENLERİNE GÖRE DİLLER

Köken bakımından birbirine yakın, aynı kaynaktan çıkan akraba diller dil ailelerini oluşturlar Dillerin birbirleriyle bir dil ailesi oluşturacak şekilde akrabalıklarının saptanmasında o dillerin ses yapısı, şekil yapısı, cümle yapısı, köken bilgisi ve ortak kelimeleri bakımlarından benzerlikleri araştırılır Bir dil ailesindeki dillerin kökenini oluşturan ana dile ait metinler pek bulunmasa da gruptaki diller arasında yukarıda sayılan noktalar bakımından benzerliklerin bulunması, zamanla birbirinden uzaklaşan dillerin, bilinmeyen bir yerde ve zamanda konuşulan ana dilden ortaya çıktığını göstermektedir Bir ana dile ait metinler olmasa bile, bu ana dilin bir çok özelliğini, kendisinden türeyen, ailedeki dilleri birbirleriyle karşılaştırarak tespit etmek mümkündür

Dil ailesi ifadesi, dillerin köken akrabalığını belirtmeye yarar Bu terim, akraba dilleri konuşan milletlerin aynı soydan geldikleri anlamını taşımaz “Aynı soydan gelen ve dilleri akraba olan milletler bulunduğu gibi, ırk bakımından birbirleri ile hiçbir ilişkisi bulunmayan fakat aralarında kültür ilişkisi ve kültür bağı görülen milletler de vardır Nitekim, Hint – Avrupa dil ailesi içinde yer alan diller, birbirleri ile soy bağı bulunmayan birçok millet tarafından konuşulmaktadır Bu diller herhangi bir soy ve ırk birliğine bağlı olmaksızın, temelde ortak bir ana dile dayanan, birbirinden türemiş; fakat zaman içinde değişip başkalaşmış olan dillerdir Fransız ve Rumen dillerinin Lâtinceden türemiş olmaları gibi

Aynı dil ailesinden gelen diller arasındaki akrabalık da derece derecedir Bir ana dilin ayrı ayrı kollarından gelen diller, İngilizce ile Farsçada olduğu gibi uzak akrabalardır Aynı ana dilin aynı dalından gelen kollar ise Almanca ve İngilizcede olduğu gibi yakın akrabalardır

Köken akrabalığına dayanan belli başlı dil aileleri şunlardır:

Hint – Avrupa Dilleri Ailesi:

Avrupa Kolu:

Germen dilleri: İngilizce, Almanca, Felemenkçe, İskandinav dilleri

Roman dilleri: Fransızca, İspanyolca, İtalyanca, Portekizce, Rumence Bu kolun ana dili, Lâtincedir

İslâv dilleri: Rusça, Sırpça, Lehçe, Bulgarca

Yunanca, Litvanca, Arnavutça ve Keltçe, Hint- Avrupa dil ailesinin Avrupa kolundaki diğer dillerdendir

Asya Kolu: Bu kolda Hint – İran dilleri yer almaktadır: Tarihî Sanskritçe ile başlıca Hint dilleri; eski, orta ve yeni Farsça

Bu grupta yer alan diğer bir dil de Ermenicedir

Hami - Sami Dilleri Ailesi:

Sami dilleri: Arapça, İbranice, Aramca, eski Suriye, eski Tunus dilleri, Habeş – Zenci dilleri ve ölü bir dil olan Akadca

Mısır dilleri: Eski Mısır dili, Kıptî dili

Libya ve Berber dilleri: Libya’da konuşulan dil, çağdaş Berber lehçesi

Çin – Tibet Dilleri Ailesi:

Çin ve Tibet dilleri bu dil ailesini oluşturur

Bantu Dil Ailesi:

Orta ve Güney Afrika’da konuşulan Bantu dilleri

Kafkas Dilleri:

Abaza, Çerkez, Çeçen, Lezgi, Gürcü, Lâz dilleri Bu dillerde ses sistemleri ve iç yapıları bakımından öteki dil ailelerine göre büyük farklılıklar vardır

Ural Dil Ailesi:

Ural – Altay dil grubunun Ural kolunu oluşturan bu dil ailesi kendi içinde iki kola ayrılır:

Fin – Ugur kolu: Fince, Lapça, Macarca, Ugurca

Samoyet kolu: Samoyet dilleri

Altay Dil Ailesi:

Bu dil ailesinde Türkçe, Moğolca, Mançuca ve Tunguzca, vardır Altayistik çerçevesindeki çalışmalarda Korece ve Japoncanın da bu dil ailesinden olduğu düşünülmektedir Korecenin Altay dilleriyle akrabalığına kesinleşmiş gözüyle bakılmakla birlikte Japoncanın akrabalığı henüz kesinleşmemiştir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.