Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Forum İslam > İslami Genel Konular

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
çocuklarda, duygusu, gelişimi, kişilik, sorumluluk

Çocuklarda Sorumluluk Duygusu Ve Kişilik Gelişimi

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Çocuklarda Sorumluluk Duygusu Ve Kişilik Gelişimi




Çocuklarda Sorumluluk Duygusu ve Kişilik Gelişimi
Hakkında Çocuklarda Sorumluluk Duygusu ve Kişilik Gelişimi




Çocuklarda Sorumluluk Duygusu ve Kişilik Gelişimi

"O DAHA ÇOCUK, KENDİ BAŞINA KARAR VEREMEZ"
‘Sorumluluk’ kelimesi bize ne anlam ifade ediyor? Bir başka deyişle, sorumluluğunu bilen bir çocuktan neler bekleriz?
İlköğretim dördüncü sınıfa giden bir öğrencinin annesi çocuğuyla övünürken şöyle diyordu: "Benim oğlum sınıfının birincisidir Derslerini bitirmeden içi rahat etmez Sözümüzden dışarı çıkmaz Nazik ve saygılıdır Odası ve eşyaları daima temiz ve düzenlidir Boş zamanlarında müzik dersleri aldırıyoruz, çok iyi piyano çalar Elimizden geldiğince ona herşeyin en iyisini vermeye çalışıyoruz Kısacası, beyefendi, benim oğlum sorumluluklarını bilen bir çocuktur"
Anneyi dinledikten sonra, "Hanımefendi," dedim, "bu saydığınız özellikler bizim pedagojik anlamda ifade ettiğimiz sorumluluk kavramına girmez Biz, sorumluluk derken daha başka şeyler kastederiz Pedagojide çocuğunuzun müzik dersleri alması fazla önemli değildir Önemli olan, müzik dersleri almaya kendisinin karar verip vermediği, yani buna istekli olup olmadığıdır"
Anne bu açıklamamı anlamsız bulmuş olacak ki, itiraz etti: "O daha çocuk efendim, kendisi nasıl karar verecek?" (Evet, anne babaların çocuk adına karar verirken sığındıkları savunma budur: "O daha çocuk, kendi başına nasıl karar verecek?")
Anneye sordum: "Çocuğunuzun derslerine yardım eder misiniz?"
Hanımefendi gururla cevap verdi: "Elbette, dersleri o kadar ağır ve ödevleri o kadar çok ki, bizim yardımımız olmadan bitiremez" (Evet, çoğu anne babalar da böyle yapıyor, çocuklarının ödevi bitmeden içleri rahat etmez)
Sormaya devam ettim: "Çocuğunuz yazılı veya sözlü bir sınavdan düşük not aldığını söylese ne yaparsınız?"
Anne böyle bir soru beklememiş olacak ki, şaşırdı Sesini yükselterek, "Benim çocuğum zayıf not almaz" dedi, "çünkü o çok çalışıyor" (Evet, çoğu ailelerde çocuğun zayıf not alma özgürlüğü yoktur Zayıf alan çocuk sorumluluğunu yerine getirmemiş sayılır, bu yüzden cezayı veya en azından azarlanmayı hak etmiştir)
Sorumluluk ile kişilik birbirini tamamlayan iki özelliktir Kişilik sahibi olunmadan sorumluluk kazanılamaz Peki, nedir kişilik? Söz sahibi olmak, kendi başına karar verebilmek, istemediği bir teklifle karşılaştığında ‘hayır’ diyebilmek, adam yerine konmak, kendisine saygısı ve özgüveni olmak, sevildiğini ve önemsendiğini bilmek Bir öğrenci çok çalışıyor, iyi notlar alıyor, anne babasına ve öğretmenlerine karşı saygılı davranıyor olabilir; bu onun sorumluluk sahibi biri olduğu anlamına gelmez
Sorumluluk duygusu ana rahminde başlar dersem, fazla abartmış olmam Son araştırmalar, ana rahmindeki embriyonun annenin duygularını hissettiğini ve paylaştığını gösteriyor Buna göre, irade dışı ana rahmine düşmüş bir embriyo annenin hamileliği arzu etmediğini hissedecek, doğumdan sonra anneye karşı evlatlık sorumluluğu duymayacaktır
"ONUN İÇİN DOĞRU OLANI YAPIYORUZ"
İstenen ve arzu edilen bir çocukta neden sorumluluk duygusu gelişmez? Çünkü, anne baba, "Çocuktur, anlamaz; biz onun adına doğru olanını yapıyoruz" diyerek çocuğun bütün sorumluluklarını üzerlerine alırlar Yemeğinden giyimine, ev ödevlerine, hobi ve arkadaş seçimine kadar, çocuk adına herşeye anne baba karar verir Bu kararlara uyan çocuk sevilir, uymayan çocuk sevilmez Eğer anne "Tabağındakini bitirmeden sofradan kalkmayacaksın!" diyorsa, yemeği sevmediği veya tok olduğu halde tabaktakini bitiren çocuk, söz dinleyen, sevilen, uysal, sorumlu bir çocuktur "Hayır, ben bu yemeği sevmiyorum; sevmediğim bir yemeği bitirmek zorunda değilim!" diyen çocuk da sevilmeyen, dikbaşlı, sorumsuz bir çocuktur Bir gün erkek kardeşimin evinde iken, gelin hanımın elinde yemek dolu kaşıkla çocuğu kovaladığını gördüm Sizin anlayacağınız, zorla yemek yedirmeye çalışıyordu Gülerek çocuğa seslendim: "Koş aslanım, yakalanma; acıkma özgürlüğü adına koş!"
Konferanslarımda hanım dinleyicilerime (kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla kabilinden) diyorum ki: "Eğer yemek seçen, her yemeği beğenmeyen mızmız bir kocanız varsa, bunun sorumlusu kaynanalarınızdır Adamcağıza çocukluğunda acıkma özgürlüğü tanımamış, zorla ağzına mama ve yemek tıkıştırmışlardır"
Anne baba ile çocuklar arasında, kişilik ve sorumluluktan kaynaklanan problemler çoğunlukla ilkokuldan sonra başlıyor İlkokul sıralarında bize gelip de çocuklarının ders çalışmamasından ve söz dinlememesinden yakınan veliler çok azdır Anne baba ile çocuk arasındaki çatışmalar neden daha önce değil de ortaokul ve lise sıralarında ortaya çıkar acaba?
Millî Eğitim Bakanlığı müfettişleri ilkokul ve ortaokul kelimelerini telaffuz etmemize kızıyorlar, "İlkokul ve ortaokul yok; ilköğretim var!" diyorlar Kendi açılarından haklı olabilirler, ancak çocuk davranış bilimleri açısından bir yıl bile uzun bir zamandır Öyle ki, çocuk gelişimini anlatırken bazen aylara inmek zorunda kalırız Sekiz yıl gibi uzun bir zamanı ‘ilköğretim’ adı altında nasıl tek peryotta ele alabiliriz? İlkokul ile ortaokulu ayırmadığımız zaman ‘ön-ergenlik’ çağını anlatamayız
Çocukların ders çalışmamaları ve söz dinlememeleri, bir başka deyişle anne baba ile çatışmaya girmeleri, ön ergenliğe geçişte (12-14 yaşlarda) başlıyor Bu da, tahmin edeceğiniz gibi, ortaokul sıralarına rastlıyor Peki, ergenliğe geçişte bütün çocuklar anne baba ile çatışma yaşar mı? Hayır, hepsi yaşamaz Kişiliği gelişmiş, kendine güveni olan, ailede kendisine değer verildiğini ve sevildiğini bilen, sorumluluk duygusu kazanmış çocuklar ergenliğe geçişi kolay atlatırlar Bu çocuklara ders çalışmalarını hatırlatmaya, tepelerine dikilip ödevlerini yaptırmaya gerek kalmaz
Çocukta kişilik gelişimi doğumdan itibaren başlar ve altı yaşlarında büyük çapta tamamlanmış olur Buna göre bir çocuk okula ya silik, bağımlı, gölge bir kişilik ya da kendine özgüveni olan, sorumluluk sahibi, bağımsız bir kişilik kazanmış olarak başlar
Gölge kişilikli çocuk anne baba yardımı olmadan ödevlerini yapamaz Devamlı anne baba kontrolünde ders çalışır Okulda öğretmeninden ‘aferin’ veya ‘yıldız’ aldığı zaman eve gelir gelmez anne ve babasına aldığı ‘aferin’i ve ‘yıldız’ı haber verir, onları sevindirir Çünkü bu aferin veya yıldız kendisine ait değil, anne babaya aittir Güdümlü bir kişiliğe sahip çocuklar ders çalışma alışkanlığı kazanamadıkları gibi, aldıkları başarılardan da zevk duymazlar Başarı gibi görünen bütün çabaları anne babalarını memnun etmek ve onların sevgisini kazanmak içindir Sınavda zayıf aldıkları zaman, zayıf aldıkları için değil, anne babanın sevgisini ve desteğini kaybetmekten korktukları için üzülürler
"HAYIR, ÖYLE DEMEK İSTEMİYORSUN"
Anne baba olarak çocukların duygularını rahatça ifade etmelerine izin vermediğimiz zaman ilk hatamızı işlemiş oluyoruz Dört yaşlarında bir kız çocuğu, yeni doğan kardeşini kıskandığını şu sözlerle açığa vuruyordu: "Anneciğim bu çirkin bebeğin ağlamaları beni sinir ediyor, götürüp hastaneye geri verelim" Anne, gülerek, "Aslında bunu yapmamızı istemiyorsun, değil mi? Daha bu sabah kardeşini sevdiğini söylemiştin, unuttun mu?" diyerek çocuğun duygularını bastırıyordu Anne burada gerçek dışı davranmış, çocuğun duygularını inkâr etmişti Bu yaklaşımla çocuğun kıskançlık duygusunu yok edeceğini zannediyordu Anne, çocuğun duygularını inkâr etmek yerine şöyle diyebilirdi: "Neden onu hastaneye geri götürmemizi istiyorsun? Yoksa onu senden daha çok sevdiğimizi mi sanıyorsun?"
Bir öğretmen arkadaş anlatıyor:
"Okumuş insanlar olarak biz bile çocuk eğitiminde hata yapıyoruz Dün akşam, ilkokul üçüncü sınıfa giden kızımla eşim arasında geçen bir çatışmaya şahit oldum Kızım yatmaya giderken annesi bağırdı: ‘Ödevini yaptın mı?’ Çocuk kızgın bir ses tonuyla ‘Evet yaptım!’ diye karşılık verdi Annesi, ‘Ama ben görmedim’ dedi Çocuk sesini iyice yükselterek, ‘Yaptım diyorum ya!’ diye bağırdı Kızım tepki göstermekte haklıydı, annesi kendisine güvenmediği için onuru incinmişti Ancak eşim mantıklı düşünmek yerine otoritesini kullanmaya yöneldi: ‘Bacak kadar boyunla annene nasıl cevap veriyorsun, gelirsem yanına o bağıran ağzını yırtarım!’ Çocuğun yanında eşimi eleştirmek istemediğim için yumuşak bir sesle, "Hanım, kızımız yalan söylemez, yaptım diyorsa yapmıştır, birbirinizi üzmeyin" dedim Eşim aynı kızgınlıkla bana döndü ‘Bu çocuğu sen şımartıyorsun! Senden yüz bulduğu için bana böyle cevap veriyor,’ dedi Bu şartlar altında problemi çözmek mümkün değildi Ne yapacağımı bilemedim Üçümüz de gergin bir gece geçirdik"
Çoğu anne babalar çocuğa nasıl yaklaşacaklarını bilemiyorlar Kaş yapayım derken göz çıkardıklarının farkında değiller
"O ZAYIF ALIYOR, BEN ÜZÜLÜYORUM"
Çocuk ilkokula başladığı günden itibaren, sanki okula başlayan kendileriymiş gibi, bütün sorumluluğu anne baba üstlenir Ödevini yapmadığı zaman anne baba huzursuz olur Çocuğun tepesine dikilip ödevini yaptırmadıkça içleri rahat etmez Aslında çocuk adına sorumluluğu üstlenme tâ bebeklikten itibaren başlar Anne yedirir, anne giydirir, anne tuvalete götürür Çocuk adına herşeye anne baba karar verir Çocuğa seçme hakkı verilmez Tok olduğu halde anne elinde kaşık çocuğun ağzına zorla mama tıkıştırır Üşümediği halde üstüste kazak giydirerek çocuğu terletir Çocuğa hediye verildiğinde, çocuktan önce anne baba atılır: "Amcaya teşekkür et"
Her ihtiyacı anne baba tarafından karşılanan, devamlı neyi nerede ve nasıl yapacağı kendisine hatırlatılan, yanlış yaptığında azarlanan ve kınanan çocuklar gölge bir kişiliğe sahiptir Anne babaya sormadan bir iş yapamazlar, kendilerine güvenleri yoktur Karşılaştıkları bir problemi çözmekte güçlük çekerler Böyle çocuklarda okul korkusu çok yaygındır, okula uyum sağlamakta zorluk çekerler
Sorumluluk duygusu kişilik gelişimiyle doğrudan orantılıdır Duygularını, tepkilerini rahatça ifade etmesine, gerektiğinde ‘hayır’ demesine izin verilmeyen çocuklarda bağımsız bir kişilik gelişmediği için sorumluluk duygusu da kazanamazlar Aşırı korumacı ve müdaheleci anne babalar çocuklarında köle bir kişilik geliştirdiklerinin farkında değildir Kendi anne babalarından böyle gördükleri için çocuk yetiştirmenin doğru yolu bu zannederler Baskı ve yönlendirme ile büyüdükleri için kendi duygularıyla bile nasıl başa çıkacaklarını bilemezler
Yeni evlenen okuyucularıma derim ki, bari anne ve babalarınızın düştüğü hatalara siz düşmeyin Çocuk eğitiminde yapılan hataları sonradan telafi etmek mümkün değildir, çünkü çocuğun kişiliğine işlemiş bulunmaktadır Aşırı koruma ve müdahele ile çocuklarınızın kişiliğini öldürmeyin Ölü kişilikli, köle ruhlu insanların ne kendisine, ne insanlığa bir faydası olur Köle zihinli insanlar, emir almaya ve aldıkları emri yerine getirmeye alıştıkları için ancak dikta rejimlerinin işine yarar

Ali ÇANKIRILI


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.