Hz Muhammedin Yaşadığı Çevre |
09-08-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Hz Muhammedin Yaşadığı ÇevreHz Muhammedin Yaşadığı Çevre Hz Muhammedin Yaşadığı Çevre Peygamber Efendimizin yaşadığı çevre Sevgili Peygamberimiz Hz Muhammed'in (sav) Doğduğu Yaşadığı Çevre Peygamberimiz Hz Muhammed (sav) Arap yarımadasının Hicaz bölgesinde, Mekke şehrinde doğdu O'nun hayâtını ve insanlık târihinde yaptığı büyük inkılâbı kavrayabilmek için, yaşadığı asırda Arabistan'ın genel durumunun ve Arapların yaşayışlarının, ana hatları ile de olsa, bilinmesinde fayda vardır İslâmiyet'ten önce Araplar, henüz millet hâline gelemedikleri için; kabîleler hâlinde yaşıyorlardı Her kabîle, diğerlerinden ayrı bir devlet gibiydi Kabîle başkanına "Şeyh" deniyordu Hicaz ve Yemen bölgelerinde bazı şehirler kurulmuşsa da, genellikle çöllerde çadır ve göçebe hayâtı geçiriyorlardı Hicaz bölgesinde üç önemli şehir, Mekke, Yesrib (Medine) ve Tâif'ti Kabîleler arasında kan davası ve sınır anlaşmazlıkları gibi sebepler yüzünden savaş eksik olmazdı Yalnızca yılın dört ayında (Muharrem, Recep, Zilka'de ve Zilhicce aylarında) savaşmazlardı Bu aylara "haram aylar” denir Bu aylarda, bütün kabîleler güvenlik içinde seyâhat edebildikleri için, genellikle büyük panayırlar bu aylarda kurulurdu Mekke'nin hâkimi, Kâbe ve civârındaki putların koruyucusu oldukları için Kureyş kabîlesi, diğer bütün kabîlelerden saygı görürdü Bu sebeple Kureyşliler, senenin her mevsiminde diledikleri yere seyâhat edebiliyorlardı Hicaz bölgesindeki panayırların en önemlileri, Mekke civârında kurulmakta olan Ukaz, Mecenne ve Zülmecaz panayırlarıydı Bu panayırlara ülkenin dört bir yanından akın akın gelenler arasında satıcılar, şâirler, hatipler, falcılar ve çeşitli dinlere mensup kimseler de bulunuyordu Tâif'le Nahle arasında kurulmakta olan Ukaz panayırında, şiir yarışmaları yapılır; beğenilip derece alan şiirler, Kâbe'nin duvarlarına asılırdı Peygamberimizin doğduğu ortam Müslümanlıktan önce, Arapların çoğunluğu putperestti Yapmış oldukları bir takım heykellere ilâh diye tapıyorlardı En önemli putlar, Hubel, Lât, Menât, Uzzâ, Vedd, Suva', Yeğûs, Yeûk ve Nesr adlarını taşıyanlardı Mekke'de Kâbe ve civârına 360 kadar put yerleştirilmişti Her kâbîlenin ayrı bir putu, her putun özel bir ziyâret günü vardı Böylece yılın her gününde putlarını ziyârete gelenlerle dolup taşan Mekke, bir ticâret merkezi olduğu kadar, putperestliğin de merkezi hâline gelmiş bulunuyordu Arabistan'da putperestlerden başka, Mûsevî, Hıristiyan, Mecusî (ateşe tapan) ve Sâbiî dinlerine mensup kimseler de vardı Bunlardan başka, çok az sayıda, Hz İbrahim'in tebliğinden o devre ulaşan dinî esasları benimsemiş tek Tanrı inancında olan "Hanîf"ler vardı Nevfel oğlu Varaka, Cahş oğlu Abdullah, Huveyris oğlu Osman ve Sâide oğlu Kuss bunlardandı İslâmiyetten önce Araplar arasında okuyup yazma bilenlerin sayısı son derece azdı Cömertlik, konukseverlik, sözde durma, düşmanları bile olsa kendilerine sığınanları koruma, cesâret gibi bazı iyi özellikleri yanında, soygunculuk, faizcilik, zenginleri üstün, fakirleri hor görme, içki ve kumar düşkünlüğü, kabilecilik gayreti ile kan dökme gibi son derece çirkin âdetleri de vardı Özellikle köle ve kadınlara hiç değer vermezlerdi Kadınlar, ölen kocasından, babasından ve diğer yakınlarından mirâs alamadıkları gibi, kendileri mirâs malları arasında, mirâsçılara kalırdı Erkekler istedikleri kadar kadınla evlenebilirlerdi Bazı kimseler kız çocuklarını diri diri kumlara gömecek derecede vahşet göstermişlerdi İslâmiyetin doğuşu sırasında yalnız Araplar ve Arabistan değil, bütün dünya, haksızlık, sefâhat ve cehâletin karanlığı içindeydi Maddî ve rûhî sıkıntılar içinde bunalmış olan insanlık, bir önder, bir kurtarıcı beklemekteydi |
|