Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
eden, kanaat, olur, rahat

Kanaat Eden Rahat Olur

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kanaat Eden Rahat Olur




Kanaat Eden Rahat Olur
Hakkında Kanaat Eden Rahat Olur




Kanaat demek, bir hırkaya razı olup tenbel oturmak demek değildir Kanaat, kendi kazandığına razı olup, başkasının kazancına göz dikmemek demektir

Dinimizde zaruret miktarında kazanmak için çalışmak farzdır İhtiyaç miktarında kazanmak, sünnettir Buna, kanaat denir Ziynet olan şeyleri kazanmak, mubahtır İhtiyaç ve ziynet eşyasını dine uygun olarak kazanmak ibadet olur Bunları kazanmak için, dinin dışına çıkmak, haram olur Böyle ele geçirilenler de, dünyalık olur

Bir kimsenin her günkü halinden memnun olması, her halinde Allahü teâlâya şükretmesi, bu kimsenin kanaat sahibi olduğunu gösterir Kendinden daha iyi mevkide, kendinden daha zengin, kendinden daha kuvvetli, kendinden daha güzel bir insanı kıskanmayarak kendi halinden memnun ve razı olan insanın öncelikle kalbi rahattır Sonra da, en mühimi Allahü teâlânın sevgili kuludur Sevgili olmanın sebebi şudur: Allahü teâlânın kendisine verdiğinden memnun ve razıdır Bunun için, Allahü teâlâ da, ondan razıdır

Kanaat, bitmez tükenmez bir hazinedir Kanaatkâr olmayan bir zengin, kanaatkâr olan bir fakirden daha fena durumdadır Çünkü, o zenginin kalbi rahat değildir Kanaatkâr olan fakir ise, kalbi rahat olduğu için, sanki bir hazine içinde yaşamaktadır

Rıza demek, Allahü teâlâdan gelen her şeye razı olmak demektir Allahü teâlâdan bir felaket gelse, ona da rıza gösterir Kimseye şikayet etmez Bu, her insanın yapabileceği bir iş değildir Fakat, bunu yapabilen, büyük bir insandır Böyle insanlarda, Peygamberlere mahsus sabır ve tahammül var demektir Allahü teâlânın büyüklüğüne inandığı derecede insan, bu tahammülü ve bu rızayı gösterebilir Gıpta edilecek bir meziyettir

İnsan, kazandığına kanaat etmeli, Allahü teâlânın taksimine razı olmalıdır (Kanaat eden doyar) buyuruldu Allahü teâlâ, beş şeyi, beş şey içine koymuştur Bu beş şeyi alan, içindekine kavuşur: 1-İzzeti, şerefi, ibadete; 2-Zilleti, sefaleti, günaha; 3-İlmi, hikmeti, çok yememeye; 4-Heybeti, itibarı, gece namaz kılmaya; 5-Zenginliği, kimseye muhtaç olmamayı da, kanaate tâbi kılmıştır Bir hadis-i kutside: (Ey Ademoğlu! Kanaat et zengin ol Hasedi terk et, rahat ol! Dünyayı terk et, dinin halis olsun) buyurulmuştur

Peygamber efendimiz, bir gün, Ebu Hüreyre hazretlerine hitaben buyurdu ki:
(Ya Eba Hüreyre! Vera sahibi ol! İnsanların en abidi olursun Kanaat sahibi ol! İnsanların en çok şükredeni olursun Kendin için istediğini, insanlar için de iste! Kâmil mümin olursun Sana komşu olanlarla iyi komşuluk yap! Hakiki Müslüman olursun Gülmeyi azalt! Şüphesiz ki çok gülmek kalbi öldürür)

Eshab-ı kiramın ileri gelenlerinden Ebu Sa’id Hudri hazretleri anlatır:
“Bir gün annem beni Resulullah efendimizden bazı şeyler istemem için gönderdi Huzuruna varıp oturdum Mubarek yüzünü bana çevirerek: (Kim sahip olduğu şeye kanaat ederse, Allahü teâlâ onu başkasına muhtaç etmez Kim çirkin şeylerden sakınırsa, Allahü teâlâ onu iffetli eyler Kim sahip olduğu şey ile yetinirse, Allahü teâlâ ona kâfidir Kim bir ukıyelik miktarında bir şeye sahip olduğu halde, başkasından bir şey isterse, devamlı isteyici olur) buyurdu Ben de, kendi kendime falan devemiz bir ukıyeden daha iyidir dedim Hiçbir şey istemeden Resulullah efendimizin huzurundan kalkıp gittim

Şumeyt bin Aclan hazretleri buyurdu ki:
"Her gün ömrünün bir kısmı gitmekte, sen ise buna üzülmüyorsun Her gün sana yetecek kadar rızk verilmekte, fakat, sen, sana verilen şeyleri kâfi görmüyorsun ve seni azgınlaştıracak, Allahü teâlâdan uzaklaştıracak şeyi istiyorsun Aza kanaat etmiyor, çokla doymuyorsun Kendine ihsan edilen ve içinde bulunduğu nimetlere şükretmekten aciz iken, daha fazlasını istemek nasıl uygun olur? İsteğinin fazlalığı seni aldattı Arzu ve istekleri dünya için olan bir kimse, ahiret için nasıl çalışabilir Hayret edilir, ne kadar çok şaşılır şu kimseye ki, ahirete inanıyor ve dünya için çalışıp ona koşuyor"

Sa’lebe bin Ebi Hatıb, Ensardan idi Bedir gazasında bulunmadı Hazret-i Osman zamanında vefat ettiği bildirilmektedir Malının çok olması için Peygamber efendimizden dua istedi Resulullah efendimiz buna; (Kanaat et!) buyurdu Fakat dua için, tekrar tekrar ısrar etti Bunun üzerine Peygamber efendimiz dua ettiler ve malı, hayvanları çoğaldı Onlarla uğraşıp namaza gelmez oldu Resulullah efendimizin gönderdiği zekat toplama memurlarına zekat vermedi Hakkında Tevbe suresinin yetmiş altıncı âyeti nazil oldu Bunu işitince, sadakasını getirip yalvardı ise de, kabul buyurulmadı (Sa’lebeye yazıklar olsun!) hadis-i şerifine hedef olmak felaketine duçar oldu

Sa'di-i Şirazi hazretleri; "Hak teâlânın lütuf ve ihsan buyurduğu bahta ve rızka kanaat etmeyen kimse, Rabbini bilmemiş ve Ona itaat etmemiş olur Ey bir yerde durmayan, sebat etmeyen, rızk için didinip duran, koşan kişi! Sakin ol, yuvarlanan taş üzerinde ot bitmez" buyurmuştur

Netice olarak Zünnun-i Mısri hazretlerinin buyurduğu gibi:
“Kanaat eden rahat bulur, üstün olur


Alıntı Yaparak Cevapla

Kanaat Eden Rahat Olur

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Kanaat Eden Rahat Olur






Kısmete razı olmak ne demektir ve bunun ölçüsü nedir?

--------------------------------------------------------------------------------

Kısmete rıza, ilâhî taktirden kendisine düşen paydan memnun olmak demektir İnsan, hem şu anne ve babadan dünyaya gelmesi, şu asırda yaratılması, cinsiyeti, rengi, ırkı gibi kendi iradesi dışında takdir edilmiş sonuçları rıza ve memnuniyetle karşılamalı, hem de ulaşmak istediği bir hedef için iradesini, güç ve kuvvetini sarf ettikten sonra, ortaya çıkan sonuca razı olmalıdır

Nur Külliyatı'ndan konuyla ilgili bir tespit ve değerlendirme:

“Evet mevcudatın hiçbir cihette Vâcib-ül Vücud’a karşı hakları yoktur ve hak dava edemezler; belki hakları, daima şükür ve hamd ile, verdiği vücud mertebelerinin hakkını eda etmektir Çünki verilen bütün vücud mertebeleri vukuattır, birer illet ister Fakat verilmeyen mertebeler imkânattır İmkânat ise ademdir, hem nihayetsizdir Ademler ise, illet istemezler Nihayetsize illet olamaz"

"Meselâ madenler diyemezler: “niçin nebatî olmadık?” Şekva edemezler; belki vücud-u madenîye mazhar oldukları için hakları fâtırına şükrandır Nebatat "niçin hayvan olmadım" deyip şekva edemez, belki vücud ile beraber hayata mazhar olduğu için hakkı şükrandır Hayvan ise "niçin insan olmadım" diye şikayet edemez, belki hayat ve vücud ile beraber kıymetdar bir ruh cevheri ona verildiği için, onun üstündeki hakkı, şükrandır Ve hâkeza kıyas et"

“Ey insan-ı müştekî! Sen madum kalmadın, vücud nimetini giydin, hayatı tattın, camid kalmadın, hayvan olmadın, İslâmiyet nimetini buldun, dalalette kalmadın, sıhhat ve selâmet nimetini gördün ve hâkeza”(1)

Vücut, varlık mânâsına geliyor; zıddı ise adem, yani yokluk Vücut mertebeleri denilince hatırımıza öncelikle cansızlar, yarı canlılar, hayvanlar ve insanlar gelir Varlıkla yokluk arasındaki mesafe sonsuz Var olan, büyük bir şerefe kavuşmuştur, isterse taş olsun, ateş olsun, yıldız olsun

Cansızla yarı canlı arasındaki mesafe de sonsuz Bitki olan, büyük bir nimete ermiştir; isterse yonca olsun, geven olsun, kavak olsun Bitkiyle hayvan arasındaki mesafe yine sonsuz Canlı olmak büyük şeref; isterse böcek olsun, tavuk olsun, tavşan olsun

İnsana gelince, onunla hayvan arasında o kadar büyük bir mesafe var ki, bir insana “hayvan” demek hakaret telâkki ediliyor; isterse o hayvan bülbül olsun, kanarya olsun, ceylan olsun Varlık nimetinden kendisine düşen büyük paya razı olmayan ve kadere âdeta küsen nefislere şu soruyu soralım: Küçük bir bahçesi olmayan insan ve ormana hükmeden aslan Bu iki şıktan hangisini seçersiniz?

Şıklara devam edelim: Çoğu zaman denize girme imkânı bulamayan insan ve denizden hiç çıkmayan balık Senede birkaç kez uçak yolculuğu yapamayan insan ve havada her gün saatlerce uçan kuş Yüzde yüz yünlü kumaş giymeye güç yetiremeyen insan ve bir ömür boyu yün giyen koyun Kısacası, bütün yoksullukların kıskacında kıvranan bir insan ve hiçbir sıkıntısı, derdi, çilesi olmayan herhangi bir hayvan

Her nefis, böyle bir tercih sorusunu saçma bulur ve “İnsanlık olmayınca dünyanın hiçbir zevkini, sefasını istemem” der Sunduğumuz parçada çok güzel vurgulandığı gibi, hiç kimse varlık nimetinden eline geçen hisseyi az bulup şikayet etme hakkına sahip değil Ancak nâil olduğu ihsanlara karşı şükretmekle sorumlu

Gerçekten de öyle değil mi? Bir hayvanın, “Niçin insan olmadım?” diye şikayet edebilmesi için şöyle bir varsayımdan yola çıkılması gerekiyor: Daha dünya kurulmadan insanla hayvan bir imtihana tâbi tutulmuş olacaklar Hayvan o imtihanda geçer not aldığı halde insan olamayacak Buna rağmen insanlık şerefi buna verilecek, o ise hayvanlıkta kalacak

Böyle bir imtihana kimse girmiş değil Ne bitkiler böyle bir tecrübede cansızları gerilerde bırakmışlar, ne hayvanlar bitkileri, ne de insanlar hayvanları Her şey ve herkes, yoktan var edilmişler; yani yokluktan kurtulup varlığa kavuşmuşlar Ve yine, herkes ve her şey kazandıkları varlık mertebeleri için şükürle mükellef bulunuyorlar


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.