Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Tarih / Coğrafya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
cahiliye, dönemi, islâm, tanımı, tarihi

İslam Tarihi İslam Tarihi Nedir? İslam Tarihi Tanımı İslam Tarihi Cahiliye Dönemi

Eski 09-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İslam Tarihi İslam Tarihi Nedir? İslam Tarihi Tanımı İslam Tarihi Cahiliye Dönemi



İslam Tarihi İslam Tarihi Nedir? İslam Tarihi Tanımı İslam Tarihi Cahiliye Dönemi
İslam Tarihi İslam Tarihi Nedir? İslam Tarihi Tanımı İslam Tarihi Cahiliye Dönemi CÂHILIYYE DÖNEMI

--------------------------------------------------------------------------------

Bilgisizlik, gerçegi tanimama Islâm, tam bir aydinlik ve bilgi devri oldugu için, Arabistan'da Islâmiyet'in yayilmasindan önceki devre, daha dar anlami ile Hz Isa'dan sonra peygamberimizin gelmesine kadar geçen zamana "cahiliyye" devri adi verilmistir

Cahiliyye, insanin Allah'i geregi gibi tanimamasi, ona kulluk etmekten uzaklasmasi, onun ilâhî hükümlerine degil de kisinin kendi hevâ ve hevesine uymasi, insanlarin koydugu emir ve yasaklara, siyasî sistem ve düsüncelere inanmasidir Kur'an-i Kerîm'de: "Onlar hâlâ Cahiliyye devri hükmünü mü istiyorlar? Gerçegi bilen bir millet için Allah'dan daha iyi hüküm veren kim var?" (el-Mâide, 5/50) buyurulur Islâm'in hakim olmadigi ortamlar Cahiliyye çaglaridir Çünkü ilâhî bilginin kaynagindan yoksun olan ortamlardir Islâm'in gelisinden önceki dönemde yasayan müsrikler Allah'a isyan etmis onun hükümlerine sirt çevirmis bir toplum olarak son derece ilkel ve cahil hayat sürüyorlardi Cahiliyye Araplari'nin sürdügü hayattan ve içinde yasadiklari ortamdan bazi örnekleri söyle siralamak mümkündür:

Putlara Taparlardi

Cahiliyye insanlari Allah'in varligini kabul etmekle beraber putlara taparlardi Onlar putlarinin Allah katinda kendilerine sefaatçi olacaklarina inanirlar ve: Biz onlara ancak bizi daha çok Allah'a yaklastirsinlar diye ibadet ediyoruz" (ez-Zümer, 39/3) derlerdi

Icki Icerlerdi

Sarap içmek adeti çok yaygindi Sairleri her zaman içki ziyafetinden bahseder, içki siirleri edebiyatlarinin büyük bir kismini teskil ederdi Hatta Enes b Mâlik (ra)'in bildirdigine göre Islâm'da içki, Mâide Suresi'nin doksan ve doksanbirinci ayetleriyle kesin olarak haram kilinmis, Hz Peygamber (sas) tellal bagirttirarak bunu ilân ettiginde Medine sokaklarinda sel gibi içki akmistir (Müslim, Esribe, 3)

Kumar Oynarlardi

Cahiliyye çaginda kumar da çok yaygindi Cahiliyye Araplari kumar oynamakla övünürlerdi Öyle ki kumar meclislerine katilmamak ayip sayilirdi Onlarin sairlerinden biri karisina söyle vasiyette bulunur:

"Ben ölürsem, sen, aciz ve konusma bilmeyen, iki yüzlü ve kumar bilmeyen birini isteme"

Tefecilik Yaparlardi

Tefecilik almis yürümüstü Para ve benzeri seyleri birbirlerine borç verirler; kat kat faiz alirlardi Borç veren kimse, borcun vadesi bitince borçluya gelir: "Borcunu ödeyecek misin, yoksa onu artirayim mi?" derdi Onun da ödeme imkâni varsa öder, yoksa ikinci sene için iki katina, üçüncü sene için dört kat ina çikarir ve artirma islemi böylece kat kat devam ederdi Tefecilik ve faizin her çesidini haram kilan Allah, özellikle Araplar'in bu kötü âdetlerine dikkati çekerek "-Ey iman edenler! Kat kat faiz yemeyin" (Âli Imrân,3/130) buyurmustur

Faiz Oranlari Cok Büyüktü

Faizcilik Araplar arasinda o kadar yerlesmisti ki ticaretle onun arasini ayiramiyorlar; "Faiz de tipki alis-veris gibi" diyorlardi Bunun üzerine inen ayette: "Allah alis-verisi helâl, faizi ise haram kilmistir " (el-Bakarâ, 2/275) buyrulmustur

Fuhus Cok Büyük Orandaydi

Cahiliyye Araplar'i arasinda fuhus da nadir seylerden degildi Cariyelerini zorla fuhusa sürükleyenler vardi Kur'an-i Kerîm'de bu hususa isaretle: "Iffetli olmak isteyen cariyelerinizi fuhsa zorlamayin " (en-Nûr, 24/33) buyurulur

Kocanin birkaç metresi oldugu gibi, kadinin da baskalariyla iliskide bulunmasi, bazi çevrelerce nefretle karsilanmayan bir davranisti Fuhusla ilgili Cahiliyye Araplarinin su adetlerini zikredebiliriz:

Kadin âdetinden temizlendikten sonra kocasi ona "su adama git ve ondan hamile kal" derdi Kadin istenilen adamla beraber olduktan sonra kocasi hamileligi belli oluncaya kadar ona yaklasmazdi Sonra yaklasabilirdi Bu, iyi bir çocuga sahip olmak için yapilirdi

Sayilari üç ila on arasinda degisen bir grup erkek kadinin evine girerek, sirasiyla hepsi de onunla cinsi münasebette bulunurdu Kadin hamile kalip da dogum yaparsa dogumdan bir kaç gün sonra bu erkekleri çagirir, erkekler de zorunlu olarak bu davete istirak ederlerdi Sonra onlara: "Olanlari biliyo rsunuz, dogum yaptim" içlerinden birine isaret ederek "çocugun babasi sensin" derdi O da bundan kaçinamazdi

Bazi fuhus yapan kadinlar da taninmalari için kapilarina bayrak asarlardi Bu tür kadinlardan biri dogum yaptigi zaman teshis heyeti toplanip çocugun kime ait oldugunu tespit ederdi O da çocugun babasi oldugunu kabul etmek zorunda kalirdi (Buhârî, Nikah, 36)

Kadina deger verilmez, hak ve hukuku taninmaz, adeta bir esya gibi telakki edilip miras alinirdi Biri ölüp karisi dul kalinca ölenin varislerinden gözü açik biri hemen elbisesini kadinin üzerine atardi Kadin daha önce kaçip bu halden kurtulamazsa artik onun olurdu Dilerse mehirsiz olarak onunla evlenir, dilerse onu bir baskasiyla evlendirerek mihrini almaya hak kazanir ve kadina bundan birs ey vermezdi Dilerse, kocasindan kendisine kalan mirasi elinden almak için onu evlenmekten menederdi Bunun üzerine inen ayette: "Ey inananlar! Kadinlara zorla mirasci olmaya kalkmaniz size helâl degildir " (en-Nisâ, 4/19) buyurulmustur (Sevkânî, Fethu'l-Kadir, I, 440)

Yiyeceklerin bazisi yalniz erkeklere ait olup kadinlara yasak ediliyordu "Onlar: Bu hayvanlarin karinlarinda olan yavrular yalniz erkeklerimize mahsus olup, eslerimize yasaktir Ölü dogacak olursa hepsi ona ortak olur" dediler (En'âm, 6/139)

Kizlari Diri Diri Topraga Gömerlerdi

Cahiliyye Araplari'nin kötü adetlerinden biri de kiz çocuklarini diri diri topraga gömmeleriydi Onlar bunu namuslarini korumak veya ar telakki ettikleri için, bazilari da sakat ve çirkin olarak dogduklarindan yapiyorlardi Kur'an-i Kerîm'de su ayetlerde buna isaret edilir: "Onlardan birine Rahman olan Allah'a isnat ettikleri bir kiz evlâd müjdelense içi öfkeyle dolarak yüzü simsiyah kesilirdi " (ez-Zuhruf, 43/17), " Diri diri topraga gömülen kiz çocugunun hangi suç la öldürüldügü soruldugu zaman " (Tekvir, 81/8-9), "Ortak kostuklari Seyler müsriklerden çoguna çocuklarini öldürmeyi süslü gösterirdi "(el-En'âm, 6/137)

Ekin ve hayvanlarini iki kisma ayiriyor bir kismini Allah'in böyle emrettigini sanarak Allah'a veriyor ve bir kismini da Allah'a es kostuklari putlarina ayiriyorlardi Onlar bu batil inanç ve adetlerinde biraz daha ileri giderek Allah'in payina düseni aliyorlar, onu es kostuklari putlarin payina ekliyorlardi Ama putlarinin payindan alip öbürüne ilâve ettikleri görülmüyordu "Allah'in yarattigi ekin ve hayvanlardan O'na pay ayirdilar ve kendi iddialarina göre: "Bu Allah'indir, Su da ortak kostuklarimizindir" dediler Ortaklari için ayirdiklari Allah için verilmezdi Fakat Allah için ayirdiklari ortaklar i için verilirdi Bu hükümleri ne kötüydü!" (el-En'âm, 6/136)

Bir kisim hayvanlarla ekinlerin bazisini dilediklerinden baskasina yasakliyorlardi Ayrica bir kisim hayvanlara binerken ve keserken Allah'in adinin anilmasina engel oluyorlardi (el-En'âm, 6/138)

Bunun disinda hayvanlarla ilgili su adetleri de vardi:

Deve bes batin dogurup besincisinde erkek dogurursa kulagini çentip serbest birakirlardi Artik ona binmeyi ve sütünü sagmayi haram kabul ederlerdi Buna "Bahîra"* derlerdi

Saibe*; dilegi yerine gelen kimsenin putlara adadigi deve idi Buna da binilmez ve sütü sagilmazdi

Vasîle*; koyun disi dogurursa kendileri için; erkek dogurursa putlari için olurdu Sayet biri erkek, biri disi olmak üzere ikiz dogurursa, disinin hatiri için erkegi de kesmezler ve buna "Vasîle" derlerdi

Hâm* ; bir erkek devenin soyundan on döl alinirsa onun sirti haram sayilir, su ve otlakta serbest birakilirdi Kimse ona dokunmazdi

Bütün bunlardan baska müsrikler atalarindan devraldiklari birtakim adetleri devam ettirme konusunda direniyor ve hatta bunlarin bazilarinin, kendilerini Allah (cc)'a daha çok yaklastirdiklarini ileri sürüyorlardi

Ibn Ishak sunlari aktariyor: "Kureys, ya Fil olayindan evvel veya daha sonra meydana geldigini tahmin ettigim bir bid'at ortaya çikardi ki, tarihte (Hums) diye anilip, asalet-i diniye iddiasindan ibarettir" Bunlar: "Biz, Ibrahim'in evladiyiz, ehl-i Harem biziz, Beyt'in sahibiyiz, Mekke'nin de sâkini bulunuyoruz Arap kabilelerinden hiçbir kabîle, bizim sahip oldugumuz bu se ref ve itibara sahip degildir Binaenaleyh biz, bu müstesna mevkiimizin seref ve itibarini korumaliyiz Bundan sonra Harem haricinde hiçbir seye tazim etmeyip bütün ihtiramatimizi Harem dahilinde hasretmeliyiz Meselâ, Arafat'ta halk ile bir sirada, yan yana, omuz omuza durup vakfe etmek, sonra halk ile geri dönüp gelmek bizim kadrimizi tenzil eder" diyorlardi

Ibn Ishâk devamla: "Kureysliler bu asalet fikrini ortaya koydu ve uygulamaya da basladi Arafat'a çikmayi, Arafat'tan ifazâyi terk ettiler Herkes Arafat'ta vakfe ederken, bunlar Müzdelife'ye giderler, orada dururlardi Ve "Biz ehlullahiz, Harem-i Serif'in hâdimleriyiz" diyerek, digerleriyle esitligi kabul etmezlerdi Fakat bunlar, Arafat'ta vakfe etmenin Ibrahim (as)'in dini muktezasi oldugunu bili yorlardi Kinâne ile Hüzâaogulari da bu hususta Kureys'e iltihak etmislerdi

Bunlar hac için, umre için gelen bedevîlere müdahaleye kadar ileri gitmislerdir Harem hâricinden gelen herkesin, Beyt'in ilk tavafi Siyab-i Hums ile tavaf etmelerini kararlastirdilar ve uyguladilar Bu kararin neticelerinden biri: Kim ki adi bir elbise ile gelip tavaf ederse, tavaftan sonra o elbiseyi çikarip atmasi zarûrî idi

Bu kararlarin ikinci neticesi ise; asilzadelere mahsus bir elbisesi olmayan bedevî erkeklerin çiplak; kadinlarin da yalniz önü yirtmaçli kisa iç gömlegi ile tavafa mecbur edilmesidir

Bu ve bunun gibi pek çok âdetler yürürlükte idi Rasûlullah (sas)'a iletilinceye kadar da bu âdetler yürürlükte kalmaya devam etti Daha sonra da A'râf suresinin 26, 27, 28, 31 ve 32 ayetlerinde, çiplak tavaf ile birlikte diger bid'atler de yasaklanmistir

Ebû Hüreyre (ra)'den gelen bir rivayete göre, Ebû Bekr es-Siddik (ra) Vedâ Hacc'indan (bir sene) evvel, Hz peygamber tarafindan Hac Emîri* olarak (Mekke'ye) gönderildiginde, Ebû Bekr de Ebû Hureyre'yi Kurban Bayrami'nin ilk günü Mina'da büyük bir cemaat içinde halka (su iki maddeyi) ilâna memur kilmistir (Ebu Hüreyre): "Ey Nas! Iyi biliniz, bu yildan sonra müsriklerin haccetmeleri, çiplaklarin da Kâbe'yi tavaf etmeleri yasaktir" demistir (Sahîh-i Buhâri, Tecrid-i Sarih Tercümesi, VI,13) Fakat onlar bunu kabule yanasmamislar, atalarini körükörüne taklide çalismislardir "Onlara: Allah'in indirdigine ve peygambere gelin dendigi zaman: Atalarimizi üzerinde buldugumuz sey bize yeter' derler Alalari bir sey bilmeyen ve dogru yolu da bulamayan kimseler olsalar da mi?" (el-Mâide, 5/104) Islâm, topluma hakim olunca bütün bu cahilî sistemin ilkel davranislarini tamamen yasaklamistir" (el-Mâide, 5/103)

Bütün bunlara baktigimizda, Cahiliyye'nin bir inanma biçimi oldugunu görüyoruz Cahiliyye; bir seyi gerçegi disinda bilmek, anlamak ve buna göre amel etmek demektir Bu duruma göre Cahiliyye; insanin ve toplumun Islâm öncesi ve Islâm disi bir yasayis biçimiyle yasamasi demektirDogru yolun ziddi, ilmin aksi olan, eskiyen ve degisken olan, bölgelere, kavimlere ve anlayislara göre kurulan her türlü Islâm disi rejimler; cahilî sistemler ve hükümlerdir

CAHILIYYENIN DIGER MANASI VE EBREHE

Cahiliyye; insanin insan iradesinin disindaki unsurlar üzerinde toplanmasini temine çalisan, insani insana ve topluma köle yapan bir sistemin; beseriyeti Allah'a ibadetten uzaklastirip, herhangi bir adla anilan beserî sistem ve prensiplere itaata zorlayan yönetimin adidir Insanlari, kavimlere, renklere, tarihlerinin karanlik çagi efsanelerine yönlendiren, ayri ayri dil farkliligi sebebiyle ümmet suurundan uzaklastirmaya çalisan her türlü despotizm, cahiliyenin bir görüntüsüdür Kisaca cahiliyye, Allah'in hükmünden baska hüküm arayan ve Allah'in hükmünden baska hükme riza gösterenlerin tavri, hayat biçimi ve sistemidir

EBREHENIN KULLEYS KILISESINI YAPTIRISI ve KABE'YI YIKMAYA KALKISMASI

Habes Necasi nin Yemen Valisi ve Kumandani Eryat'i öldürerek yerine gecen Ebrehetülesrem Hiristiyandir Halkin, Hacc Mevsiminde Hacca gitmeye hazirlandiklarini görünce: "Halk, nereye gidiyorlar?" diye sordu "Mekke'deki Beyt-i Harami Hacc etmege gidiyorlar!" dedilerEbrehe "O Beyt, neden yapilmistir?" diye sordu

"Tastan yapilmistir" dedilerEbrehe "Onun Üzerine ne örtülmüstür?" diye sordu"Bu ülkeden giden Vasail'den (çizgili ince Yemen kumasindan) örtülmüstür " dedilerEbrehe "Mesih üzerine yemin ederim ki: ben, size ondan daha iyisini yapacagim ! ' ' dediKayser'e yazarak San'a'da bir kilise yapmak istedigini bildirdi ve bu hususta kendisine yardim edilmesini istediKayser, Ebrehe'ye sanatkarlarla Mermer ve mozaik gönderdiEbrehe, meshur Me'rib Kraliçesi Belkisin metrük sarayindan da, ise yarayan tas, mermer gibi ne varsa, hepsini San'a'ya tasittirdi

Kilisenin insasini, çok siki tuttu Iscilerden her hangi birisi, günes dogmadan isinin basinda bulunmayacak olursa, Ebrehe'ye götürülür, o da, ceza olarak o isçinin elini keserdi!

EBREHE'NIN KABE'YI YIKMAYA KALKISMASI

Nitekim, isçilerden birisi, isinin basina erkence gelmekte gecikmis günes dogmustuCezadan bagislanmasini, Ebrehe'den rica etsin diye ihtiyar annesini de,yaninda getirmistiKadincagiz, oglunun mazeretini arz edip bagislanmasini dilemisse de, Ebrehe "Ben, kendimi yalanci çikaramam!" diyerek isçinin elinin kesilmesini emirttiBunun üzerine, ihtiyar kadin Demir baltanla vur (elleri, kollari kes) bakalim dedi

Bu gün, hakimiyet senin amma, her zaman, senin degildir Yarin senden baskasiinin olacaktir ! ' dedi '

Ebrehe "Onu, yanima getiriniz!" dedi Getirilince, kadina "Bu Kirallik, benden baskasina da, geçecek midir?"diye sorduKadin, hiç çekinmeden ` `Evet ! ' dediEbrehe, Kuleys kilisesinin, üzerine cikinca, Aden denizini göre bilecek derecede yükseltmek niyetinde idi Fakat, "Bu günümden sonra, tas üstüne tas koymayacagim!" diyerek kadinin oglunun elini kesmekten vaz geçti Halki da, çalismaktan af etti Yapilan Kilisenin disindan yüksekligi, alt mis zira' idi 0çten, on zira' doldurulmustuKiliseye, mermer merdivenle çikilmakta idiKilise, hisarla çevrilmisti Kilise ile hisar arasindaki açiklik, her tarafindan iki yüz zira' idi Kilisenin duvarlari, Yemenlilerin Cerup dedikleri süslü taslarla örülmüstü Taslarin aralarina burçlari andiran ve birbiri içine girmis müselles seklinde, yesil, kirmizi, beyaz, sari ve kara taslar konmustuKilisenin bütün duvarlari, yuvarlak biçiminde kara aban us agaçlari ile bölünmüstü

Agaçlar, bir adamin kucaklayabilecegi kalinlikta idiÖrülen mermerlerin yüksekligi bir zira' idiMermerlerin Üzerine, San'a daginin parlak kara taslarindan, onlarin üzerine, parlak sari taslarindan, onlarin üzerine de, parlak ak taslarindan örülmüstü Kulleys kilisesinin duvarlarinin kalinligi alti zira' kapisinin yüksekligi on zira ' , genisligi dört zira' idi

EBREHE' NIN KABE'YI YIKMAGA KALKISI

Ebrehe, kilisenin kapisinin üzerini altin levhalarla kaplatti altin çivileri, birbirlerinden, mücevherlerle ayirdi

Kapiya, kirmizi büyük bir yakut yerlestirdiKulleys kilisesinin kapisindan girilince 40x80 zira' genisliginde nakisla sac agacindan gümüs, altin çivilerle tavanlanmis bir ev vardiBuradan da, sag ve sol taraflardan uzunlugu 40 zira'kadar olan bir sofaya girilmekte idi Sofanin direkleri cini ile kaplanmistiSofadan, 30X30zira'genisliginde bir kubbeye girilirdiKubbenin duvarlari, cini ile kaplan mis olup içinde altin gümüs ile süslenmis çelik levhalar bulunmakta idiKubbede günesin dogdugu tarafta 1O X 1O zira genisliginde alaca renkte kara mermer konulmus olup Günes vurdugu zaman, içeriden kubbeye bakanlarin gözlerini almakta ve günesin, ayin isigini k u b b e n i n içine aks ettirmekte idi

HALKIN KULLEYS KILISESINI TAVAF VE ZIYARETE ÇAGIRILISI

Ebrehe, Kulleys kilisesini yaptirdiktan sonra, ona kapicilar, bakicilar da tayin ettiKulleys'in içinde buhur yakilmaga baslandi Kisa zamanda isten, misk bulasigindan duvarlar kararip mücevherler görünmez oldu Ebrehe, emr etti Halk, Kulleys'i, tavaf ve ziyarete basladilar Ebrehe, ayni zamanda bütün Yemen ülkesinde bulunanlara, Kulleys'i hacc ve ziyaret etmeleri gerektigini ilan ettiBu, Araplarin çok agrina gittiKulleys kilisesine ve onu yaptiran Ebrehe'ye kin bagladilar Hatta bir bedevi Arap Kulleys kilisesinin içerisine pislediBazi Arap kabilelerinden Arabiler Kulleys kilisesinde çalisan hademeleri sarhos ederek kilise içerisine kokmus lesler, pislikler attilarBunu duyan Ebrehe kizarak bunu muhakkak Araplar yapmistir diyerek öfkelendi ve Kabe'yi yikmak için Necasiden yardim istediNecasi yardim maksadiyla elinde bulunan ogünün en iri Fili olan Mahmud`u ve askerlerini gönderdi Ve Ebrehe ,Kabe'yi yikmak için yola çikti
FIL VAKASI (EBABIL KUSLARI)

Kâbe'yi yikmak üzere büyük bir orduyla gelen Yemen valisi Ebrehe'nin ordusuna saldiran kuslar

Ebâbil, Arapça'da "bölükler, sürü, sürüler" demektir Kelime, Kur'ân-i Kerim'de Fil sûresinin üçüncü âyetinde geçmektedir Fil sûresinde olay söyle anlatilmaktadir: "Görmedin mi Rabbin fil sahiplerine ne yapti? Onlarin tuzaklarini bosa çikarmadi mi? Üstlerine sürü sürü kuslar gönderdi Onlara çamurdan sertlesmis taslar atiyorlardi Nihâyet onlari yenilmis ekin yapragi gibi yapti" (el-Fil, 1I5/1-5)

Bu olay Hz Peygamber'in dogdugu yil olmus ve orduda bulunan fil/fillerden dolayi Araplar arasinda "Fil Vak'asi", geçtigi yil ise "Fil Yili" olarak meshur olmustur Olay kaynaklarda söyle zikredilmektedir:

Habesistan Krali Necâsi Ashame'nin, Yemen'e hükümdar tâyin ettigi Ebrehe b Sabbah el-Esrem, Mekke'ye giden kervan ve Kâbe ziyaretçilerini çekmek ve San'a sehrini ticaret merkezi haline getirmek üzere burada Kulleys veya Kalis denilen bir tapinak (kilise) yaptirdi Ancak tapinaga gelen olmadigi gibi Fukaym kabilesine mensup bir Arap veya bir grup Arap kiliseye girerek pislediler Bunu ögrenen Ebrehe çok kizdi ve Kâbe'yi yikacagina yemin etti Büyük bir ordu ve gayet iri cüsseli "Mamud" adli fili önde oldugu halde Mekke'ye yöneldi MS 57I veya 571 yilinda altmis bin asker ve on yahut dokuz fille yola çikti (Ibnü'l-Esir, el-Kâmil fi't Târih, Nsr: Tornberg, Beyrut 1965, I, 442)

Ebrehe yolda Yemen krali Zû Neferi bozguna ugratti, ardindan Has'amlilari yendi ve bunlarin Nufeyl b Nubeyb adindaki liderinin hayatini bagislayarak kendisine Mekke'ye gidiste rehber yapti Taif'teyken Sakif'liler tanrilari Lât'i korumak ugruna Ebrehe ile isbirligine yanasip Ebû Regal'i ona rehber olarak verdiler Ebrehe'nin fillerin destegindeki muazzam ordusunun karsisinda hiçbir ordu dayanamadi ve Kureys'liler bu gelise bakarak Kâbe'nin yikilacagina kesin olarak inanmaya basladilar

Abdülmuttalibin Ebrehe ile Görüsmesi

Mekke yakininda Mugammes denilen yerde Ebrehe ordusu çadirlarini kurdu ve çevredeki Mekke'lilere âit develeri yagmaladilar Burada, Ebû Regal öldü Develerin içinde Abdülmuttalib'in de iki yüz devesi vardi Ebrehe'nin elçisi Hinata el-Himyeri Mekke'ye giderek Kureys'lilerin ileri gelenleriyle görüstü ve "Kâbe'yi tavaf etmeyi biraktiklari takdirde onlara saldirmayacaklarini" söyledi Onlara sadece Kâbe'yi yikmak için geldiklerini, kendileri ile savasmayacaklarini bildirdi (Ibnü'l-Esir, age, s443)

Abdülmuttalib, "Biz onunla savasmak istemiyoruz, buna gücümüz de yetmez Orasi Beytullah'tir, eger korursa O (Allah) Harem'i korur" dedi; develerini görüsmek üzere Ebrehe'nin yanina vardi Abdülmuttalib'e iyi davranan ve önce onu takdirle karsilayan Ebrehe, Abdülmuttalib develerini isteyince söyle dedi: "Seni ilk gördügümde gözüme büyük bir sahsiyet olarak görünmüstün Ama sen Kâbe'nin korunmasini isteyecegin yerde develerinin pesine düsünce gözümden düstün" Abdülmuttalib, "Ben develerin sahibiyim Kâbe'nin de sahibi var, O onu korur" dedi

Abdülmuttalib develerini alip Kureys'lilerin yanina döndü, onlara olup biteni anlatti ve hepsi, muhtemel bir katliâma karsi Mekke'den ayrilip daglara çekildiler

Fillerin Yere Cökmesi

Sabaha karsi Ebrehe, Mekke'ye ilerledi Mamud denilen büyük fil, sehre yaklâsinca yere çöküverdi; kalkmasi için çok ugrastiklari halde kalkmadi Öteki fillerin de, Kâbe yönünde sürüldüklerinde yere çöktükleri, baska bir yöne yöneltildiklerinde kosarak kaçmaya çalistiklari görüldü Bu mucizeyi olayin sihhati Hz Peygamber (sas)'in Kusva adli devesinin Mekke yakinlarinda çökmesi olayinda, Nebi (sas)'in söyledigi sözlerle sâbit olmustur: Devesi çökünce Rasûlullah'in ashâbi, "Deve çöktü" dediginde, Rasûlullah; "Hayir, Kusva çökmedi, yalniz onu 'Fili engelleyen' engelledi" buyurmustur Buhâri ve Müslim'de, Rasûlullah (sas)'in Mekke'nin fethi günü söyle dedigi nakledilmektedir: "Yüce Allah filleri Mekke'ye girmekten alikoydu Ama Rasûlünü ve mü'minleri oraya gönderdi Dün oldugu gibi bugün de oranin hürmeti iâde olmustur Dikkat edin, hazir olan olmayana bildirsin "

Kuslarn Ebrehe Ordusuna Saldirmasi

Ebrehe ordusu Mekke'ye girerken deniz tarafindan, dahâ önce o bölgede hiç görülmemis, kirlangica benzer kus sürüleri bir anda ortaya çikarak Ebrehe ordusuna saldirdilar Gaga ve pençelerinde tasidiklari taslari ve çamurdan balçiklari askerlerin üzerine biraktiklarinda onlar, kurumus, paramparça olmus agaç yapraklari gibi dagildilar Rehberleri Nufeyl kaçti, askerler kus saldirisinda telef olup feci sekilde öldüler; yolda kalanlar, geriye dönenler de helâk oldular Mekke'liler bu mucizeyi daglardan seyrederken Allah'in irâdesi karsisinda hayret ve dehset içindeydiler Ebrehe, bu saldirida etleri parçalanmis, çürümüs halde San'aya dönerken, Hasm kabilesinin yasadigi bölgede gögsü ikiye yarilarak acikli sekilde öldü (Kadi Beydâvî, Envârü't-Tenzil, Fil Sûresi tefsiri)

Kuslar ve attiklari taslar hakkinda çesitli rivâyetler vardir Bu olay Rasûlullah'in dünyaya geldigi yilda vukû buldugundan, Peygamberimizin ilk mucizelerinden sayilmistir Muhammed b Ishak ve Ikrime o yil çiçek hastaliginin Mekke'de yayginlastigini söylemislerdir Muhammed Abduh (v 19I5) bu rivâyetlerden hareketle Kur'ân'da geçen "Tayran Ebâbile" ifâdesiyle kastedilenin "sinekler" oldugunu ayaklarinda salgin hastalik mikrobu tasiyan sinek sürülerini Allah'in, Ebrehe ordusuna musallat kildigini belirtmektedir Yeryüzünün en ihtisamli ordusu ve hayvanlari (filleri) ile gelen Ebrehe ve ordusunu Allah, bir ibret olsun diye gözle görülemeyen küçük canlilarla mikroplarla helâk etmistir Bu görüsü yukarida zikrettigimiz gibi daha önce ilk siyercilerden Muhammed b Ishak da kaydetmistir

Bu tefsirde önemli olan husus; Muhammed Abduh, Resid Riza, ve diger bazi müfessirlerin, Allah'in, olaganüstü, fevkalâde, harikulâde mucizesi ile bu Allah düsmani orduyu helâk edisini dile getirmeleridir Tefsirlerde kuslarin mâhiyeti hakkinda degisik görüsler bulunmaktadir Ibn Abbas ile Dahhak, Ebâbil'i "birbiri arkasindan gelenler" diye yorumlamislardir Hasan-i Basri ile Katâde, "çok" mânâsina; Ibn Zeyd "çesitli, sagdan soldan gelenler" mânâsina; Mücâhid, "toplu halde arka arkaya gelen" mânâsina geldigini söylemislerdir Kuslarin, bölük bölük, karisik türde olduklari anlasilmaktadir Rivâyetlerde kuslar; kirlangica, keklige, sigirciga, yarasaya, hatta "zümrüdü anka"ya benzetilmektedir

"Siccil" kelimesi, tas ve çamur demektir Yahut, çamurla sivanmis tas anlamina gelir "Asf" kelimesi, agaç yapragi anlamina gelir Haserelerin agaç yapragini yiyip ufalttiklarinda yaprak yenik yenik hale gelir ki, sûrede anlatilmak istenen budur

Sûrenin anlami; Allah'in, Kâbe'nin müdafaasini müsriklere birakmadigini, saldirganlari alisilmadik sekilde helâk ettigini bize anlatmaktadir

Olayin Gerceklestigi Yer

Fil olayi, Müzdelife ve Mina arasindaki Muhassab vadisi arasinda bulunan Muassib'da meydana gelmistir Müslim ile Ebû Dâvûd, Câbir'den rivâyetle onun söyle dedigini yazarlar: "Rasûlullah Müzdelife'den Mina'ya hareket ettigi zaman Muassib vadisin de hizlanmisti" Imam Nevevî bunu söyle izah etmistir: "Ashâb-i Fil olayi burada cereyan etmistir Onun için, sünnet olan, hacilarin buradan hizla geçmesidir" (Mevdûdî, Tefhimul Kur'an Trc: Muhammed Han Kayani ve digerleri, Istanbul 1988, VII, 238)

Imam Mâlik de Hz Peygamber'den, "Müzdelife durma yeridir, ama Muassib vadisinde durulmamalidir" hadisini nakleder

Müsrik Kureyslileri bu olay o kadar etkilemistir ki, üç yüz altmistan fazla Kâbe putunu unutup yedi yahut on sene Allah'a tapmislardir Fil sûresin de Allah, Ashâb-i Fil'in aci âkibetinin fecâatine sadece ana hatlariyla deginmis ve müsriklere, Hz Muhammed (sas)'in dâvetine karsi çiktiklarinda, onlarin baslarina gelebilecek acikli azabi hatirlatmistir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.