Bir Fransızın Gözüyle |
|
|
#1 |
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Bir Fransızın GözüyleBir Fransızın Gözüyle İstanbul ve Osmanlı İnsanı İstanbul şehri ve Osmanlı insanı hakkında şimdiye kadar çok şey söylendi ve çok şey yazıldı Çünkü bu şehir Ortaçağda insanlarınyaşadığı en büyük ve en gösterişli yer olması yanında dünyanın yönetildiği bir merkez olma özelliğini de taşıyordu Yığınyığın insan bu cazibe merkezine geliyor, çevreyi ve burada yaşıyanları gözlemliyordu ![]() Şehri süsleyen, hepsi birer sanat şaheseri yapılarla etrafa huzur ve sükun dağıtan insanlar tarihcilerin seyahat notlarına konu oluyordu Objektif bir uslupla kaleme alınmış bu seyahatnamelerdenyola çıkarak, asılsız iddialarla karalanan bir tarihin aslında nekadar berrak olduğunu görmek hiçde zor değil Osmanlıinsanı ve İstanbul u sadece gözlemlerinden yola çıkarak objektif bir şekilde kaleme alan seyyahlardan biri de Fransız Edebiyatının en ünlü yazarlarından olan Gerard de Nervaldır ![]() 19 yy da yaşamış olan bu edebiyatcı şiir, roman, piyes vb![]() dallarda verdiği ürünlerle 135 yıldır okunagelmektedir ![]() Ama onu en popüler yapan şey gezi notlarıdır Dönemininotoriteleri tarafından "Deha ve delilik sınırı üzerinde yaşayan sanatkar" olarak nitelendirilen yazar, kendi zamanında en çok seyahat eden kişiler arasında yeralmıştır ![]() Hayran kaldığı şark topraklarındaki gözlemlerini detaylı bir şekilde kaleme alan yazar, istanbul a da birçok kez gelmiştir Bu gezilerinde kaleme aldığı notlarıyla 19 yyİstanbul hayatı ve Osmanlı insanı hakkında bize güvenilir bilgiler sunmaktadır ![]() Osmanlı ülkesine ayak basan yazarı ilk şaşırtan konu, çok uluslu bir yapıya sahip olan bu devletin içinde barınan; farklı kültüre , millete ve dine sahip insanların kardeşce yaşamalarıdır ![]() Bu duygularını da şu şekilde ifade etmiştir; - "İstanbul tuhaf bir şehir Dörtmillet bir arada yaşıyor ve birbirlerinden nefret etmiyorlar ![]() Türkler,Ermeniler,Yahudiler ve Rumlar aynı topraklarda yaşayan insanlar olarak birbirlerine gösterdikleri tahammül ve müsamahayı bizde çeşitli vilayet veya partilere mensup insanlar arasında göremeyiz "Yazılarında zaman zaman Avrupa ve Osmanlıyı kıyaslamayı da ihmal etmeyen yazar, devletin diğer milletlere gösterdiği derin goşgörüyü de sık sık vurgulamıştır İşte İstanbul kahvehanelerindenbir manzara - "Galata sur kapısını geçtikten sonra bizimkilere benzer kahvehanelerle karşılaşıyoruz ![]() Masaları Ermeni ve rum gazeteleriyle dolu İstanbul da budillerde beş altı tane gazete çıkıyor Mora dan gelen yunangazeteleri de ayrı "İstanbul u dikkatli gözlemleyen hemen her kişiyi şaşırtan bazı detaylar vardır İşte bu şaşırtıcı detaylardan biri olan Osmanlımezarları ve mezartaşlarını bakalım yazarımız nasıl anlatıyor ![]() - "Boğazda son derece güzel ve serin bir yerdeyiz Buranın bir mezarlık olduğunu söylememegerek yok sanırım İstanbulun bütün güzel yerleri , gezilecekve zevk alınacak sahaları mezarlıklardır Bakıyorsunuz yüksekağaçların arasında, şuradan buradan güneş ışınlarının sızıp renklendirdiği, sıra sıra beyaz hayaletler var Bunlar birinsan yüksekliğinde, mermerden yapılmış mezartaşlarıdır ![]() Başları sarıklı, üzerleri yazılı mezar taşlarıdır Sarığınbiçimi, ölünün hayattayken işgal ettiği mevkii , sosyal seviyesini veya mezarın eskiliğini belli ediyor Bunlarınbazıları son modaya uygun Bazı mezartaşlarının başlarıkoparılmış Bu koparılmış olanların çoğu yeniçeri mezarlarınaait (2 Mahmud Döneminde hal edilmeleri üzerine) Kadınlarınmezarlarında da sütun taşlar var Fakat bunlarda baş yerindegül veya demet şeklinde bir süs bulunuyor Kabartma veyaoyma şeklinde çiçeklerle süslenmişler "Osmanlı ülkesine gelen her gayrimüslimin görmeyi arzuladığı en önemli kişi hiç şüphesiz Osmanlı Padişahıdır Bu emellerine ulaşmakiçin kimi zaman Cuma selamlıklarına , kimi zaman da At Meydanındaki etkinliklere katılırlar, Yazarımız da bir Cuma selamlığı öncesi tüm dikkatini toplayarak padişahı gözlemliyor Şüphesizzengin bir şatafat içinde bekliyor Osmanlı Padişahını; ama görülen o ki hiçte kafasında canlandırdığı gibi biriyle karşılaşmıyor ![]() - "Limana doğru inerken mütevazi bir fayton içinde sultanın geçişini gördüm İki tekerlekliarabaya iki at koşulmuştu Sultanın üzerinde yakasına kadardüğmeli sade bir redingot vardı Türkler Tanzimattan buyanaredingot gimeye başlamışlardı Sultanın kıyafetini öbürlerindenayıran tek özellik, fesinin üzerindeki pırlantalı imparatorluk nişanıyıdı "Bu merasim sonrası Pera ya (Beyoğlu) ilerleyen padişah ve maiyeti bir tekkeyi ziyaret ederler Tekke çıkışında meydana gelenolay yazarımızı fazlasıyla şaşırtmıştır Çünkü Osmanlı yönetimindenbu dereceye varan bir din hoşgörüsü beklememektedir ![]() - "Sultan Pera caddesine gelmişti ![]() Burada bulunan bir tekkeye girdi Meşhur mürted Kont Bonnevalin mezarıda buradadır ![]() ( Humbaracı Ahmet Paşa) Biz tekkenin kapısında beklerken başlarında Rum rahiplerin bulunduğu bir cenaze alayı göründü ![]() Alay şehrin dışına doğru ilerliyordu ![]() Padişahın muhafızlarırahiplere yol değiştirmelerini, padişahın çıkmak üzere olduğunu ve bir cenaze ile karşılaşmasının hoş bir şey olmayacağını söylediler Bir tereddüd anı oldu Niyahet bizans vari giyimiile başrahip muhafızların reisine hitap etti Onunla konuştuktansonra yollarına devam ettiler Eğer o anda sultan dışarıyaçıksaydı, cenaze alayı değil sultan bekleyecekti İstanbulda bütün dinlere karşı büyük müsamaha vardır ve bu olayı buna misal olarak kaydediyorum "Yazarımızı şaşırtan diğer bir konu ise kendi tabiriyle, "Avrupalı yazarların hayallerinde abarttıkca abarttıkları" , padişahın evlilik yaşamı ve harem meselesidir İstanbulda yakın çevresinin anlattıkları ve bizzat kendi gözlemledikleri ile meselenin hiçte duyduğu gibi olmadığını gören yazar bu meseleyi de şu şekilde kaleme almıştır ![]() - "Sultan bütün imparatorluk içinde kanuni yoldan evlenme hakkından mahrum olan tek insandır ![]() Çünkü bazı ailelerle bu şekilde bir bağ kurmasının bu ailelere büyük nüfuz kazandıracağından korkuyor, bunu istemiyorlar ![]() Bir yabancı kadınla da evlenemiyorlar Geçindirme imkanıolmak şartıyle her müslüman erkeği dört kadınla evlenme hakkına sahip olabildiği halde, padişah bu haklardan mahrumdur ![]() Kadın sultanlar vardır ama bunlara meşru karısı denemez ![]() Çünkü bunlar aslında birer esirdirler İmparatorluk içindekibütün Türk,Ermeni,Rum, Musevi ve Katolik kadınlar hür oldukları için hareme alınmazlar Hareme alınan insanlar, İslam olmayanve imparatorlukla resmi ilişkisi bulunmayan ülkelerden toplanırlar ![]() - Arkadaşım bana sarayda bulunan kadınların sayısını da söyledi Bu sayı Avrupada zannedildiğinden çok farklı Sultanınhareminde sadece otuz üç kadın var Bunların da sadece 3tanesi gözdesidir Diğer kadınlar birer odalıktır, yanioda hizmetçisidir Avrupalılar odalık sözünü yanlış anlıyorlar "Herşeyin maddiyat olduğunu sanan ve herşeyde kendi menfaatlerini ön plana çıkaran bir anlayışın aksine, yardımlaşma ve kardeşliği topluma benimsetmiş bir toplulukla karşılaşmak Avrupa insanını herzaman heyecanlandırmıştır Hele hele bu yardım etme ahlakınıninsanları aşıp hayvanları bile kapsaması, onların hemen hiç görmedikleri birşeydir Böyle birkaç tabloyla karşılaştıktansonra bakalım yazarımız neler hissetmiş ![]() - "Geniş bir sahayı kaplayan Topcu Kışlasının etrafını alan bu korudan çıkınca kendimi Büyükdere yolunda buldum Yemyeşil bir çayır kışlanın önüne kadaruzanıyor Burada bir sahneye şahit oldum ki daha evvel gördüklermdenpek ayrı bir şey değil Çayırda birkaç yüz köpek biraradasabırsızca bekleşiyordu Az sonra askerlerin koca kazanlartaşıdığını gördüm Kazanı bir sırığa geçirmişler, sırığıomuzlarına almışlardı Köpekler bunu görünce sevinç çığlığıatar gibi havlamaya başladılar Kazanlar yere konur konmazbulundukları yerden ileriye doğru fırladılar Askerler ellerindekisırıklarla onları gruplara ayırmaya çalışıyorlardı Oradabulunan bir italyan bana " Köpekler için özel olarak yemek pişiriliyor, bu hayvanlar hiç te talihsiz değil "dedi İstanbul da hayvanları koruma derneklerinin yanısıra,cami ve çeşme yakınlarında sırf hayvanların faydalanması için havuzlar yapılmış ![]() - Bir kahvehaneye geliyoruz Dondurma,limonata, moka herşeyFransız usulüde , tam Avrupai bir yer Mahalli olan tekşey , insandan hiç kaçmayan üç dört leyleğin masaların aralarında dolaşıp durmalarıdır Masanıza oturup kahvenizi söyler söylemezbu leylekler yanınıza sokulur ve birer soru işareti gibi orada dikilirler Uzun boyunlarını ve gagalarını masanızınüzerine rahatça uzatarak şekerinizi alabilirler ama buna cesaret edemiyor ve sizin vermenizi bekliyorlar Ve masamasa dolaşıp şeker ve bisküvi topluyorlar "- "Tekke avlusuna girince birsürü köpek gördük Hizmet işleriyle uğraşanlar bunlara yiyecekdağıtıyorlardı Köpeklerin beslenebilmesi için eskiden beribol miktarda bağış yapıyorlardı Akasya ve çınar ağaçlarıile gölgeli duvarları tahtadan yapılmış boyalı kuşluklarla doluydu Kuşlar gelip yuva yapsın diye konulmuştu bu kafesler![]() Ve kuşlar bu yarı hazır yuvaları benimsiyor, sahipleniyor, hiç korkmadan , aç kalmak endişesi duymadan yaşayıp gidiyorlar "Osmanlı insanının ruh haletini ve sanat anlayışını yansıtan son derece estetik cumbalı evler ve bunların süslü ayrıntıları her göreni cezbederken, son dönemlerde ortaya çıkan Avrupai özenti ve taklitcilik anlayışı ile bu kültürün terkedilmesi de başta batılılar olmak üzere birçok kişinin tepkisini çekmiştir Yazarımızın da dikkatini çeken bu konu onun kalemindenşöyle anlatılmaktadır ![]() - "Tanzimat Osmanlıya fes giydirmiş, onu yakasına kadar düğmeli bir regingot içine hapsetmişti ![]() Evlerin süsünü de kaldırmıştı Artık petek gibi işlenmiştavanlar veya stalaktitler, oymalar, sedir ağacından işlemeli sandıklar yapılmıyordu Bunların yerini dümdüz boyalı ,silme kornişli duvarlar alıyordu Oyma panolar içinde birkaçalelade resim, birkaç saksı, hepsi bukadar "Uzun yıllar birçok topluluğu barış ve hoşgörü içinde yöneten bu devleti, yıpratma adına ortaya atılan iftiralardan biri de Osmanlı Devletinin sanata ve sanat eserlerine olan bakış açısıydı Osmanlı Devletinin sanata hiçte olumlu bakmadığıve sanat eserlerini de hoş görmediği şeklinde yanlış düşüncelerle başkente giden yabancılar, büyük meydanlarda tüm ihtişamıyla duran anıtları ve elinde kamışıyla değişik sanat dallarına imza atan sanatcıları görünce tüm duyduklarının yanlış olduğunu anlamakta gecikmediler Onları en çok şaşırtan bir diğerkonu da bu insanların önceki devletlere ve kültürlere ait eserleri koruma hassasiyetleriydi İşte bir bayram sabahındaAt meydanında yazarın düşündükleri - "Bayram sabahı güneş doğarken gemilerden ve bütün hisarlardan atılan toplar şehri inletti ![]() Bin minareden yükselen ezan sesleri her tarafta yankılandı ![]() Bu sefer merasim yeri At Meydanı idi Burası Bizans İmp![]() nun hatıraları ile meşhurdur ve meydanda onlardan kalan abideler vardır Mısırdan getirilen taşın beyaz mermerdenkaidesi heykel kabartmalarla doludur O heykellerin oradadurmaları , Türklerin, biz Avrupalıların zannettiği gibi heykel düşmanı olmadıklarını ispat ediyor "Yabancıların yanlış bildiği bir başka konu da müslümanların dini inanışlarıdır ![]() Kulaktan duyma karalamalarla, müslümanlar ve onların yaşantılarını çok yanlış bilen bu kişiler gibi yazarımızda karşılaştığı manzaralar karşısında ister istemez kendi toplumuyla Osmanlı teb asını kıyaslamak zorunda kalmış ve karşı karşıya kaldığı bu gerçeği itiraf etmekten çekinmemiştir ![]() - "Müslümanları çapkınlıkla ve bazı adetlerini saçmalıkla suçlamak ve tarif etmek, bence hatadır İnançları ve adetleri bizimkinden o kadar farklıki hüküm verirken bu farkı gözetemiyoruz, nispeten daha bozuk ahlakımızla onlar hakkında hüküm veremeyiz Bir müslümanlaeşi arasındaki münasebeti, hatta namusluluğu hesaba katsaydık, bizim 18 yy yazarlarımızın yarattığı sefahat uydurmalarınainanmaz, doğruyu anlamış olurduk "Osmanlı Devleti içinde farklı dinlere mensup insanlar birarada yaşamaktadır ![]() Böyle bir manzara dünyanın başka hiç bir ülkesinde mevcut değildir Ama yazar öyle bir manzarayla karşılaşmıştır kibukadarının da olabileceğini kesinlikle düşünmemiştir Perada oturan yazar o bayram sabahında caddeye adım atar atmaz bakın neler görmüştür ![]() - "Pera da oturan Avrupalıların çoğu bu bayram kalabalığına katıldı Çünkü bayram günleri, diğer dinlerden olanlar da Müslümanların merasimlerine iştirak ederler , onlarda bayram yaparlar İslami merasimekalben katılmayanlar için bile bu bir bayramdı "Herkesin aklında yardımlaşmanın bir sınırı vardır Fakat hemen hermanzarası insanı şaşırtan bu tuhaf ülkede yardımlaşmanın boyutları da elbette akılları zorlayacak boyutlardadır ![]() O bayram günü, bayram namazı sonrası, At Meydanında meydana gelecek olaylar merasimi izleyen yabancıların neredeyse küçük dillerini yutmalarına sebep olacaktır Yazarımızdandinleyelim ![]() - "Kurban kesiminden sonra herkes yiyecek ve içeceklere yöneldi Çörekler, şekerli kaymaklar,kızartmalar ve halkın en çok sevdiği kebaplar pek boldu ![]() Bunlar halka ücretsiz dağıtılıyordu ve bunların parasını zengin kişiler ödüyorlardı Ayrıca herkes istediği eve girer,sofraya oturur ikram görürdü Fakir zengin bütün müslümanlarevlerine gelen insanların dini, ırkı ve sosyal durumları ne olursa olsun kendi varlık durumlarına göre ziyafet verirler, memnun etmeye çalışırlar "Osmanlı Ülkesine gelerek burada yaşayan insanları ve onların davranışlarını gözlemleyen ve gördükleri karşısında hayran kalan her kişinin, böyle bir ahlaki yapının oluşmasına sebep olan dini yapıdan etkilenmemeleri mümkün değildir İslam Dinini tüm saflığıve temizliği ile yaşayan dervişler de yazarın dikkatinden kaçmamıştır Şimdi seyahatnamenin bu konudaki yaklaşımınabakalım ![]() - "İstanbul da dervişlerin ibadetleri ve ibadet şekli bana çok tesir etti Onlar için Allah kelamıher dilde geçerlidir Bu dervişler hiç kimseyi ney sesiylekendileri gibi dönmeye mecbur etmiyorlar Fakat bu usülonlar için Allaha şükretmenin , Onun büyüklüğünü ifade etmenin en ince ve en yüce şeklidir "Görüldüğü üzere Fransız Edebiyatının güçlü kalemlerinden Gerard de Nerval , hiçbir etkide kalmadan, sadece kendi gözlemlerinden yola çıkarak bu seyahatnameyi en gerçekci şekilde kaleme almıştır ![]() - Devrinin otoriteleri tarafından " Bir yol açıcı, temiz, akıcı usluba bir örnek ve hayal gücünde gizli gerçekleri sezip görmekte eşsiz bir yazardır " Şeklinde tanımlanangezgincimizin ilginç seyahat notları umarız ki kendi geçmişini bilmeyen ve acımasızca eleştirmekten de kaçınmayan bir kısım insanlarımıza ufuk olur ve onları geçmişlerini daha detaylı incelemeye sevkeder Sözlerimizi yine yazarımızın bu eserininoktaladığı cümlelerle bitiriyoruz ![]() - "Ben İstanbul u tarif işine girişmiyorum ![]() İstanbul un sarayları camileri hamamları kıyıları çok yazıldı ![]() Çok anlatıldı Ben sadece cadde ve meydanlarda gördüğümşeyler hakkında bir fikir vermek istedim Şu şehir eskidenberi Avrupa ile Asyayı birleştiren tılsımlı ve adeta kutsal bir mühürdür "Kaynak:Osmanlı araştırmaları |
|
|
|