Allah'a Sığınmak |
10-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Allah'a SığınmakAllah'a Sığınmak Hakkında Allah'a Sığınmak Abdullah b Amr b el-Âs (ra) anlatıyor, "Rasûlullah (sav) şu duayı okurlardı: "Allah'ım, huşû duymaz bir kalpten, dinlenmeyen (kabul olmayan) bir duadan, doymak bilmeyen bir nefisten ve faydası olmayan bir ilimden, bu dört şeyden sana sığınırım" (Tirmizî, Da'avât 69) İstiâze, sığınma, korunma talep etme manasına gelir Her çeşit şerlerden, kötülüklerden, günahlardan, yasaklardan ve onlara götüren şeylerden Allah'a sığınmak, O'nun korumasını talep etmek demektir Kur’an okumaya başlarken “Eûzu billâhi mine’ş-şeytani’r-racim / Kovulmuş olan şeytandan Allah’a sığınırım” cümlesini okuruz Hz Peygamber (sav)’den gelen en kuvvetli rivayete göre istiaze sözü de budur Namaza başlarken Hanefî ve Şafiî mezheplerine göre yalnız ilk rekâtlarda istiaze yapmak gerekli görülmüştür Sığınılacak şeylerin başında da ‘eûzü’ kelimesini kullanırız “Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın Gerçek şu ki; şeytanın, inanan ve yalnız Rablerine tevekkül eden kimseler üzerinde bir hâkimiyeti yoktur” (en-Nahl, 16/98, 99) “Eûzü-besmele” çekmek demek, yaşadığımız hayatın Allah’ın razı olduğu şeylerin dışındaki her şeyden korunmasını istemek demektir Euzü-besmele, hem amel hem de düşüncelerle ilgilidir Kötülükten uzak durmadan, iyiliğe yaklaşamayız Zulmü reddetmeden adaleti isteyemez, mükellefiyetleri yapmadan Allah’a ve Rasûlü’ne sevgi besleyemeyiz Bunun için geçerli olan sünnet yolunu idrak edip bunun gereği olan inanç ve amelleri ortaya koymak gerekir Kovulmuş olan şeytandan Allah'a sığınmak, Allah'ın Kitabı’nın okunabilmesi için bir giriş olmakla beraber insanı şeytanî telkinlerden de arındırır Duygularımızı samimi bir şekilde Allah'a yöneltir Şeytanın temsil ettiği, pislik ve kötülük dünyasından olan şeylerin meşgul etmesinden korunulmuş olur Çünkü şeytanın, Rablerine sığınan Mü'minler üzerinde hiçbir etkinliği yoktur Allah Teâlâ, Hz Peygamber (sav)’e Felâk sûresinde; “De ki: Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden sabah aydınlığının Rabbine sığınırım” (el-Felâk, 113/1-5) diyerek tüm kötülük yapabilecek varlıklardan Allah’a sığınmasını istemektedir ki yalnız Allah'a yönelenler, kalplerini sadece Allah'a ayıranlar, her türlü kötü şeylerden O’na sığınanlar için şeytan ve kötülükler egemenlik kuramaz Yazımıza başlarken arz ettiğimiz hadis-i şerif, dört konuya temas etmektedir: Huşû Huşû; saygıya, itaate ve teslimiyete götüren korkudur Kalbin huşû duyması, Allah'tan korkup saygıyla O’na yönelmesidir Kişinin kendi varlığının acizliğini Allah indinde fark etmesi ve bunun sonucunda da hissettikleridir Huşû olmazsa vuslat olmaz, ameller Allah’ın katında kabul görmez Huşû, bir mahluka duyulan bir korku gibi değildir Allah’ı bilenin hâlidir “Allah’tan ancak âlim olanlar haşyet duyarlar” âyeti işte buna işaret eder ki Cenâb-ı Hakk’ın rızası dışında kalmanın rûhî endişesidir Dolayısıyla Allah korkulacak ötedeki bir ilah değil, kendisinden haşyet duyulacak Vâhidü’l-Ehad’dır Huşû duymayan kalp; Allah'ı zikretmekten zevk almayan, itminan bulamayan ve vasıl olmayan kalptir Kalp, yaratıcısından korkup O'na teslim olmalı ve bu haşyeti içinde hissetmelidir Kalp böyle değilse katılaşmış demektir Katı kalpten Allah'a sığınmak gerekir Zira âyet-i kerîmede: "Allah’ın, göğsünü İslâm’a açtığı, böylece Rabbinden bir nur üzere bulunan kimse, kalbi imana kapalı kimse gibi midir? Allah’ın zikrine karşı kalpleri katı olanların vay haline! İşte onlar açık bir sapıklık içindedirler" buyrulmaktadır (ez-Zümer, 39/22) İçerisinde huşû olmayan hiçbir amel kabul görmeyince, Efendimiz (sav) burada bizlere dikkatli olmamızı ve kalbimizdeki huşûyu yok edecek her şeyden temizlenmemizi, bu konuda gayret göstermemizi ve Allah’a sığınmamızı istemektedir Dinlenmeyen (kabul olmayan) dua Dua; kulun Allah’a sığınma ve yakarışını, Allah’ın yüceliği karşısında güçsüzlüğünü itiraf etmesini, sevgi ve tazim duyguları içerisinde lütfunu, yardımını ve affını dilemesini ifade eder Dua, kul ile Allah arasındaki iletişimin zirveye taşındığı bir durumdur Kulun Allah’a yalvarıp O’nun yardımını istemesi, ya bir hayrın, iyiliğin ve nimetin kendisine verilmesi için; ya da bir bela ve kötülüğün üstünden veya bulunduğu ortamdan kaldırılıp yok olması için Allah’a karşı bir ibadet, sevgi ve saygının ifadesidir İnanç sahibi dua ettikçe Allah’a yaklaşır, inancı artar, kulluk bilinci kuvvetlenir Bu bağlamda duaya köprü vazif esi yükleyerek diğer ibadetlerimize, günlük hayatımıza çeki-düzen veririz Böylece hem duamızı bilinçli yapmış olur, hem de manen ölmüş olan günlük ibadet hayatımızı yeniden diriltmiş oluruz Alıntı |
|