Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Genel Bilgiler

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
bilgiler, bilinmeyenleri, genel, hakkında, nelerdir, uzay, uzayda, uzayın, yaşam

Uzay Nedir? Uzayın Bilinmeyenleri Uzay Hakkında Genel Bilgiler Nelerdir Uzayda Yaşam

Eski 09-11-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Uzay Nedir? Uzayın Bilinmeyenleri Uzay Hakkında Genel Bilgiler Nelerdir Uzayda Yaşam



Uzay Nedir? Uzayın Bilinmeyenleri Uzay Hakkında Genel Bilgiler Nelerdir Uzayda Yaşam
Uzay Nedir? Uzayın Bilinmeyenleri Uzay Hakkında Genel Bilgiler Nelerdir Uzayda Yaşam
Uzay
www forumsinsinet

Uzay, Dünya'nın atmosferi dışında evrenin geri kalan kısmına verilen isimdir Uzay'ın sınırları asla kesin değildir ve Uzay hep büyür Atmosfer ile uzay arasında kesin bir sınır bulunmamaktadır, fakat Dünya'nın atmosferi yukarı doğru çıkıldıkça incelmektedir Uzayda milyonlarca gökada bulunmaktadır Bu gökadalar içinde milyonlarca güneş sistemleri, gezegenler ve gök taşları bulunmaktadır
Uzay çok eski dönemlerden beri insanların büyük ilgisini çekmiş, sonu olup olmadığı; varsa, sınırlarının nereye kadar uzandığı bilginleri ve felsefecileri yakından ilgilendirmiştir Uzayda yer alan gökcisimlerinin incelenmesi, bunların hareketlerinin diğer gökcisimlerinin davranışlarına yaygınlaştırılması, uzay hakkında çok az da olsa kimi fikirlerin ortaya atılmasını sağladı Çağlar geçtikçe insanların daha güçlü teleskoplarla uzayı incelemesi uzay hakkındaki bilgileri artırdı Uçan cisimlerin ortaya çıkmasıyla Dünya'yı çevreleyen yakın uzay hakkındaki bilgiler, daha da artmaya başladı Nihayet, güçlü füzeler, yapma uydular, Ay'a insanlı ya da insansız araçlar gönderilmesi, Güneş Sistemi içinde yolculuk yapacak yapma uyduların geliştirilmesi, çok güçlü radyoteleskoplarla uzayın derinliklerinin araştırılması, 20 yüzyılın ikinci yarısında insanlığın uzay hakkındaki bilgilerini önemli ölçüde genişletti Bu arada teorik fizik ve astronomi konusunda devrim yapacak görüşler ortaya atan Einstein gibi bilginlerin uzay konusunda ortaya attıkları pek çok kuram, gözlemcilerin uzay üzerine verdikleri bulguların mantıklı bir şekilde açıklanmasını sağladı Uzay konusundaki ilk sağlam bilgiler, 19 yüzyıl sonu ile 20 yüzyıl başında, özellikle kuzey ülkelerinde kurulan gözlemevleri sayesinde alındı ABD'nin Kaliforniya eyaletinde bulunan Palomar Gözlemevi, Dünya'da mevcut gözlemevlerinin en büyüğüdür Buradaki aynalı teleskopun çapı 5 m, yüksekliği 40 mdir Bu gözlemevlerinde uzaydaki gökcisimlerinin kütlesi, hacmi, ışığının şiddeti vb incelenmektedir Uygulamalı fiziğin geliştirdiği tayf (spektrum) analizi, uzaydan gelen ışıklardan, cisimlerin hangi elementlerden oluştuğunu göstermektedir 1932'de K G Jansky adındaki bir mühendisin rastlantı sonucu bulduğu uzaydan gelen radyo yayınları, daha sonraki yıllarda radyoteleskopların doğmasına ve uzayın derinliklerinin dinlenmesine, bu radyo yayınlarının kaynaklarının ve nedenlerinin bulunmasına yol açtı II Dünya Savaşı sırasında Almanların geliştirdiği V-1 ve V-2 füzeleri daha sonraki yıllarda uzayın keşfi için yapılacak çalışmalarda büyük bir adım oldu 1947-1956 yılları arasında özellikle ABD, uzay çalışmalarına büyük hız verdi Yapılan uzay uçuşu denemelerinin hiçbiri bir uzay aracını yörüngeye oturtmayı başaramadı Bu arada SSCB, 1957 yılında üç kademeli Vostok füzeleri ile "Sputnik" adındaki ilk yapma uyduyu Dünya çevresinde yörüngeye oturtarak uzay yarışında öne geçti Uydulardan elde edilen uzay üzerine bilgiler, canlıların, özellikle insanların uzayda yaşayabilmeleri için hangi koşulların yerine getirilmesi gerektiğini ortaya koydu Böylece uzay tıbbı doğdu ve gelişti Uzayda ilk insan ise 12 Nisan 1961 tarihinde SSCB'nin uzaya gönderdiği Yuri Gagarin oldu Bu arada, insanların uzay boşluğuna yerleşmelerini sağlamak, uzayı uzaydan izlemek, Dünya üzerinde haberleşme kolaylıkları sağlamak için binlerce uydu yörüngeye yerleştirildi ya da uzayın boşluğuna fırlatıldı Nihayet 1969 Temmuzu'nda Ay'ın ABD'li astronotlar tarafından fethedilmesi, uzay çalışmalarında en önemi adımlardan biri oldu Günümüzde uzay yarışı büyük bir hızla sürmektedir


Alıntı Yaparak Cevapla

Uzay Nedir? Uzayın Bilinmeyenleri Uzay Hakkında Genel Bilgiler Nelerdir Uzayda Yaşam

Eski 09-11-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Uzay Nedir? Uzayın Bilinmeyenleri Uzay Hakkında Genel Bilgiler Nelerdir Uzayda Yaşam



MİKRO VE MAKRO DA UZAY BOŞLUĞU VAR MIDIR?



Bir atom çekirdeğinin, bir futbol topu büyüklüğünde olduğunu varsayarsak, elektronlar bunun çevresinde, çapı 5 kilometre genişlikte bir çember üzerinde dönebilir Eğer, Güneş Sistemi'nin bütününü düşünürsek orada da benzer bir düzen vardır Tüm gök cisimlerinin arasındaki boşluğa ise "uzay boşluğu" dendiğini hepimiz biliyoruz
Elektronlar yani atom altı parçacıklar arasındaki alana da "boş uzay" denir Boş uzay olarak adlandırılan bölge ne işe yarıyor ? Olmasaydı ne olurdu diye sorabiliriz? Öncelikle bu boş uzay olmasaydı her şey inanılmaz derecede küçülürdü
Örneğin bir insanı meydana getiren atomların, insana asıl ağırlığını veren çekirdeklerini bir araya getirmek mümkün olsaydı, insan, gözle görülemeyecek kadar küçük bir zerre haline gelirdi Fakat ağırlığı yine o insanın ağırlığına eşit olan bir zerre Boş uzay da bulunan her parçacık, kendi yasalarına değil, o alanın yasalarına tabiidir O halde atom, katı bir birim olmayıp aralarında belli uzaklıkların bulunduğu parçacıkları içeren boş uzaydan meydana gelmiştir Bu parçacıkların şaşılası özelliklerinden biri de ikili özellik göstermeleridir Yani bazen parçacık, bazen de uzayın derinliklerine uzanan dalgasal yapıya sahiptir Dalgasal yapıları nedeniyle tüm uzayı doldurmaktadırlar ve bu yüzden aslında boş uzay diye bir şey yoktur Tüm evren; enerji ve bu enerjinin belirli bölgelerde yoğunlaşmasından oluşmuş maddi sistemlerle doludur Yok oluş değil yoğunlaşma ve çözülme vardır
Madde, küçük ama birbirinden uzak damlalar halinde yoğunlaşmış enerjidir Madde ve enerji tek bir şeydir ve sürekli olarak birbirine dönüşmektedir Aynı gerçekliğin iki farklı tezahürünü oluşturmaktadır Buradan da anlıyoruz ki gerek atomun organizasyonu yani mikro evren diyeceğimiz oluşum gerekse makro evrenimizin organizasyonları arasında benzerlik, paralellik vardır Bu organizasyon, anlamsızlığa değil, bilimsel ilerlemeler sayesinde, bizim adım adım keşfettiğimiz bir anlama sahiptir Kuantum kuramını anlamak için atom modelini kavramak çok önemlidir Mikro kozmosta geçerli olan yasaları kavramak makro kozmosun yasalarını ve işleyiş düzenini kavramamıza da neden olacaktır
Ne enteresandır ki yüzlerce yıl önce yaşamış ve çok çeşitli kültürlere damgasını vurmuş mistikler de maddenin yapısı ve özü hakkında bugün yeni fiziğin ortaya koyduğu gerçeklere son derece yakın tanımlamalarda bulunmuşlardır Bu bir tesadüf olabilir mi? Örneğin, Çin bilgeleri evrenin "Chi" denilen gaz veya eterden oluştuğunu söyler "Chi",uzayda hareket eden, yoğunlaşınca madde olan hayati enerjidir Hinduizm'de Brahman, Budizm'de dharmakaya sözcükleri aynı anlama gelir Bu enerjinin hem ruhsal hem de maddesel özellikte olduğu kabul edilir
Yeni fiziğe göre maddeyi oluşturan atom, bizim sert, tek ve bütünmüş gibi algıladığımız kum tanesi gibi katı değildir Bir kum tanesi milyonlarca atomdan oluşur Her atom ise yüzlerce mikroskobik parçacığın sürekli devindiği bir küçük evrendir Nasıl ki Samanyolu galaksisinde sayısız yıldız, gezegen ve çeşitli gök cisimleri varsa, bu cisimlerin birbirine göre hareketi, uzaklığı, etkileşimi, birbiri üzerinde yarattığı çekim kuvvetleri varsa, bir atomun yapısındaki parçacıklar arasında da buna benzer bir yapısal düzenleme ve dinamizm vardır
Atom altına, yani maddenin derinliklerine indikçe anlaşılan, "temel yapı taşları" değil, bütün parçacıklar arasında varolan karmaşık ilişkiler dokusudur Parçacıklar arasında karşılıklı etkileşim ve bütünsel bir davranış vardır Birinin yarattığı bir etki tümünü ilgilendirir Atomu bir mikro evren dünyamızı da bir makro evren olarak kabul edersek aslında mikroda geçerli olan yasalar makro da da geçerlidir
Örneğin ailemizdeki bireylerden birinin yaşadığı, iyi veya kötü olarak nitelendirdiğimiz bir olaydan hepimiz şöyle ya da böyle bir şekilde etkilenmiyor muyuz? Bunu daha da genişletirsek şehrimizdeki, ülkemizdeki, dünyamızdaki çeşitli olaylar ve haletlerden de benzer şekilde etkilenmiyor muyuz? İşte bu atom altında geçerli olan bir yasanın yani etkileşim ve bütünsel davranışın günlük hayatımızda da geçerli olmasıdır

Kaynak:Astroset


Alıntı Yaparak Cevapla

Uzay Nedir? Uzayın Bilinmeyenleri Uzay Hakkında Genel Bilgiler Nelerdir Uzayda Yaşam

Eski 09-11-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Uzay Nedir? Uzayın Bilinmeyenleri Uzay Hakkında Genel Bilgiler Nelerdir Uzayda Yaşam



UZAYIN YAPISI

Big bang ya da Büyük patlama, evrenin yaklaşık 14 milyar yıl önce çok yoğun ve sıcak bir noktadan meydana geldiğini savunan bilimsel teori Galaksiler nebulözler ve yıldızlararası plazmanın bu şekilde meydana geldiğini savunur Bu ilk infilaktan bu yana çok daha küçük patlamalar halen devam etmekte (süpernovalar) ve evren, genişleyip büyümeye devam etmektedir

Gerçekten de dünyamızdaki gözlem evlerinden izlenen uzak galaksilerin ışığındaki kırmızıya kayış, bunun ispatı olarak kabul edilmektedir

Büyük patlamadan gelen radyasyon, ilk defa 1964′te tespit edilmiştir New Jersey’deki Bell Laboratuvarlarından Arno Penzias ve Robert Wilson, Samanyolunun dış kısımlarından gelen belirsiz radyo dalgalarını ölçmeye çalışıyorlardı Fakat bunun yerine gökyüzünün her tarafından gelen bir radyasyon buldular Bu ışınımın bütün yönlerdeki parlaklığı aynı idi ve yaklaşık 3° Kelvin sıcaklığında bir ortamdan geldiği anlaşılıyordu Daha sonra Penzias ve Wilson, bu buluşları için bir Nobel ödülü kazandılar





Bigbang teorisine ilişkin şekil

Bu kozmik fon radyasyonunun, büyük patlamadan hemen sonra kainatı dolduran sıcak gazdan geldiği tahmin edilmektedir Astronomlar, 1920′lerden beri kainatın genişlediğini biliyorlardı Bu genişlemenin hızı da, 15 milyar yıl kadar önce bütün maddenin tek bir anda aynı noktada bulunması gerektiğini gösteriyor İşte tam bu ilk zamana büyük patlama deniyor O zamandan beri de kainat sürekli olarak genişlemektedir

Büyük patlamadan sonra kainat radyasyondan yayılan çok sıcak gazla dolmuştur İlk önce gaz, temel parçacıklardan meydana gelmişti: Önce kuarklar oluştu ve bunlar bir araya gelerek protonları ve nötronları meydana getirdi; daha sonra da elektronlar ortaya çıktı Büyük patlamadan 300000 yıl sonra, sıcaklık 3000 °K’ye düşünce bu parçacıklar birleştiler ve atomlar oluştu

Bu durum, kainata büyük bir değişiklik getirdi O zamana kadar elektrik yüklü parçacıklar radyasyonu çok kolay emerlerdi Radyasyon çok uzağa gidemediğinden, gaz da şeffaf değildi Fakat nötr atomlar radyasyonu iyi ememediler Bu durumda hareketine bir engel kalmadığından, radyasyon uzayda yayıldı

Uzay genişledikçe radyasyonun dalga boyu uzadığı için, daha soğuk bir cisimden geliyormuş kanaatini vermeye başladı Bizim radyasyonu ölçebildiğimiz şimdiki zamana kadar radyasyon, mutlak sıfırın ancak birkaç derece üstündeki sıcaklıklara kadar soğudu




Kozmik mikrodalga fon radyasyonu

Penzias ve Wilson tarafından bulunan kozmik fon radyasyonu, bu düşünceye mükemmel olarak uymaktadır Hem sıcaklık doğru derecedeydi hem de radyasyon bütün gökyüzünde aynı sıcaklıktaydı; çünkü bütün yönler büyük patlamaya doğru gidiyordu
Fakat bu keşif ortaya çözülmesi gereken bir de bilmece çıkardı Fon radyasyonu, büyük patlamadan 300000 yıl sonra gazın son derece homojen olduğunu göstermektedir Gazın içinde büyük topaklar ve delikler olsaydı, bunlar radyasyonun gökyüzündeki dağılımında sıcak ve soğuk bölgeler olarak gözükecekti Öte yandan bugün çok topaklıdır Kümeler, ince uzun gruplar halinde toplanan galaksiler ve bunların aralarında boşluklar vardı Bu büyük yapıların orijinal gazın içindeki topaklardan çıkmış olması gerekmektedir Tıpkı sütün topaklanarak peynire dönüşmesi gibi

Kozmoloji ile uğraşan bilim adamları, fon radyasyonu iyi incelenirse, bunun sıcaklığında bazı sapmalar bulacaklarına inanıyorlar Astronomlar, kozmik fon radyasyonunun sıcaklığını 1960′lardan beri giderek artan bir dikkatle ölçmektedirler Birkaç yanılmanın dışında, yalnızca ortalama sıcaklıktan sapmalara sınırlamalar koyabilmişlerdir Yerden yapılan son deneyler, bunların da bir Kelvin’in 30 milyonda birinden fazla olamayacağını gösteriyor Yerden gözlem yapan astronomlar, kozmik fon radyasyonunu incelediklerinde iki hususla karşılaşmaktadır: Birkaç santimetre daha uzun dalga boylarında gözlem yaptıkları zaman bizim galaksimiz Samanyolu’ndan gelen radyasyon, zayıf fon radyasyonundan baskın çıkıyor Bizimi galaksimizdeki parlak ve karanlık kısımlar, fon radyasyonundaki herhangi bir sapmayı kolaylıkla maskeliyorlar

Daha kısa dalgaboylarında ise Samanyolu daha zayıftır; fakat bu dalga boylarındaki radyasyon, Dünyanın atmosferindeki su buharı tarafından emilmektedir Dünyanın her yerinde, çeşitli gruplar, yüksek dağlar, Antarktika ve yüksekte uçan balonlar gibi havanın kuru olduğu yerlerden gözlem yaparak bu problemi çözmeye çalışmışlardır

Buna en iyi çözüm, bir uydudaki kısa dalga boylu bir radyo alıcısıdır 1970′lerin ortalarında, bu gözlemcilerin çoğu, NASA’nın Goddard Uzay Uçuş Merkezindeki bilim adamlarıyla işbirliği yaparak Kozmik Fon Keşif Uydusu COBE’nin tasarımına katkıda bulundular

18 Kasım 1989′da COBE, yörüngesine mükemmel bir şekilde oturtuldu COBE’nin taşıdığı üç araçtan iki tanesi gökyüzünü uzun kızılötesi dalgaboylarında gözlemledi Araçlar, uzaydan gelen zayıf sinyallerin uzay aracının kendi sıcaklığından etkilenmemesi için sıvı helyumla soğutulmaktaydı Bu araçlar görevlerini seferin dokuzuncu ayında sıvı helyumun bittiği sırada tamamladılar Araçlardan biri fonun ortalama sıcaklığını görülmemiş bir hassasiyetle ölçerek 2735 °K değerini buldu Diğeri de ilk defa olarak, uzun kızılötesi dalgaboylarında uzayın haritasını çıkardı
Üçüncü ölçüm aleti fon radyasyonunun parlaklığındaki sapmaları aramak için tasarlanmıştı Altı diferansiyel mikrodalga radyometreden oluşan bu düzenek gözlemlerine devam ediyor; çünkü bunların soğutulması gerekmiyor Bunlarla gökyüzü şimdiye kadar iki kere tarandı ve üçüncü taramaya devam edilmektedir Radyometreler gökyüzünü 35, 57 ve 95 milimetre olmak üzere üç kısa radyo dalga boyunda gözlemlemektedir

Halen, dünyanın çeşitli yerlerinde aynı derecede hassas aletlere sahip ekipler COBE’nin görebileceğinden daha küçük, bir açı dakikası sapmalar bulmak için gözlem yapmaktadır

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.