10-11-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kayıp Şehrin Adamı....
Görmediğim bir kadın, beni tanıyorduSanki dalgaların huzurundaki bir kıyıdım Kaçırdığın hayatın peşinden nereye gideceğini sanıyorsunki? Sisli bir samsun akşamıydı, dumanların hikayesini yazıyordu gözlerimİçimde ağlamaklı bir kahkaha, dışımda, platonik bir acı Artık yabancı olduğumu düşündüğüm bir şehrin çıkış kapısındaydımAdımlarım bile yorgundu DurdumUnutulmuş, sevgileri bozuk para gibi harcanmış biri olarak kendimi şarkılara vurdum Bir daha çal dedim adama, çaldıCebimdeki bütün bozukluklarışapkasının içine bıraktım usulca , yürüdümm Bir kent böyle terk edilirdi bilirdim Hoşçakal demeden gitmenin, insanın içine işleyen bir hüznü vardı Dönüşü olmayan vedalar bunu gerektirirdi çünkü O şimdi uykusunda, bir kadın kokusundaydı, yüzünde o yaralı gülüş, yanaklarında birkaç saat öncesinden kalan dudak izlerim Sanki yanlızlar peronundaydımHerkes bir hüzün fırtınasında aartık bu kentte işim kalmadı, son yazdığım şiiri okudum kendime, içim titredi Seni en çok özlediğim gece gidiyorum Belirsiz bir havaya yelken açmayı severim bilirsin Kederle sevişip kaderle sarhoş olduğum bir akşamı hazırladım sana Güneş benden gitti, sendeki ihaneti üflüyor şarkılar Ağacına posta koyan bir yaprak asiliği vardı hep, isyan çiçeği derdim ona Aşk hayatın süsü derdi kadınların, tırnak acısı Ben kaderi hayallerle yendim Hamurum acıyla yoğruldu Kendimi dindirmeyi çocukken öğrendim
|
|
|