Buse'nin Göz Yaşları 15 |
07-11-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Buse'nin Göz Yaşları 15Buse'nin Göz Yaşları 15 Öyküsü - Derin Duygular - Ayhan Sarıkaya - Duygu Seli - Yaşam Hikayeleri - Öykü Buse,iki-üç gününü koşuşturmakla geçiştirdiDevlet babadan, ailesine bakılacak,yardım edilecek" sözünü alınca gönlü rahatlamıştıO,her şeyden önce kardeşlerini düşünüyorduŞimdi,gerçek koruyucu bir baba sıfatıyla görüyordu kendisiniZaten babasının sağlığında baba kavramından soyutlamıştı kendisiniBir baba,nasıl bu denli acımasız ve gaddar olabilir diye zaman zaman düşündüğü oluyorduÇocuklarını hiç acımadan satmayı kafasına nasıl yerleştirebilirdiBu olumsuzluklardan şimdi ise uzaklaşmaya çalışıyor,gerçek bir babanın gösterebileceği şefkatle kendisini donatıyor ve o ruh haliyle kardeşlerine kol kanat germeye çalışıyorduKendi yaşantısını onlar için feda edilmiş kurban(!)gibi görüyordu"Yeter ki kardeşlerim kurtulsun" düşüncesi beynine yerleşmişti Mahalleli,hala evlerine gelip gitmelerine devam ediyorlardıBu durum,uzun zaman daha sürecektiHele de Buse,buradayken aralıksız devam edecektiGelip gidenlerin,baş sağlığı dileyenlerin arasında çeşitli konularda meraklıları da çıkmıyor değildi haniBir takım dengesiz sorular sorsalar da;Buse,onların hiç birine kızmadan yanıtsız bırakıyorduHer ne kadar içlerinde densiz hareket edenler,gereksiz ve zamansız konuşanlar olsa da hiç kimsenin kalbinin kötü olmadığına,art niyet taşımadıklarını sezinliyor,kimseleri kırmak istemiyorduHatta içlerinden bazılarının yanına sokularak kulağına fısıldadıkları; "-Gız,gittiğin yerde nasıl geçiniyon,ha?" "-Gocan senden yaşlıymış,diyorlarİşler tıkırında mı bari hı?Söyle gız, söyle utanma" "-Çoluk çocuğu da varmış önceki garısındanNasıl kafanı şişiriyorlar mı bari?" Konuşmaların hiç birine ters yanıt vermiyorduSadece hafiften gülümseyerek,espriyle karışık; "- Aman sizlere de helal olsun vallaKulağınız amma da keskin haDünyanın öbür ucunda yaprak kımıldasa vallahi görüyor ve sesini duyuyorsunuzBizim bu mahallenin bu özelliğine hayranım doğrusu"Buse'nin bu yanıtı karşısında da hepsi birlikte gülüşüyorlardıSonra da, "-Aman siz de öküzün altında buzağı arıyorsunuzHer şeye meraklısınızGizli hiç bir şey kalmayacakÖğrenmeseniz çatlayıp "çarrttt" diye karpuz gibi ikiye yarılacaksınız ha"diye geçiştiriyordu Yine de mahalleli,Buse'nin uysal yapısını bildikleri için arada bir sorularını yinelemeye devam ediyorlardıOnlar sormaya,eşelemeye devam ede dursun Buse,"ser verip sır vermiyordu" Valiliğin Buse'nin anlattıklarından dolayı,ailesinin durumunu resmi prasedüre dayalı olarak yürütmesi için Buse'nin,mahalle muhtarlığından,Tapu dairesinden ve Belediyeden bir takım evraklar alması gerekiyorduBunları tamamlamak için evden çıkmış,gerekli yerleri dolaşıyorduBir iki koşuşturup durdu,oradan orayaKah sırada bekledi,kah memurların gönüllerinin olması için beklediNihayet sonuçta evraklarını bin bir meşakkat ile tamamlayıp, Valiliğin kalemindeki kayıt defterine kayıt ettirdiArtık bütün yorgunluğu üzerinden kalkmış gibi hissediyordu kendisini Şehri ikiye bölen tek ana cadde üzerine kendisini bırakmış aheste aheste yürüyor,derin düşünceler içerisinde belleğinde farklı şimşekler çakıyordu Dışarıda bunaltıcı sıcak,yaz mevsiminin gelişini müjdeliyordu adetaİnsanın beynini kavurucu sıcaklık,Amasya kalesinin eteklerindeki kocaman kocaman taşlarına çarpıyor,oradan da şehrin üzerine yansıyorduCaddelerde dolaşan insanlar,sıcağın etkisinden korunmak için kendilerini en yakın bir gölgeliğin altına atmaya çalışıyorlardıKimileri de siyah şemsiyelerinin altında aheste aheste dolaşıyorlardı Buse,siyah geniş gözlüklerini takmış,caddede yürürken vücudunun terden sırılsıklam olduğunu hissetti"Papatya pastanesine" doğru yanaşıyorduBirde aklına Tugay geldiPapatya pastanesi,Tugay'la buluşup aşk yaşamalarına tanıklık etmiş orada çok güzel,unutamayacağı anılar bırakmıştıTugay'la geçirdiği o güzel anıları ve aşk dolu saatleri anımsadı"İlk ve son aşkımız olacağız" diye yemin etmişlerdiHer saniyesi,her anı kare kare gözlerinin önünden bir film şeridi gibi kayıp gidiyordu şimdiAma zamansız,hesapta olmayan ayrılık,onu Tugay'ından,aşkından acımasıca koparıp atmıştı uzaklardaki bir hainin kolları arasınaBu hainin kolları arasında iken; kendisini ahtapotun sayısız kolları arasındaymış gibi nefesiz kaldığını hissediyor,çaresizlik içerisinde kıvranıp duruyorduŞimdi kolu kanadı kırılmış güvercin gibiydiEskisi gibi özgürlüğe uçamıyorduÖzgürlüğün bütün sınırları,dikenli tellerle ve etrafı da mayınlarla kuşatılmıştı adeta Tugay,ne yapıyordu acaba?Kendisini düşünüyor,geceleri hayaller kuruyor muydu?Ya da unutup gitmiş,başka bir sevgilinin sevdasıyla mı yanıp tutuşmaktaydı?Tugay,şimdi Amasya'nın herhangi bir mahallesinde günlerini nasıl geçiriyorduOkullar da tatile gireli epey olmuştu zatenŞimdi şu anda karşılaşsalar ne yapabilir,neler düşünebilir,nasıl tepki verebilirdi?Kendi acı dolu yaşam öyküsünden haberdar mıydı?Eğer duyduysa "niye kocaya gittin,hani verdiğimiz sözler,hani aşkımızın ölümsüz kalacağı?Niye ihanet ettin?" diye suçlayacak yoksa gerçekleri öğrendiğinde kötü talihine mi yanacaktı Buse,böyle karmaşık duygular içerisinde papatya pastanesine doğru yanaşmaktaydıİçeriye girip sıcak bir çay içmeyi düşündüVücudunun hararetini ancak böyle giderecektiSoğuk bir şeyler içse yine hararetleneceğini biliyordu İçeriye girip girmemekte kararsız gibi görünse de ayakları onu içeriye sürüklüyorduYa Tugay'la karşılaşırsa ne yapacaktıBir taraftan da içinde bir his, "-Hadi korkma,cesaretli ol Bir daha bu pastanenin kapısından içeriye girmek nasip olmayacakHadi gir,belki ilk ve son aşkına rastlarsın"diye onu cesaretlendirmeye çalışıyordu Tugay ise okullar tatil olduktan sonra ilk kez papatya pastanesine gelip oturmuştuEvlerinin yakınındaki elma bahçesinde dolaşmış,elmaların durumlarını kontrol etmiş bu yılki verim hakkında kafasında yorum yapmıştı"Meyveleri soğuk hava deposuna koyar da kışın satabilirsek, biraz rahatlarız" diye kafasından geçiriyorduPastanede oturduğu masada, bir taraftan çayını yudumluyor diğer taraftan Buse'yi hayalliyorduGörüşmeyeli beş aya yanaşıyordu"Buse'nin de okulu tatil olmuş o da Samsun'dan Amasya'ya dönmüştür" diye düşünmekteydi Yine aynı masada,Buse'nin oturduğu sandalyenin karşındaydıŞimdi karşılıklı oturup sohbet etseler dünyalar onun olurdu Bir ara önündeki gazeteden bakışlarını uzaklaştırıp,pastanenin giriş kapısına doğru yönelen genç bir bayana doğru çevirdiAman Allah'ım bu olamazdıBu ne kadar benzerliktiGözlerine inanamadıBiraz kilo almış gibi gözükse de aynen Buse'ye benziyorduGözlerini oğuşturduYüreği hızlı hızlı çarpmaya başladıYerinde duramayarak merdivenlerden aşağıya koşar adım fırlayarak genç kadının karşısına dikildi "-Buse!Sevgilim!" Genç kadın karar verip vermemekte kararsız kaldıAma o da duygularına,ölümsüz aşkına fazla direnemeyeceğini anlayınca,siyah gözlüklerini yavaşça çıkardı, "-Tugay!Bir tanem!Canım sevgilim!" Birbirlerine hasretle sarıldılarBuse, göz yaşlarına hakim olamamıştıÇocuk gibi ağlamaya başlamış,göz yaşları pınar olup akmıştı adeta Ayhan Sarıkaya |
|