Kavga; Çocuk Yüzünden Mi? Çocuk Üzerinden Mi? |
09-06-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kavga; Çocuk Yüzünden Mi? Çocuk Üzerinden Mi?Her uzun süreli ilişkide olduğu gibi, evliliklerde de bazı dönemlerde sorunlar artar, kavgalar sıklaşır Karı-kocanın arasındaki ilişki yeterince iyi ve yakın olduğunda; hem kadının hem de erkeğin ilişki içinde duygusal ve fiziksel ihtiyaçları karşılanabildiği sürece bu dönemler rahatlıkla atlatılır Üstelik, üstesinden gelinen her sıkıntılı dönemden sonra karı-koca birbirine daha fazla yakınlaşır ve eşler evlilik ilişkisi içinde olgunlaşırlar Sıkıntılı dönemlerin üstesinden gelinemediği durumlarda ise aynı konular tekrar tekrar konuşulmaya başlar Kavgaların konuları ve içerikleri değişmez; sonuç hep çözümsüzdür Genellikle eşlerin anlaşamadıkları aşağıdakilerden biri (-YMİŞ) gibi görünür: ·İletişimsizlik: “Artık hiç konuşmuyoruz, bana hiçbir şey anlatmıyorsun”; “Hep kavga ediyoruz Artık doğru düzgün konuşamaz olduk”; “Beni hiç anlamıyorsun!”; “Beni hiç dinlemiyorsun!” ·İlgisizlik: “Bana karşı çok ilgisizsin!”; “Çocuklarla hiç ilgilenmiyorsun!”; “Saçımı boyattım, bunu bile fark etmedin!” ·Yaşam stillerindeki, önceliklerindeki ve ilgi alanlarındaki farklılıklar: “İşin gücün maçlar Artık birlikte hiçbir şey yapmıyoruz!”; “Hep senin istediklerin…Senin bir ailen var!”; “Bir kitap okuduğunu görmedim Ne kadar boşsun!” ·Eşlerin aileleri: “Annen her şeye karışıyor!”; “Sürekli senin ailenle birlikte olmak zorunda mıyız?”; “Benim aileme çok kötü davranıyorsun!” ·Çocuklar, onların yetiştirilmesi ve onlarla kurulan ilişki: “Çocuklarla hiç vakit geçirmiyorsun!”; “Bu çocuk senin yüzünden böyle oldu!”; “Bu çocuğa bir türlü sözünü geçiremiyorsun!”; “Çocuklara çok kötü davranıyorsun!”; “Çocuklara çok karışıyorsun!”; “Çocukları biraz rahat bırak!”; “Çocukların ihtiyaçlarına çok duyarsızsın!”; “Hep çocuklarla ilgileniyorsun!” ·Para: “Çok para harcıyorsun, hiç para biriktirmiyorsun!”; “Bize iyi bir hayat sağlayamıyorsun, ihtiyaçlarımızı karşılayamıyorsun!”; “Çok sorumsuzsun!”; “Ben sana hiç güvenemeyecek miyim?”; “Sen zaten hiçbir yerde dikiş tutturamadın ki!” ·Cinsellik: “İsteksizsin!”; “Aklın fikrin sevişmekte!”; “Hep yorgunsun!”; “Tuhaf şeyler istiyorsun!”; “Hep aynı şeyler! Cinsel ilişkimiz çok monoton!” ·Arkadaşlar: “Sürekli arkadaşlarınla birliktesin!”; “Arkadaşlarının yanında iyisin ama bizim yanımıza gelince kötü oluyorsun!”; “Her şeyi arkadaşlarınla yapmak zorunda mıyız?”; “Kadın/erkek arkadaşlarınla neden bu kadar samimi oluyorsun?; “Sadece kadın/erkek arkadaşlarınla görüşebilirsin!” ·Karşılıklı ve aile içindeki roller ile görevler: “Sen ne biçim erkeksin/kadınsın?”; “Bana çocuklarla ve evle ilgili hiç yardım etmiyorsun!”; “Benim hiçbir ihtiyacımı düşünmüyorsun!”; “Çok dağınıksın!”; “Çok titizsin!” vs, vs… Evliliğin kurulduğu andan itibaren çözülemeyen bu tip sorunlar normal şartlarda çözümlerin kolaylıkla bulunabileceği sıradan, günlük sıkıntılardır Bu konuların sıkça gündeme gelmesi ve çözümlerin bir türlü bulunamayışı, karı-kocanın arasındaki konuşulamayan, paylaşılamayan ve dolayısıyla da çözülmesi için uygun ortamın sağlanamadığı derinden giden sorunların varlığına işaret eder Kadın ya da erkek reddedilme, aşağılanma, alaya alınma, değersiz ve güçsüz görülme kaygılarından herhangi biri nedeniyle gerçek sıkıntısını, korkularını, endişelerini, kızgınlıklarını, çaresizliği eşine anlatamaz İlişkisinde onu sıkıntıya sokan yakınlık/uzaklık, güven/güvensizlik, değer/değersizlik, tatmin/tatminsizlik, kontrol etme/kontrol edilme, birliktelik/yalnızlık, yeterli/yetersiz görülme, güçlü/güçsüz hissetme, beğenme/beğenilmeme gibi konuları açamaz Bunları açmaktansa eşiyle arasındaki sıkıntılarını, kaygılarını görünen sorunlar üzerinden paylaşır Bu konular konuşulurken gerçek duyguların üstü örtülür ve “olaylar” konuşulmaya başlanır Normal şartlarda, çocuklarla ilgili konularda zaman zaman anlaşmazlıklar yaşanabilir ve bu durum çok doğaldır Karı-kocaların sağlıklı ve tatminkâr bir ilişkileri varsa, farklı şekillerde anne/babalık yapacaklarını bilirler; farklılıklara anlayış gösterirler; eşlerine ve eşleri tarafından uygulanan anne-babalığa saygı duyarlar Çocuğun iyiliği için alınacak kararlarda, değiştirilmesi gereken yaklaşım ve yöntemlerde işbirliği yapabilirler Tartışsalar da, bazı yerlerde uyuşamasalar da, çocuğun iyiliği söz konusu olduğunda fikir birliğine varabilirler Diğer yandan, çocuklarla ilgili sık ve çözümsüz tartışmalar karı-kocanın ilişkisinde altta yatan gerçek problemlerin üstünü örtmeye yarar Karı-koca arasında yaşanan “nasıl anne-baba olunmalı”, “çocuk nasıl yetiştirilmeli”, “çocukla nasıl ilişki kurulmalı”, “çocuğa nasıl yaklaşmalı”, “çocuğa nasıl davranmalı” gibi konularda yaşanan tartışmaların çoğunlukla çocuklarla, çocuk yetiştirmedeki farklılıklarla hiç ilgisi olmaz Çocuklar ve çocuk yetiştirme karı-koca arasında problem haline geldiğinde aile içinde en çok şu kalıpları görürüz: 1 “Senin Çocuğun?” Kavgası: Sorunlu ilişkiler yaşayan karı-kocaların bir kısmı çocuklarıyla ilgili ortak bir hayali paylaşırlar Çocuklarından benzer şeyleri beklerler Çocuk onların hayalini gerçekleştirdiği, beklentileri karşılayabildiği sürece her şey yolunda gider Ancak, herhangi bir nedenden dolayı çocukları anne-babasının beklentilerini karşılayamazsa, bu karı-kocalar evliliklerindeki problemleri çocuk üzerinden tartışmaya başlarlar Genellikle de çocuklarının beklentilerini karşılayamamasının sorumluluğunu eşlerine yükleyerek, onları suçlamaya başlarlar Bu karı-kocaların arasında “bu çocuk senin yüzünden böyle oldu”, “çocuk aynı sana/senin ailene benzedi”, “sen şöyle davransaydın, bu çocuk da böyle olmazdı” gibi suçlamalar duyulmaya başlanır Doğaları gereği bu tartışmaların bir çözümü bulunamaz 2 “Saçını Süpürge Eden Ebeveyn” Kavgası: Problemli evlilikleri olan karı-kocalardan bazılarında eşlerden biri, eşinden yeterli yakınlığı göremez Evlilik ilişkisinden yeterli duygusal tatmini bulamaz, bu ilişkiden beslenemez, eşinin uzaklığından rahatsız olur Bu kişinin eşiyle ilişkisine dair endişesi çok yüksektir Genellikle kocasıyla ilişkisinde yaşadığı yetersizlik ve yalnızlık duygularını bastırmak, duygusal tatmin arayışını çocuğuyla gidermek isteyen kadınlarda görürüz bu kalıbı Anne çocuğa fazlaca yaklaşır, çocukla ilgili konularda fazlasıyla sorumluluk alır, çocuğun hayatına fazlaca girer Çocuğuyla ilgili konular hayatının merkezindedir Çocuğun her tavrını, her davranışını gereksiz yere fazlasıyla detaylı inceler Annesinin kaygısını hisseden çocuk da, annesini rahatlatabilmek için annesine fazlaca yaklaşır; hayatını annesini memnun etmek üzere yaşamaya başlar Babasından gittikçe uzaklaşır ve annesinin mutsuzluğundan babasını sorumlu tutmaya başlar Anne bir yandan çocuğuyla yakınlığında duygusal ihtiyaçlarını doyururken, diğer yandan evliliğindeki sorunlardan kaynaklanan stresini azaltır Bu arada eşlerinin babalık yapma şeklini, çoğunlukla da çocuğun yanında eleştirmeye başlar Eşini uzak olmakla, çocuğa karşı ilgisiz olmakla, yetersiz kalmakla, sorumsuzlukla suçlarlar Aslında çocukla ilgili bu yakınmalarının altında yalnız bırakıldığını, tatmin olmadığını, eşinin kendisini reddettiğini anlatmaya çalışır Bu ilişki kalıbında nadiren de olsa “saçını süpürge eden ebeveyn” babadır Evlilik ilişkisi yetişkinlerin dünyasına aittir ve çocuklar buradaki sorunları anlayamazlar Bu tip kavgalarda çocuğun anne-babasının ilişkisinden doğan kaygısı arttıkça, çocukta problemler ve çeşitli psikosomatik hastalıklar görülmeye başlanır 3 “Sorumsuz Ebeveyn” Kavgası: Çocuğuyla yakınlaşarak evliliğindeki problemlerin üstünü örten ebeveynin çocuğuyla ilişkisi öyle yakın ve iç içedir ki, diğer ebeveyne çocukla ilişki kurabilmesi için yer kalmaz; anne/çocuk yada baba/çocuk ilişkisi içine girmeyi başaramaz Bazen de evliliğindeki sorunları görmemek için evinden, ailesinden, çocuğundan uzaklaşmaya başlar Bu noktada evliliğinde yaşadığı sıkıntıyı işiyle, arkadaşlarıyla, bir sevgiliyle, başka uğraşlarla yada davranışlarla gidermeye çalışır Bu kalıbın içine daha çok erkekler girmekte ve “sorumsuz baba” olarak görülmektedirler Bu babalar çocuklarında gördükleri her sorunun kaynağını eşleri gibi yaşarlar Çocuklarının tavır ve davranışlarını, kişilik ilişkilerini eşlerine ve eşelerinin ailesine benzetmeye başlarlar Neticede çocuklarıyla aralarındaki mesafe gittikçe fazlalaşır Çocuk bir ebeveyninden (genellikle de babasından) mahrum kalır Bir yandan mahrum kaldığı ebeveynini aileye geri kazandırabilmek, diğer yandan anne-babasını birbirine yaklaştırmak isteyen çocukta sıklıkla problemler görülür Çocuktaki problemi çözmek için karı-koca ortaklık yaparlar ve çocuklarındaki problemler için doktorlara yada terapistlere başvururlar Karı-koca arasındaki sorunu kabul etmediği sürece çocuklardaki problemler nadiren çözülür 4 “Kime Daha Yakın?” Kavgası: Burada karı-koca arasında alttan giden bir güç savaşı vardır Karı-koca yakın olamadıklarında hem anne, hem de baba çocukla eşlerinden daha yakın bir ilişki kurmayı, çocuk üzerinde daha etkili olmayı ister Burada kimin dedikleri daha doğru, kim çocuğu daha fazla düşünüyor, kim daha iyi ebeveyn gibi konularda tartışmalar görülür Anne-babası çocuğu farklı yönlere çekiştirdikçe, bir taraftan annesini diğer taraftan babasını memnun etmeye çalışan çocuğun kafası karışır Anne-babasının arasındaki savaşta en fazla problemi çocuk yaşar Çocuk açısından bakıldığında çocuğun tek ve biricik bir annesi, yine tek ve biricik bir babası vardır Bildiği ve değerlendirebileceği tek annelik, annesinin anneliği; tek babalık ise babasının babalığıdır Yaşına özgü bazı dönemlerde “neden sen Ahmet’in annesi, Ayşe’nin babası gibi olamıyorsun?” gibi sorularla anne ve babasını bunaltsa da, gerçekte annesini ve babasını doğrusuyla, yanlışıyla kabul eder Aslında anne babasını kimseyle değişmeyi, kimselerle paylaşmayı istemez Annesini de, babasını da çok sever, her ikisi tarafından da sevilmeye, beğenilmeye ihtiyaç duyar Anne ve babasının mutlu olmasını, çoğu zaman kendi mutluluğundan çok ister Ancak anne yada babasının mutsuzluğunu gördüğünde yardım etmeye çalışır; mutsuzluğun nedenini anlayamasa bile… Sağlıklı bir karı-kocalık ilişkisi olan ailelerde çocuk hem annesiyle hem de babasıyla farklı ve özel bir ilişki kurar Diğer yandan sağlıklı ilişkilerin yaşandığı ailelerde, karı-kocalık ile anne-babalık birbirinden ayrı tutulur Karı-kocalar, karı-koca oluşlarını, çocuklarıyla kurdukları ilişkilerinden ayrı tutabilirler Bu ailelerde karı-kocalar, anne-babalık işlevlerini ve görevlerini sağlıklı bir şekilde yerine getirmek için evliliklerini duygusal olarak besler; karı-kocalık ilişkilerini tatminkâr tutmayı sağlamanın, birbirleriyle özel ve yakın bir ilişki kurabilmelerinin yollarını bulurlar Buna rağmen, karı-kocalık ilişkilerinin bitirme kararı alsalar dahi evliliklerindeki olumsuzlukları çocuklarına ve anne-baba oluşlarına yansıtmamayı başarırlar Her halükarda bilirler ki, karı-kocalıkları bitse bile, çocukları için anne-babalıkları devam edecektir Seçil Çelik Özbeklik Uzman Psikolojik Danışman AGAPE Danışmanlık Merkezi |
|