Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
babür, büyük, fatihi, ferganalı, hindistan’in, kimdir, türk’tür, şah

Babür Şah Kimdir?,Hindistan’İn Büyük Fatihi Babür Şah Ferganalı Bir Türk’Tür.

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Babür Şah Kimdir?,Hindistan’İn Büyük Fatihi Babür Şah Ferganalı Bir Türk’Tür.



BABÜR ŞAH Kimdir?,Hindistan’ın büyük fatihi Babür Şah Ferganalı bir Türk’tür
BABÜR ŞAH Kimdir?,Hindistan’ın büyük fatihi Babür Şah Ferganalı bir Türk’tür
BABÜR ŞAH

Osmanlı İmparatorluğunun, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarında, yüz ölçümü 8 milyon kilometrekarelik bir araziye sahip olduğu XVI yüzyıl, Türk tarihinin altın devirlerinden biridir Çünkü bu dönemde, 5 milyon kilometre yüz ölçümü olan Hindistan’da da bir Türk İmparatorluğu kurulmuş bulunuyordu

Hindistan; zenginliği, enginliği esrarla dolu bir dünya olarak, insanlık aleminin hayalinde her devirde yaşamış bir kıtadır Asırlar boyunca Hindistan’a bir sel gibi akınlar olmuş, birçok kavimler Hindistan’ın her bucağında medeniyetler kurmuşlardır Arîler, Persler, Büyük İskender ve nihayet Türkler, Hindistan topraklarına girerek birçok devletler meydana getirmişlerdi Bu devletlerin içinde Hindistan’ın en büyük medeniyetini Babür Şah ve oğulları kurmuştur

Hindistan’ın büyük fatihi Babür Şah Ferganalı bir Türk’tür Babür, Türk Barlas Kabilesine mensup olup, Timurlenk’in torunudur Fergana hükümdarı Ömer Şeyh Mirza’nın oğludur 14 Şubat 1483 tarihinde Batı Türkelinde bulunan Fergana’nın Andican kasabasında dünyaya gelmiştir

O zamanlar Timurlenk’in kurduğu devlet parçalanmış, torunları ayrı ayrı devletler kurmuşlardı Bunlardan Ebu Said, Maveraünnehir’de, Hüseyin Baykara Horasan’da, Babür’ün babası Şeyh Mirza ise Fergana’da hükümdar bulunmakta idi Şeyh Mirza’nın son zamanlarında kardeşler arasında kavga başlamıştı Bu iç mücadeleler devam ederken 1494 tarihinde Şeyh Mirza vefat etti

Babür Şah, 11 yaşında babasının tahtına oturduğu zaman amcası Semerkant Hanı Sultan Ahmet ve dayısı Taşkent Hanı Mehmet Fergana’ya hücum etmekte idiler Babür, babasının kudretli kumandanları sayesinde bu tehlikeyi atlattı Fakat Babür’ün gençlik hayatı, bundan sonra, tehlikeli ve pek heyecanlı maceralarla geçti Her hadise, zekî ve cesur olan Babür’ün tecrübesini arttırmakta idi Babür, büyük atası Timur’un muhteşem hükümet merkezi olan Semerkant’ı zaptetmeğe muvaffak oldu Fakat Özbeklerin Hanı Şeybânî’ye mağlup oldu Fergana Hanlığını kaybedip etrafındaki askerlerin dağılmasını önleyemedi

Tek başına kalan bu genç Han, Pamir Dağlarına çekildi Büyük bir felakete uğramış olmasına rağmen ümidini kesmedi Yanında bulunan birkaç kişi ile bir Türk kadınının evinde saklandı Bu kadının kardeşi, Timurlenk’le Hindistan seferlerine katılmış ihtiyar bir askerdi O gün için aksakallı bir savaşçı olan tecrübeli koruyucusu, durmadan, Hindistan’ın zenginliğini, buraya ait efsaneleri, Hind’in eski tarihini her gece Babür’e anlatıyordu Babür de bunları can kulağı ile dinliyordu Edebiyata da ilgisi olan Babür, bu defa tarihe merak sardı Atası Timur’un tarihini bularak okumaya başladı

Ruhunda yepyeni bir mefkure alevlenmişti: Hindistan’ı zaptetmek, orada büyük bir Türk İmparatorluğu kurmak Esasen kendisine, yeni bir devlet kurmak, kurabilmek için lazım olan özellikler mevcuttu Bu idealle, Babür; Horasan İllerindeki Türklere haber gönderdi Kısa bir süre içinde etrafında 20,000 cesur ve yiğit bir asker kalabalığı toplamaya muvaffak oldu

Bu ordu ile Hindikuş Dağlarını aşarak Afganistan’ın merkezi olan Kabil şehrini zaptetti Artık, Hindistan’ın kapısında karargahını kurmuş bulunuyordu Saka Türkleri, Hun Türkleri, Gazneli Türkler ve hatta Timurlenk bu noktadan geçerek Hindistan’ı istila etmişlerdi Babür’ün talihine yeni bir güneşin doğma zamanı yaklaşmıştı Kabil’de kendisini şah olarak ilan etti Bu sıralarda da en büyük düşmanı olan Şeybanî de, düşmanları tarafından öldürülmüştü Böylece Hindistan seferi hazırlıklarına başlamak için en önemli engel ortadan kalkmış oluyordu

O zamanlar Hindistan’ın Pencap valisi bulunan Devlet Han, Hindistan’ın Delhi hükümdarlarından Sultan İbrahim ile bozuşmuş olduğundan Babür Şah’ı, Hind Seferine teşvik etmekte idi

Bunun üzerine Babür Şah Delhi Sultanına, bu ülkenin, atası Timurlenk’ten kendisine miras kaldığını bildirdi Bu haber Sultan İbrahim’e ulaştırıldığı sıralarda Babür Şah, Hindistan’a sefer yapacak olan ordusunu da hazırlamış bulunuyordu Ordusunda kuvvetli bir de topçu bataryası vardı Kuvvetleri 13,000 kişiyi bulmuştu Hindistan Hükümdarı Sultan İbrahim’in ordusu ise 100,000 kişi idi Hind ordusunda 1000 kadar da fil bulunmaktaydı Türk ordusu Hayber geçidini aşarak Hindistan’ın Pencap bölgesine girdi Türk askerleri, ataları gibi çelik miğfer ve elbiseler giyinmiş, vakurane bir surette, efsaneler diyarı olan Hindistan içlerine doğru ilerliyorlardı Türklerin Sind nehri boylarından ilerlemekte olduğunu haber alan Sultan İbrahim, ordusunun başına geçti

İki taraf kuvvetleri, Hindistan’ın Panipat mevkiinde karşılaştılar

Babür Şah; uzun hortumlu, dev cüsseli fillerin ağır ağır üzerlerine geldiklerini görünce, bu ağır kuvvetlere mukavemet için ordusunun, önüne birçok arabalar dizdirip bunları zincirlerle birbirine bağladı Aralarına da topları yerleştirdi Böylece iki ordu 21 Nisan 1526 tarihinde kanlı bir savaşa giriştiler Kılıçlar oynuyor, kalkanlar ses veriyor, Türklerin yıldırımı andıran naraları Hindistan semasına yükseliyordu Bu yiğit sipahilerin önünde durmak ne mümkündü Kısa bir zaman içinde Hind kuvvetleri birbirine karıştı 25,000 ölü verdiren Türk askerleri bu savaştan muzaffer olarak çıktılar Türk süvarileri kaçanları kovalayarak Delhi şehrine girdi Aynı yıl içinde Osmanlı Türkleri de Mohaç Meydan Muharebesini kazanarak bütün Macaristan’ı fethetmişlerdi

Babür Şah, Hind’in büyük şehirlerinden olan Delhi’ye girdiği zaman şehirde bulanan Ulu Cami’de cemaatla birlikte namaz kıldı Kendisini Hind Padişahı olarak ilan ettiler Babür’ün oğlu Humayun da öncü kuvvetlerle ilerleyerek Hind’in meşhur bir şehri olan Ağra’yı zaptetmişti Humayun, Sultan İbrahim’in Ağra’da bir eve sığınmış olan ailesini esir aldı Bunlara fazlasıyla saygı gösterdiğinden Sultan İbrahim’in eşi, bütün mücevherlerini Humayun’a hediye etti Bu mücevherler içinde bir tek taş pırlanta vardı ki bu pırlanta Hind Türk padişahlarının giydiği taca konuldu Bu pırlantaya Avrupalı kuyumcular 880,000 İngiliz lirası kıymet takdir etmişlerdi Babür Şah’ın eline Hindistan’ın hadsiz hesapsız servetleri geçti Fakat gözü pek tok olan Babür Şah, bütün bu hazineleri askerlerine dağıttı

O zamanlar Hindistan’da bir çok Müslüman Hint racaları hükümet sürmekte idiler Türkler bu racaları teker teker kendi hakimiyetleri altına alarak ilk defa Hindistan’ın birliğini temin ettiler Bu racalarla mücadele tam beş yıl sürmüştü Babür Şah, bu zaferleri neticesinde, Hint-Türk İmparatorluğu’nu kurmaya muvaffak oldu

Babür Şah iyi ruhlu cömert ve adaleti sever bir Türk hükümdarı idi Devlet kuruculukta müstesna bir zekaya sahip olan Türkler, Hindistan’da da kuvvetli bir devlet teşkilatı kurdular Hakimiyetlerine aldıkları çeşitli kavimlerin vicdan ve hürriyetlerine büyük saygı gösterdiler Hindistanlılar dinlerinde ve adetlerinde serbest bırakıldı Hindistan’ın her bucağında Türk kanunları hakim olduğundan halk saadete erişti Bunun neticesi iktisadi hayatta bir faaliyet görüldü

Türkler zamanında Hindistan’da çok kuvvetli bir medeniyet meydana geldi Hindistan’ın her tarafı, imar edilerek mermerden saraylar, camiler, köprüler ve birçok hayır müesseseleri meydana getirildi Hint’in her tarafına yollar açıldı Benares, Ağra, Delhi şehirleri cihanın en güzel sanat eserleriyle dolup taştı Mimar Sinan’ın kalfaları Hindistan’a gelerek birçok abideler meydana getirdiler Babür Şah’tan sonra gelen Türk hükümdarları zamanında yapılan Taç Mahal Türbesi, Hümayun Türbesi, Türk Sultanı denilen beş katlı Saray ve İnci Camii, Hindistan’ın en büyük sanat eserleri arasındadır

Babür Şah, kuvvetli bir şairdi de Hindistan hatıralarına ait bir de eser yazmıştır Buna Babürnâme denilmektedir Babür Şah, bütün şiirlerini öz Türkçe ile yazmıştı Bu şiirlerde canlı, ince ve neşeli bir ruh hakimdir Şiirleriyle aşkı pek güzel bir şekilde terennüm etmiştir Bir şiirinde şöyle demektedir:

Canımdan başka yâr-ı vefadâr bulmadım
Gönlümden başka mahrem-i esrâr bulmadım
Canım kadar başka dil-i efkâr görmedim
Gönlüm gibi gönlü giriftâr görmedim
Bir rubaisinde de şöyle diyor:
Aşkınla gönül haraptır ben ne ideyim
Hicrinle gözüm pür âbdır ben ne ideyim
Cismim bükülmüştür ben ne ideyim
Canımda çok ıstırap vardır ben ne ideyim
Hindistan’da büyük imparatorluk kuran büyük devlet adamı ve şair Babür Şah, 26 Aralık 1530 tarihinde Agra’da ölmüş ve cenazesi sonradan Kâbil’e götürülerek şehir dışında mükemmel bir türbeye gömülmüştür

Babürnâme adıyla Çağatay Türkçe’si ile hatıralarını yazdığı eser, Abdurrahman Han tarafından Farsça’ya ve Pavet de Courteille tarafından da İngilizce’ye çevrilmiştir Bundan başka Türkçe ve Farsça şiirleri, bir aruz risalesi, Mübîn veya Mübeyyen adlı manzum bir fıkıh kitabı da vardır

Kurduğu, büyük devlet ise 1858 yılında İngilizlerin Hindistan’ı istilası ile sona erdi Aynı topraklar üzerinde bugün, kardeş Pakistan ve Hindistan hakimiyeti devam etmektedir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.