Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
biraz, değer, okumaya, uzun

Biraz Uzun Ama Okumaya Değer.

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Biraz Uzun Ama Okumaya Değer.



Sağa Çektim Bekliyorum

Şizofreni zihin bölünmesi anlamına gelen bir hastalıktır Biyolojik ve genetik faktörlerin yanı sıra, özellikle eğitimde tutarsızlık, verilen çelişkili mesajlar yahut belirsiz, anlamsız, korkutucu olaylar ruhsal dünyada bir parçalanmaya yol açabiliyor, bu da sonunda gerçeklerden tamamen kopmayı ve bir hayal dünyasında yaşamayı netice verebiliyordu

Bu delikanlı o noktaya gelinceye kadar neler yaşamıştı kim bilir? "Ben iyiyim doktor abi, ben iyiyim, hiçbir şeyim yok Sağa çektim bekliyorum"

Böyle demişti Hüseyin, daha odaya ilk girişinde On sekiz yaşındaydı Şizofreni hastasıydı Gözlerinde hayalet görmüşçesine bir korku ile hiçbir şey görmüyormuş gibi boş bir bakış yer değiştiriyordu Çocuk gibiydi tavırları Büyümeyi reddetmiş, zamanı geri çevirip küçük bir çocuğun o problemsiz, saf dünyasına dönmüştü sanki Artık mücadeleyi bırakmış, dış dünyaya kapılarını kapatmıştı Kendisine ait bilinmez bir dünyadaydı Neyi neden yaptığını, ne zaman ne yapacağını kestiremiyordu ailesi İnsanlardan kaçıyor, bazen kendi kendine birşeyler konuşup gülüyordu

Ama gariptir, halinden memnun görünüyordu Ve yerli yersiz aynı sözü tekrarlayıp duruyordu :

"İyiyim ben iyiyim Sağa çektim, bekliyorum"

Şizofreni biyolojik ve genetik faktörlerin yanı sıra, dünyada bir parçalanmaya yol açabiliyor, bu da sonunda gerçeklerden tamamen kopmayı ve bir hayal dünyasında yaşamayı netice verebiliyordu Bu noktaya gelene dek neler yaşamıştı kimbilir?

Çocukluğundan ilk hatırladığı, babasından yediği tokattı Oyundan eve biraz geç gelmiş, evdekiler onu çok merak etmişlerdi "Geldim işte sevinin" dercesine masum bir neşeyle yüzüne baktığı babasının öfke dolu bakışları, yediği tokat esnasında gördüğü yıldızlara karışmıştı Neye sinirlenmişti babası, bilemedi Çok korktu ve yatağına gidip ağladı

Babasının asabi olduğunu, bazen işten eve gergin geldiğini, o yüzden ufak şeylere sinirlendiğini, aslında iyi bir insan olduğunu, zamanla annesinden öğrenmişti İyi de kendisinin ne kabahati vardı ki? Hem babası : "Sizin için çalışıyorum, ablanın ve senin geleceğiniz için yoruluyorum"demiyor muydu?

Bizim için çalışıp yorulduğu ve sinirleri bozulduğu için bizi dövmesi nasıl işti? Bizden intikam mı alıyordu yoksa? Neden ki? Bazen aslan oğlum, akıllı oğlum derdi babası kendisine bazen de salak, haylaz Ne zaman, nasıl tepki alacağını bilemiyor, güvensizlik içini kemiriyordu Babasına bile güvenemeyecekse, bu dünyada kime güvenebilirdi ki?

Annesi babasının aksine, çok şefkatliydi Bir o kadar da evhamlı Devamlı peşinde dolaşır, hasta olacaksın der, başka bir şey demezdi Bu aşırı ilgiden boğulacak gibi oluyordu bazen Ama seviyordu kendisini, dövmüyordu ya, yetebilirdi bu Bu sevgi uğruna bazen kişiliğini feda etmesi gerekiyordu ama olsundu

Hep sevildiğini bilmek güven vericiydi zira Ama maalesef her zaman sevmiyordu annesi onu Uslu olduğu zamanlarda geçerliydi bu sevgi Şartlı bir sevgiydi yani Annesinin hoşlanmadığı bir şey yaptığında: "Seni doğuracağıma taş doğursaydım" sözünü sık sık duydu

Bir gün dayanamayıp: "Acaba benim gerçek annem - babam siz değil misiniz?" sorusunu sorduğunda, annesi öfkeli gözlerle, "Saçmalama salak" diye bağırdı Bu cevap acaba ne anlama geliyordu?

Bazen annesiyle babası kavga ederlerdi Daha doğrusu, öyle hissediyordu İçeriden bağırışlar gelir, yanlarına gidince susarlardı Bir şey yokmuş gibi davranırlardı Ama evde birkaç gün sessiz bir gerginlik olurdu İçini dağlardı bu gergin dönemler Neydi problem, anlayamadı hiç Neden anlatmazlardı ki Problem varsa söylesinler, yoksa güzel güzel sohbet etsinlerdi Böylesi daha mı iyiydi sanki? Suratsız bir çocuk olmuştu artık

Evlerine bir misafir geldiğinde ise, keyif biraz yerine gelirdi Ana baba ne kadar gergin de olsalar misafirin yanında gülümserlerdi çünkü Yalancıktan da olsa onları öyle mutlu, kibar, konuşkan görmek hoşuna gidiyordu Hoşuna gidiyordu da, neden bizbize iken böyle davranmıyorlardı ki? Biz komşulardan daha mı değersizdik

Saflık derecesindeki patavatsızlığı misafirliklerde başına dert oldu Anne - babasının evde, keltoş, dedikleri komşu, evlerine misafir olduğu bir gün ona, "keltoş" diye seslenince buz gibi bir hava esmişti Ablası çimdikledi Yanlış mı söylemişti adını yoksa? Adı bu değil miydi? Niye öyle diyorlardı o zaman? Gelen giden arttıkça, çelişkiler de artıyordu

"Yine mi o gıcık tipler geliyor? / Aman efendim ne iyi oldu da geldiniz "

"O Ayten de çok saçmalıyor canım / Haklısın Aytenciğim çok haklısın "

"Keşke evde yok deseydin / İnanın çok özlemiştik"

Bir kenara çekilmiş, sessizce izliyordu çoğunlukla Bu karmaşık oyunun kuralı acaba neydi?

İlkokula başlayışını, evdeki sıkıntılardan kaçış olarak, sevinçle karşılamıştı Ama siyah önlükler, anlamsız kısıtlamalar olmasa daha iyi olurdu Hele bazen bayat nutuklar atıp bazen de bazen de öfkeyle bağıran asık suratlı öğretmenler olmasa çok da güzel olabilirdi Nutuklarda başka konuşuyorlardı, koridorlarda başka

"Gelecek sizin elinizde / Siz haylazsınız"

"Okuyup büyük adam olacaksınız / Adam olamazsınız siz "

"Bu ülkenin umudu sizlerde / Sizi her gün dövmek lazım"

"Atatürk bu ülkeyi sizlere bıraktı / Aptallar!"

Anlayamıyordu çoğu şeyi Atatürk'ü öğretmişlerdi ona önce ve sonra ve hep

Beden eğitimi dersinde bile: " En büyük o! Bizi kurtardı Bir millet yarattı"

Ama Hüseyin dedesinden: "Allah en büyüktür, tek yaratıcı Odur" diye öğrenmişti

Bir gün öğretmenine "Allah mı büyük Atatürk mü" diye sordu Öğretmen ona ters ters baktı ve:

" Böyle saçma soruları bir daha sorma, fena olur" dedi Korktu yine Korkmaya alışmıştı zaten Korkutucuydu dünya Nasıl korunacaktı?

İlkokul öğretmeni kopyaya çok kızardı Bir kez sınavda kopya çeken bir arkadaşını sınıfın ortasında evire çevire dövmüş, hatta bacağını kanatmıştı Kopya kötüydü, çekmemeliydi Hiç çekmedi de Son sınıfta ilkokullar arası bilgi yarışmasına katıldılar Final yarışmasında öğretmeni yanlarına yanaştı: "şöyle bir soru gelece cevabı da şu" diye fısıldadı Duymazdan geldi Kopya kötü değil miydi? Öğretmen kendilerini deniyordu herhalde Yarışma sonrasında öğretmen: "beni niye dinlemediniz? Size cevabı söyledim Ya yarışmayı kaybetseydiniz?"diye bağırınca, kafası iyice karıştı

Bir gün birisi " Bunlar kamera şakasıydı" diyecek diye bekliyordu Ama ya değilse? Bir de kafasındaki çelişkileri tutabilseydi! Anlaşılan, onları kendi kendine ve kendince çözmesi gerekecekti Yapabilirse!

Susmak çok iyiydi aslında Zaten ilkokulda öğretmenleri hep: "Susun çok konuşmayın bakayım" derdi Ama lisede öğretmenler: "Niye aval aval bakıyorsunuz, derse katılın biraz, sizin gibi koyunlar

yüzünden bu millet geri kaldı" deyince, sessiz ve uslu olma konusunda da çelişkide kaldı Büyümeseydi keşke Hep küçük bir çocuk olarak kalsa ne iyi olurdu Zaten genellikle odasında tek başına oyuncaklarıyla oynamasına, onlarla konuşmasına, annesi: " Hala çocuk gibisin" diye tepki gösteriyordu

Ergenliğe girdiğinde garip şeyler yaşamaya başladı Öteden beri bildiği bedeninde o güne dek bilmediği şeyler oluyordu Ama kimseye soramadı Kimse de ona, neler olup bittiğini doğru düzgün anlatmadı Ayıp deyip sustular " Kızların şeyi var mı" sorusunun cevabını bile arkadaşlarıyla başbaşa verip üç ayda öğrenebildi Yine o dönemde öğrendiğini sandığı bir yığın şeyi düzeltmesi yıllarını alacaktı Zaten kızlardan yana başı dertteydi hep Çıktığı bir kız olmadığı için arkadaşları kendisiyle alay ediyorlardı Üzülüyordu Nedense sırf bu alaylardan kurtulmak için, hoşlandığı bir kızı gözüne kestirdi Ders aralarında onunla konuşmaya başladı Hatta ona aşık oldu bile de denebilirdi Ama bu kez de aşık olmasıyla alay edildi İnsanlar neden böyleydi ki?

Bir gün teneffüste hoşlandığı kıza:" Seni seviyorum" demek geldi içinden Dedi de Ama kız ağlamaya başladı Hatta kendisini öğretmene şikayet etti Tabii ki dayak yedi öğretmenden

Çok üzülmüştü Durumu düzeltmek için kızın yanına gitti, özür diledi

ve: " Tamam seni sevmiyorum" dedi Ama kız buna da ağladı Yine şikayet edildi, yine dayak yedi, yine anlayamadı neler olup bittiğini Şu kızlar da garipti doğrusu

Okul dışındaki kızlara yöneldi ilgisi Yaşça büyük, tecrübeli abilerle gezmeye başladı Çok şey öğrenebilirdi onlardan Öğrendi de Caddelerde gezip, gelen geçen kızlara laf atmaya başladı

" Üf abi şu kıza bak, çok güzel"

" Hakkatten Hüseyin ne kız bee"

" Sana bakıyo oğlum, asıl şuna"

" Yok abi şu gelene asılayım Baksana o daha hoş Değil mi Ali abi?"

Değildi maalesef "Daha hoş" deyip laf attığı kız, Ali abinin kız kardeşiydi Birkaç küfürle paçayı kurtardı Sahipsiz kızlara asılmak iyiydi, sahipliler ise bacımız olurdu Ama sahipsiz dediklerimiz de bizim gibi birilerinin ablası ya da kardeşi değil miydi? Acaba şu an ablasına kim nerede laf atıyordu?

İğrendi bu çifte standarttan Çözemedikçe çözülüyordu Çok kızla çıkmak makbuldü arkadaş çevresinde Popüler bir delikanlının fazla kız arkadaşı olmalıydı Ama kızların erkeklerle fazla çıkmaları iyi değildi " Kaşar" damgasını yerlerdi Peki o zaman erkekler kiminle çıkacaktı ki?

Mesela kendisinin kız arkadaşlarıyla gezmesi anne babasının hoşuna gitmişti Ama ablasının bir erkekle çıkması evdekilerin en büyük korkusu idi Kendisine bir kız telefon edince, "Aslan oğlum" diyen bakışlar gezinirdi üzerinde Ama ablasını bir erkek ararsa evde kıyametler kopardı "Bu tutarsızlıklar beni deli edecek" diyordu içinden Sonunu hissetmişti sanki

Kur'an okumanın ve ondaki emirlere uymanın çok güzel olduğunu öğrenmişti lise yıllarında Anne babası Kur'an okumazlardı ama " Okumak lazım iyidir" derlerdi " Okumak lazım iyidir " derler, ama okumazlardı Normaldi artık bu çelişkiler, pek üstünde durmadı

O, okudu etkilendi Namaza başladı Kızlarla mesafeli olması gerektiğini de öğrenmişti Kız arkadaşlarıyla samimiyetini azalttı Bira içmez oldu TV izlemedi, sohbetlere gitti Bir gün, anne babasını fısır fısır konuşurken gördü O akşam babası onu karşısına alıp konuşmaya başladı Bir problem olduğunu anlamıştı Bir problem olmasa babası onunla konuşmazdı çünkü, ancak bir problem varsa konuşurdu Sonunda babası dilinin altındaki baklayı çıkardı

" Evladım, aşırı gitme Namazını da kıl, gereğinde bara pavyona da git Kur'an da oku, kızlarla gezip içki de iç Dengeli yaşa"

"Nerede yazıyor bu denge baba?" diye sordu

Babası sinirlenip işte burada yazıyor ve avucunu gösterip yanağına okkalı bir tokat yapıştırdı

Ağlamıyordu artık Etkileniyormuş gibi yapmaya çalışıyordu Ama direnci zayıflamıştı Kur’anı da namazı da bıraktı

Evlerinde televizyon hep açık dururdu Bazen açık-saçık programlar olurdu Spiker: "Şok şok! Şu rezilliğe bakın!" diye ekranı inletirken bir yandan da o rezillikler en ayrıntılı biçimde gösterilirdi Babası da hem onları seyreder, hem de: "Tövbe tövbe! Başımıza taş yağacak, şunların yaptıklarına bakın" derdi "Baba başka kanala geçelim" deyince de, "Biraz bakalım canım meraktan izliyorum zaten, neler olup bitiyor bilmek lazım" diye cevap verirdi Babasının bakışlarında merak denilemeyecek garip bir pırıltı olurdu oysa Hüseyin farkındaydı bunun

Lise son sınıfta siyasetle ilgilenmek ama aşırı gitmemek gerektiğini öğrendi, nasıl olacaksa?

Ve haber programlarını izlemeye, gazetelerdeki köşe yazılarını okumaya başladı Bir çok şey öğrendi, özellikle dış politika konusunda Batılı olmak lazımdı Batılılar bizden üstündü

Yok hayır biz en üstündük Sadece biraz geri kalmıştık Ama en güçlü, en akıllı bizdik

Bu millet adam olmazdı Biz batılıları seviyorduk ama onlar bizi sevmiyordu

Onlar bizi sevmediği için biz de onları sevmiyorduk Ama onlar gibi olmalıydık yine de

Sevmeliydiler bizi, biz onları sevmesek de Hele Yunanlılar bize iyice düşmandılar Biz de onlardan nefret ederdik Hep savaşmış, hep yenmiştik onları Ama aslında kardeştik Bazen bizden korktukları söylenirdi Sinirlendiriyordu bu bizi Bizden neden korksunlardı ki? Fazla sinirlenirsek canlarına okurduk biz onların Korkmasınlardı bizden

Araplar ise zaten oldum olası bizleri sevmezlerdi Biz de onları hiç sevmezdik Ama onlar bizi neden sevmiyordu ki? Biz onları hep sevmiş, iyilik yapmış değil miydik? Oysa onlar bize hep kötülük yapmak istiyorlardı Bizi sevmeleri lazımdı Ama bizim onları sevmememiz lazımdı

Zihni iyice dağılmaya başlamıştı İçine kapanmaya başladı Odasından çıkmamaya başladı Hayallerle avundu Hayallerinde her şey netti, kontrolü altındaydı En iyisi buydu galiba Ama annesi neden ona garip garip bakmaya başlamıştı ki?

Askere gitmeden önce bir işe girip çalışmak istedi Birkaç yere baş vurdu Torpilliler yüzünden ilk başvurduğu işe alınmadı Babası öfkelendi: " Bu torpil yüzünden memleket batacak" dedi Bir hafta sonra ikinci başvurduğu yer için torpil bulunca sevindiler Başkası lehine olunca kötüydü torpil Ama bize yapılınca iyi oluyordu

İş yerinde bir kıza aşık oldu Tutunacak bir dal arıyordu bu çalkantılar arasında Her şey bozulmuştu, o kız tertemizdi Onunla hayatı sihirli bir değnek değmişçesine değişecekti O da Hüseyin'i sevecekti mutlaka, hatta seviyordu galiba Zaten iş yerinde sudan bir sebepten bağırmıştı ona, tıpkı küçükken

annesinin yaptığı gibi Seviyordu kesin, ama tutucu bir aileden geldiği için bunu pek belli etmiyordu Özellikle sessiz, mazbut bir kız oluşundan hoşlanmıştı onun

Ama yaz gelince son hayal kırıklığını yaşadı Sevdiği kız bazen kısacık etekler giyiyordu Otururken de görünmesin diye habire çekiştiriyordu Niye kısa giyiyordu ki o zaman? Uzun giyse rahat ederdi

Dayanamayıp bunu söyledi bir gün Kız utançla karışık gülümsedi, ama giyimini değiştirmedi

Sonra bir gün yazın onun plajda bikiniyle dolaşıp erkek arkadaşlarıyla denize girdiğini öğrendi

" Nasıl yani!"

Karşımda oturmuş kendi kendine konuşup gülen bu delikanlı, aslında kendince kurtuluşu seçmişti anlaşılan Çocukluğundan beri bu hayatı, bu insanları çözememiş, doğru bir pusula, tutarlı bir rehber bulamamış, çifte standartların, yaman çelişkilerin çekiştirmesine daha fazla dayanamamış ve

huzuru ancak gerçeği reddederek bulmuştu işte Bu kuralsız trafik, üstüne gelenler, arkadan sıkıştıranlar, yol isteyenler, küfredenler yüzünden, hayat yolunda sağa çekmişti Bekliyordu

" Ben iyiyim artık, hiçbir şeyim yok doktor abi, çok iyiyim ben Sağa çektim bekliyorum!"

[size="2"]

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.