|
|
Konu Araçları |
açıklamaları, hadisler, ilgili, namazla, sahih |
Namazla İlgili Sahih Hadisler Ve Açıklamaları |
10-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Namazla İlgili Sahih Hadisler Ve AçıklamalarıNamazla İlgili Sahih Hadisler Ve Açıklamaları Hakkında Namazla İlgili Sahih Hadisler Ve Açıklamaları Namazla İlgili Sahih Hadisler Ve Açıklamaları "Şüphesiz ki benim ümmetim, kıyamet gününde, abdest izlerinden dolayı yüzleri nurlu, elleri ve ayakları parlak olarak çağırılacaktır Yüzünün nûrunu artırmaya gücü yeten kimse bunu yapsın" 1 Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i: "Şüphesiz ki benim ümmetim, kıyamet gününde, abdest izlerinden dolayı yüzleri nurlu, elleri ve ayakları parlak olarak çağırılacaktır Yüzünün nûrunu artırmaya gücü yeten kimse bunu yapsın" buyururken işittim Buhârî, Vudû' 3; Müslim, Tahâret 35 Açıklamalar Hadisin metninde geçen "gurr" kelimesinin dilimizdeki karşılığı, atın alnındaki sakar yani beyazlıktır İnsan için kullanıldığında nurlu yüz anlamına gelir "Muhaccel" de atın ayaklarındaki seki yani beyazlıktır Bu da insan için kullanıldığında el ve ayak gibi uzuvların parlaklığı anlamındadır Hadisimiz, abdestten dolayı yüzde oluşan nurluluğu ve ellerle ayaklardaki parlaklığı beliğ bir teşbihle attaki bu hârikulâde güzelliklere benzetmiştir Çünkü bu özelliklere sahip bir at, diğer hemcinsleri arasında hemen göze çarpar ve bakana sürûr verir Ebû Hüreyre'nin Müslim'deki rivayetinde, belirtildiğine göre hadisi ondan nakleden Nuaym İbni Abdullah, Ebû Hüreyre'yi abdest alırken görmüş ve imrenmişti Bunun üzerine Ebû Hüreyre: "Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in böyle abdest aldığını gördüm" diyerek yukarıdaki hadisi nakletti Peygamberimiz'in burada ümmetim diye nitelendirdikleri, özellikle abdest alıp namaz kılan ve ibadet ehli olup, örnek bir hayat süren müslümanlardır İşte böyle olanlar kıyamet gününde ve mahşer yerinde: - Ey yüzleri nurlu, elleri ve ayakları parlayanlar! Haydi cennete geliniz! diye çağırılacaklardır Yüzün nurunu ve ellerle ayakların beyazlığını artırmanın yolu, onları farz olan yerlerin ötesine geçerek güzelce yıkamaktır Bunun ölçüsü ellerde dirseklerin, ayaklarda da topukların yukarısına kadar yıkamaktır Resûl-i Ekrem Efendimiz'in de böyle yaptığı birçok sahih rivayette zikredilmiştir Şârihlerden birçoğu, hadisteki "Yüzünün nurunu artırmaya gücü yeten kimse bunu yapsın" tavsiyesinin Ebû Hüreyre'nin sözü olduğu kanaatindedirler İbni Hacer, bu hadisin Ebû Hüreyre ile birlikte on ayrı sahâbîden rivayet edildiğini ve "Yüzünün nurunu artırmaya gücü yeten kimse bunu yapsın" kısmını, Ebû Hüreyre'nin râvilerinden biri olan Nuaym'dan başka nakleden bulunmadığını, diğer sahâbîlerden gelen rivayetlerde bu cümlenin olmadığını söyler Alî el-Kârî ise, kesin bir delil olmaksızın böyle bir iddiada bulunmanın doğru olmadığı kanaatindedir Ona göre konuyla ilgili hadislerin ve bunlardaki teşvik unsurlarının çokluğu, bunun merfû yani Peygamber Efendimiz'e ait bir söz olduğunu gösterir Hadis, âdâb ve erkânına özen gösterek abdest alana Cenâb-ı Hakk'ın kıyamet gününde özel bir muamele yapacağını müjdelemektedir Bu hadisi, abdestte ayakları yıkamanın farziyetinin delillerinden biri olarak kabul edenler de olmuştur Çünkü yıkanmayan ayağın parlaması, istenildiği gibi temiz olması mümkün olmaz Nitekim birçok sahâbî belki de abdesti öğretmek maksadıyla başkalarının yanında abdest almış ve Peygamber Efendimiz'den öyle gördüklerini ifade etmişlerdir Bunların hepsi de ayaklarını yıkamayı ihmal etmemişlerdir Hadisten Öğrendiklerimiz 1 Abdesti farzlarına, sünnetlerine, müstehaplarına ve edeplerine riayet ederek almak gerekir Böyle yapmak müstehaptır 2 Abdest, insanın yüzünü nurlandırır, el ve ayaklarını ağartır Bu hem maddî hem manevî anlamda böyledir 3 Allah Teâlâ, kıyamet gününde ve mahşer yerinde yüzü nurlu, el ve ayakları parlak olanlara özel muamelede bulunur Çünkü bunlar sâlihler ve ibadet ehli mü'minlerdir 4 Abdestte ayakları yıkamak asla terkedilmemelidir 5 Muhammed ümmeti, diğer ümmetler arasında seçkin bir yere sahiptir |
Namazla İlgili Sahih Hadisler Ve Açıklamaları |
10-11-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Namazla İlgili Sahih Hadisler Ve AçıklamalarıNamazla ile ilgili sahih Hadisler ve Aciklamalari 50 Abdullah İbni Ömer radıyallahü anhümâ'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Ben, insanlarla Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in Allah'ın Resulü olduğuna şehâdet edip, namazı tastamam kılıp, zekâtı hakkıyla verinceye kadar savaşmakla emrolundum Bunları yaptıkları zaman kanlarını ve mallarını benden korumuş olurlar İslam'ın gerektirdiği haklar bunların dışındadır Onların kalplerinde gizledikleri şeylerin hesabı da Allah'a aittir" Buhârî, Îmân 17, 28, Salât 28, Zekât 1, İ'tisâm 2, 28; Müslim, Îmân 32-36 Ayrıca bk Ebû Dâvûd, Cihâd 95; Tirmizî, Tefsîru sûre(88); Nesâî, Zekât 3; İbni Mâce, Fiten 1-3 Açıklamalar İslam'ın yeryüzüne gönderiliş gayesi ve ulaşmak istediği hedef, bütün insanlara Allah'ın dininin tebliğ edilmesini sağlamak ve yeryüzünde Allah'ın hükmü dışında bir hâkimiyet kalmamasını temin etmektir Bu hedef, bütün insanların İslam'a girmelerini ve müslüman olmalarını sağlayıcı bir şart taşımıyor Çünkü hidayete ulaştırmak Allah'a mahsustur Bizler sadece buna vesile olabiliriz ve görevimiz de bundan ibarettir Müşrikler ve kâfirlerle cihada izin verilişinin sebebi de bundandır Çünkü onlar, insanlardan müslüman olmak isteyenlere engel teşkil etmekte, müslüman olanları da bundan döndürmek için şiddet ve baskı uygulamaktadırlar Kelime-i şehâdet getiren kimse ile savaşmak haramdır Kelime-i şehâdet getirmese bile, İslam'ın hâkimiyetini kabul eden veya müslümanlarla sulh antlaşması yapanlarla da savaşılmaz Kelime-i şehâdet getiren kimsenin İslam'ı kabul ettiğine hükmolunur Daha sonra ondan namaz, oruç, zekât gibi dinin temel hükümlerini yerine getirmesi istenilir Bunların en başında gelen namazdır Çünkü Peygamber Efendimiz çeşitli yerlere gönderdiği valilerine, gittikleri yerin halkına kelime-i şehâdetten sonra namaz kılmalarını istemelerini emretmiştir Sonra dinin diğer esasları istenilir |
|