Ve Allah Anneyi Yarattı -Annelere Özel- |
10-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ve Allah Anneyi Yarattı -Annelere Özel-Ve Allah Anneyi yarattı -Annelere ÖzeL- Hakkında Ve Allah Anneyi yarattı -Annelere ÖzeL- ALLAH BUYURDU: “Rahmetim herşeyi kuşatsın” Ve bardaktan boşanırcasına yağdı rahmet yeryüzüne Ezelî ve sınırsız rahmetin bir parıltısı, dağları ve denizleri kuşattı Annelerin ve babaların yüreğine aktı, sinelerinden fışkırdı Yavru kuşlar ve yavru balinalar beraberce beslendiler o pınardan Okyanuslar ve karalar o rahmetin neş’esiyle şenlendi Yumurtalar o neş’eyle çatladı, memeler o neş’eyle dolup dolup boşaldı Anne ayı ve baba penguen, o neş’eyle yemek yemeyi unuttu Üç ay boyunca biri yumurtayı beklerken, diğeri yavrusunu emzirdi Baba balık, ağzındaki yumurtaların başına birşey gelmesin diye 80 gün boyunca aç dolaştı Hepsi de yalnız rahmetle beslendiler Yumurtasının kabuğunu kırıp bilmediği bir dünyaya gözünü açan kuş, rahmeti başucunda kanat çırparken buldu Kanguru yavrusunun elinde harita vardı; o da tırmanıp anneciğinin kesesinde rahmetin sıcaklığıyla kucaklaştı Yavru fil çayırın üzerine düştüğü zaman anne ve teyzeler şeklinde tecessüm etmiş bir rahmet halkasıyla karşılaştı Yavru balina ağzını açtığında, mikroskopik planktonları günde 700 kilo süte çeviren rahmetin denizaltında bir şelâle gibi coştuğunu gördü Milyonlarca türden sayısız yavruların o rahmeti alkışlayan çığlıkları, gökyüzünden yüz milyar kere yüz milyar gözlerle dünyayı seyreden âlemlerde yankılandı Yıldızlar bir Cennete baktı, bir yeryüzüne Ve bir cilvesinden bir Cennet çıkan rahmetin, bu minik gezegenin dağlarından, ormanlarından, çöllerinden, çalılıklarından, ırmaklarından ve denizlerinden rengârenk çağlayışını seyretti DÜNYAYI anlamak istiyorsanız eğer, hayata bakın Hayatı anlamak istiyorsanız, annelere ve babalara bakın Çünkü bir canlı ekseriyetle ya anne olmak için doğar, ya da baba olmak için Dünyanın niçin göklere denk bir kıymet aldığını ancak o zaman anlarsınız Kendisini sayısız aynalarda birden seyretmek isteyen bir güzelliğin merhamet ve şefkat suretine büründüğünü gözünüzle görürsünüz Bir parıltısıyla canlılar dünyasını birbirine bağlayan bir muhabbet deryasında yaşadığınızı bilirsiniz Ve bu minik gezegene gözlerini dikmiş milyarlarca yıldızla beraber, dünyanın simasında “Rahmetim herşeyi kuşatmıştır” âyetini okursunuz Fakat bir yavruda bütün yavruları, bir annede bütün anneleri görmek şartıyla Yoksa tek bir annenin yüreği, kâinatı kuşatan bir rahmeti size nasıl anlatsın? BİR SELİMİYE, o muhteşem zarafetinin lisanıyla, “Benim mimarım ancak Süleymaniye’nin mimarı olabilir” der Çünkü ikisinde de aynı sanatkârın fiili görünür Kanatlarının altındaki yavrularıyla birlikte poz veren anne kuşun bakışında da aynı ifade vardır: “Bütün annelerin ve bütün yavruların Rabbinden başkası bize rab olamaz” Çünkü annelerde ve yavrularda hükmeden fiiller dünyanın her yerinde birdir Öyleyse bütün bunların tek bir faili olabilir İşte: 1Bütün annelerin hizmeti, yavrunun mutlak ihtiyaç içinde bulunduğu bir sırada, tam zamanında gelir Herşeyden âciz bir şekilde, hiç bilmediği bir dünyaya gözünü açtığı dakikada bir yavrunun başucunda bir anne görmesi ve sadece kendisi için özel olarak hazırlanmış rızkını ya onun gagasında, ya da sinesinde bulması, bütün canlılar dünyasını kuşatan tek bir fiildir Bu fiilin faili hem vardır, hem birdir, hem de bütün yavruları kuşatan bir rahmet ve şefkatin yegâne sahibidir 2 Denize açılan bir kanalizasyon borusunun ortasından bembeyaz bir süt fışkırdığını görsek bile inanmayız Bir de anne vücudunda, sütün üretildiği yere bakın: kan ve fışkının tam ortası! Bu iki pisliğin içinden özel arıtma tesisleriyle süzülen, inceden inceye elenerek ölçülüp biçilen ve sadece o yavrunun ihtiyaçlarına göre terkip edilerek proteini, kreması, tuzu, şekeri en hassas terazilerle tartılan tertemiz bir gıdanın, yüz binlerce memeli türüne mensup sayısız annelerde birden aynı özenle üretilerek bulanmadan ve kirlenmeden yavrunun ağzına akıtılabileceğine kim ihtimal verebilir? Halbuki bu fiil vardır ve denizin dibinden dağın başına kadar dünyanın her yerinde birdir Öyleyse bu fiilin faili de birdir; üstelik bütün yavruların bütün ihtiyaçlarını en ince ayrıntılarına kadar bilen bir ilmin ve bu ihtiyaçları en umulmadık bir yerden, hiç akla gelmeyen bir tarzda ve en mükemmel şekilde gönderen bir hikmet ve rahmetin sahibidir 3 Bir annenin veya babanın bütün gayreti, yavrunun yaratılışındaki en mükemmel noktaya ulaşmasına hizmet etmekten ibarettir Herşeyden âciz bir şekilde dünyaya gelen yavru, kendisinin her ihtiyacını karşılamak için çırpınan, kendisini besleyen ve büyüten bir anne ile baba sayesinde yetişir, olgunlaşır ve kendisinden beklenen fonksiyonları yerine getirecek mükemmel bir seviyeye ulaşır Bütün yavruların birden bu şekilde merhametle ve ihtimamla yetiştirilmelerine baktığınız zaman, bütün canlılar dünyasına hükmeden bir “terbiye” fiili de bütün parlaklığıyla karşınızda beliriverir Madem ki bu fiil vardır ve birdir; öyleyse herşeyi kuşatan bir rubûbiyetin eseridir 4 Bir annenin fedâkârlığı sınır tanımaz Yavrusunu korumak için eğer kendisini fedâ etmek gerekiyorsa eder Bu öyle bir sırdır ki, en canavar bir hayvanı kendi yavrusu karşısında uysallaştırırken, en uysal ve çekingen bir hayvandan da yavrusunu savunma ânında bütün dünyayı karşısına alabilecek kahraman bir muharip çıkarır Tehlikeyi sezdiği anda yavrularını çalılığın ardına saklayıp düşmanı kendi peşine takarak oradan uzaklaşan anne keklik, bu davranışıyla, “Ne pahasına olursa olsun yavrular korunacak” emrine hayatı pahasına uyan anneler ordusundan bir fert olduğunu gösterir Aynı anda, her yerde, bütün yavrular üzerinde cereyan eden bu “koruma” fiili ise, bütün yavruları kuşatan bir rahmet ve hafîziyetin ve bütün anneleri birden emri altında tutan bir irade ve kudretin habercisidir 5 Anne ile yavru doğum ânında tanışırlar Daha evvel yumurtasının veya karnının içindekini hiçbir anne bilemez Fakat tanıştıkları anda, bir dakika evvel mevcut olmayan yavru ile anne arasında âdetâ “hiçten” ortaya çıkan bağ, dünyada hiçbir şeyin koparamayacağı kuvvettedir Her an yeryüzünde böyle nice bağlar kurulur Yumurtalardan ve rahimlerden çıkan milyonlarca yavru ilk defa gördüğü annesine, milyonlarca anne de ilk defa gördüğü yavrusuna, sanki ezelden gelen bir beraberlikleri varmış gibi bağlanır Hiçbir saniye yoktur ki, dünyanın karaları ve denizleri, böyle sayısız kucaklaşmalara şahit olmasın Her yerde, her an görülen bu fiil de madem ki vardır ve tektir; öyleyse rahimlerde olanı bilen ve yeryüzünü mütemadiyen muhabbet ve şefkatle çalkalayıp yoğuran bir Fâil de vardır 6 Annenin hizmeti karşılıksızdır Yavrusunu besler, büyütür, yetiştirir; sonra yavrular uçar, gider Sonra yeni yavrular gelir Birbiri ardınca gelip giden yavrular uğruna çırpınan, zahmet çeken, tahammülü imkânsız açlıklara katlanan, gerekirse hayatını fedâ eden anne, bütün bunları hiçbir karşılık beklemeden ve görmeden yapar Bunu yaptıran ise, aşkın da ötesinde bir iştir; çünkü âşık sevdiğinden karşılık ister Öyleyse, bütün annelerin kalplerini birden tek bir kalp gibi kuşatan ve dolduran, saf ve katıksız bir şefkat var ki, maddî sebepler, “hiçten” ortaya çıkan bu şefkati açıklamaktan âcizdir Her an, her yerde, bütün annelerde birden eserini gösteren bu şefkat de dünyayı kuşatan bir rahmete sahip tek bir Fâil ister BİR KUŞUN yumurtasında proteinlerin ve tüylerin programını bulabilirsiniz—gerçi bunlar da bir fâil ister Fakat anne kalbindeki şefkat, nükleik asitlerin işi değildir Oysa açıkça görülüyor ki, başlangıçta mevcut olmayan şey, neticede vardır Bir yumurta hücresi bir anne olduğu zaman tepeden tırnağa şefkatle dolar Peki, nereden gelir, nereden akar bu şefkat annenin yüreğine? “Hiçbir şey yoktan var olmaz” diyenler, bütün canlılar dünyasını kuşatan bir şefkati açıklamak için, hiç yoktan bir “içgüdü” icad ettiler Fakat dünyanın her köşesinde her an hükmünü sürdüren fiillerdeki birliği göremediler, yahut görmek istemediler Bu yüzden, ilmi, kudreti, iradesi, hikmeti, rubûbiyeti, hafîziyeti ve rahmeti herşeyi kuşatan tek bir Yaratıcının vasıflarını, anneler sayısınca içgüdülerde aramak zorunda kaldılar Lâkin hiçbiri de bu “içgüdünün” nasıl birşey olduğunu, nasıl ortaya çıktığını, kime nasıl hüküm geçirdiğini ve nasıl işlediğini açıklayamadı Çünkü ellerindeki malzeme, tek bir hayvana bir içgüdü yaratmaya yetmedi Gerçekte onlar birşey icad etmediler; sadece bâtıl inançlarına bir isim takmış oldular Kendilerini de herşeyi kuşatan bir rahmetten ebediyen mahrum ettiler Onlar böylece avunadursunlar Bacalarımızın üzerinde gagalarını takırdatarak annelerinin dönüşünü kutlayan leylek yavruları, o bacanın altındaki insanın gevezeliğine aldırmadan, kendi âlemini kuşatan bir rahmeti alkışlamaya devam ediyor Kuş yuvalarındaki çığlıkların balina şarkılarıyla, kedi mırmırlarının kuzu melemeleriyle karıştığı şu günlerde bahar, tıpkı çok sesli bir koro gibi, o rahmeti terennüm ediyor Sayısız sinelerden oluk oluk fışkıran sütler, tükenmez gayb hazinelerinden dünyaya her an tonlarca rahmet boşaltıyor Çünkü Allah, “Rahmetim herşeyi kuşatsın” buyurdu Ve bardaktan boşanırcasına yağdı rahmet yeryüzüne Dağları ve denizleri kuşattı Annelerin kalbinde şefkat, yavruların dilinde şükür çiçekleri açtı Her zerresi rahmetle yoğrulan dünya, o şevkle kanat açtı ve uçtu Işık saçan yıldızlara bedel, her zerresinden şükür çığlıkları saçtı fezaya Ve o çığlıkların arasında, Kâinat Yolcusunun Arşta yankılanan sesini yıldızlar ve kehkeşanlar birlikte dinledi: “Bütün zîhayatların hayatlarıyla gösterdikleri tesbihât-ı hayatiye ve Sânilerine takdim ettikleri fıtrî hediyeler, ey Rabbim, Sana mahsustur Ben dahi bütün onları tasavvurumla ve imanımla Sana takdim ediyorum” |
Ve Allah Anneyi Yarattı -Annelere Özel- |
10-11-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ve Allah Anneyi Yarattı -Annelere Özel-Anneciğim! Evlatlar vardır başarılarını, zaferlerini yazarlar Sana yazacak bir başarım, bir ödülüm yok anne Keşke olsaydı da, seni sevindirebilseydim Keşke, benim de anneme yazacak, anlatacak başarılarım olsaydı Ama yok anne Sevdiğin, okşadığın saçlarıma aklar düştü anne İlk evvel saçlarım hayat mücadelesinde yenildi Düşmanlarım hep benden güçlü oldu anne Onların tahta kılıçları benim çelikten kılıcımı paramparça etti Onlar beni yenmek için ne senaryolar yazdı, ne iftiralar attılar Ben, ‘masumum’ bile diyemedim Düşmanlarıma hep yenildim anne Ve ne yazık ki, dostlarıma da Dostlarım da beni hep yendi Ben onları dost bilirken onlar beni meydanlarda tuş ettiler Arkamda hep bir hançer yarası oldu anne Senin anlayacağın, dostlarım beni düşmanlarımdan daha beter etti! Kahkahayı unuttum, tebessümle dost oldum Yüzümde acı bir tebessüm var şimdi Bahtıma yenildim anne! Çocukluk yıllarımın özlemiyle seni aradım anne Senden daha şefkatlisini, daha merhametlisini bulamayacağımı bilerek Her şey küçükken güzelmiş anne Şimdi büyüdüm ve yenilmeyi öğrendim anne Gülü çok sevdim, hele alını, pembesini Bahtıma hep beyazı düştü anne O çok sevdiğim güllerin, dikenlerine yenildim anne Açlığa-tokluğa, hastalığa-sağlığa, dosta-düşmana Hepsine ama hepsine yenildim Senin anlayacağın hayata yenildim anne Yenildim |
Ve Allah Anneyi Yarattı -Annelere Özel- |
10-11-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ve Allah Anneyi Yarattı -Annelere Özel-Islamda Annenin yeri İslam'da annelik makamı ve annelik makamını ve insanın hayatındaki rolünü anlayabilmemiz için yüce Rabbimizin kitabına ve Resulullah'ın (saa) ve Ehl-i Beyti'nin nurlu sözlerine müracaat etmemiz gerekir Biz de mümkün mertebe ayet ve hadislerden yararlanarak bu mevzuu Allah-u Teala Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurmaktadır: "Rabbin ondan başkasına ibadet etmemenizi ve anne babaya iyilik etmenizi emretmiştir İkisinden birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara öf bile deme; onları azarlama onlara güzel söz söyle; onlara rahmet ve şefkat dolu tevazu kanadını ger Onlara alçak gönüllü ve şefkatli davran ve onlar hakkında dua edip şöyle de: Ey Rabbim, bunlar küçükken beni nasıl yetiştirip büyüttülerse, sen de onlara merhamet et, acı" (İsra Suresi, ayet 23-24) Bir başka ayet-i kerimede şöyle buyurmaktadır: "Biz insana anne ve babasını tavsiye ettik anası onu zayıflık üstüne zayıflık çekerek karnında taşımıştır Onun (memeden) ayrılmasıda iki yıl içinde olmuştur onun için biz insana bana ve ana baba şükret dönüş banadır diye öğüt verdik" (Lokman Suresi, ayet 14) Görüldüğü gibi bu ayetlerde Allah-u Teala anne babaya iyilik etmeği, onlara şükretmeyi kendi ibadeti ve şükrüyle yan yana zikretmiştir Bu da Anne babanın Hak Teala indindeki makamını ve onlara iyilik ve itaat etmenin önemini göstermektedir Onun için anne, babaya itaat etmek günah ve farz olan şeyler haricinde farzdır Hatta anne baba evladını sünnet olan bir ameli yapmaktan nehy edip başka bir işe emrederse onların dediğini yapması gerekir [b]Bir gün bir kişi Resulullah'a (saa) gelerek ya Resulullah dedi, anne babanın evlatları boynundaki hakkı nedir? Sevgili Peygamberimiz şöyle buyurdu: "Onlar senin cennet ve cehennemindir" Yani onlara yapacağın iyilikler ve onlara karşı vazifelerini yerine getirmenle cenneti kazanabilirsin Ama onlara karşı vazifelerini yerine getirmezsen cehennemi hak etmiş olursun [b]Hz Ali (as) şöyle buyurmuştur: "Anne babaya iyilik yapmak en büyük farizadır" [b]İmam Sadık (a s): "Allah anne babaya iyilik etmeyi emretmiştir" ayetini şöyle açıklamıştır: "İyilik etmek onlarla iyi geçinmek ve ihtiyaçlarını ağız açıp istemeden yerine getirmektir" [b]Yine Resul-i Ekrem (saa) şöyle buyurmuştur: "Kim ömrünün uzamasını ve rızkının bollaşmasını istiyorsa, anne babasına iyilik etsin ve akrabalarına sılayı rahimde bulunsun" [b]Resul-i Ekrem (saa): "Kıyamet gününde iyilerin efendisi ölümlerinden sonra anne ve babalarına iyilik yapan kimselerdir" [b]Sekizinci İmamımız İmam Rıza (a s): "Anne babaya iyilik etmek vaciptir; hatta müşrik olsa dahi Elbette Allah'a isyan olan şeylerde onlara itaat edilmez" Buraya kadar ayet ve hadislerden anne ve babanın ikisine de iyilik ve itaat etmenin önemi anlaşılıyordu Fakat diğer bir çok hadisten anlaşılıyor ki annenin hakkı ve ona iyilik yapmak daha önemlidir İşte bu hadislerden bir bazısı: [b]Bir gün birisi Resulullah'a sorar: "Ben kime iyilik yapayım" Resulullah "Annene" der Sonra tekrar kime diye sorduğunda tekrar "Annene" der Adam tekrar sorar; Resulullah tekrar "Annene" der Adam tekrar sorunca Resulullah bu sefer "Babana" diye cevap verir" [b]Rivayet edildiğine göre birisi Resul-i Ekrem'e gelerek "Ya Resulullah, ben çok kötü işler yapmışım, acaba benim tövbem kabul olur mu? demiş Resul-i Ekrem "Acaba annen veya baban yaşıyor mu? diye sormuş; o da "Babam yaşıyor" demiş Resul-i Ekrem "Git ve ona iyilik et" buyurmuş Adam çıkıp gittikten sonra, Resul-i Ekrem yanındakilere dönerek şöyle buyurmuş: "Keşke annesi olsaydı da ona iyilik etseydi; tövbesi daha çabuk kabul olurdu" Bir gün Hz Musa Allah-u Teala ile münacat ederken Hak Teala'dan cennetteki arkadaşını kendisine tanıtmasını istiyor Hak Teala şöyle hitap eder: "Senin cennetteki arkadaşın filan nahiyedeki gençtir Hz Musa genci bulmak için oraya geldiğinde onun kasaplık yapan biri olduğunu görür Hz Musa onu çaktırmadan takip etmeye başlar ki hangi amelle böyle büyük bir makamı elde ettiğini öğrenmiş olsun Akşama kadar bekler; fakat onun için önemli olan ve böyle bir makama onu layık kılacak bir ameli göremez Akşam olunca genç, iş yerini kapatıp eve gitmek istediğinde Hz Musa kendini tanıtmadan adamdan, o gece kendisini misafir etmesini ister Hz Musa bu vesileyle gece boyunca da gencin iyi amellerini takip etmeyi amaçlamaktadır Genç Hz Musa'nın isteğini kabul edip onu evine ***ürür Hz Musa eve girdiğinde gencin her şeyden önce yemek yaptığını Daha sonra evde bulunan ve eli ayağı felç olan ihtiyar bir kadının yanına gelerek büyük bir sabır ve şefkatle yemeği lokma lokma onun ağzına koyarak yedirdiğini, sonra elbisesini değiştirdiğini, ihtiyaç gidermesine yardımcı olduğunu; sonra da özel yerine yatırdığını görür Hz Musa (as) o gece sabaha kadar gencin normal dini vazifeleri dışında fevkalade bir amel, ibadet, münacat falanını görmez Sabah olduğunda ise yine genç evden çıkmadan o kadının yemeğini yedirir ve diğer ihtiyaçlarını gidermede şefkatle ona yardımcı olur Vedalaşırken Hz Musa gence sorar: "Bu kadın kimdir ve sen ona yemek yedirirken, gözlerini gök yüzüne dikerek ne söylüyordu?" Genç şu cevabı verir: "Bu benim annem" der Ben ona yemek verdiğim zaman hakkımda şöyle dua ediyor: "Allah'ım bu hizmetlerin karşılığında oğlumu cennette Hz Musa'nın yanına arkadaş eyle" Hz Musa da gence annesinin duasının kabul olduğunu müjdeleyip Hak Teala'yla yaptığı münacatı kendisine anlatır" İşte anne babanın hakkını riayet etmek böyle feyizlere insanı ulaştırır Elbette bütün bunlardan önce, insanın mu'min ve takvalı olması gerekiyor [b]Yine Resul-i Ekrem'den (saa) şöyle nakledilmiştir: "Cennet annelerin ayağı atındadır" Bir başka hadiste: "Annelerin ayaklarının altı, cennet bahçelerinden bir bahçedir" buyurmaktadır Bu hadisin bir manası şudur ki cenneti kazanmak, annelerin gönlünü kazanmak, onlara iyilik etmekle mümkün olur Bir başka manası da: "Anneler isterse dünyayı cennete çevirebilirler, yetiştirdikleri mu'min ve salih evlatlarla Çocukların saadet ve mutluluğunun temel taşını koyan annelerdir Kötülük ve bedbahtlıklarının ilk temel taşını koyan da yine annelerdir Zira niyetleri, yedikleri lokmalar, amelleri, davranışları, imanı ve takvası rahimdeki çocuğu üzerinde de etkilidir Doğduktan sonra da çocuk, anne ve babanın, özellikle annenin bütün hareketlerini izleyip taklit eder Annenin verdiği terbiyeyle çocuğun ilerideki şahsiyeti yavaş yavaş oluşmaya başlar Bu yüzden Resulullah (saa) şöyle buyurmuştur: "Saliha bir eşle evlenmesi bir erkeğin saadetindendir"[10] Zira ailenin ve çocukların saadeti büyük ölçüde anneye bağlıdır [b]Başka bir hadiste İmam Cafer-i Sadık (a s) şöyle buyurmuştur: "İffetli ve hayalı bir annesi olana ne mutlu!" İşte bütün bunlar annenin insan hayatındaki vazgeçilmez rolünü ve önemini gösteriyor Evet anne anneliğin yanı sıra bir öğretmendir Bu yüzden de onu imanlı yetiştirip cennetlik yaparsa, onun bütün hayırlı amellerinde ortak olur [b]Resul-i Ekrem (saa) şöyle buyurmuştur: "Eğer birisi kız çocuğunu iyi bir şekilde yetiştirip terbiye ederse, ona iyi bir talim ve terbiye verip güzel ve faydalı şeyler öğretir ve onu Allah'ın verdiği nimetlerden yararlandırırsa, o çocuk onunla cehennem arasında bir perde olur (cehenneme gitmesini önler)" [b]İmam Hasan Askeri (as) şöyle buyurmuştur: "Allah-u Teala kıyamet günü bazı anne ve babalara mükafat verecek 'Ey Rabbimiz, bu mükafatları nereden hakkettik? Bizim amellerimiz buna layık değildi' diye sorduklarında şu cevabı alacaklar: 'Bu mükafatlar çocuğunuza Kur'an öğretmeniz ve onu İslam diniyle tanıştırdığınız içindir" Yüce Rabbimiz'den annelerimiz hakkında görevlerimizi en iyi şekilde yerine getirmeyi ve bacılarımıza Hz Fatıma'yı örnek alan anneler olmayı nasip buyurmasını diliyoruz Amin! |
|