Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Psikoloji / Sosyoloji / Felsefe

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
ileri, yaş

İleri Yaş

Eski 09-06-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İleri Yaş



Yaşlılar ordusu:
Avusturya''da bir kilise kayıtlarına göre, 1680 yılında doğan her 19 kişiden sadece 2''si 65 yaşına geliyorken, tam 300 yıl sonra 1980''de doğan her 19 kişiden 15''i 65 yaşına gelmektedir Bu demektir ki “Ebedi gençlik çeşmesi” bulunamadı ama hayatta kalma süresi uzadı
Yaşlı nüfus böyle çoğalınca yaşlanma ile ilgili sorunlar da önümüze yığıldı Konunun hastalık boyutunu bir kenara bırakıp yaşlanmanın psikolojisini ve bu sevgiye muhtaç insanlara nasıl yardım edebileceğimizi düşünelim
Yaşlanma psikolojisi:
Yaşlılık psikolojisi yerine yaşlanma psikolojisi ifadesi kullanılmalıdır Çünkü insan doğar doğmaz yaşlanmaya başlar, beyin hücreleri eskimeye başlar İyi bir yaşlılığın temelleri de hayatın ilk yıllarında atılır
Yaşlanma, eskime, canlı-cansız bütün varlıkların kaderidir Yaşlanan insanın saçları beyazlar, cildi kırışır ve beli bükülürken psikolojik yapısında da değişiklikler olur
Azalan psikolojik yetiler:
Zeka parlaklığı azalır, yeni şeyler öğrenmek zorlaşır, hafıza zayıflar, girişim ruhu ve ataklığı geriler
Artan psikolojik yetiler:
Bilgelik ve ağırbaşlılık belirginleşir, mantıklı ve doğru düşünme daha sağlıklıdır; muhakeme güçlüdür; yerinde yargılara daha kolay varılır Bilgi birikimi ve tecrübe, olgun kişilikle birleşirse mutlu ihtiyarlar ortaya çıkar Daha tutarlı, hoşgörülü ve sabırlı olurlar
Yaşlı-Genç farkı:
Bir ordu düşününüz; eğitimsiz ama kalabalık Diğer bir ordu düşününüz; eğitimli fakat sayısı çok az İkinci ordu birinci orduyu her zaman mağlup eder
Büyük işler bedensel güçten ziyade, yerinde, doğru düşünme ve hedefleri geçerli hale getirme ile başarılır Yani kılıç keskinliği değil, akıl keskinliği esastır
Demek ki yaşla kaybolan yetiler yerine, önemli kazanımlar varsa, kişi aaaifli bir yaşlılık geçirebilir
“Eski”ye aşırı bağlılık ve “Yeni”den korkma:
Böyle yaşlılar sürekli eski hatıralarını anlatırlar, savaş, askerlik hatıraları bitmez Dün evine gelen misafiri unutur ama, 50 yıl önceyi bütün ayrıntılarıyla anlatır Aile artık bunları ezberlemiştir
Böyle yaşlılar eski alışkanlıklarını değiştirmekten çok rahatsız olurlar Evin odası, duvarda tablo, radyonun yeri değişse huzursuz ve hırçın olurlar Hatta sigara izmaritlerini biriktirmeye varan “biriktirme hastalığına” tutulabilirler
Yeni şeylere karşı tepki bazen “fobi” derecesine çıkar, yeni ayakkabı, yeni elbise bile istemezler Yeni ne varsa çirkindir, kötüdür
Egoizmin belirginleşmesi:
Bazı yaşlılar sürekli gençleri eleştirirler, kendi gençliklerini överler “Küçüğün büyüğe saygısı yok, kimse haddini bilmiyor” diye tenkit ederler Hatta haklarının yendiğini, aslında memleketin onlardan çok hizmet beklediğini, memleketi kendilerinden mahrum bırakmanın çok büyük hata olduğunu tekrarlayıp dururlar
Treni kaçırma duygusu:
aaaaüel fantazilere kapılıp, kırk yıllık eşini terk edip, torunu yaşındakilerle evlenen yaşlılar vardır Gençliğini ve zevklerini kaybetme duygusu yaşlı insanı çok etkiler
Sağlığa aşırı düşkünlük:
Yaşama ateşi beklenenin tersine yaşlandıkça daha çok artmaktadır Bir çok gencin farkına varmadığı bir şey, yaşlıların hayatı daha çok sevdiğidir Bu nedenle yaşlı bir insan sağlığının ihmal edildiği, kendisine iyi bakılmadığı duygusunu taşır
Artan tutkular:
“Hırs-ı piri” sözü bazı yaşlıları çok güzel tarif eder Annesinin memesini bırakamayan bebek gibi bazı yaşlılarda mal-mülk ve şöhret tutkusu çok alevlenir
Kişilik özelliklerinin aşırılaşması:
Cami yıkılsa da mihrabı kaldığı gibi, ne kadar yaşlansalar da bazı yaşlılar daha çok cimrileşir, daha çok kavgacı-geçimsiz olurlar Dayanılmaz ihtiyarlığın temeli, çocukluk dönemlerinde atılmaktadır
Yalnızlık duygusu:
Yaşlı bir insanın en önemli psikososyal sorunudur Yaşlı bir insan çok lüks bir huzurevine veya hastaneye bırakıldığında eğer yalnızlık duygusuna kapılmış ise ani bir çöküş ve ölüm yaşayabilir Çocuklarını ve torunlarını göremeyen anne ve babanın duyguları hayat yükünü zor taşır
Ölüm korkusu:
İnsanların evrensel korkusu, ama kaçınamadığı bir gerçektir “ölüm” Yaşlılarda saçın ağarması ile beraber ruhun ağarması da vardır Ölüm ruhu ağartan en önemli sebeptir Ölüme yaklaşmanın bilincinde olan bir ihtiyarı rahatlatan, ancak ve ancak “iyi bir hayat felsefesi”dir Ölümü terhis teskeresi gören, Allah''a kavuşmak, sevdiğine kavuşmak “Şeb-i Arus” gören ihtiyar ne mutludur Yoksa her sabah uyandığında idam sehpasına bir adım daha yaklaşan insan duygusu kadar bireye acı veren bir duygu olamazdı
Çaresizlik duygusu:
Eski fizik gücünde olmayan, bazı rahatsızlıkların etkisi ile rahat olmayan, zevk ve aaaif verici bazı yaşantılarını kaybeden, verimli ve üretken bir işten mahrum olan, her an ölüme yaklaştığının farkında olan bir yaşlı, kendisini çok aciz, zayıf hisseder Bu duygular içindeki insana en önemli yardım, aile ve çevrenin desteği ve iyi bir hayat felsefesidir

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.