27 Mayıs Darbesi 27 Mayıs'a Giden Süreç |
08-20-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
27 Mayıs Darbesi 27 Mayıs'a Giden Süreç27 Mayıs'a giden süreç 1957 seçimleri 27 Ekim 1957 seçimleri oldukça sert bir hava içerisinde yapıldı DP seçimler öncesinde yasal düzenlemeler yaparak, muhalefetin bütünleşerek seçimlere bir cephe halinde girmesini engelledi [34] CHP'nin iddiasına göre CHP'li seçmenler kütüklere yazılmamış ve bazı yerlerde sandıklarda seçim sonuçları bile değiştirilmiştir[35] Kayseri, Giresun, Çanakkale ve Samsun'da gösteriler yapılmış ve kavgalar yaşanmıştır Gaziantep'te ise radyo ve gazeteler önce CHP'nin zaferini ilan etmiş fakat daha sonra "köyden gelen oylar" ile seçim sonucunu DP'nin zaferi olarak değiştirilmiştir CHP'nin itirazı üzerine oy pusulaları Gaziantep Adliyesi binasına getirilmiş ancak Gaziantep Adliyesi oy pusulalarıyla birlikte yanmıştır[36] İsmet İnönü, bu usulsüzlükleri "Kütük Marifetleri" ve İçişleri Bakanı Namık Gedik'i de "Kütük Bakanı" olarak adlandırmıştır DP hükümeti bu "Antep hadisesi" haberlerinin yayınlanmasını yasaklamıştır[36] DP oyların %47,88'ini alarak yürürlükteki çoğunluk esasına dayalı seçim sistemi sayesinde 424 milletvekili çıkardı İsmet İnönü'nün başında bulunduğu CHP %41,09 oyla 178 milletvekilliği kazanmıştı [37]Cumhuriyetçi Millet Partisi ve Hürriyet Partisi dörder milletvekilliği kazandılar Muhalefetin toplam oy miktarı DP'yi geride bırakıyordu Demokrat Parti, matematiksel olarak muhalafet partilerinin oyları karşısında azınlığın iktidarı konumundaydı[38]Seçimlerden sonra, siyasal ortamdaki gerginlik artarak devam etti CHP yurt çapında destek görmeye başlamıştı Bir önceki seçimde %35 olan oy oranını % 41'e yükseltmesi bunun göstergesiydi Oysa DP 1954'te % 57 olan oy oranını % 47'ye düşürmüştü[39] Gizli komiteler ve Dokuz subay olayı 1954'te İstanbul'da Dündar Seyhan ve Orhan Kabibay'ın kurduğu komiteye Faruk Güventürk, Ahmet Yıldız, Suphi Gürsoytrak, Orhan Erkanlı ve Necati Ünsalan gibi genç subaylar katılmışlardır Ankara'da ise Talat Aydemir, Mill Müdafaa Vekili Ethem Menderes'in yaveri Adnan Çelikoğlu, Sezai Okan, Osman Köksal ve yandaşları ayrı bir komite kurmuşlardır 1957'de İstanbul ve Ankara'daki iki komite birleşmiştir[40] [41] Birleşik komite 27 Ekim 1957'de öngörülen seçimlerinde DP'nin kaybedeceğini varsayarak 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı töreninde zırhlı birlikler ile şeref tribünündeki DP'lileri tutuklayarak yönetime el koymayı planladı Fakat seçimde DP kazandığı için darbe Şubat 1958'e ertelendi[40] Bu arada 16 Ocak 1958'de[42] komite üyesi Kurmay Binbaşı Samet Kuşçu'nun ihbarı üzerine emekli Kurmay Albay Cemal Yıldırım, Kurmay Albay Naci Aşkun, Kurmay Albay İlhami Barut, Topçu Yarbay Faruk Güventürk, Piyade Binbaşı Ata Tan, Piyade Binbaşı Ahmet Dalkılıç, Piyade Yüzbaşı Kazım Özfırat, Piyade Yüzbaşı Hasan Sabuncu ve Kuşçu'nun kendisi başta olmak üzere 9 subay tutuklanmıştır Yargılamalar sonucunda 8 subay beraat etmiş ve Kuşçu "iftira" suçundan mahküm olmuştur[40] CHP Kurultayı ve İlk Hedefler Beyannamesi CHP'nin 1959 yılındaki XIV kurultayında, ülkenin acilen ihtiyaç duyduğu bazı değişiklikler için çaba gösterilmesi kararlaştırıldı "İlk Hedefler Beyannamesi" adıyla hazırlanan bildirinin, 1961 Anayasası'nın temelini oluşturduğu ileri sürülür Bildiri metnindeki başlıklar şu şekildeydi: 1 Eşit Muamele, 2 II Meclis, 3 Anayasa Mahkemesi, 4 Nisbi Temsil Usulü, 5 Yüksek Hakimler Şurası'nın kurulması, 6 Memurlar Kanunu'nun düzenlenmesi, 7 Baskıdan uzak tutulan bir basın rejiminin kurulması, 8 Üniversite muhtariyeti, 9 Sosyal Güven ve Sosyal Adalet esaslarının teminat altına alınması, 10 Yüksek İktisat Şurası'nın kurulması[43] Uşak, Topkapı, Kayseri olayları 17 Şubat 1959'da Menderes'in başkanlığında Londra'daki Kıbrıs görüşmelerine gelen Türk delegasyonunu taşıyan uçak Londra yakınlarında bir ormana düştü Bu uçak kazasından Menderes'in yara almadan kurtulması iktidar ve muhalefet arasında bir yumuşamaya yol açsa da bu durum fazla sürmedi 1959'un Nisan ayında CHP Genel Başkanı İsmet İnönü, Batı Anadolu illerini kapsayan bir geziye çıktı CHP'liler geziye "Büyük Taarruz" adını taktı[44][45] 29 Nisan'da İnönü Trikupis'i esir aldığı Uşak'ı "Büyük Taarruz"un ilk durağı olarak seçmiş ancak oraya ulaştığında taşlı saldırıya uğrayıp, başından yaralanmıştır [46] İçişleri Bakanının emriyle İnönü'nün gezisini engelleyen Uşak valisi İlhan Engin'e[47] muhalif basın 'İktidarın "Uşak" Valisi' demeye başlamıştı[48] İnönü, Manisa ve İzmir'den sonra 4 Mayıs'ta İstanbul'a gelmiş ve Yeşilköy Havalimanı'ndan şehir merkezine giderken Topkapı'da önce trafik müdürü tarafından durdurulmuş ve sonra halkın saldırısına uğramıştır Polisler ve askerler müdahale etmemişlerdir Ancak o sırada Binbaşı Kenan Bayraktar'ın emriyle askerler müdahale etmiş ve İnönü kurtarılmıştır[49] Birçok ilde CHP-DP arasında olaylar patlak verdi 1960 başlarında basında sansür artmıştı, gazeteler sansür nedeni ile beyaz sayfalarla çıkıyordu[50] Cezaevleri tutuklu gazetecilerle doluydu[51] 2 Nisan 1960'ta Kayseri'ye gelen İsmet İnönü'nün treni, vali Ahmet Kınık'ın emriyle durduruldu Kendisine İnönü'nün Himmet Dede Demiryolu İstasyonu'nda trenin durdurulması ve yolunun kesilmesi için emir verilmiş Binbaşı Selahattin Çetiner, "Sizin yolunuzu kesmek ve sizin Kayseri'ye gitmenize engel olmaktansa intiharı tercih ederim" sözlerini söylemiştir [51] Olaydan sonra emekli edilmiş; ancak Danıştay Kararı ile göreve iade edilmiş, daha sonra orduda Generalliğe kadar yükselmiş, 12 Eylül Darbesi sonrası kurulan hükümette İçişleri Bakanlığı yapmıştır Zorlukla yoluna devam eden İsmet İnönü'yü Kayseri'de 50 bin kişi karşıladı[52][53] Seçim öncesi meydana gelen bu olaydan dönemin Ulaştırma Bakanı sorumlu tutuldu 27 Mayıs Darbesi'nden sonra hazırlanan 1961 Anayasası'na Millet Meclisi genel seçimlerinden önce Ulaştırma, İçişleri ve Adalet Bakanları çekilir(m 109) maddesinin eklenmesinin sebebi olarak da bu olay gösterilir[54] "İhtilal beyannameleri" Nisan 1960'ta TBMM'de gazete ve dergilerin "yıkıcı, gayrimeşru ve kanun dışı" faaliyetlerini inceleyerek meclise bildirmek için Ahmet Hamdi Sancar başkanlığında kurulan Tahkikat Komisyonu meclis ile ilgili bütün neşriyatı yasaklayınca DP-CHP ilişkisi daha gerginleşmiştir CHP'lilerin konuşmaları basına yansımadan elden ele dolaşmıştır DP yönetimi bu konuşmalarını "İhtilal beyannameleri" olarak adlandırmıştır[55] 18 Nisan 1960 günü Mazlum Kayalar ve Baha Akşit'in CHP'nin "yıkıcı, gayrimeşru ve kanun dışı" faaliyetleri olduğu gerekçesiyle meclis araştırmasına açılması yolundaki önerge karşısında İnönü şöyle konuştu: *Biz demokratik rejim dedik, bu rejim kurulmuştur Bu demokratik rejim istikametinden ayrılıp, baskı rejimi haline götürmek tehlikeli birşeydir Bu yolda devam ederseniz, ben de sizi kurtaramam[56] *Şartlar tamam olduğunda milletler için ihtilal, meşru bir haktır *Bu tedbire teşebbüs eden baskı tertipçileri zannediyorlar ki: Türk Milletinin Kore Milleti kadar haysiyeti yoktur CHP Genel Başkanı uyarılarını sürdürdü 27 Nisan 1960 günkü TBMM toplantısında İnönü tekrar Tahkikat Komisyonu'nu hedef alınca Meclis, İnönü'ye oniki oturum toplantılara katılmama cezası verildi[57] Kararı protesto eden CHP milletvekilleri Meclisten polis zoru ile uzaklaştırıldı[58][59] 27 Nisan 1960'ta Tahkikat Encümenlerinin görev ve yetkileri hakkında kanun teklifi konuşmasını yapan İnönü'ye Afyon milletvekili Murat Ali Ülgen: "Kürsüden ihtilal beyannamesi okudun paşam" demiştir[57] 28-29 Nisan olayları 28 Nisan'da İstanbul'da 29 Nisan'da Ankara'da çıkan öğrenci olayları şiddetle bastırıldı İstanbul'da çıkan olaylarda yaklaşık 40 öğrenci yaralanmış ve İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz polisin kurşunuyla öldürülmüştür[60] Bundan dolayı "Kanlı Perşembe" olarak anılmıştır[61] DP yönetimi bu illerde sıkıyönetim ilan etti Öğrenciler hep bir ağızdan Gazi Osman Paşa'nın kahramanlığı için yazılan Plevne Marşı'nın değiştirilmiş hali olan Olur mu böyle olur mu şarkısını söylüyordu:[62] Olur mu, böyle olur mu? / Kardeş kardeşi vurur mu? / Kahrolası diktatörler / Bu dünya size kalır mı? Bu olaylarda polisler "Kahrolsun diktatörler", "Hürriyet isteriz" sloganları atan öğrencileri dağıtmaya çalışmışlardır[61] Ancak "Türk ordusu çok yaşa" sloganı atan öğrenciler ile askerler arasında dayanışma yaşanmış ve askerler polislerin teslim ettikleri öğrencileri serbest bırakmışlardır[61] Harp okulu öğrencileri bir yandan Atatürk Bulvarı'nda sessiz yürüyüş yapmış ve öte yandan 20 Mayıs'ta Türkiye'yi ziyaret edecek Hindistan Başbakanı Nehru'yu karşılamak için Esenboğa'dan şehir merkezine gitmek için aynı arabaya binecek olan Menderes'i Nehru'nun yanından kaçırmayı planlamıştır[63] Ancak yabancı misafir varken bu tür hareketlere girişmenin dış dünyaya karşı olumsuz etki yaratacağı kanaatine varılarak plan reddedilmiştir Gürsel'in veda mesajı 3 Mayıs 1960'ta Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel Mill Müdafaa Vekili Ethem Menderes'e bir mektup iletmiş ve Kara Kuvvetleri Kumandanlığı Karargahına da veda mesajı göndermiştir Gürsel'in veda mektubundan sonra liderini yitiren gizli örgüt, önce Genelkurmay İkinci başkanı Cevdet Sunay'a başvurmuş fakat olumlu yanıt alamayınca 1 Ordu ve sıkıyönetim Komutanı Fahri Özdilek'e başvurmuş fakat ne olumlu ne de olumsuz yanıt alabilmiştir Orhan Kabibay Kore'den tanıdığı "argo bir adam"[64] olan Kara Kuvvetleri Lojistik Başkanı Tümgeneral Cemal Madanoğlu'nu önermiş fakat Madanoğlu şu şekilde tereddütünü dile getirmiştir: Ulan biliyorsun bende taş var, kafa yok[65] Orhan Kabibay, düşünmek için 24 saat izin vermiş ve süre dolduğunda Madanoğlu şu yanıtı vermiştir: Ulan, erkeklik öldü mü, örgütünüze girmeyi kabul ediyorum![65] 555K 5 Mayıs 1960 tarihinde, Ankara, Kızılay'da Demokrat Parti aleyhtarı öğrencilerin yaptığı protesto eylemidir Adını 5 ayın 5 günü saat 5`te Kızılay'da gerçekleşmesinden alan eylem cumhuriyet tarihinin ilk "sivil itaatsizlik" eylemi olarak da anılır 28 ve 30 Nisan 1960 tarihlerinde polisle öğrenciler arasında çıkan çatışmalarda öğrencilerin hayatını kaybetmesi ve Turan Emeksiz isimli öğrencinin ölmesi ülkedeki ortamı kutuplaşmaya sürükledi [66] DP mitingi için Kızılay Meydanı'na gelen dönemin başbakanı Adnan Menderes, bir anda kendini protestocuların arasında buldu Rivayete göre, o zamanlar öğrenci olan, eski CHP lideri Deniz Baykal, şair Cemal Süreya'nın aktardığına göre ise Vedat Dalokay, Menderes'in "Ne istiyorsunuz?" sorusu üzerine başbakanın yakasına yapışıp "Hürriyet istiyoruz!" demişti Menderes ise şu soruyla cevap vermişti: "Başbakanın yakasına yapışıyorsun, bundan büyük hürriyet olur mu?"[67] Adnan Menderes, 28-29 Nisan ve 5 Mayıs olaylarından sonra üniversite hocalarını gençleri kışkırtmakla suçlamış ve onlardan "Kara Cübbeliler" olarak söz etmeye başlamıştır[68] Kaynak : Wikipedia |
|