![]() |
Minicik Sözlük (D) |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Minicik Sözlük (D)D dâ: hastalık ![]() daavât: dualar ![]() dâbb: kertenkele ![]() dâbbe: yürüyen yaratık ![]() dâbbetülarz: âhirzaman alâmeti olan bir yaratık ![]() dâcin: bir nevi kuş ![]() dâd: vergi, ihsan ![]() dâdıezel: Allah vergisi ![]() dâdıhak: Hak vergisi ![]() dâfi: defeden, savan ![]() dâfia: defetme, savma ![]() dâğdağa: gürültü patırtı ![]() dâğdâr: yanık, yaralı ![]() dağvârî: dağ gibi ![]() dâhî: üstün yetenekli ![]() dâhil: iç, içeri, içinde ![]() dahîl: yabancı, sığıntı ![]() dahîlek: sana sığınırım ![]() dâhilî: içe ait, içle ilgili ![]() dâhiliye: içle ilgili olan, iç işleri ![]() dâhiyâne: dahice, gayet zekice ![]() dahiye: felâket, büyük belâ ![]() dahiye: üstün yetenekli kimse ![]() dahl: girme, etki ![]() dâî: duacı, çağıran ![]() dâil: sapıtmış, azgın ![]() dâim: devam eden, süren ![]() dâima: devamlı olarak ![]() daimî: devamlı, sürekli ![]() dâir: ilgili, devreden ![]() dâire: saha, alan, geometrik şekil, resmi kurum ![]() dâirevârî: daire gibi ![]() dâirevî: daire şeklinde ![]() dakik: pek ince ![]() dakika: pek ince olan, zaman birimi ![]() dalâl: sapıklık, haktan ayrılık ![]() dalalet: sapkınlık, islâmdan ayrılma, şaşkınlık ![]() dalaletâlûd: sapkınlık karışık ![]() dalaletpîşe: sapkınlık yolunu tutmuş ![]() dalkavuk: menfaati için hoş görünmeye çalışan, yağcılık ve soytarılık eden ![]() dâll: delil olan, yol gösteren ![]() dall: sapan, sapıtan ![]() dalle: sapanlar, sapıtanlar ![]() dallîn: sapkınlar ![]() dâlliyet: delil olma, yol gösterme ![]() dâm: tuzak, hile, tavan ![]() damar: kan borusu, yaradılış, huy ![]() dâmen: etek ![]() damga: işaret, bellik ![]() dânâ: bilgili, âlim ![]() dâne: tane, tohum ![]() dantela: tentene, dantel ![]() dâr: yer, ev, yurt ![]() darağacı: idam sehpası ![]() darb: vurma, çarpma ![]() darbe: tek vuruş ![]() darbhane: para basılan yer ![]() darbımesel: atasözü ![]() dâreyn: her iki dünya ![]() dârıharb: savaş yeri, düşman ülkesi ![]() dâri: acı bir bitki ![]() dârib: vuran, döven ![]() dârülfünûn: fenler yeri, üniversite ![]() dârülharb: savaş yeri, düşman ülkesi ![]() Dârülhikmet: Osmanlılar zamanında fetva ile vazifeli ilmi bir kuruluş ![]() dârülhizmet: hizmet yeri ![]() dârülikab: azap yeri, cehennem ![]() dârülislâm: Müslümanların huzur içinde yaşadığı yer ![]() Dârüsselâm: kurtuluş ve güven yeri, cennet ![]() dâsıtân: destan, meşhur hikâye ![]() dâsıtâne: destan gibi olan ![]() dâussılâ: vatan hasreti ![]() dâva: savunulan düşünce, hak talebi, önemli mesele ![]() dâvet: çağrı ![]() dâvetname: davet mektubu ![]() Dâvûd: büyük bir peygamber ![]() Dâvûdvârî: Davut alehisselâm gibi ![]() dâye: dadı, çocuk bakıcısı ![]() debdebe: gösteriş gürültüsü, görkem ![]() debretmek: kımıldatmak ![]() deccâl: kıyametten önce ortaya çıkarak yandaşlarıyla birlikte dini yıkmaya çalışan azgın kimse ![]() deccâlâne: deccal gibi ![]() deccâliyet: din yıkıcı deccalın ilkeleriyle hareket edenlerin oluşturduğu mânevî şahsiyet ![]() def: savma, savuşturma ![]() defâ: kez, kere ![]() defâât: defalar, kereler ![]() defâin: defineler ![]() defâten: birdenbire ![]() defî: bir anda ![]() defîne: yere gömülmüş kıymetli eşya ![]() defn: gömme ![]() defnetmek: gömmek ![]() defterdâr: defterci, defter tutan ![]() dehâ: üstün zekâ ![]() dehâlet: girme, sığınma ![]() dehân: ağız ![]() dehlîz: dar ve uzun geçit ![]() dehr: zaman, devir ![]() dehrî: zamanla ilgili, kıyamete inanmayan îmansız felsefeci ![]() dehriyye: dünyanın sonsuzluğuna inanan felsefecilerin yolu ![]() dehriyyûn: zamanı tanrılaştıran îmansız felsefeciler ![]() dehşet: ruhu birden kaplayan korku ![]() dehşetengiz: korku verici ![]() dejenere: bozulma, soysuzlaşma ![]() dek: hile, oyun ![]() dekaik: incelikler ![]() dekk: ufalanma ![]() delâil: deliller, kanıtlar ![]() delâlat: delâletler, delil olmalar ![]() delâlet: delil olma, yol gösterme ![]() delâleten: delil olarak, yol göstererek ![]() delîl: yol gösterici, kanıt ![]() dellâl: yüksek sesle ilan eden, duyuran ![]() delv: kova burcu ![]() dem: kan, zaman, konu, kıvam ![]() demâ: her zaman ![]() demâdem: zaman zaman ![]() demagoji: güzel sözlerle halkı kandırma siyaseti ![]() dembedem: zaman zaman ![]() demdeme: vızıltı, ses ![]() demode: modası geçmiş ![]() demokrasi: yöneticilerin halk tarafından seçildiği idare şekli ![]() demvurmak: söz etmek ![]() denâet: alçaklık ![]() denî: alçak ![]() deniye: alçak olan ![]() depresyon: ruhî çöküntü ![]() der: "içine, içinde" mânâsında ön ek ![]() derâkab: hemen, derhâl ![]() derârî: parlak yıldızlar, renkli şeyler ![]() derc: içine alma, sokma ![]() dercân: canına sokma, içine alma ![]() derd: dert, hastalık, üzüntü, dilek, mesele ![]() derdmend: derdi olan ![]() derecât: dereceler, yukarı katlar ![]() derece: gitgide yükselen durumların her biri, kerte ![]() derekab: hemen ardından ![]() derekât: derekeler, aşağı katlar ![]() dereke: gitgide alçalan durumların her biri ![]() dergâh: makam, tekke ![]() derhâtır: hatırlama ![]() derk: anlama, kavrama ![]() derketmek: anlamak, kavramak ![]() dermân: ilaç, çare, güç ![]() dermeyân: ortada, ortaya ![]() derpey: ardı sıra ![]() Dersaadet: istanbul ![]() dershane: ders okunan yer ![]() dersiâmm: herkese ders verebilen hoca ![]() deruhte: üzerine alma, yüklenme ![]() derûn: iç, gönül ![]() derûnî: içle ilgili, içten ![]() derviş: yaşayışını tarikatının edeplerine uyduran kalender kimse ![]() derya: deniz ![]() desâis: desiseler, hileler, oyunlar ![]() desâtir: düsturlar, ilkeler ![]() desîse: hile, oyun ![]() dessas: hileci, oyuncu, aldatıcı ![]() dessasâne: hileci, aldatıcı gibi ![]() dest: el ![]() destan: kahramanlık hikâyesi ![]() destbedest: el ele ![]() deste: demet, tutam ![]() destek: dayanak ![]() destgâh: tezgâh, işyeri ![]() destûr: izin ![]() dev: masallarda geçen korkutucu varlık ![]() devâ: ilaç ![]() devâen: ilaç olsun diye ![]() devâhî: büyük belâlar, üstün zekâlılar ![]() devâir: daireler, işyerleri ![]() devam: sürüp gitme ![]() deverân: dönme, dolaşım ![]() devir: dönme, dolaşma, aktarma ![]() devlet: ülkeyi yönetmek için örgütlenmiş siyasî topluluk ![]() devr: devir, dönem, dönme, dolaşma, aktarma ![]() devran: felek, talih ![]() devre: dönem ![]() devriye: dönen, dolaşan ![]() deyn: borç ![]() Deyyan: herkesin hakkını en iyi bilen ve veren Allah ![]() Dıhye: bir sahabe ![]() dırahşan: parlayan ![]() dıyk: darlık ![]() dibâce: önsöz, başlangıç ![]() didar: göz, görme, görünme ![]() dîde: göz ![]() dîdebân: gözcü, gözleyen ![]() dîk: ince, dar ![]() dikkat: duygu ve düşünceyi bir noktada toplama, uyanıklık, incelik ![]() dikta: zorbalık ![]() diktatör: devleti keyfine göre idare eden "ulu" önder ![]() dil: gönül, kalb ![]() dilber: gönül alan güzel ![]() dilşâd: gönlü hoş olmuş ![]() dimağ: beyin ![]() dimdik: gaga ![]() din: peygamberin bildirdiği biçimde kulluk görevlerini belirleyen ilâhî nizam ![]() dinamik: hareketli ![]() dinar: eskiden kullanılan bir para ![]() dindarâne: dindarca ![]() dindaş: aynı dinden olan ![]() dinperver: dini seven ![]() dinsizdârâne: dinsizce ![]() diplomat: ülkenin dış işleriyle uğraşan memur ![]() dirâyet: yetenek, beceri, sezgi ![]() direktif: yönlendirici emir ![]() direm: dirhem ![]() dirhem: üç gramlık ağırlık ölçüsü ![]() diritnavt: diritnot ![]() diritnot: büyük savaş gemisi ![]() disiplin: uyulması gereken kuralların tamamı, sıkı düzen ![]() divan: şiir kitabı, yüksek idare meclisi, mahkeme, sedir ![]() divâne: aklı tam olmayan, kaçık ![]() divânece: divane gibi ![]() divanhâne: geniş sofa, salon ![]() divânıharb: askeri mahkeme ![]() diyânet: dindarlık, din işleri ![]() diyâneten: dindarlık bakımından ![]() diyar: ülke, yer ![]() diyet: kan bedeli, can pahası ![]() diyk: darlık, sıkışıklık ![]() dogma: tartışılmayan kesin fikir ![]() dogmatizm: bazı fikirleri her zaman doğru ve değişmez kabul eden felsefe ![]() doktrin: bir sistem meydana getiren fikirlerin hepsi, öğreti ![]() donanma: kendini donatma, deniz kuvveti, ışıklı şenlik ![]() dost: samimi arkadaş ![]() dostâne: arkadaşça ![]() duâ: Allaha yalvarma, yakarış, isteme, dileme ![]() dûçar: tutulmuş, yakalanmış ![]() duhâ: kuşluk vakti ![]() duhan: duman ![]() duhûl: girme ![]() dumûr: körelme, kuruma ![]() dûn: aşağı ![]() dûnhimmet: gayreti az ![]() dûr: uzak ![]() dûrendiş: ilerisi için kaygılanan ![]() dûrendişâne: ilerisi için kaygılanırcasına ![]() durûbuemsâl: atasözleri ![]() dûş: omuz ![]() dûşâb: pekmez ![]() dü: iki ![]() düello: şahitler önünde iki kişinin silahlı çarpışması ![]() dühât: dahiler, üstün zekalılar ![]() dükkân: öteberi satış yeri ![]() Düldül: Peygamberimizin Hazreti Aliye hediye ettiği binek hayvanı ![]() dülger: marangoz ![]() dümdâr: ordunun arkasında giden gurup ![]() dünyâ: içinde yaşadığımız âlem ![]() dünyâdâr: dünyalı ![]() dünyâperest: taparcasına dünyaya yönelen ![]() dünyevî: dünya ile ilgili, dünyalı ![]() dürbîn: dürbün ![]() dürer: inciler ![]() dürr: inci ![]() Dürriyetim: Peygamberimiz aleyhissalâtü vesselâm ![]() dürûs: dersler ![]() dürüst: doğru, düzgün ![]() düstûr: ilke, kural ![]() düşâb: pekmez ![]() düşeş: iki altılık ![]() düşvâr: zor, güç ![]() düvel: devletler ![]() düyûn: borçlar ![]() |
![]() |
![]() |
|