Fransız Münasebetleri Ve Hatay Meselesi |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Fransız Münasebetleri Ve Hatay MeselesiFransız Münasebetleri ve Hatay Meselesi Lozan'dan arta kalan Osmanlı Borçları Meselesi'nin 1933'te yapılan bir antlaşma ile halledilmesi, Türk-Fransız münasebetlerinin dostane bir mahiyet kazanmasına sebep olmuştu 1932-1939 döneminde Türkiye ile Fransa arasında münasebetleri etkileyen olay, Hatay Meselesi (İskenderun Sancağı) olacaktır İskenderun Sancak'ı, ekseriyetinin Türk olması nedeniyle Misak-ı Millî sınırları içinde idi Ancak 1921 tarihli Ankara İtilâfnamesi Sancak'ın Türk sınırları dışında bırakılmasını öngörmüştü İtilafname, sancağa özel bir statü vermekle birlikte, bölgedeki Türk unsurunun çıkarlarını da gözetmekte idi Lozan da sancak'ın bu yapısı aynı şekilde teyit edilmiştir Dolayısıyla Sancak, Suriye gibi Fransız mandası altına girmiş oluyordu Fransa'nın, 9 Eylül 1936'da Suriye'ye bağımsızlığının verilmesi yönünde bir antlaşma yapması, Suriye sınırları içinde yer alan sancak meselesinin tekrar gündeme gelmesine yol açmıştır Çünkü Sancak da Suriye'nin yönetimine girecekti Bu mesele 1936'dan 1939'a kadar Türk-Fransız münasebetlerinde gerginlik yaratacaktır Türkiye, 9 Ekim 1936'da Fransa'ya verdiği bir notada Suriye'ye yapıldığı gibi İskenderun Sancağına da bağımsızlık verilmesini talep etti Fransa verdiği cevabî notada konuyu Milletler Cemiyetine havale etmeyi teklif etti Türkiye bu teklifi kabul etti Türkiye, Sancak Meselesi'ne büyük önem vermiştir Atatürk bu önemi şöyle ifade etmektedir;"Milletimizi gece gündüz meşgul eden başlıca mesele, hakiki sahibi öz Türk olan "İskenderun-Antakya" ve havalisinin mukadderatıdır Bunun üzerinde,ciddiyet ve kat'iyetle durmaya mecburuz" 14-16 Aralık 1936'da toplanan Milletler Cemiyeti, Sancak Meselesi için üç kişilik gözlemci heyeti tayin etti20 Ocak 1937'de tekrar toplanan konsey İngiltere'nin Türk tezini desteklemesi sonucunda Sancak'ta ayrı bir statünün oluşturulmasını kararlaştırdı Bu yeni statüye göre;İskenderun ve Antakya iç işlerinde tam bağımsız, fakat dışişlerinde Suriye'ye bağlı kalacak, ayrı bir anayasası olacak, resmî dili ise Türkçe olacaktı Daha sonraki görüşmelerde resmî dil Türkçe ve Arapça olarak kabul edilmiştir Sancak'ın ülke bütünlüğü Türkiye ve Fransa tarafından teminat altına alınacaktı Fransa ile 29 Mayıs 1937'de bu teminatı sağlayan ve Türkiye-Suriye sınırını tespit eden bir antlaşma yapılmıştır 1937 yılında, yeni sistem Sancak Meselesi'ni tamamen halledememiş, birtakım sıkıntıların meydana gelmesine neden olmuştu Suriye halkı Hatay'a bağımsızlık verilmesini protesto etti Fransızlar ise Sancak'taki Arapları ve diğer azınlıkları kışkırtma yoluna gitti Milletler Cemiyeti gözetiminde hazırlanan Sancak anayasasına göre, 1937'de seçimlerin yapılması gerekirken bölgedeki olumsuzluklar yüzünden seçimler ertelendi Türkiye, Sancak'taki Fransız valisi ve memurların davranışlarının yarattığı gerginlik üzerine Hatay sınırına 30000 kişilik bir kuvvet yığdı Avrupa'nın içinde bulunduğu gerginliğin artması ve İkinci Dünya Savaşının eşiğine gelinmesi, Fransa'yı Hatay Meselesi'nde Türkiye'ye karşı daha yumuşak bir politika takip etmesine sebep olmuştur 3 Haziran 1938'de Türkiye ve Fransa arasında yapılan askerî antlaşma ile Sancak statüsünün korunması öngörülmüştür Bu antlaşma gereğince Türkiye ve Fransa Sancak'a 2500'er kişilik bir kuvvet göndermiştir Askerî antlaşmanın imzalanmasından sonra iki ülke arasında 4 Temmuz 1938'de bir dostluk antlaşması daha imzalanarak Sancak Meselesi'nin hallinde önemli bir adım daha atılacaktır |
|