Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
akıncılar, hakkında

Akıncılar Hakkında

Eski 10-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Akıncılar Hakkında



Akıncılar Hakkında

Akıncılar düşman bölgelerine ganimet için akınlar düzenleyen Türk kökenli ya da Türk kökenli olmayan düzensiz süvari gönüllüleriydi Akıncılar 14-16 yüzyıl boyunca Osmanlı genişlemesi için hayati öneme sahiptiler Akıncılar, yakaladıkları esirlerden aldıkları bilgileri merkeze iletirlerdi Akınlar, katılan akıncı sayısına göre isimler alırdı 100 kişiden az akıncıyla yapılana çete, 100’den fazla kişiyle yapılana haramilik, akıncı beyinin kumandası altında yapılana ise, akın denirdi

Akıncılığın temelinin Osman Gazi döneminde, Köse Mihal tarafından atıldığı söylenir Orhan Gazi zamanında daimî piyade ve süvari askerlerinin teşkiline kadar hep akıncılar kullanılmıştır Osmanlı uç beyliği 'nin kısa sürede devlet hâline gelmesi de, akıncılar sayesinde olmuştur Akıncılığın bir ocak şeklinde kurulmasında Evrenos Beyin büyük emeği olmuştur

İlk zamanlar akıncı beylerinin çoğu, Osman Gazinin yoldaşları olan kumandanların çocuklarıydı Akıncı beylerinin yetkileri çok geniştir, onlar istediklerini ocağa alır istemediklerini de ocaktan çıkarabilirlerdi Divan-ı Hümâyun bu işlere hiç karışmazdı Çok güvenilen akıncı beyi büyük bir yetkiye sahipti, emirleri doğrudan doğruya padişahtan alırdı

Akıncı beylerinin rütbeleri sancak beyi seviyesindeydi Akıncı eri, yüzlerce defa canını ortaya koyduğu için, diğer birçok ocağın subayından imtiyazlıydı Akıncılar içerisinde fedai, dalkılıç, serdengeçti, deli, azap, gönüllü, beşli gibi şahıs ve grup isimleri vardı 16 yüzyıl sonlarında 40 bin olan akıncı mevcudu, zaman içerisinde artma ve azalmalar göstermiştir

Silâh ve teçhizatları uygun olmadığından, akıncılar kale kuşatmasına katılmazlardı; ancak akıncı fedâilerinden serdengeçtiler, kuşatılmış kaledeki düşmanın arasına dalarlardı Akıncılar, sürekli ordu birliklerine dahil değildir Rumeli’de serhat boyları 'na yakın yerlerde yaşayan akıncılar, sınır bölgelerinde pürüz çıkaran düşman memleketlerine âni baskınlar tertipleyerek onları yıpratırlardı

Bu gruplar içerisinde en ilginci ‘deli’ adı verilendir Bu süvariler, 15 yüzyıl sonlarından itibaren istihdam edilmişlerdir Önceleri sadece Avrupa’daki sınır boylarında kullanılan deliler, ‘bayrak’ adı altında 60’ar kişilik ocaklara ayrılırdı Başlarındaki kumandanlarına Delibaşı denirdi Delibaşın altında gönüllü ağası ve bölük ağası gibi zabitler vardı Deli süvarisi olmak isteyen, cesaretiyle kendini ispatlamak zorundaydı 16 yüzyılda kurt, sırtlan, pars gibi vahşi hayvan derilerinden yapılmış elbiseler giyen delilerin, atları da akıncılarınki gibi çevik ve dayanıklıydı Delilerin silâhları ise, akıncılarınki gibi kılıç, kalkan, mızrak, balta ve bozdoğandı

Akıncılığa kabul edilmek çok zordu Bunun için doğrudan doğruya gönül rızası gerekirdi Zîrâ kötü bir akıncı, birliğin mahvına sebep olabilirdi Çok süratli intikâl, seri hareket, harikulâde süvarilik, fevkalâde silâhşorluk bu işin olmazsa olmazlarındandı Bazı istisnalar haricinde akıncılık, babadan oğul’a geçerdi Akıncılar savaş zamanlarında ordudan önce düşman arazisine girerek, orduya yol açar ve kurulması muhtemel pusuları bozardı Akıncılar düşman topraklarına girecekleri zaman, kademeli olarak birkaç bölüme ayrılır, ilk kuvvetin karşısına mukavemet eden bir düşman çıkarsa, arkadakiler yetişip ona yardım ederdi Akıncıların hücumları âni ve sert olduğundan, hemen her zaman düşman kuvvetlerini sarsıp dağıtırdı Ayrıca ordunun yolu üzerindeki hububat muhafazasını sağlamak, esirler vasıtasıyla düşmandan haber toplamak, köprü ve geçit gibi yerleri emniyet altında tutmak da akıncıların vazifeleri arasındaydı

Akıncı olabilmenin şartlarından birisi de, Türk olmaktı Devşirmelerin devletin her kademesine, hatta sadrazamlığa kadar, yükselebilme imkânı varken, akıncı olmaları imkânsızdı Bir akıncı adayı; imam, köy kethüda'sı veya dürüst birini kefil göstermek zorundaydı

Akıncı ordu birlikleri diğer ordu ocakları gibi komuta kademesine bölünürdü Her on akıncıyı onbaşı; yüz akıncıyı subaşı; bin akıncıyı da binbaşı komuta ederdi Bir hareketin akın adını alabilmesi için, bu akına beyinin katılması gerekiyordu Bu komuta zincirini, bütün kuvvetlerin başında olan akıncı beyi tanımlardı Akıncı beyini devlet tayin ederdi Bu önemli kumandanlık uzun süre Mihaloğlu, Evrenosoğlu, Turhanoğlu, Pehlivanoğlu[kaynak belirtilmeli] ve Malkoçoğlu gibi ünlü akıncı ailelerinde kalmış ve babadan oğula intikal etmiştir Mihaloğlu, Sofya’da; Evrenosoğulları, Arnavutluk'ta; Turhanoğulları, Mora’da; Pehlivanoğulları, Kafkasya'da; Malkoçoğulları da Silistre dolaylarında bulunurlardı Osmanlı’da akıncılar, merkezî idareye bağlı değildi, sınır boylarında ocaklar hâlinde teşkilâtlandırılmıştı Her mıntıkanın kumandanı ayrıydı ve akıncılar mensup oldukları sülâlenin ismiyle anılırdı

Akıncıların en yiğitleri ‘dalkılıç’ ve ‘serdengeçti’ adı ile anılırdı Bunlar akıncıların fedai kısımlarıydı Bu fedailerin düşman içine dalmak ve mahzûr bulunan bir kaleye girmek gibi çok zor görevleri vardı Bu yiğitlerin çoğunun böyle bir vazifeden geri dönme ihtimalleri azdı İhtiyar Cezzar Ahmet Paşa karşısında ilk yenilgisini tadan Napolyon’un şu sözleri, Osmanlı askerini anlamak açısından mânidârdır: “Osmanlı askerini dalkılıç olmaya mecbur edecek kadar sıkıştırmak el vermez, bir kere dalkılıç olmayı göze almış birkaç yüz adam meydana çıkarsa, mağlup olmamak mümkün değildir

Akıncılar, ordunun genellikle beş günlük mesafe ilerisinde yol alırlardı Bir düşman ordusuna dalmak gerektiği zaman, bu vazifeyi yapacaklar ordudan ayrılır, düşmanı vurmak icabeden yere kadar giderler, âni ve şiddetli şekilde düşman saflarına dalarlardı Bunun neticesinde düşman şaşırır ve bozguna uğrardı

Düşmanın iktisadî ve mânevî yapısını alt üst ederek savaşın kazanılmasında önemli rol oynayan akıncıların akın taktiği şöyleydi: Akıncı ordusu belirli bölümlere ayrılır, ayrılanlar da daha küçük birliklere bölünerek yollarına devam ederdi Sefer yapılacak ülkede her birliğin ele geçireceği şehir ve kasabalar önceden kararlaştırılır, dönüşte birlikler gene belirli yerlerde, fakat daha önce ayrıldıkları mevkilerde olmamak üzere birleşerek, vatan topraklarına dönerdi Bu durum düşman ülkesini korku içerisinde bırakırdı Kasırgalar gibi esip geçen akıncıların, ne zaman, nerede ortaya çıkacakları hakkında yüzlerce söylenti çıkardı

Devlet tarafından akıncıların isimlerini, eşkallerini ve tımara (toprağa) sahip olanların listelerini gösteren bir defter tutulurdu Defterler iki nüsha hâlinde tanzim edilir, bunlardan biri merkezdeki defterhanede, diğeri de akıncıların bulundukları eyalet veya sancakların kadılıklarında muhafaza edilirdi Böylece herhangi bir yolsuzluğa meydan verilmezdi Her akın sonunda şehit veya malûllerin yerine, kuvvetli gençler akıncı olarak kaydedilirdi Akıncılara tahsis edilen bir maaş yoktu Elde ettikleri ganimetlerin 1/5’ini pençlik (humus) vergi olarak verdikten sonra, kalanlarla geçimlerini temin ederlerdi Bazılarının ise tımarları (işleyebilecekleri toprakları) vardı

Akıncıların atları hızlı, dayanıklı ve süratli olanlardan seçilirdi Akıncılar sefere çıkarken yanlarında dört-beş at götürürler, yorulan atları konak yerlerinde bırakarak, hız kaybetmeden yollarına devam ederlerdi

Uzun mesafeleri, kısa sürede koşabilecek şekilde yetiştirilen ve birçok meziyeti olan akın atlarının eskisi kadar yetiştirilememesi, bu teşkilâtın zayıflama sebeplerindendir Fetihler döneminin sona ermesi ve duraklama devrinin başlaması ile akıncılar görülmez olmuştur 1595 yılında Koca Sinan Paşa'nın Eflak’ta Prens Mihal’e yenilmesi üzerine Tuna’nın öte yakasında kalan akıncıların ve akın atlarının pek çoğu telef olmuştur

16 yüzyıldan itibaren sayıları iyice azalan akıncılar, geri hizmetlerde kullanılmaya başlanmıştır Akıncıların yerini bu dönemden sonra Kırım Hanları'nın emri altındaki Tatar askerleri almıştır Akıncı adı 1826 yılında resmen ortadan kalkmıştır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.