Nietzsche Ve Akla İsyan | Makale |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Nietzsche Ve Akla İsyan | MakaleNietzsche Ve Akla Isyan Birbirlerinden bütünüyle zıt 2 dünya görüşü ve eğiliminin bulunduğu iddiasına dayanmaktadır Bunlardan ilki; Likya kökenli 1 Anadolu tanrısı olan Apollon; aydınlığı, ölçülü gücü ama bütün şeyden önce de aklı, us idaresindeki insan davranışını semboller Nietzsche bu tanrının simgelediği şeyin; insanın teorik fikir yaratma gücü olduğu düşüncesindedir İkincisi; yani, Nietzschenin Attika trajedisinin kökünde gördüğü diğer tanrı ise, Lidyalı Şarap Tanrısı Dionysostur Bu tanrının simgelediği ise; bütün yönüyle doğa ve insanı doğanın sırlarına erdiren güçtür Nietzsche yazılarında; Dionysosun Apollonun tersine; us yerine hissi, norm yerine coşkuyu, hudut yerine taşkınlığı dile getirdiği izlenimine ulaşmıştır Nietzschenin Dionysos birlikte anlatmak istediği; insan aklı birlikte filtrelenmemiş doğayı görme isteğidir Bu anlamda Nietzsche trajediyi; aklı, çıplak doğayı, ölçüyü, coşkuyu, sınırı, taşkınlığı bünyesinde birleştiren 1 sanat şekli bi şekilde görmüştür Nietzsche göre Sokrates; aklın, rasyonalitenin egemenliğini kurarak, Apollon unsurunu Dionysos unsuruna karşı tek hakim haline getirmiştir Bu insanlığı doğanın gerçeklerinden kopararak ona yalancı 1 iyimserlik ve hayat vermek demektir Yine bu anlamda Nietzsche; akla karşı değildir, yalnız aklın bütün şeye kadir olduğunu sanarak gözlerini doğaya yani; Dionysosa kapayanlara karşıdır O adeta Kartezyen 1 akla karşıdır Nietzschenin bu konudaki görüşlerini özetlersek: hayat, sadece ebedi olabilirse 1 anlama sahip mümkün Yaşamın anlamı; yaşayanın o yaşamdan ne kazanacağı birlikte doğrudan bağlantılıdır şayet 1 gün bütün şey bitecek ise; yaşamdan kazanılacak şey 1 asla den ibarettir Yaşayanın sonsuza kadar yok olmayacak 1 şey yapması olabilir değildir Bu fikir insanı ümitsizliğe ve çaresizliğe götürür Ümidini kaybetmiş 1 insan da bütün şeyini kaybetmiş demektir Bu ümitsizlikten kurtulmanın 1 yolu; 1 biçimde insan yaşamına anlam verecek, onu sonsuzluk kavramıyla barıştıracak 1 masal icat edip; sonraları o masala inanmaktır Nietzsche, sadece Apollon ögesinin yani; sadece aklın kontrolündeki insanın bu yolu seçtiği kanısındadır Bu yol insanı doğaya yabancılaştırmış, korkak , kişiliksiz 1 yaratık haline getirmiştir Nietzsche Tanrının Ölümünü duyuru ederken; aslında dinlerin bütün insana tanrılık vaat ettiği gerçeğinin altını çizmiştir Dinler insana; diğeri tarafta, ebedi hayat ve bitmeyen mutluluk vaat eder Aslında bunlar tanrının özellikleridir İnsan; insanlığından korktuğu için; icat ettiği dinler vasıtasıyla, kendini tanrılaştırmaya özenmektedir Nietzsche bu yalana katlanamaz ve tanrının ölümünü duyuru eder Dionysos ögesi; heyecan, taşkınlık, sınırsızlık içinde, 1 sürü çirkinliği de içerir fakat bunlar gerçektir Nietzsche Apollon ögesini 1 düşe, Dionysos ögesini ise sarhoşluğa benzetir rüyalar düş ürünüdür Sarhoşluk ise; çarpıtılmış olsa dahi, gerçeğin seyredilmesi ve gerçekle yaşamaktır Rüya; gerçeğe çarpamaz, sarhoş ise çarpar Nietzsche; hem dinde, hemde geleneksel felsefe ve bilimde insanı uyutmaya , 1 rüya aleminde yaşamaya zorlayan özellikler görmekte, bütün ikisinin de insanı deneyimden ırak tuttuğunu vurgulamaktaydı Nietzschenin önemini görüp de dile getiremediği; aklın küstahlığının dizginlenmesi gerektiğidir Aklın terbiye edilmesinin ve dizginlenmesinin yolu; aklı kendi dışında 1 şeyle, doğa birlikte, durmadan karşı karşıya getirmekten geçmektedir Yani; asla bitmeyen 1 Apollon- Dionysos diyaloğu kurmaktan Yani; Sokratesin kurucusu olduğu teorik insana karşı, doğa bilimci, eleştirel, yaratıcı rasyonel insanı savunmaktan |
|