|
|
Konu Araçları |
ahlak, bürüneceği, eda, hakikat, karşısında, melekesi, olan, ruhun, tavır |
Hakikat Karşısında Ruhun Bürüneceği Tavır Ve Eda Melekesi Olan Ahlâk |
10-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hakikat Karşısında Ruhun Bürüneceği Tavır Ve Eda Melekesi Olan AhlâkHakikat karşısında ruhun bürüneceği tavır ve eda melekesi olan ahlâk Hakkında Hakikat karşısında ruhun bürüneceği tavır ve eda melekesi olan ahlâk Hakikat karşısında ruhun bürüneceği tavır ve eda melekesi olan ahlâk · Hakikatin “niçin?”leri önünde, ruhun tavır ve hareketleri bakımından “nasıl?”ları, ahlâktır · Hakikat karşısında ruhun bürüneceği tavır ve eda melekesi olan ahlâk, ruhun başlıca sıfatı ve hâdiselerin ruhta kıymet hükmüdür İçimizde ve dışımızda olan her şeyin ulvî ölçüsü ahlâktadır · Ahlâka fikir öncülük ettiği kadar, fikre de ahlâk yol gösterir Fikrin gösterdiği sebepten ahlâk doğduğu gibi, ahlâkın doğuşundan fikir sebep kazanır Öyle ki, ikisini de, içiçe, birbirini muhit (kuşatıcı) ve birbiriyle muhat (kuşatılmış) sayabiliriz Âdeta fikrin “niçin?”lerini, ahlâkın “nasıl?”ları içinde buluyoruz Dâvanın en sağlam ifadesi şu ki, ruh, bütün melekeleriyle el ele, bir anda buluyor, ruh bulduktan sonra fikir öne geçiyor, peşinden ahlâk zuhura geliyor; hakikatteyse hangisinin ve neyin önde olduğu belirsiz kalıyor · Amma ki, fikrin kuşattığı yerde bir ahlâk kümelenmesi, ahlâkın kuşattığı yerde de bir fikir bulunması zarurî Hacimle renk gibi bir kaynaşma · İnsanoğlunun, içine ve dışına doğru bütün münasebetlerinde birer fikrî “niçin?”e bağlı “nasıl?”lar halinde ahlâk dayanağını temel kabul etmek, mütearifedir Beşeriyet bu mütearifeyi fikir hendesesinin ilk bedaheti sayar ve oradan yola çıkar Onsuz ne ruh, ne insan vardır Denilebilir ki ahlâk, fail olmak yerine münfail sıfatta, sadece tavır ve eda hüviyetiyle, içinde fikir, mâna, sır, hikmet, her şeyi istihlâk eden ve kendisinden zuhura geldiği ruhu zuhur ettiren üstün duyuş ve anlayıştır Ahlâk, anlayıştan doğar ve anlayışı tamamlar · “Ben ahlâkî yücelikleri tamamlamak için gönderildim!” ve “Müminlerin en faziletlisi, ahlâkı en güzel olandır!” buyuran Allah Resulünü işte bu incelikler içinde anlamaya çalışmak lâzım · İslâm ahlâkının binbir sütun üzerinde duran ahlâk çatısında dört ana direği, ihlâs (samimîlik), aşk, fedakârlık ve merhamet diye göstermekte hata yoktur Sade şunu bunu değil, ruhun ve hakikat merkezinin bütün topoğrafyasını getirmiş olan İslâm, iyi ahlâkı ruhta, kötü ahlâkı da nefste mihraklandırdığına göre, bu dört esas, ruhu pırıldatmak ve nefsi dizginlemekte en tesirlileri · İhlâs, samimîlik, “olduğu gibi”lik; nefs hislerinin maskesini düşüren ve hakkı karşılamanın temel şartını veren hakikat ateşi Onun bulunduğu yerde riya, yalan, dolan, sahtecilik yoktur; ve ihlâs, nefsin hapsettiği ruhu meydana çıkaran ve onun yerine nefsi hapseden biricik zabıtadır Baştan başa hakikat, iman ve ahlâkın arsası, ihlâs İhlâs, doğrunun, gerçeğin zarfı, kabuğu · Aşk mı? Canın ışığı, varlığın mayası, hayatın desteği tek hikmet Aslî hedefi Allah Aşk olmasaydı varlık olmazdı; ne kuşlar öter, ne de sular fısıldaşırdı Allahın, en büyük Resulüne yakıştırdığı vasıf, Sevgilisi olmak Nefs yalnız kendisini sevdiğine göre aşkı aslî hedefine ve onun rızası etrafında mahlûklarına yöneltmek, insanda insanı gerçekleştirir Seven adamda kibir, benlik, âdilik, küçüklük, miskinlik, cansızlık barınamaz · İhlâssız aşk olmayacağı gibi, aşksız da fedakârlık olamaz Fedakârlığın olduğu yerde de bütün fert alâkalariyle cemiyet, hamle, atılganlık, yardım, en üstün tecellileriyle adalet hazır ve her türlü hasislik gaiptir · Merhamet o kadar İslâmın şiarıdır ki, gerçek ve derin mü’minde onun özentisi, şamatası edebiyatı yok, yalnız hakikati vardır Bir güvercin öksürürken merhametinden ağlayan mümin, kılıcını çekip Allaha hakkını vermeyenlerin üzerine yürüdüğü zaman, bunu kendi nefsinden değil, onlara merhametinden ve kılıcının ucunda kurtuluş ilâcını taşımak idealinden yapar Kin ve nefretin tam zıddı olan merhamet, onların besleyicisi kıskançlık ve küçümsemenin, ihlâs, aşk ve fedakârlıkla beraber panzehiridir Merhamette şefkat, rikkat, yumuşaklık, incelik tümen tümen; darlık, katılık, kabalık, vurdumduymazlık hiç yok Daha nice ahlâkî yücelik, kendileriyle beraber bu dört temele bağlı · Nihayet ahlâkın ezelî ve ebedî bir örneği mevcut O, Allahın Sevgilisi Ahlâk O’nun ahlâkı; en üstün mücerredi ve en parlak müşahhasiyle O’nun ahlâkı Başka hiçbir vasıf O’na yetişemez · Ve nihayet ahlâkın nihaî ideali bir din emriyle çerçeveli: “Allahın ahlâkıyle ahlâklanınız!” Mutlak hikmet sahibinin, o hikmete kıymet hükmü ve sıfat olarak ifadelendirdiği ahlâk ve ondaki sır BD-külliyat |
Hakikat Karşısında Ruhun Bürüneceği Tavır Ve Eda Melekesi Olan Ahlâk |
10-11-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hakikat Karşısında Ruhun Bürüneceği Tavır Ve Eda Melekesi Olan Ahlâkahlak Hakikat karşısında ruhun bürüneceği tavır ve eda melekesi olan ahlâk insanların toplum içindeki davranışlarını ve birbirleriyle ilişkilerini düzenlemek amacıyla başvurulan kurallar dizgesi, başka insanların davranışlarını olumlu ya da olumsuz biçimde yargılamakta kullanılan ölçütler bütünü tarih boyunca her insan topluluğunda ahlak dizgesi var olmuştur bu dizge toplumdan topluma ve aynı toplum içinde çağdan çağa değişiklik gösterir nesnel ya da toplumsal ahlak, insanın toplumun öteki bireylerine karşı ödevini içerir bu kurallar yazılı olmadığı için biçimsel bakımdan hukuktan farklı olmakla birlikte, gene de ahlak ile hukukun örtüştüğü, hatta özdeşleştiği durumları vardır toplumsal yaşama egemen olan hukuk kurallarıyla nesnel ahlak arasında sıkı bir bağ vardır toplumun genel ahlak görüşlerine ve toplumsal vicdana uygun düşmeyen hukuk düzenlemeleri, kendilerinden beklenen toplumsal işlevi yerine getiremeyeceğinden uzun ömürlü olmaz |
|