Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
hikaye, katı, yürekli, zengin|masal, özetleri

Katı Yürekli Zengin|Masal Ve Hikaye Özetleri

Eski 10-23-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Katı Yürekli Zengin|Masal Ve Hikaye Özetleri




Katı Yürekli Zengin

Ayna ayna, güzel ayna
Ayna ayna, şeker ayna
Ayna ayna, cici ayna; kim neler yaşamış anlat bana
Ve sevgili aynacık gece mavisinde başlamış anlatmaya
Güzel bir ilkbahar sabahında, henüz kimsecikler yatağında doğrulmamışken, kuşlar o dal senin bu dal benim uçuşmaya başlamışlar bile Yeni yeşermiş ağaçlar rengarenk çiçekleriyle yeryüzüne yeni bir hayat sunuyorlarmış Önce gök aydınlanmış, sonra güneş hafifçe başını çıkarmış saklandığı yerden Güller, karanfiller, zambaklar, papatyalar, küstümçiçekleri, menekşeler, sünbüller birbiriyle yarışır gibi açıyorlarmış
İşte böylesine güzel bir bahar sabahında, insanlar uyanmak için hiç de zorlanmazlarmış Gözlerini açar-açmaz çiçeklerin süslediği bahçelerine koşarlar, o mis kokulu havayı ciğerlerine doldururlarmış Günleri sevinç ve neşe içinde geçermiş
İlkbaharın, tüm güzelliğini hediye ettiği bu memlekette herkes güleryüzlü, merhametli, konuksever ve iyi kalpliymiş Bir karıncayı bile incitmekten korkarlarmış Kazandıklarının bir kısmını fakir olanlara hediye ederler, onların sıkıntılarını azaltmaya çalışırlarmış
Fakat bu memlekette kese kese altınları, elmasları, gümüşleri, sandık sandık incileri olan bir adam yaşarmış ki; bir kez olsun güldüğünü gören olmamış Kapısını kim çalsa en ağır sözlerle onu evinden kovarmış Hiçkimseden hoşlanmadığı için hiçkimse de ondan hoşlanmazmış
Birgün elbiseleri yıpranmış, açlıktan benzi solmuş bir adam bu katı yüreklinin evine varmış, kapısını çalmış Kapıyı açan hizmetçi, karşısında bir dilenci görünce onu uyarmak istemiş ve demiş ki;
- Bu evin sahibi çok katı yüreklidir Sana hiçbir şey vermez Ondan ağır bir söz işitmeden gitsen iyi olur Yoksa kalbini kırar
Hizmetçi dilenciye bu sözleri söylerken evin sahibi çıkagelmiş Gür sesiyle evi inleterek;
- Kimdir beni rahatsız etmekten çekinmeyen, diye sormuş
Dilenci elini uzatarak;
- Efendim, ben çok açım Bir parça ekmek vererek iyilikte bulunmak istemez misiniz, demiş
Adam öfkeden ne yapacağını şaşırarak dilenciye haykırmış:
- Sor bakalım, bu memlekette benim evimden bir dilenciye, bir lokma ekmek çıkmış mı? Var git yoluna Ekmeğini başka kapılarda ara Ne diye sana yardım edeyim!
Bu sözleri işiten zavallı dilencinin kalbi kırılmış Usulca elini çekmiş, tek kelime etmeden dönmüş gitmiş Fakat adamın o halini merak etmemek mümkün mü? Dilenci de merak etmiş tabiî Kendi kendine konuşmuş durmuş:
- Ben fakirim, hiç gülmesem “niye gülmüyorsun” diye soran olmaz Peki bu adamın derdi ne? Aç değil, açıkta değil Memleketi satın alacak kadar parası var Ama güldüğü hiç görülmemiş Yazık, ne kadar yazık Bu hayattan zevk almasını öğrenememiş İnsanlardan köşe-bucak kaçıyor Bereket mi kalır o evde!
Bu olayın üzerinden yıllar geçmiş Belki on yıl, belki on-beş Ölen ölmüş, kalan kalmış Kimi zaman zor günler yaşanmış, kimi zaman sevinç sarmış her yanı Zengin adamın başına bir felaket gelmiş O servet sanki toz olmuş uçmuş Daha ne olup bittiğini anlamadan, adam kendisini sokakta buluvermiş Kapı kapı dolaşıp bir parça ekmek için el açmaya başlamış
Birgün şehrin sokaklarında böyle dolaşırken, ihtişamlı bir evin karşısında durmuş Ve ona bakmaya başlamış Eski günleri, o çok zengin olduğu günleri hatırından geçirir gibi uzun uzun bakmış eve Sonra da gidip kapısını çalmış Kapıyı açan hizmetçi karşısında bir dilenci görünce konuşmadan içeri girmiş Kısa bir süre sonra geri döndüğünde elinde bir sepet yiyecek varmış Sepeti dilenciye uzatırken hayretle bağırmış:
- Olamaz! Siz, siz böyle ne hallere düştünüz
Hizmetçinin sesine gelen evin sahibi, merakla sormuş:
- Ne var, ne oluyor?
Hizmetçi, eskiden yanında çalıştığı beyin şimdi bir dilenci olduğunu, buna çok üzüldüğünü söylemiş Ev sahibi ise dilenciyi tanıyınca bu duruma pek şaşırmamış:
- Ben, bir zamanlar onun kapısını çalan yoksuldum Fakat o, beni evinden kovdu ve benim kalbimi kırdı Öyle zengindi ki, gözü hiçkimseyi görmezdi Demek ki, ondan alınan bana verilmiş Üzülme, onu içeri al İstediği kadar yesin içsin
Dilenci içeri alınmış, krallara layık bir şekilde ağırlanmış Adam yaptığı hatayı anlayarak;
- Hakkınızı helâl edin efendim, demiş Şükürler olsun ki, henüz yaşıyorken sizinle karşılaştım Yoksa bu hakkı nasıl ödeyebilirdim
Bu iki insan uzun seneler beraber, o evde yaşamışlar Ve adam gülmeyi; insanlara yardım etmenin ne kadar zevkli olduğunu, insana ne kadar güzel bir huzur verdiğini öğrenmiş



Alıntı Yaparak Cevapla

Katı Yürekli Zengin|Masal Ve Hikaye Özetleri

Eski 10-23-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Katı Yürekli Zengin|Masal Ve Hikaye Özetleri




sepetçi ile zengin adam

Vaktiyle bir ülkenin bir şehrinde bir sepetçi adam yaşıyormuş Bu sepetçi sabahtan akşama kadar dükkanında sepet yapmakla uğraşırmış İşine saygı duyar, en ucuza satacağı sepetleri bile büyük bir özenle hazırlarmış Bundan dolayı yaptığı sepetler çok sağlam ve dayanıklı olurmuş Başka şehirlerden, kasabalardan, köylerden onun yaptığı sepetleri almak için dükkanına gelenler bile varmış Bu sepetçi yalnız salı günleri dükkanında bulunmazmış Çünkü salı günleri o şehirde pazar yeri kurulurmuş ve sepetçi de pazarda sergi kurar, sepet satarmış

Bir gün sepetçi dükkanına çok zengin bir adam gelmiş Zengin adam sepetçiden işlemeli, süslemeli, rengarenk boyalı, dünyada bir eşi ve benzeri yapılamayacak güzellikte üç tane sepeti üç ay içinde yapmasını istemiş Sepetçi ise, istenen özelikleri taşıyan üç sepeti üç ay içinde tamamlayabileceğini, fakat bunun için üç yüz altın istediğini söylemiş Zengin adam istediği parayı fazla bulduğunu söyleyince sepetçi:

“ Aslında üç yüz altını emeğimin karşılığı olarak istiyorum Daha sırada birçok sipariş var, bunları ertelemem lazım Ayrıca yeni siparişler gelebilir Bu üç ay içinde pazara çıkmamam gerekir Siz de takdir edersiniz, pazara çıkmamak kazancımın önemli bir kısmını kaybetmeme neden olacaktır “ deyince zengin adam sepetçiye hak vermiş ve ücretin yarısını peşin ödemiş Sepetleri alırken kalan yüz elli altını ödeyeceğini söyleyip gitmiş Sepetçi gündüzlerine gecelerini de katarak uğraşmış, göz nuru dökmüş Sağlam ve incecik sazları birbirinin üstüne örmüş Bunların üzerlerini resimlerle, boyalarla süslemiş Bu arada neden pazara çıkmadığını soranlara durumu anlatmış Sipariş için gelenlere de sürenin sonunda tekrar uğramalarını söylemiş

Sonunda üç aylık süre dolmuş Sepetçi zengin adamın geleceği günden bir önceki gün sepetlerin yapımını tamamlamış İkindi vaktine doğru kahveye çay içmeye gitmiş Kahvede zengin adamın sabaha karşı öldüğünü öğrenmiş İyiliksever, dürüst bir tüccar olarak tanınıyormuş Sepetçi onun nerde oturduğunu öğrendikten sonra üzgün bir şekilde dükkanına geri dönmüş Yarın olmuş, öbür gün olmuş, aradan bir hafta geçmiş Sepetleri arayan soran olmamış Bu arada sepetçi eskisi gibi sepet yapmaya, pazara çıkmaya başlamış Ama dükkanının bir köşesinde duran üç sepeti gördükçe sepetçiyi bir düşüncedir alıp gidiyormuş

“ Sepetleri adamın evine götürsem karısı, oğlu, kızı vardır, yüz elli altın ödeyip alıverirler belki Sepetleri biraz ucuza başkalarına satmaya kalksam, gelirlerse bu dükkana, sepetçi, bizim üç sepet hani? Bak bu torbada yüz elli altın var Ver sepetleri al paranı derlerse ben ne yaparım? “ Bakmış bu böyle olmayacak bir sabah sepetleri bir çuvala koymuş, zengin adamın konağına gitmiş Sepetçiyi konakta zengin adamın üç oğlu karşılamış ve olanları öğrenince çok şaşırmışlar Gençler, babalarının işlerine yardımcı olduklarını ve onun kendilerinden gizli saklısının bulunamayacağını, sepetlerin gerçekten güzel olduğunu, fakat yüz elli altın verip bunları almalarının mümkün olmadığını, babalarının sepetleri üç yüz altına alıp da ne yapacağını bilmediklerini söylemişler Bunu üzerine sepetçi sepetlerini alarak dükkanına dönmüş

Aradan günler, haftalar, aylar geçmiş Bu zaman zarfında üç sepetin hikayesini duyan pek çok kişi sepetçinin dükkanına gelip sepetleri görmüşler ve çok beğenmişler Sepetçi üç sepet için yüz elli altın istediğinden kimse sepetleri almaya yanaşmamış Bir gün o ülkenin padişahı ününü duyduğu üç sepeti görmeye gelmiş Sepetlerin güzelliğine hayran kalan padişah yüz elli altın ödeyip sepetleri almış Zamanla üç sepetin ünü dünyanın birçok ülkesine yayılmış İmparatorlar, krallar, prensler padişahtan üç sepeti alabilmek için yarış içine girmişler Sepetçi bir kralın padişaha üç sepet için on bin altın teklif ettiğini duyunca hayretler içinde kalmış Sepetçi yapmış olduğu sepetlerin bu derece ünleneceğini ve bu kadar pahaya çıkacağını beklemiyormuş Bu durumun nedeninin sepetlerin çok güzel olmasının yanı sıra onların meydana geliş hikayesindeki değişik şartların ve zengin adamın üç sepeti neden yaptırmak istediği sorusunun bir türlü cevaplandırılamamasının etkili olduğunu biliyormuş


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.