Kadının Tahsîl Hakkı Varmıdır? |
10-28-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kadının Tahsîl Hakkı Varmıdır?[size="3">İslâm Dîni, ilme büyük önem verir Nitekim onun ilk emri; "][/size] Peygamber (sav) Efendimiz de: "Beşikten mezara kadar ilim öğreniniz!" "İlim Çin’de de olsa arayınız!" "İlim öğrenmek, kadın ve erkek her müslümana farzdır" buyurmuşlardır Kadın da erkek gibi, Allâh’ın emirlerini öğrenip yapmak, yasaklarını da belleyip kaçınmakla mükelleftir Kur’ân-ı Kerîm’de: [size="3">"][/size] buyurulur Bu âyet-i kerîmeyi Hz Ali (ra): [size="3">"][/size] Kadının âile ocağındaki en başta gelen vazifesi, çocuklarını yetiştirip güzel terbiye etmesidir Ayrıca, zaman, mekân ve imkân yönünden de buna müsâid olmasıyla kadın, en mükemmel bir terbiyecidir Bu itibarla kadınlarımızın, ilim, ahlâk ve irfân sahibi olmaları şarttır Çocuğa küçük yaşta iken kazandırılan güzel alışkanlıkların önemi, herkesçe mâlumdur Atalarımız bu gerçeği sözü ile dile getirmişlerdir İlim, ahlâk ve fazilet sahibi kadınlar, kocaları tarafından daha da çok sevilirler Ve hüsn-i kabul görürler Ancak, kadınlarımıza bu üstün faziletleri kazandıracak müesseselerin, İslâm’dan hiç taviz vermeden; doğuştan Allâh tarafından kızlarımıza bahşedilmiş şefkat, hayâ ve iffet gibi üstün hasletleri muhâfaza etmesi ve daha yüksek bir seviyede geliştirmesi gerekmektedir Zîrâ ahlâk, hayâ ve iffet, kadına kadın olma özelliğini kazandıran yüce meziyetlerdir Bu meziyetlerin yanısıra onlara, ev muhtevâsına uygun bilgi ve kâbiliyetleri kazandırmak zarûrîdir Bu husûsda onları yaradılış istikâmetine yönlendirecek şu nasîhat ne kadar mânâlıdır: [size="3">"][/size] Nitekim Asr-ı Seâdet’te de Rasûl-i Ekrem (sav) Efendimiz, kadınların okuma-yazma ve âile hizmetlerine dâir bilgileri öğrenmelerini daima teşvik ve emr ederlerdi Hz Ömer (ra)’ın yakın akrabasından olan ve Peygamber (sav) Efendimiz’in dünyâya teşriflerinde Hz Âmine vâlidemize ebelik yapan Şifâ Hatun, çok iyi okuma ve yazma bilirlerdi Daha sonra sahâbiye olma şerefine nâil olan Şifâ Hatun, Hz Ömer (ra)’ın kızı ve Hz Peygamber (sav)’in zevce-i muhteremesi Hz Hafsa (r anha)’ya okuma-yazma öğretmiştir Medîne-i Münevvere’de kadınlar toplanıp Rasûlullâh (sav) Efendimiz’e gelmişler ve: "Erkekler her zaman yanınıza gelip sizden ilim öğrenirler, bilmediklerine vâkıf olurlar Biz ise, onlardan fırsat bulup yanınıza gelemiyoruz Bize kendiliğinizden müstakil bir gün tahsis edin, gelip sizi dinleyelim ve bilmediklerimizi öğrenelim" demişler, Rasûl-i Ekrem (sav) Efendimiz de, onlara bu istekleri üzerine bir gün tahsis etmişti O gün kadınlara va’z eder, emirler verirdi Medîneli müslüman hanımlar, bütün müşkillerini Hz Peygamber (sav) Efendimiz’den sorup öğrenirlerdi Bu sebeple Hz Âişe (ranha) şöyle demiştir: "Ensar kadınları, ne iyi kadınlardır, sıkılganlıkları dînlerini öğrenmelerine mânî olmamıştır" Hz Peygamber (sav) Efendimiz devrinde ilme ehemmiyet veren kadınlardan biri de, Hz Âişe (r anha) vâlidemizdi Hz Âişe (r anha) vâlidemiz, devamlı ilimle meşgul olur, bilmediği bir şey duyduğu zaman, onu iyice belleyinceye kadar, tekrar tekrar sorar ve iyice anlamaya çalışırdı Hz Âişe vâlidemiz, bilhassa fıkıh ilminde ihtisas kesbetmiş ve daha sonraları en âlim kimseler tarafından bile, kendisine bir hukukçu olarak, kanâatini almak üzere mürâcaat olunmuştur Ashâb-ı kirâmdan Ebû Mûsâ (ra) der ki: [size="3">"][/size] Hz Âişe (r anha)’nın Hz Peygamber (sav)’den 2210 hadîs-i şerîf rivâyet etmiş olması da, O’nun ilimdeki kudretini göstermektedir Ayrıca Hz Fâtımâ (r anha) vâlidemiz, Hz Ebûbekir (r a)’ın kızı Hz Esmâ (r anhâ) ve Ümmi’d-Derdâ (r anha), fetvâ vermekle şöhret bulmuşlardı Kur’ân-ı Kerîm’de: "Ey îmân edenler, Allâh’dan korkun ve sâdıklarla berâber olun!" buyurulmaktadır Muhakkak ki insanların, salâh bulmaları ve kurtuluşa ermeleri için sâlih kimselerle berâber olmaları ve onların sohbetlerinden istifâde etmeleri lâzımdır Hanımların da, sâliha hanımların meclislerinde ve sohbetlerinde bulunmaları gerekir Yoksa kadın, erkeklere karışıp sokak hayâtına girdiği zaman kadınlık duygularını ve özelliklerini yitirmekten kendini kurtaramaz Çünkü insan, kiminle oturup kalkarsa, onun hâliyle hâllenir Bu bir psikoloji kânûnudur Bu sebepten genç kızlarımızın mânevî yönden eğitilmelerine daha fazla önem verilmeli, öncelikle rûhî zenginliklerle bezenecek şekilde yetiştirilmeli ve kalb âlemleri zenginleştirilmelidir Böylece Hz Hatice (ranhâ) ve Hz Âişe (ranhâ) vâlidelerimizin gönül ikliminden hisse almış kızlarımız yetişecek ve kalbî hayatlarıyla topluma yön vereceklerdir |
|