Prof. Dr. Sinsi
|
Kur'an Da Rasulullah -2-
Kur'an da Rasulullah -2-
Hakkında Kur'an da Rasulullah -2-
KUR'AN'DA RESULÜLLAH (S A V )-2
7- Gönülleri, Zihinleri Tezkiye Eden Bir Önder Olarak Resulüllah:
Hz Peygamber (a s)’in tezkiye özelliği tek yönlü değildir Bazı ekollerin metodik bir yanlışlıkla ele aldığı gibi tezkiyeyi dar bir alanda ele almak Peygamber’i fonksiyonel olarak tanımamaktır O, gönülleri günahların çirkinliğinden, rezail-i ahlaktan, cahiliyyenin teorik ve pratik pisliğinden, vahye karşı ideolojik söylem biçiminden Kur’an ve hikmetle tezkiye etmek için gönderilmiş bir elçidir O’nun bu vasfını hikmetli Kitabımız şu şekilde dile getirmektedir:
“Öyle ki içinizde kendinizden size ayetlerimizi okuyacak, sizi arındıracak (tezkiye edecek), size Kitap ve hikmeti öğretecek ve bilmediklerinizi bildirecek bir peygamber gönderdik ” (Bakara 2/151)
8- Şehid ve Veli Olarak Resulüllah:
Şehid şehadetten “fâil” vezninde olup, “şâhid” ve “meşhud” anlamındadır Kavramsal anlamda, ise bir hakkı ispatta şehadetine baş vurularak; vereceği karar hükme delil teşkil eden kimsedir Bir çok anlamıyla beraber, merkezi bir çekimle imamlığa sahip, fiilen/halen model edinilen ve tüm kavimlerin kendisine yöneldiği kimse demektir (Yazır, a g e, 1, 418) Veli’nin de; koruyucu, sevilen, itaat edilen dost ve hükümlerine başvurulan efendi olduğunu düşünsek kavramların karşılıklı olarak birbirinin anlam alanına girdiğini görürüz Bu bağlamda Resulullah’ın şehâdet ve velâyet vasfına şu ayet-i kerime delalet etmektedir:
“Böylece biz sizi insanlara şahid (ve örnek) olmanız için vasat bir ümmet kıldık; peygamber de üzerinizde bir şahid/şehid olsun![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) ![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif) ” (Bakara 2/143)
9- Soru Merci-i Olarak Resulüllah:
Hz Peygamber (a s) toplumun daraldığı ve meselelere çözüm üretemediği hususlarda olaylara yakın vadeli çözümler üreten bir önderdi O’nun soru merci-i olması; hâdiselere çözüm üreterek söylemlerini ütopik olmaktan kurtarması anlamına geldiği gibi, inandırıcılığından dolayı etrafındaki inananlar halkasının da genişlemesine vesile olmuştur![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
“Kullarım sana Beni sorarlarsa, işte muhakkak Ben pek yakınım Bana dua ettiğinde dua edenlerin duasına karşılık verir, kabul ederim O halde onlar da çağrımı kabul etsinler, Bana iman etsinler Olur ki doğru yola erişirler ” (Bakara 2/186)
“Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar Deki:”Malınızdan infak edeceğiniz hayır, anne ve babanın, akrabaların, yetimlerin,yoksulların ve yolda kalmışların (akkı)dır Şüphesiz, her ne hayır işlerseniz ” (Bakara 2/215)
“Sana haram olan ayı, onda savaşmayı sorarlar De ki: "Onda savaşmak büyük (bir günahtır) Fitne ise, katilden beterdir Eğer güç yetirirlerse, sizi dininizden geri çevirinceye kadar sizinle savaşmayı sürdürürler; sizden kim dininden döner ve kâfir olarak ölürse, artık onların bütün yapıp-etmeleri (amelleri) dünyada da, ahirette de boşa çıkmıştır ve onlar ateşin halkıdır, onda sürekli kalacaklardır ” (Bakara 2/217)
“Sana içkiyi ve kumarı sorarlar De ki: "Onlarda hem büyük günah, hem de insanlar için (bazı) yararlar vardır Ama günahları yararlarından daha büyüktür " Ve sana neyi infak edeceklerini sorarlar De ki: "İhtiyaçtan artakalanı " Böylece 2/219)
“Sana 'kadınların aybaşı halini' sorarlar De ki: "O, bir rahatsızlık (eza)dır Aybaşı halinde kadınlardan ayrılın ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın Eğer temizlenirlerse, Şüphesiz "(Bakara 2/222)
Burada bir değerlendirme yaparsak; günümüz İslami hareketlerinin en büyük handikaplarından birisi de; kendisini halka olaylara çözüm üretme noktasında kabul ettiremeyişi ve Kur’an-Sünnet merkezli güncel çözümler üretemeyişidir![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
10- Davetçi ve Mücadele İnsanı Olarak Resulüllah:
Peygamber Efendimiz içinde yaşadığı toplumun her türlü gidişatından, adeta kemikleri eriyip kırılırcasına rahatsızlık duymuştur “Ki o, senin belini bükmüştü” (İnşirah 94/2) Rahatsızlığının bedeli olarak da kendini mahvedercesine bir tebliğin içerisine girdiğini Yüce Rabbimiz şu ayette bizlere bildirmiştir “Şimdi onlar bu söze (Kur’an’a) inanmayacak olurlarsa sen, onların peşi sıra esef ederek kendini kahredeceksin (öyle mi?)”(Kehf 18/6) davetinin bilgi ve hikmet dolu olmasının gerekliliğini de Hz c) emretmiştir:
“Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel biçimde mücadele et Şüphesiz senin Rabbin yolundan sapanı bilendir ve hidayete ereni de bilendir ”(Nahl 16/125)
11- Küfre Karşı Tavır Koyucu Bir Önder Olarak Resulüllah:
İslam’ın gelişim döneminde küfür ehli tarafından ciddiye alınmaya başlanan Peygamberimiz; zaman zaman davasından taviz verme, kâfirlerin dünya görüşüyle getirdiği vahyin sentezini yapma teklifiyle karşı karşıya geldiğinde onlara karşı meydan okuyucu bir tavır koymuştur Kâfirun Suresi’nde bunun en güzel örneğini görüyoruz Tevhidî noktada kararlılık ve tavırlı hareket Resulüllah’ın adeta karakteriydi![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
“Ayetlerimiz konusunda 'alaylı tartışmalara dalanlar:' -onlar bir başka söze geçinceye kadar- onlardan yüz çevir Şeytan sana unutturacak olursa, bu durumda hatırlamadan sonra, artık zulmeden toplulukla beraber oturma ”(En’am 6/68)
“Rabbinden sana vahyedilene uy O'ndan başka ilah yoktur Ve müşriklerden yüz çevir ”(En’am 6/106)
“Eğer seni yalanlarlarsa, onlara de ki: " Benim yaptıklarım benim, sizin de yaptıklarınız sizindir Siz benim yaptıklarımdan uzaksınız ve ben de sizin yaptıklarınızdan uzağım "(Yunus 10/41)
“De ki: "Ey insanlar, eğer benim dinimden yana bir kuşku içindeyseniz, ben, sizin Ben, mü'minlerden olmakla emrolundum;"(Yunus 10/104)
"Ey kavmim, bütün yapabileceğinizi yapın; kuşku yok, ben de yapacağım Kime aşağılatıcı azab gelecek ve yalancı kimdir, yakında bileceksiniz Siz gözetleyip durun, ben de sizlerle birlikte gözetleyeceğim "(Hud 11/93)
“İşte bunlar, kendilerini hüsrana uğratanlardır ve yalan olarak uydurmakta oldukları (düzme tanrılar da) onlardan uzaklaşıp kaybolmuşlardır ”(Hud 11/21)
12- Hakimiyet Mücadelesi Veren Bir İnsan Olarak Resulüllah:
Hiçbir peygamber mahkum olmak için gelmemiştir Bu gerçekten hareket ederek Peygamberimiz de nebevi geleneği sürdürerek hakimiyet mücadelesini kesintisiz olarak vermiştir Öyle ki; İslam’ı hayatı yönlendirmede tek kaynak yapabilmek için saniyelerini bile değerlendirmiştir Çünkü, dini üstün noktaya taşımak; şu ayette de buyurulduğu gibi dinin amacıdır:
“Ki O, kendi peygamberini hidayete ve hak olan din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi Şahid olarak ”(Fetih 48/28)
Yukarıdaki tüm ayetlere baktığımızda Peygamberimiz’i fonksiyonel olarak tanıtmaktadır O, bir üsve/model olduğuna göre, sünnet de; O’nun fonksiyonlarıyla donanmak ve O’nun gidişatıyla ahlaklanmak suretiyle tevhidi mücadelede O’nun gibi etkin görev almaktır Ümmetin tüm fertlerini bağlayıcı olan bu özellikler O’na varis olan ulemayı daha da bir bağlayıcıdır Hatta bu fonksiyonel özelliklerin kişide varlığı âlim kavramını ortaya çıkarır Âlimi, beynindeki yüke göre değil de, bilgiyi fonksiyonel açıdan peygamber gibi kullanıp kullanmamasına göre tespit etmek mümkündür Ama insaflı bir karara varırsak şu neticeyi söylemek zorundayız Hareket fıkhımız açısından âlim yetiştirmek mecburiyetindeyiz Çünkü tüm çektiklerimiz, âlimlerimizin bugün hiç olmayışındandır![frmsinsi.com](images/smilies/frmsinsi.gif)
|