![]() |
Bu Asırda Ahiretimizi Nasıl Kurtaracağız? |
![]() |
![]() |
#1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
![]() Bu Asırda Ahiretimizi Nasıl Kurtaracağız?Bu asırda ahiretimizi nasıl kurtaracağız? Câzibedar bir fitne içinde bulunan ve daha aklını kaybetmeyen bâzı gençlerle bir muhâveredir ![]() Bir kısım gençler tarafından, şimdiki aldatıcı ve câzibedar lehviyât ve hevesâtın hücumları karşısında, 'Âhiretimizi ne sûretle kurtaracağız?' diye Risale-i Nur'dan meded istediler ![]() Kabir var; hiç kimse inkâr edemez ![]() ![]() ![]() ? Birinci yol: O kabir, ehl-i imân için bu dünyadan daha güzel bir âlemin kapısıdır ![]() ? İkinci yol: Âhireti tasdik eden, fakat sefâhet ve dalâlette gidenlere bir haps-i ebedî ve bütün dostlarından bir tecrid içinde bir haps-i münferit, yalnız başına bir hapis kapısıdır ![]() ![]() ? Üçüncü yol: Âhirete inanmayan ehl-i inkâr ve dalâlet için bir idâm-ı ebedî kapısı, yani hem kendisini, hem bütün sevdiklerini idâm edecek bir darağacıdır ![]() ![]() ![]() Mâdem ecel gizlidir; her vakit ölüm, başını kesmek için gelebiliyor; ve genç ihtiyar farkı yoktur ![]() ![]() Bu katî hakikat, bu üç yol ile bulunduğunda ve bu üç yolun da mezkûr üç hakikat ile olacağını ihbar eden yüz yirmi dört bin muhbir-i sâdık, ellerinde nişâne-i tasdik olan mu'cizeler bulunan enbiyâlar ve o enbiyâların haber verdikleri aynı haberleri, keşf ve zevk ve şuhud ile tasdik eden ve imza basan yüz yirmi dört milyon evliyânın aynı hakikate şehâdetleri ve hadd ü hesâba gelmeyen muhakkiklerin katî delilleriyle-o enbiyâ ve evliyânın verdikleri aynı haberleri-aklen, ilmelyakîn derecesinde Hâşiye ispat ettikleri; ve yüzde doksan dokuz ihtimâl-i katî ile, 'İdâm ve zindân-ı ebedîden kurtulmak ve o yolu saadet-i ebediyeye çevirmek, yalnız imân ve itaat iledir' diye ittifaken haber veriyorlar ![]() Acaba yüzde bir ihtimâl-i helâket bulunan bir tehlike yolunda gitmemek için birtek muhbirin sözü nazara alınsa ve onun sözünü dinlemeyip o yolda giden adamın, endişe-i helâketten gelen elem-i mânevî, onun yemek iştihâsını kaçırdığı halde; böyle yüz binler sâdık ve musaddak muhbirlerin, yüzde yüz ihtimâl ile, dalâlet ve sefâhet, göz önündeki kabir darağacına ve ebedî haps-i münferidine katî sebep olduğunu ve imân, ubûdiyet, yüzde yüz ihtimâl ile o darağacını kaldırıp, o hapsi münferidi kapatıp, şu göz önündeki kabri bir hazîne-i ebediyeye, bir saray-ı saadete açılan bir kapıya çeviriyor diye ihbar eden ve emârelerini ve âsârlarını gösterdikleri halde, bu acîb ve garip ve dehşetli ve azametli mesele karşısında bulunan bîçare insan ve bâhusus Müslüman, eğer imân ve ubûdiyeti olmazsa, bütün dünya saltanatı ve lezzeti birtek insana verilse, acaba o göz önündeki her vakit oraya çağrılmasına nöbetini bekleyen bir insana verdiği o endişeden gelen elîm elemi kaldırabilir mi? Sizden soruyorum ![]() Mâdem ihtiyarlık, hastalık, musîbet ve her tarafta vefiyâtlar, o dehşetli elemi deşiyorlar ve ihtar ediyorlar; elbette o ehl-i dalâlet ve sefâhet, yüz bin lezzeti ve zevki alsa da, yine o mânevî bir cehennem, kalbinde yaşar ve yakar ![]() ![]() Mâdem ehl-i imân ve tâat, göz önünde gördüğü kabri bir hazîne-i ebediyeye, bir saadet-i lâyezâlîye kendisi hakkında bir kapı olduğunu ve o ezelî mukadderât piyangosundan milyarlar altın ve elmasları kazandıracak bir bilet dahi, imân vesîkasıyla ona çıkmış; her vakit, 'Gel, biletini al,' diye beklemesinden, derin, esaslı, hakiki lezzet ve zevk-i mânevî, öyle bir lezzettir ki, eğer tecessüm etse ve o çekirdek bir ağaç olsa, o adama hususi bir cennet hükmüne geçtiği halde, o zevk ve lezzet-i azîmeyi terk edip, gençlik sâikasıyla, o hadsiz elemler ile âlûde zehirli bir bala benzeyen sefîhâne ve heveskârâne muvakkat bir lezzet-i gayr-i meşrûayı ihtiyar eden, hayvandan yüz derece aşağı düşer ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() Hâşiye Onlardan birisi Risâle-i Nur'dur; meydandadır ![]() Sözler, 131 |
![]() |
![]() |
|