Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
futuhul, gayb, iptila, nimet

İptila Ve Nimet - Futuhul Gayb

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İptila Ve Nimet - Futuhul Gayb




İptila ve Nimet - Futuhul Gayb
Hakkında İptila ve Nimet - Futuhul Gayb




İptila ve Nimet

İnsanları iki şahıs olarak görürüz Biri iyilik içindedir

Nimet içindeki adam sıkıntıdan ve kederden kurtulamaz Sebebi, nimetin bolluğu ve bunların icabı maddi sıkıntıdır Mal, mülk, her zaman iyilik getirmez, her parçasının ayrı derdi vardır Evladı olur hastalanır, kaza olur, mal mülk telef olur Bunlar tabii afetler olduğu halde o insan normal karşılamaz, haliyle elindeki nimetin tadını bulamaz

Eğer zenginlik; nimet, rahatlık, mal, şöhret, hizmetçi ve uşakla olacaksa bunlar o zatta vardır ve ayrıca düşmandan emin bir durumdadır Azıcık sıkıntılarla bu nimetleri unutmak yerinde olmaz Haddizatında, o adam için darlık yok demektir Bunları kendi mütalâasına göre bela saysa bile, yalnız Allah ı bulamayışına ve dünya halini sezemeyişine bağlamak yerinde olur Bu zat Allah-ü Taâlâ yı ;

İstediğini yapar, değiştirir, güzellik verir Sonra hepsini götürür Zengin eder, fakir eder, alçaltır, yükseltir, öldürür, diriltir Önce verir veya sonraya bırakır

Bir zat olduğunu bilseydi, elindeki nimetin hiçbirisine aldanmazdı

Zaman olur, bu genişlik içinde yüzen adam cehaleti yüzünden bu hale iyice bağlanır Aslında az olan ve esasa taallûk etmeyen darlığın giderilmesi için çalışmaya başlar Bu kere de sıkıntı birse beşe yükselir Bunun nedeni yine dünyayı bilmeyişidir Halbuki dünya; bela, keder, hasret ve bir sürü teklif ve tekdirle doludur Bunlar her ne kadar zahirde belâ gibi görünseler de aslında nimet sayılırlar Burada sabır meyvesini misal vermek doğru olur Bu meyve evvela acıdır sonra tatlı olduğu anlaşılır Bunun tadına, insan ancak acı çektikten sonra kavuşur Acısını tatmayan ve ona tahammül edemeyen tad bulamaz Belaya sabreden kimseye iyilikler kendiliğinden gelir Şunu da diyelim ki; bir işçi ancak ekmeğini alın terinden sonra alır Ve ruhen, bedenen bitap düşüp, ayrıca bir sürü gönül darlığı çekip kuvvetten düştükten sonra ücretini alır Dahasını söylemek lazım gelirse, kendi gibi birisine hizmet edip manevi bir çöküntüye uğrar, benliği söner, bunun mukabili ücretini alır Fakat yine de bu para tatlı gelir Sonu malum Bu kadar güç işlerden sonra alınan para güzel yemek olur Hoş katık, tatlı meyve ve sevilen elbise haline gelir Tabii olarak sevinç ve rahat başlar

Azın azı dahi olsa, dünyanın evveli, üst makama erinceye kadar acıdır Misal: İnce ve acı tabaka ile sarılı bala benzer Bala ermek için acıyı tatmak asıldır, ancak bu halden sonra tada erilir ve asıl aranan bulunur

Her şey sırası ile olduğu gibi acı ve tatlı karışık da olur Bunun için acıya sabır, tatlıya da razı olmak gerekir Kul sabrını ilâhi emirlere uymakla göstermelidir

Yasaklardan çekilmek, kaderin akışına boyun eğmek yerinde olur Böylece her şey hoş geçer, bilhassa ilâhi emirlerin gereğini yapar, nefsine ve şahsi arzularına karşı olursa ömrünün ilk demleri hoş geçtiği gibi, sonu da tamamen iyiye döner Gençlik temiz olunca ihtiyarlık da herkes tarafından saygı ile karşılanır Herkes sever, hürmet eder Böyle olanın en büyük arzusu dahi yerine gelir İradesiz süt çocuğuna yapılan karşılıksız hizmet gibi, hiç kimse bir şey beklemeden hizmet eder Dünyası böyle geçtiği gibi, ahireti daha üstün, daha farklı olur Çünkü işin acılı tarafı geçmiş ve her darlığı yenmiştir

Burada hatırlatmak istediğimiz bir durum vardır ki; bu: Nimetlere aldanmamak ve daima şükür etmektir Aksi halde insan Hak kı gücendirmiş olur Elindeki nimetleri kaçırır Peygamber efendimiz buna işareten:



Alıntı Yaparak Cevapla

İptila Ve Nimet - Futuhul Gayb

Eski 10-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İptila Ve Nimet - Futuhul Gayb






- Nimet ehli değildir Onu şükürle bağlayınız

Buyurdu Nimetin şükrü, vereni itiraf etmektir Nimetin sahibi ise Allah tır Bu durumu her halde görmek lazım

Her yerde haddi aşmayarak, İlâhi mirler dahilinde hakkı ödemek gerekirZekât, yemin kefareti, adak, fakir ve düşkünlere yardım gibi şeyleri esirgememekle beraber, gerek borçlu olanlara ve gerekse zaman zaman,çeşitli hadiseler karşısında çaresiz kalanlara yardım etmek yerinde olur Bilhassa bir hatanın sonunda bir iyilik yapmak, bolluğa, genişliğe kavuşmaya vesile sayılır

Her nimetin kendine göre şükrü vardır Mesela: Vücud sağlığının şükrü, zayıflara yardım ve ayrıca bol ibadet yapmak olmalıdır Sonra kötü şeylere bakmamak, kötü yerlere gitmemek, günahtan sakınmaktır Sıhhatin ayrıca mal ve mülkün elden gitmemesi için de bir çaredir Hakkını gözeterek çaresizlere elindekinden vermelidir Aksi halde: Ağaç sulu meyvesini vermez, yaprakları düşer, tadı kaybolur, sanki yokmuş gibi olur İlâhi emirlere uyulduğu takdirde daima iyilik zuhur eder Her şeyde bolluk olur Dünya işleri yoluna girer Ahirete gelince: Peygamberler, şehidler, sıddıklar ve salihlerle beraber olunur Ayet:

- Bunların arkadaşlığı hoş olur

Eğer dünya zinetine aldanır ve geçici zevklerin peşinde olursan her iyilik kaybolur Hiçbir şeyin sade olmaz Herşey gözünde küçük görünür

İnsan, hoşlandığı hiçbir şeyi bulamaz, fakat yine de dünyayı bırakmaz

Her kim dışı süslü, içi öldürücü zehirlerle dolu olan işlere kapılırsa, onun için söylenecek şey; belanın yaklaşmış olduğu ve az zamanda geleceği olur Dünyada böyle olduğu gibi, öbür alemde de en güç azaba düçar olur

Her bela bir suçun cezasıdır ve her darlık işlenen bir suçun karşılığıdır Buna; bir deneme, bir tenbih denilebilir Günahlara kefaret demek de yerinde olur Büyük insanlara gelince, onlara bela yükselme sebebi olsa gerek Çünkü her belanın sonunda yüksek makam ve ulu dereceler vardır Zaman aşımıyla, bela gibi görünen şeyler aslında bir lütuf olduğu anlaşılır Her hareket ve adımda yükselme kaydedilir Çünkü büyüklerin darlığı perişanlık için olmaz, bilakis daha yüksek makamlara ermek için bir imtihan sayılır İmanın hakikatına ve güzelliğine erip ermedikleri, darlık zamanında çeşitli sebeplere baş vurmamaları ile meydana çıkar Böylece Allah onların sağlam iman sahibi olduklarını kullara anlatmak ister

İşte bir Hadis-i Şerif:

- Sabırlı ihtiyaç sahipleri, kıyamet günü Hak kın misafiridir Dünya ve ahirette Hak dan uzak olmazlar

Dünyada kalpleri hoştur, ahirette ise rahatları artar

Balâ onların kalplerini temizler Halkın ve sebeplerin tesiri olamayacağını bildikleri için, Allah a çok bağlanırlar Ona varmak için benlikleri ve şahsi hevesleri bir tuzak olduğu kanaatine sahip olduklarından yalnız Hak ka bağlanırlar İyi bilirler ki, her şey Hak dan ve Hak kındır

Son şunu diyelim: Bela onlar için nimet demektir

Belanın gelişi iki sebebe bağlanır Birincisi, yukarıda da belirtildiği gibi sabırsızlığın ve kötü yolların tutumu neticesinde olur İkincisine gelince, yine anlatıldığı gibi günahlardan temizlenmek için olur Her iki halde iyi sabreden için netice hayırlıdır Bela ne kadar çoğalırsa çoğalsın sabretmek, taatı ve ibadeti bırakmamak yerinde olur

Hal, sabırla devam ederse görülecektir ki; insan iyilikler ve hoşluklar içindedir Yani sabır devam ettikçe ilâhi fiiller zuhura gelir ve her kötülük iyiliğe çevrilir

İşte Günler ve aylar devam ettikçe her halde sabretmek daha hayırlı olur


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.