Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
efsaneleri, sakarya

Sakarya Efsaneleri

Eski 10-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Sakarya Efsaneleri







Sakarya Efsaneleri



Ana Tanrıça

Mitolojiye göre, Friklerin Ana Tanrıçası Kibele'nin kocası Atis'i, Sakarya nehrinin kızı Nana doğurmuştu Nana, Sakarya'nın güzellikte eşsiz kutsal perilerinden biriydi Bahar geldi mi Sakarya nehri açılıp saçılıyor, su perileri, yeşeren toprakların dallarında, çiçeklerinde, güzel kokularla tabiata kucak açıyorlardı Nana, böyle bir bahar günü, çiçekli bir badem ağacına 'şık olmuş, beyaz bir badem içini bağrına basarak gebe kalmış, sonunda Atis, ya da Temmuz'u doğurmuştu Temmuz ayı, adını buradan almaktaydı Ana Tanrıça Kibele'nin şehri, bugün Sivrihisar'ın on iki kilometre güney doğusundaki Pessinus olarak bilinir Bugün, bu şehrin yerinde arkeolojik kazılar yapılmakta ve Kibele tapınağı meydana çıkarılmaktadırEskiçağ Anadolu efsanelerine göre, Kibele aynı zamanda hayat ve bereketin tanrıçasıydı, tabiatın anası sayılıyordu İlkbaharda kız, yazın çeşitli ürünleri doğuran ana oluyordu Kibele'ye ay tanrıçası gözüyle de bakılıyor, ay hilâl şeklindeyken kızı, dolunayken gebe kadını temsil ediyordu Sakarya da Anadolu tapınağının damarında dolaşan, ona can veren, güç kazandıran kan misali bir hayat kaynağıydı Bundan dolayı Sakarya nehri yüzyıllar boyu kutsal sayılmış, susuz, bağrıyanık Anadolu toprağını sulamış, geniş ovaları, yaylaları kıvrım kıvrım dolaşarak Karadeniz'e kavuşmuştur



Sapanca'nın Efsanesi

Sapanca gölünün bir efsanesi var, dilden düşmez Yeri gelmişken bir de biz anlatalım: Bir zamanlar Sapanca gölünün yerinde, verimli topraklar, bu toprakların üzerinde de zengin, varlıklı bir kasaba varmış Kasaba halkı zenginmiş, varlıklıymış ama, gözlerini dünya malı bürümüş, bencillik ve cimrilik ruhlarını karartmış Bir gün, Adapazarı'nın güneyindeki Erenler tepesinde oturan, gözünü dünyaya kapamış, gönlünü aşk ve sevgiyle doldurmuş erenlerden bir eren, bu kasabaya inmiş Selam vermiş, selamını almamışlar, konuk olmak istemiş, kimse "buyurun" dememiş, hangi kapıyı çaldıysa yüzüne kapanmış, bu fakir, fakat gönlü zengin dervişe bir bardak içecek su bile vermemişler Derviş gönlü bu, bir kırıldı mı onarılmaz, onarılsa da faydası olmaz Akşama değin yorgun-argın, aç-susuz kasabayı terk ederken, ötelerde küçük bir kulübeden sızan mum ışığına doğru yönelmiş, bir de bu kapıyı çalayım, belki bir gönül yoldaşı bulurum diye düşünmüş Bu, kasaba halkına sapan yaparak geçimini sağlayan fakir bir sapancının iş yeriymiş Kapıyı çalmış, az sonra sapancı güler yüzle konuğuna açmış kapıyı:

-Buyurun, hoş geldin, safa geldin Ocaktan tencereyi şimdi indirdim Bir konuk göndermesi için Tanrı'ya niyaz ediyordum, demişDerviş memnun, baş köşeye oturmuş Sapancı sofrayı kurmuş, nesi var, nesi yoksa dervişin önüne getirmiş Yemekten sonra, içi talaş dolu yatağını sermiş, konuğunu yatırmış Sabah, erkenden kalkmışlar Derviş, Sapancı'dan izin istemiş, Sapancı da onu karşıdaki tepelere kadar uğurlamış Dönüşünde bir de ne görsün Kasabanın yerinde koca bir göl var Ne ev-bark kalmış, ne tarla-tapan Koca göl, hepsini bir anda yutuvermiş Kendisinden başka hayatta kimsecikler yok Dervişin ahı tutmuş, kırılan bir gönül, bir kasabaya mal olmuş O günden sonra, bu koca göle Sapanca adını vermişler Adapazarı'nın Erenler Tepesi, aynı zamanda Ağaç Baba'nın yattığı yerdir Ağaç Baba, bahar geldi mi, ormana iner, boş tarlalara fidan diker, ağaç yetiştirirmiş Ağaç Baba'nın diktiği fidanları koparan, ya da yetiştirdiği ağaçları kesenlerin elleri kurur, bu yüzden kimse ormanlara el süremezmiş Ölürken, Ağaç Baba'nın vasiyeti şu olmuş:

- Benden sonra, çocuklarınızın mutlu, topraklarınızın verimli olmasını istiyorsanız ağaçlarıma dokunmayın Benim hayır duamı almak, dünya ve ahiretinizi ma'mur etmek istiyorsanız ağaç dikiniz Ağaç Baba öleli, yıllar, yüzyıllar olmuş Ama ölmeyen, halk arasında yaşayan bir vasiyeti var Bu vasiyeti yalnız Sakarya için değil, tüm Anadolu için kabullenmek gerek

Sakarya'da efsane üstüne efsane Bitmez tükenmez Anadolu, ondan bir parça Sakarya

Sessiz, fakat derin Şairin dediği gibi:

Hani bir nehir var ya,

Sessiz sessiz akar ya!

Bir adı Anadolu

Bir adı da Sakarya

İçine dönük, derin

Kaynağı perilerin

Mavi, yeşil gözlerin

Yürekleri yakar ya!

Kutsal sütünü nehir

Toprak anaya verir,

Doğmuş bir güzel şehir

Adı Adapazar ya!



Sapanca gölü Söylencesi

Günün birinde Sapanca'ya bir ermiş gelirSelam verir selamını alan olmazKonuk olmak ister kimse konuk etmek istemezAkşama yorgun argın kasabadan dönerken uzaktan ışık sızan küçük bir kulübe görürBir adım daha atacak gücü kalmamıştırKulübeye varır,kulübede geçimini sapan yaparak sağlayan iyi yürekli bir insan yaşamaktadırErmişi güler yüzle karşılar:buyur eder"Hoş geldin safalar getirdin aşı şimdi ocaktan indirmiştim Tanrıdan bir misafir istiyordum sen geldin" der ve en rahat köşeye misafirini oturturİzzeti ikramda bulunurDaha sonra da yatacak yer gösterip yatırırDavranışı ermişi çok memnun etmiştir

Ertesi gün erkenden kalkarlarErmiş teşekkür edip izin ister ve yola koyulurSapancı da karşı tepelere değin onu uğurlarDönüşte aşağıdaki kasabayı göremezYerinde kocaman bir göl olmuşturKüçük kulübesinden başka ev kendisinden başka insan kalmamıştır

Kasaba tüm kötülükleriyle yok olmuşturO günden sonra göle Sapancı Gölü denilirZamanla da bu Sapanca'ya dönüşür


Ağaç Baba Söylencesi

Adapazarı'nın Erenler Tepesi'nde Ağaç Baba adlı bir ermiş yaşarmışSöylenceye göre Ağaç Baba bahar gelince ormana iner,boş tarlalara fidan dikerağaç yetiştirirağaç Baba'nın diktiği fidanlara el sürenin,onlara zarar verenin elleri kurur;Başına her türlü kötülük gelirBu yüzden kimse ormana el süremez

Söylenceye göre Ağaç Baba ölüm döşeğinde iken "Benden sonra çocuklarınızın mutlu,topraklarınızın bereketli olmasını isterseniz ağaçlara dokunmayın benim hayır duamı alarak ,dünya ve Ahirette mutlu olmak istiyorsanız ağaç dikin" diye vasiyet eder

Günümüzde de yörede ağaçlara zarar verenlerin kötülük göreceklerine inanılır



Beş köprü söylencesi

Günün birinde sakar Dede adında bir ermişin yolu bu yöreye düşerSakarya üzerindeki Beşköprü'den durdurulup geçiş vergisi istenirDede parası olmadığını ve bu parayı ödeyemeyeceğini söylerFakat parası yoksa köprüden de geçemeyeceği kendisine söylenince ellerini açıp Tanrı'ya dua ederDuası bitmeden nehir yer değiştirip ovadan akmaya başlarsakar Dede'nin gösterdiği ovadan akmaya başlamıştır

İnanışa göre o günden sonra nehrin adı sakar diye anılmaya başlarBu ad zamanla Sakarya'ya dönüşmüştürErenler Tepesi'ndeki ermişin de Sakar Dede olduğuna inanılır


Şeyhler Köyü'ne ilişkin Söylence

Orhan Gazi Akçakoca'ya doğru ilerlerken Şeyhler Köyü'nün biraz güneyinde mola verir;Konaklar Köyden Şeyh İsmail Askerlerin karnını doyurmayı üstlenmiştirKarargaha gider,askerlerin önüne ,bir kişilik yemek bırakırOrhan Gazi buna kızar ama ,askerler doymuş yemek artmıştır bile Orhan Gazi Şeyhin bu kerameti karşısında elini öper,bir dileği olup olmadığını sorarŞeyh ezan sesinin duyulduğu alanın kendisine bağışlanmasını isterBu dilek yerine getirilir

İnanışa göre "Hacet Bayramı " , her yıl o günün anısını yaşatmak için düzenlenirBu bayramda yemekler ne denli az,konuklar ne denli çok olursa olsun,herkesin karnı doyar

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.