|
|
Konu Araçları |
dünya, galilei, galileo, istiy, kanıtlamak, kopernik’in, matematik, padova’da, sistemini, yeni, öğretmeni |
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |
10-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyPADOVA’DA BİR MATEMATİK ÖĞRETMENİ GALİLEO GALİLEİ, KOPERNİK’İN YENİ DÜNYA SİSTEMİNİ KANITLAMAK İSTİYOR 1609 yılında, Padova’da Bilim alevi parladı küçük bir odada Şunu söyledi Galileo Galilei Güneş duruyor olduğu yerde Dünya dönüyor çevresinde PADOVA’DA GALİLEO’NUN YOKSUL ÇALIŞMA ODASI (Sabah Ev işlerine bakan kadının oğlu Andrea bir bardak sütle çörek getirir Galileo, keyifli, giyinmektedir) GALİLEO : Masanın üstüne koy sütü; kitaplara dokunma sakın ANDREA : Sütçü parasını istiyormuş, annem dedi, vermezsek bir daha uğramayacakmış GALİLEO : (Ptoleme sisteminin bir maketini gösterir) Bak ne var orda? ANDREA : Nedir bu? GALİLEO : Eskilere göre gök yüzünün haritası Dünyanın çevresinde yıldızların nasıl döndüğünü gösteriyor ANDREA : Nasıl? GALİLEO : İnceleyelim bakalım Ne görüyorsun? ANDREA : Çemberler var, bir sürü GALİLEO : Kaç tane? ANDREA : Sekiz GALİLEO : Tamam Başka? ANDREA : Çemberin üstünde ufak toplar var Bilye gibi GALİLEO : Yıldızlar ANDREA : Yazılar var GALİLEO : Ne gibi? ANDREA : Yıldız adları GALİLEO : Oku bakalım ANDREA : Burada “Güneş” yazıyor İçerdeki çemberde “Ay” GALİLEO : O çemberler saydam, kristal küreleri gösteriyor ANDREA : Nasıl? GALİLEO : İç içe çok büyük sabun köpükleri düşün Yıldızlar bu cam kürelere tutturulmuş Şimdi yürüt bakalım güneşi ANDREA : (Yürütür) Ne güzel! GALİLEO : Tam oradaki topu görüyor musun? ANDREA : Evet GALİLEO : O da dünya işte İki bin yıldır insanlar, güneşin ve bütün yıldızların dünyanın çevresinde dödüğüne inanmışlar Papa, kandinaller, prensler, bilginler, kaptanlar, tüccarlar, balıkçılar, öğrenciler hep buna inanmışlar Yıldızlar çevremizde dönüp duruyor, bizler de bu cam yuvarlaklar içinde kımıldamadan oturuyormuşuz ANDREA : Sıkışıp kalmışız GALİLEO : Hah! ANDREA : Kafeste gibi GALİLEO : Bana da öyle gelmişti bunu ilk gördüğümde Ama şimdi çıkıyoruz bu delikten Andrea Büyük bir hızla çıkıyoruz hem de Geçti artık Yeni bir çağ başlıyor Yüz yıldır bir şeyler bekliyor gibiydi insanlık “Böyle gelmiş ama, böyle gitmez” deniyor şimdi Bence gemilerle başladı bu iş Öteden beri insanlar hep kıyı kıyı gitmişler, derken bir gün, veryansın etmişler, bırakıp kıyıları açılmışlar büyük denizlere Sonra bir haber yayılmış eski dünyamıza: Yeni dünyalar bulundu Şimdi gülüyoruz, “korktuğumuz okyanus küçücük bir gölmüş meğer,” diyoruz Her şeyin nedenini öğrenmek istiyoruz Attığın taş neden yere düşer, bilmek istiyoruz Gün geçmiyor ki yeni bir şeyler bulunmasın Siena’da görmüştüm bir gün -çok gençtim daha- yapı ustaları tartışıyorlardı Koca bir granit parçasını kaldırmaları gerekiyordu Zorlanıyorlardı İçlerinden biri işi kolaylaştırmak için makaralarla iplerin değişik bir biçimde düzenlenmesini öneriyordu Beş dakika tartıştılar ve hemen oracıkta bin yıldır kullanılan yöntemi bırakıp yenisine geçtiler Yeni bir çağa girdiğimizi ilk o zaman anladım işte -Eski kitaplarda yazılanlar yetmiyor artık Bin yıldır tahtında oturan inanç yerini kuşkuya bıraktı şimdi “Güzel” diyoruz, kitaplar öyle yazıyor ama, bir de biz görelim Bakalım yazılanlar doğru mu? Bir yal üfürdü Andrea Prenlerin, din adamlarının altın işlemeli ataklari havalsandı Tombul bacaklar sıska bacaklar çıktı ortaya, tıpkı bizim bacaklarımız gibi Görürsün bak, çok yakında gökbilim çarşıda pazarda tartışılacak Balıkçıların çocukları okula gidecek Düşmesin diye yıldızlar yuvarlaklara çakılıymış, öyle mi? Yüreklilik gösterip boşluğa salıveriyoruz artık onları, hiçbir şeye tutunmadan almış başlarını gidiyorlar Yeryüzü de sevinçle dönüyor güneşin çevresinde Balıkçılar, tüccarlar, presler, kardinaller de birlikte Papa bile ANDREA : Bu dönme işine aklım ermiyor GALİLEO : Dün anlatmıştım sana ANDREA : Evet, ama, çok zor Ben daha ekimde onbirime basacağım, nasıl anlarım? GALİLEO : Ben özellikle senin anlamanı istiyorum Senin gibilerin de anlayabilmesi için çalışıyorum Onun için alıyorum bu pahalı, kitapları Sütçünün parasını verirdim yoksa ANDREA : Gözlerime mi inanayım, size mi? Güneş akşamları başka yerde, sabah başka Yer değiştirdiğini görüyorum GALİLEO : Görüyormuş Hiçbir şey gördüğün yok Alık alık bakıyorsun o kadar Görmek denmez ona Bak, bu güneş Otur (Andrea oturur Galileo arkasına geçer) Nerde güneş, sağda mı, solda mı? ANDREA : Solda GALİLEO : Nasıl geçer sağa ANDREA : Siz götürürseniz GALİLEO : Başka yolu yok mu? (İskemleyle birlikte Andrea’yı 180 derece döndürür) Nerde şimdi güneş? ANDREA : Sağda GALİLEO : Kımıldadı mı yerinden? ANDREA : Kımıldamadı GALİLEO : Ne kımıldadı öyleyse? ANDREA : Ben GALİLEO : (Bağırır) Sen değil, alık! İskemle! ANDREA : Ama ben de üstündeydim GALİLEO : Elbette İskemle dünyamız Sen de üstündesin (Andrea’nın annesi Bayan Sarti içeri girmiştir) Bn SARTİ : Ne yapıyorsunuz Bay Galilei? ANDREA : Bırak anne, sen anlamazsın Bn SARTİ : Ben anlamam da sen anlarsın öyle mi? İyi giyimli genç bir bey geldi, ders almak istiyormuş Bir de mektup getirmiş (Mektubu verir Galileo’nun yatağını yapar) Sonunda iki kere iki beş eder diyecek O hale getirdiniz Dün gece kalkmış neler anlatıyor bana Güneş olduğu yerde duruyormuş da, dünya çevresinde dönüyormuş ANDREA : Yalan mı Bay Galilei? Bn SARTİ : Neler öğretiyorsunuz kuzum bu çocuğa? Okulda bunları gevelesin de papazlarla başım derde mi girsin? Bu mudur istediğiniz? GALİLEO : (Kahvaltı etmektedir) Uzun araştırmalar ve yoğun çalışmalar sonunda, Andrea’yla birlikte artık gizliyemeyeceğimiz gerçeklere vardık Bayan Sarti Bütün dünya bilmeli bulduklarımızı Yeni bir çağ başladı Bu çağda yaşamak sevinç verecek insana Bn SARTİ : İyi Bakalım bu yeni çağda sütçünün borcunu ödeyebilecek miyiz? (Mektubu göstererek) Sizden rica ediyorum, bu geleni de geri çavirmeyin n’olur Benim aklım sütçünün parasında (Gider) GALİLEO : (Andrea’ya) Demek dün konuşulanlardan aklımızda biraz bir şeyler kalmış, ha? (Varlıklı genç bir adam, Ludovico Marsili girer) GALİLEO : Yolgeçen hanına döndü burası LUDOVİCO : Günaydın efendim Adım Ludovico Marsili GALİLEO : (Mektubu okuyarak) Hollanda’dan geliyormuşsunuz? LUDOVİCO : Evet efendim Adınızı çok işittim oralarda GALİLEO : Ailenizin Campagna’da çiftlikleri, bağları, bahçeleri varmış LUDOVİCO : Annem yurt dışına gönderdi beni çık gez biraz, dolaş dünyayı ne var ne yok bir gör bakalım, dedi GALİLEO : Hollanda'da öğrendiğinize göre İtalya'da ben mi varmışım? LUDOVİCO : Annem, bilim dünyasındaki gelişmelerle de ilgilenmemi istediğinden GALİLEO : Özel ders için ayda on duka alırım LUDOVİCO : Peki efendim GALİLEO : Hangi konuya ilgi duyuyorsunuz? LUDOVİCO : Atlara GALİLEO : Yaaa! LUDOVİCO : Bilime pek yatkın değil kafam GALİLEO : Öyleyse onbeş duka LUDOVİCO : Peki efendim GALİLEO : Sabahları erken gelirsiniz Bu işten sen zararlı çıkıyorsun Andrea Senin dersler bitti böylece Ne yapalım? Sen para ödemiyorsun ANDREA : Evet (Çıkar) LUDOVİCO : Bana karşı biraz sabırlı olmanız gerekecek Çünkü bilimde işler pek mantıkla yürümüyor Anlaması güç Amsderdam’da satılan o acayip boruyu ele alalım söz gelişi Yakında inceledim yeşil deriyle kaplı bir boru İçinde de iki mercek Biri böyle (İçbükey işareti), biri böyle (dışbükey işareti) Biri büyültüyor, öteki küçültüyormuş Yani şimdi aklı başında olan kime sorsanız, “bunlar birbirinin etkisini ortadan kaldırır” diyecektir, değil mi? Hayır efendim, borudan bir bakıyorsunuz her şey beş kat büyük görünüyor Buyrun bakalım İşte bilim GALİLEO : Neymiş o, beş kat büyük görünen? LUDOVİCO : Kilise kulesi, kuşlar, uzakta ne varsa GALİLEO : Siz de bakıp gördünüz mü? LUDOVİCO : Gördüm ya GALİLEO : Borunun iki merceği var dediniz değil mi? (Kağıda çizer) Böyle mi? (Ludovico başıyla evet der) Ne zaman bulunmuş bu? LUDOVİCO : Ben oradan ayrılmadan az önce bulunmuştur sanırım, piyasaya yeni çıkmıştı GALİLEO : (Nerdeyse dostça) Fizik öğrenip kafanızı karıştıracaksınız da ne olacak? At yetiştirirsiniz daha iyi değil mi? (Bayan Sarti girer Galileo onu görmez) LUDOVİCO : Annem kafasına takmış bir kez, bilimsiz olmaz, diyor İçki sofrasında bile bilimden söz etmek gerekiyormuş günümüzde GALİLEO : Latince ya da Tanrıbilim öğrenseydiniz bari, daha kolaydır (Bayan Sarti’yi görür) Peki, Salı sabahı gelin (Ludovico çıkar) Bakma öyle Anlaştık işte Salıya başlıyoruz Bn SARTİ : Tam zamanında gördün beni de ondan Üniversiteden Bay Priuli geldi dışarda bekliyor GALİLEO : Gelsin, gelsin Priuli önemli İşin ucunda beş yüz duka var Belki de özel derslere gerek kalmaz (Bayan Sarti, üniversitenin parasal işlerinden sorumlu yöneticisi Bay Priuli’yi içeri alır Galileo bu arada bir kağıdın üstüne bir takım sayılar yazar) PRİULİ : Günaydın GALİLEO : Yarım duka verin bana Borç (Adamın kesesinden çıkarıp verdiği parayı Galileo Bayan Sarti’ye uzatır) Bayan Sarti, Andrea’yı gözlükçüye gönderin, iki mercek alsın, ölçüleri yazılı burada (Bayan Sarti çıkar) PRİULİ : Aylığınızın bin dukaya çıkarılmasını istemişsiniz Onun için geldim Yazık ki dilekçenizi yönetim kuruluna iletemeyeceğim Biliyorsunuz matematik dersleri üniversitemize para getirmiyor GALİLEO : (Kâğıtların üzerine eğilmiştir) Ben de beşyüz dukayla geçinemiyorum PRİULİ : Haftada ikişer saatten dört saat dersiniz var bizde Bunun dışında özel öğrencilerinizden dilediğiniz kadar para kazanabilirsiniz GALİLEO : Ben ne zaman çalışacağım peki? Araştırmalarıma nasıl vakit ayıracağım? Seçtiğim bilim dalında yeni ve önemli gelişmeler bekleniyor Bu yüzden de çok çalışmak, öğrenmek, araştırmak gerekiyor Buna karşılık biz ne yapıyoruz? Aç kalmayalım diye karşımıza çıkan her paralı budalanın kafasına, paralel çizgilerin sonsuzda kesiştiğini sokalım diye didinip duruyoruz PRİULİ : Cumhuriyetimiz, kimi prenslerden daha az para veriyor olsa bile, unutmayın, araştırmalarınız için özerklik sağlıyor size Venedik Cumhuriyeti’nde Engizisyon’un sözü geçmez deniyor Az şey değil bu, Bay Galilei GALİLEO : Başka yerlerde Engizisyon var, yakalar adamı diyerek, ucuza öğretmen çalıştırmanın yolunu bulmuşsunuz İyi doğrusu PRİULİ : Yoo Haksızlık ediyorsunuz Özgürlük GALİLEO : Peki söyler misiniz, ne işe yarıyor bu özgürlük? Araştırma yapmak için özgür zaman sağlamıyorsa ne yapayım ben o özgürlüğü? “Cisimlerin Düşüş Yasası”yla ilgili çalışmamı (bir tomar kâğıt gösterir) bir gösterim bakalım yönetim kuruluna, fazladan birkaç duka etmez mi? PRİULİ : Birkaç dukadan çok fazla eder GALİLEO : Çok fazlasını boş verin, beşyüz duka yeter PRİULİ : Paraya vurulacak olursa, bir şeyin değeri, getireceği parayla ölçülür Para kazanmak istiyorsanız karşılığında başka şeyler üretmeniz gerekir GALİLEO : Anlıyorum Serbest araştırma ve serbest piyasa Kısaca serbest araştırma piyasası yani PRİULİ : Neden o ünlü hesap cetvelinize benzer bir şeyler bulup çıkarmıyorsunuz ortaya? Hiç matematik bilmeyenler bile karekökü bulabiliyor, faiz hesapları yapabiliyordu cetvelinizle GALİLEO : Çocuk oyuncağı PRİULİ : Ticaret odasının çok hoşuna gitmiş, çok da para getirmişti büyüklerimize Niçin çocuk oyuncağı diyorsunuz? Ticareti küçümsemeyin Bay Galilei GALİLEO : Priuli, durun bakayım, işinize yarayacak bir şeyim olacak sanıyorum (Çizdiği kâğıdı alır eline) PRİULİ : Öyle mi? O zaman her şey yoluna girecek demektir (Kalkar) Büyük bir adam olduğunuzu biliyoruz Bay Galilei Büyük ama kolay hoşnut olmayan birisiniz GALİLEO : Evet Biraz aklınız olsa böyle olduğum için para verirdiniz bana Kendimden hoşnut olmadığım için, yaptıklarımla yetinmediğim için Kırk altı yaşıma geldim, istediğim hiçbir şeyi gerçekleştiremedim daha PRİULİ : Öyleyse işinizden daha fazla alıkoymayayım sizi GALİLEO : Güle güle (Priuli çıkar Galileo çalışmaya başlar Andrea koşarak gelir) GALİLEO : Mercekleri aldın mı? ANDREA : Para yetmedi Ceketimi bıraktım GALİLEO : Kış kıyamette ne yaparsın ceketsiz? (Çalışır) Bir şey söyleyeceğim sana Andrea Düşüncelerimizden sakın kimseye sözetme ANDREA : Neden? GALİLEO : Yasakladılar ANDREA : Ama gerçek madem GALİLEO : Ama yasak Bir de şu var: Biz fizikçiler doğru bildiklerimizidaha kanıtlayamıyoruz Büyük Kopernik’in sistemi bile bugün için yalnızca bir varsayım ANDREA : Varsayım ne demek? GALİLEO : Varsayım, varsayılandır Kanıtlanmamıştır ANDREA : Siz bana her şeyi kanıtladınız ama GALİLEO : Sadece öyle olabileceğini gösterdim ANDREA : Ben de fizikçi olmak istiyorum Bay Galilei GALİLEO : İstesin elbet Karşılık bekleyen öyle çok soru var ki bu alanda (Pencereye gidip merceklerden bakar Pek önemsemeden) Gel Andrea, bak bakalım şuradan ANDREA : Vay canına! Kulenin çanları burnumun dibine geldi Yazısı bile okunuyor GALİLEO : Beş yüz duka sağlayacak bu bize |
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |
10-24-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyII GALİLEO VENEDİK CUMHURİYETİ’NE YENİ BULUŞUNU SUNUYOR Galileo’da da kusur çok İyi yemek ister canı lop lop Dinleyin bir kez: ama kızmaca yok Nedir, ne değildir şu teleskop VENEDİK LİMANINDA BÜYÜK TERSHANE (Bir yanda Venedik kentinin ileri gelenleri, senatörler Öte yanda Galileo’nun arkadaşı Sagredo ile Galileo’nun onbeş yaşındaki kızı Virginia Elinde kadife bir yastık, üstünde altmış santim uzunluğunda kırmızı deriyle kaplı teleskop Galileo kürsüdedir Arkasında teleskopun ayaklığı Yanı başında mercek ustası Federzoni) GALİLEO : Venedik kentinin saygıdeğer büyükleri! Senatörler: Padova Üniversitenizde matematik öğretmeni ve Venedik Tersanesi’nin yönetmeni olarak, bugüne değin, öğretmenliğin yanı sıra, yararlı buluşlarımla Venedik Cumhuriyeti’ne parasal çıkar sağlamayı da kendime görev bildim Bugün yepyeni bir buluşumu sunmak üzere derin saygıyla çıkıyorum karşınıza Dürbün, ya da teleskop adını verebileceğimiz bu araç, bilimsel ve dinsel yüce ilkelerin ışığı altında, dünyaca ünlü büyük tersanenizde, yılmadan, usanmadan sürdürülen on yedi yıllık çalışma sonucu gerçekleştirilmiştir(Kürsüden iner, Sagredo’nun yanına gelir Alkışlara eğilerek selam verir) GALİLEO : (Usulca Sagredo’ya) Boşa ne çok zaman harcıyoruz SAGREDO : (Usulca) Kasabın borcunu ödeyebileceksin, dostum GALİLEO : Öyle İyi para getirecek bunlara (Alkışlara eğilir, selam verir) PRİULİ : Saygıdeğer Senatörler! Sanat alanında, bu yeni buluşumla Venedik kenti gene parlak bir sayfanın altına imzasını atmış bulunuyor (Hafif alkış) Bugün dünyaca ünlü bir bilgin, büyük gelir sağlayabilecek buluşunu, dilediğiniz gibi üretip satmak üzere size, yalnız size sunuyor (daha güçlü alkış) Üstelik, düşmanlarımızda olmayan bu araç savaşta da ayrıcalık sağlayacak bize, düşman gemilerini, onların bizi görmesinden en az iki saat önce görüp önlem alabileceğiz (çok şiddetli alkış) Sayın senatörler, Bay Galilei, güzel kızının eliyle sunduğu buluşunu lütfen kabul buyurmanızı diliyor (Müzik başlar Virginia önce çıkar, eğilir, teleskopu Priuli’ye uzanır, Priuli de Federzoni’ye verir Federzoni teleskopu ayaklığın üstüne yerleştirir Senatörler teleskoptan bakmaya başlarlar) 1 SENATÖR : İnanılır gibi değil! Santa Rosita’nın surları bile görünüyor GALİLEO : (Usulca) Kârlı bir oyuncak bulduk diye seviniyorlar ya, onun çok ötesinde bir şey bu SAGREDO : Ne gördün? GALİLEO : Ayın kendi ışığı yok SAGREDO : Ne? 2 SENATÖR : Gemide balık yiyorlar Ağzım sulandı GALİLEO : Şöyle bir araç olsaydı bin yıldır yerinde saymazdı gök bilimi 3 SENATÖR : Tanesi on dukadan rahatça satılır bunlar Bay Galilei (Galileo eğilir selamlar) 4 SENATÖR : Rezalet! Hanıma söylemeli Bundan böyle balkonda güneşlenmek yok VİRGİNİA : (Ludovico’yu Babasının yanına getirir) Baba, Ludovico kutlamak istiyor seni LUDOVİCO : (Utanmış) Sizi kutlarım efendim GALİLEO : Biraz geliştirdim LUDOVİCO : Evet efendim Kılıfını kırmızı yapmışsınız Hollanda'daki yeşildi GALİLEO : (Sagredo'ya) Samanyolu'nun nelerden oluştuğunu biliyor musunuz? SAGREDO : Yoo GALİLEO : Ben biliyorum PRİULİ : (Galileo'nun yanına yaklaşır) Eh Beş yüz dukayı cebinizde bilin Bay Galilei SAGREDO : (Yaklaşır) Bilginlerinize biraz para verebilmek için böyle bahaneler yaratmak zorundasınız Ne yazık! PRİULİ : Böylece yaratıcı güçlerini kamçılamış oluyoruz, değil mi efendim? (Senatörler Galileo'nun çevresini sararak, kutlarlar) VİRGİNİA : (Ludovico'ya) Nasıldım? Yüzüme gözüme bulaştırmadım ya? LUDOVİCO : Yok canım VİRGİNİA : Nen var? LUDOVİCO : Yok bir şey Kılıfı yeşil olsaydı ne farkederdi, onu düşünüyorum VİRGİNİA : Babamdan herkes pek hoşnut galiba LUDOVİCO : Ben de bilimin ne olduğunu biraz biraz anlamaya başladım galiba |
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |
10-24-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy(Gece, Galileo’yla Sagredo, kalın paltolara sarılmış, teleskopun önünde oturmaktadırlar) SAGREDO : (Teleskoptan bakarak, alçak sesle) Ayın aydınlık bölümü ile karanlık bölümü arasındaki çizgi düz değil, girintili çıkıntılı Küçük küçük ışıklı benekler giderek genişliyor ve aydınlık bölümle birleşiyor GALİLEO : O ışıklı benekler nedir dersin? SAGREDO : Olamaz ki GALİLEO : Olur dostum Dağ onlar SAGREDO : Bir yıldızın üstünde dağ olur mu? GALİLEO : Yüce yüce dağlar Parlayan benekler, doğan güneşin ilk ışıklarını alan tepeler Yamaçlar karanlık daha Ayda gördüğün ışık dağların doruklarından vadilere inen güneş ışığı SAGREDO : Ama iki bin yıllık gökbilimin tümüne ters düşüyor bu GALİLEO : Öyle Şu gördüğünü benden başkası kimse görmedi bugüne değin İkinci gören sensin SAGREDO : Ay, dağlarla, vadilerle kaplı bir yıldız olamaz ki Dünyamızın da bir yıldız olamayacağı gibi GALİLEO : Ay dağlarla, vadilerle kaplı bir dünya olabilir Dünyamız da bir yıldız olabilir Gökyüzündeki binlerce yıldızdan biri Biz ayı nasıl görüyorsak, ay da bizi öyle görüyor Kimi zaman hilal biçiminde, kimi zaman yarım, tam yuvarlak olarak görüyor, kimi zaman da hiç görmüyor SAGREDO : Yani ayla dünya arasında hiçbir ayrım yok GALİLEO : Öyle görünüyor SAGREDO : On yıl kadar önce, Roma’da Giordano Bruno adında birini yaktılar O da böyle düşünüyordu GALİLEO : O düşünüyordu Biz şimdi görüyoruz SAGREDO : Korkunç bir şey bu! GALİLEO : Bir şey daha buldum Belki daha şaşırtıcı (Birden Priuli girer) PRİULİ : On yedi yıllık araştırma sonucu gerçekleştiğini söylediğiniz o büyük buluşunuzun, bu gün, İtalya’da, hemen her köşe başında birkaç dukaya satıldığını biliyor musunuz? Hem de Hollanda malı! Şu anda bir Hollanda gemisi rıhtıma tam beş yüz teleskop boşaltıyor GALİLEO : Yok canım! (Galileo sırtını döner, teleskopu ayarlar) PRİULİ : Bir de kalkıp adamlara, borunun bütün yapım ve satım haklarını Venedik Cumhuriyeti’ne bırakıyoruz, dedik İyi ki, borudan ilk baktıklarında, köşebaşında aynı borunun üç beş kuruşa satıldığını yedi kez büyültülmüş olarak görmediler SAGREDO : Bay Priuli, alışverişte size ne sağlar, onu bilemem, ama, Bay Galilei bu araçla evrenle ilgili bütün bildiklerimizi altüst edecek şeyler buldu PRİULİ : Bay Galilei kentimiz için harika bir su tulumbası kentimiz için harika bir su tulumbası yapmıştı Sulama tesislerimiz kusursuz çalışıyor Dokumacılarımız da yaptığı tezgahları pek beğeniyorlar Ama ben kendisinden böyle bir dolandırıcılık beklemiyordum doğrusu GALİLEO : Bir dakika Priuli Deniz yolculukları hâlâ uzun, pahalı, üstelik güvensiz Gökyüzünde denizcilere yol gösterecek güvenilir bir araç bulmak gerekiyor Bir takım yıldızların belli bir düzen içinde yol aldıklarını saptayabileceğimizi sanıyorum Buna dayanarak yapılacak yeni gökyüzü haritaları denizcilikte bize milyonlar sağlayabilir PRİULİ : Yeter Sizi dinlemiyorum artık Yaptığım iyiliğe karşılık tüm kente rezil ettiniz beni Gülersiniz tabi Kopardınız ya beş yüz dukayı işiniz iş Ama namuslu biri olarak size şunu söyleyeyim: Tiksiniyorum bu dünyadan! (Kapıyı çarparak çıkar) GALİLEO : (Utanmış) Kızınca neredeyse sevimli oluyor kerata İşittin, değil mi? Alışveriş olmayınca tiksinti veriyormuş dünya SAGREDO : Hollanda’da teleskop yapıldığını biliyor muydun? GALİLEO : İşitmiştim Ama ben iki kat taha iyisini yaptım bizim para babalarına Gırtlağıma kadar borç içindeyken nasıl çalışabilirim? Virginia’nın çeyizini düşünmek gerek, çeyizsiz koca bulamaz, pek akıllı bir kız değil Sonra kitap almak istiyorum Doğru dürüst yemek yemek istiyorum Kafam en iyi yemek yerken çalışıyor Güzel bir yemek, seçkin bir şarap Cimri herifler arabacılarına bile benden çok para veriyorlar Beş yıl rahat bıraksalar beni, dilediğim gibi araştırma yapabilsem her şeyi kanıtlarım SAGREDO : Peki, dünyanın güneşin çevresinde döndüğünü kanıtlayacak bir şeyler bulabildin mi? GALİLEO : Hayır Ama, Salı günü bir şeyin ayırımına vardım Bizi oraya götürecek bir adım olabilir (Teleskoptan bakar) Nerde Jüpiter? Ancak teleskopla görülebilen dört küçük yıldız var Jüpiter’in çevresinde İlk kez Pazartesi günü görmüştüm, ama, durumları dikkatimi çekmemişti pek Salı günü gene baktım Dördünün de yer değiştirdiğine ant içebilirim Not aldım Bak gene değişmiş yerleri Hayret! Ben dört tane görmüştüm (Heyecanlı) Bak! Bak! SAGREDO : Ben üç tane görüyorum GALİLEO : Dördüncü nerde peki? İşte çizimler burada Nasıl yol aldıklarını hesaplamalıyız (Heyecanla işe koyulurlar Sahne kararır Arkada, gökte, Jüpiter’le uyduları görünür Sahne aydınlığında ikisi paltolarına sarılmış, oturmaktadırlar) GALİLEO : Tamam işte, kanıtlandı Bu durumda görünmeyen dördüncü yıldız ancak birtek yerde olabilir: Jüpiter’in arkasında İşte sana bir yıldız ki çevresinde bir başkası dönüyor SAGREDO : Peki, ama, Jüpiter’in asılı olduğu saydam küreye ne olacak? GALİLEO : Yaa Söyle bakalım, ne olacak? Jüpiter bir küreye tutturulmuş olsa öteki yıldızlar dönenebilirler mi çevresinde? Hani nerde gök kubbe? Haklıymışlar işte Kopernik, Giardano Bruno Bütün dünya onlara karşıydı ama, sonunda haklı çıktılar işte Andrea duymalı bunu (Dışarıya seslenir) Bayan Sarti! Bayan Sarti! SAGREDO : Korkuyorum GALİLEO : Neden? SAGREDO : Aklını başına topla Gerçekse gördüğün başına gelebilecekleri düşünebiliyor musun? Dünya evrenin merkezi değil de, sadece bir yıldızsa ve sen bunu bütün dünyaya duyurursan GALİLEO : Evet, ne olmuş? Bütün yıldızlarıyla, koskoca evren de, bizim küçücük dünyamızın çevresinde dönmüyor işte! Bayan Sarti! SAGREDO : Demek sadece yıldızlar var Yerle gök arasında ayırım yok demek Peki Tanrı nerde öyleyse? GALİLEO : Ne demek istiyorsun? SAGREDO : Tanrı nerde diyorum? GALİLEO : (Kızgın, göğü göstererek) Orda değil! Oralarda başka canlılar varsa, gelip Tanrı’yı burada ararlarsa, burada da bulamayacaklar! SAGREDO : Tanrı nerde peki? GALİLEO : Din adamı değilim ben Matematikçiyim SAGREDO : Her şeyden önce insansın Soruyorum sana, senin evreninin neresinde Tanrı? GALİLEO : İçimizde, ya da hiçbir yerde SAGREDO : (Bağırır) Yakılan adamın dediği gibi GALİLEO : Evet Onun dediği gibi SAGREDO : Böyle dediği için yakıldı o adam, on yıl bile olmadı daha GALİLEO : Kanıtlayamadı da ondan Varsayımdı onununki Bayan Sarti! SAGREDO : (İnanmamıştır) Kanıtlasaydı başka türlü mü olurdu? GALİLEO : Elbette başka olurdu Bak Sagredo, ben insana inanıyorum, insanın aklına, sağduyusuna inanıyorum Böyle bir inancım olmasaydı sabahları yataktan kalkacak gücü bulamazdım kendimde Gerçeği bilmek istiyor insanlar (Cebinden ufak bir taş parçası çıkarır) Biri kalkıp yere bir taş düşürse (Taşı elinden bırakır), sonra da “taş yere düşmedi” dese, susar mı sanıyorsun? İnanırlar mı? Kabullenip susarlar mı? Gözünle gördüğün kanıtın gücünü düşün Sağlam kanıtlara herkes boyun eğer -eninde sonunda- herkes Düşünmek insan soyunun en büyük keyiflerinden biridir Bn SARTİ : (Girer) Bir şey mi istemiştiniz Bay Galilei? GALİLEO : (Teleskopun başına oturmuştur, bir şeyler yazmaktadır Çok nazik) Andrea’yı rica edecektim Bn SARTİ : Uyuyor GALİLEO : Çok sevineceği bir şey göstereceğim ona Bn SARTİ : Gene bu boruyla mı? Gece yarısı, bunun için mi uyandıracağım çocuğu? Çıldırmışsınız siz Uyandıramam şimdi GALİLEO : Peki Belki siz yardım edebilirsiniz siz bize Çok okuduğumuzdan olacak çözemediğimiz bir sorun var Yıldızlara ilişkin bir şey Şunu öğrenmek istiyoruz Büyükler mi küçüklerin çevresinde dolanır, küçükler mi büyüklerin çevresinde? Bn SARTİ : (Kuşkulu) Eğleniyor musunuz, yoksa gerçekten mi öğrenmek istiyorsunuz? GALİLEO : Gerçekten öğrenmek istiyorum Bn SARTİ : Kestirmeden söyleyeyim öyleyse Yemeği ben mi size getiriyorum, siz mi bana? GALİLEO : Siz getiriyorsunuz Dünkünün dibi tutmuştu Bn SARTİ : Niye tutmuştu dibi? Yemek ocaktayken ayakkabılarınızı istediniz Ayakkabılarınızı ben getirmedim mi? GALİLEO : Öyle olmalı Bn SARTİ : Neden? Çünkü büyük sizsiniz, okumuşsunuz, parayı da siz veriyorsunuz GALİLEO : Anladım, evet Hiç de zor değilmiş Gidebilirsiniz Bayan Sarti (Sarti, memnun çıkar) Birde gerçeği anlamazlar diyorsun, ha? Gerçeğe susamış bu insanlar (Sabah duasının çanları duyulur Sırtında peleriniyle Virginia girer, elinde fener) VİRGİNİA : Günaydın baba GALİLEO : Bu saatte ne işin var senin ayakta? VİRGİNİA : Bayan Sarti’yle sabah duasına gidiyoruz Ludovico da gelecek Gece nasıldı baba? GALİLEO : Aydınlık VİRGİNİA : Ben de bakabilir miyim? GALİLEO : Niye? (Virginia karşılık bulamaz) Oyuncak değil bu VİRGİNİA : Biliyorum baba Yeni bir şeyler buldun mu gökyüzünde? GALİLEO : Sana göre bir şey yok Büyük bir yıldızın yanı başında birkaç soluk leke (Sagredo’ya) Floransa dukasının adını verip “Medici Yıldızları” demeli bunlara (Gene Virginia’ya) Belki de Floransa’ya taşınıyoruz Virginia Duka’ya , mektup yazdım Bakalım beni saray matematikçisi olarak kabul edecek mi? VİRGİNİA : (Sevinçli) Saraya mı gidiyoruz? SAGREDO : Galileo! GALİLEO : Ne yapayım dostum Zaman gerek bana! Kanıt gerek Bol bol da et yemek istiyorum Tek kaygım, beni oraya isterler mi acaba? VİRGİNİA : İstemez olurlar mı baba, yeni bulduğun yıldızlar Falan GALİLEO : Hadi sen kiliseye (Virginia çıkar) Önemli kişilere mektup yazmaya alışık değilim (Sagredo’ya bir mektup uzatır) Bak bakalım olmuş mu? SAGREDO : (Mektubu okur, Sonunu yüksek sesle bitirir) “ bütün dileğim yanı başınızda olmak Siz, dünya tarihinin bu büyük çağını aydınlatmak üzere doğan güneşsiniz” Floransa Dukası dokuz yaşında GALİLEO : Fazla dalkavukça buluyorsun anlaşılan Ben de acaba yeteri kadar dalkavuk değil mi diye korkuyordum Benim gibi rahatsız edici buluşları olan biri ancak el etek öperek doğru dürüst bir iş bulabilir Karnını doyurmak için kafasını kullanmayı beceremeyenlere de hiç dayanamam, biliyorsun (Bayan Sarti’yle Virginia kiliseye gitmek üzere sahneden geçerler) SAGREDO : Floransa’ya gitme Galileo GALİLEO : Neden? SAGREDO : Din adamları yönetiyor orayı GALİLEO : Saray da ünlü bilginler var SAGREDO : Hepsi uşak onların GALİLEO : Enselerinden teleskopun başına oturturum Papazlar da insan, Sagredo Kanıtlara karşı koyamazlar SAGREDO : Tehlikeli bir yoldasın Galileo Bilim alanında kuşkucusun, kılı kırk yararsın, ama başka konularda çocuk gibisin Gerçeği gören birini baştakiler rahat bırakırlar mı? Papa’ya çıkıp da “siz yanılıyorsunuz,” dediğinde, hemen günlüğünü açıp: “10 Ocak 1610 : Bugün gök kubbe yok edildi,” diye mi yazacak sanıyorsun? Demin şu teleskopun önünde oturup yıldızlara bakarken seni alevlerin içinde görür gibi oldum! Ben kanıtlara inanırım, dediğinde de yanık et kokusu geldi burnuma Bilimi severim, dostum, ama seni daha çok severim Floransa’ya gitme, Galileo GALİLEO : İsterlerse beni giderim |
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |
10-24-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyIV GALİLEO VENEDİK CUMHURİYETİ’NDEN AYRILIP FLORANSA SARAYINI SEÇMİŞTİR SARAY BİLGİNLERİ TELESKOPLA BULDUKLARINA İNANMAZLAR Böyle gelmiş böyle gider, der eskiler Yararlı değilsen, çek arabanı, der yeniler GALİLEO’NUN FLORANSA’DAKİ EVİ (Galileo, Andrea ve Federzoni Duka’yı beklemektedirler Bir ses duyulur: “Floransa Dukası Cosimi di Medici hazretleri!” Bayan Sarti koşarak girer, kenara çekilir Floransa Dukası, ardında saraylı iki hanım, Saray Nazırı, felsefe profesörü ve matematik profesörü olmak üzere girerler Odadakiler saraylıları selamlarlar Dokuz yaşındaki Duka, Bayan Sarti’nin gösterdiği yere oturur Saray Nazırı “Başlayalım” işaretini verir) GALİLEO - Soylu efendim, üniversitenizin profesörlerine, huzurunuzda, yeni buluşlarımı sunabilmek benim için büyük mutluluktur Saygıdeğer hocalar, Jüpiter’in uyduları olan Medici yıldızlarını incelemekle başlamak isterler mi acaba? ANDREA - (Teleskopun önündeki tabureyi göstererek) Buraya buyurun lütfen FİLOZOF - Teşekkür ederim, yavrum Korkarım iş bu kadar basit değil Çok sözü edilen, ünlü teleskopunuzdan bakmadan önce bir tartışma açmak daha doğru olacak sanırım Konumuz: Bu türlü gezegenler varolabilirler mi? MATEMATİKÇİ - Geleneksel kurallara uygun bir tartışma GALİLEO - Ben de, teleskoptan bir baksanız, kendi gözlerinizle görürsünüz, diyorum ANDREA - Buyurun lütfen MATEMATİKÇİ - Evet Evet Tabii Mutlaka bilirsiniz, geleneksel düşünceye göre dünya dışında herhangi bir merkezin çevresinde dönen yıldızlar varolamaz FİLOZOF - Sayın matematikçimizin (Matematikçiye döner) bu gibi yıldızların olabilirliği konusundaki kuşkusunun ötesinde, ben de bir felsefeci olarak, şunu sormak istiyorum: Böyle yıldızlar gerekli midir? Aristoteles divini universum, quaedam miracule universi Orbes mystice canorea, arcus crystallini circulatio corporum celestium GALİLEO - Tartışmayı günlük konuşma dilinde sürdürsek nasıl olur? Dostum Bay Federzoni Latince bilmez FİLOZOF - Anlaması gerekli mi? GALİLEO - Evet FİLOZOF - Özür dilerim Ben onu yanınızda çalışan mercek ustası sanmıştım ANDREA - Bay Federzoni hem işçi, hen de bilgindir FİLOZOF - Teşekkür ederim yavrum Madem Bay Federzoni öyle istiyor GALİLEO - Ben öyle istiyorum FİLOZOF - Tartışmamız inceliğini yitirecek, ama ev sizin eviniz Ölümsüz Aristo’nun evreni, o gizemli, o şiirsel küreleriyle, kristal kubbeleri, güney yarım küreyi kaplayan takımyıldızlarının zenginliği ve gök kubbenin saydam yapısıyla öylesine görkemli bir simetri ve güzellik anıtıdır ki, bu yapının uyumunu bozmaya kalkışmadan önce iyice düşünmemiz gerekir GALİLEO - Efendimiz, varlığı olanaksız ve gereksiz görülen yıldızlarınıza siz acaba teleskopla bir bakmak istemez miydiniz? (Cosimo yerinden kalkmak ister, çevresindekilerin işaretiyle yeniden oturur) MATEMATİKÇİ - Olmayanı gösterebilen bir teleskop, pek güvenilir bir teleskop olmasa gerekir, diyeceği geliyor insanın GALİLEO - Ne demek istiyorsunuz? MATEMATİKÇİ - Sizi daha çok kızdırmayacağını bilsem, gök kubbede var olanla, teleskopunuzdan görünenlerin apayrı şeyler olabileceğini ileri sürerdim FİLOZOF - Daha kibarca söylenemezdi doğrusu FEDERZONİ - Medici yıldızlarını merceğin üstüne mi boyadık yani? GALİLEO - (Sakin) Beni dolandırıcılıkla mı suçluyorsunuz? MATEMATİKÇİ - Asla! Böyle bir şeyi nasıl yapabiliriz soylu efendimizin huzurunda? (Saraylılar eğilip Duka’ya selam verirler Duka hanımlardan yaşlısının kulağına bir şeyler söyler) HANIMLARIN YAŞLISI - Hayır efendimiz, yıldızlarınıza bir şey olmadı Beyler sadece yıldızlarınız gerçekten var mı, yok mu onu araştırıyorlar (Sessizlik) KADINLARIN GENCİ - Teleskoptan bakınca Büyük Ayının kılları tek tek görünüyormuş, öyle mi? FEDERZONİ - Evet Boğanın da her bir şeyi GALİLEO - Beyler, şimdi şu teleskoptan bakacak mısınız, bakmayacak mısınız? FİLOZOF - Bakacağız, tabii MATEMATİKÇİ - Tabii, tabii (Sessizlik Birden Andrea döner, dimdik, odayı baştan başa geçer, annesi kolundan tutar) BN SARTİ - N’oluyor sana? ANDREA - Aptal be bunlar! (Elinden kurtulur, çıkar) FİLOZOF - Zavallı yavrucak NAZIR - Efendimiz, saygıdeğer baylar, saray balosunun kırkbeş dakika sonra başlayacağını anımsatabilir miyim? MATEMATİKÇİ - Uzatmaya ne gerek var? Bay Galilei eninde sonunda gerçekleri kabul etmek zorunda kalacak Jüpiter’in uyduları olsaydı, gök kubbeyi kırıp geçmek zorunda kalırlardı Bu kadar basit FEDERZONİ - Çok şaşacaksınız ama, gök kubbe yok FİLOZOF - Hangi okul kitabını çarsanız açın, olduğunu göreceksiniz FEDERZONİ - Öyleyse yeni kitaplar yazılsın MATEMATİKÇİ - Efendimiz, meslektaşlarımla benim ileri sürdüğümüz düşünceler gücünü ölümsüz Aristo’dan almaktadır GALİLEO - (Aşağıdan alarak) Baylar Aristo’ya inanmak başka, gerçeğe, elle tutulur gerçeğe inanmak başka Yalvarırım size, gözlerinize inanın yeter MATEMATİKÇİ - Belki beni eski kafalı bulacaksınız ama, ben sık sık Aristo’yu okurum, gözlerime de ancak okurken inanırım FEDERZONİ - Aristo’nun teleskopu yoktu MATEMATİKÇİ - Adamınıza söyleyin lütfen bilimsel bir tartışmaya burnunu sokmasın FİLOZOF - Burada yüce Aristo’ya leke sürülecekse, bu tartışmanın sürdürülmesini bütünüyle anlamsız buluyorum GALİLEO - (Öfkesini bastırarak) Baylar, evren üstüne bildiklerimizin tümüne bir bakarsak, acınacak durumda olduğumuzu görürüz Ben mutlu bir raslantı sonucu, evrenin çok küçük bir parçasını biraz daha yakına getiren bir araç buldum Yararlanın bundan FİLOZOF - Efendimiz, bayanlar, baylar Soruyorum size: Nereye götürür bizi bütün bunlar? GALİLEO - Bilim adamları olarak, gerçeğin nereye götüreceğini sormak bizim işimiz olmamalı derim FİLOZOF - (Müthiş kızgın) Gerçek bizi her yere, hiç istemediğimiz yerlere götürebilir MATEMATİKÇİ - Bay Galilei, sizi yanlış anlamadıysam, iki bin yıllık öğretileri yok saymamızı istiyorsunuz GALİLEO - İki bin yıldır gökyüzüne bakıyorduk, Jüpiter’in uydularını görmüyorduk, ama onlar hep vardı Baylar, can çekişen öğretileri savunmayalım (Duka uyumak üzeredir) Efendimiz! Venedik tersanesinde çalışırken yapı ustalarıyla, marangozlarla, gemicilerle sürekli ilişkilerim oldu Okuma yazma bilmezlerdi, yalnızca beş duyularına güvenirlerdi Onlardan çok şey öğrendim ben Klasik bir eğitimin olanaklarından yararlanamamış, ama, gözlerini kullanmaktan korkmayan bu insanların buradaki baylar hakkında ne düşündüklerini çok merak ediyorum (Sessizlik) FİLOZOF - Bütün işittiklerimizden sonra, Bay Galilei’nin hayranlarını tersanelerde bulacağından hiç kuşkum yok NAZIR - Efendimiz, üzülerek söylemek zorundayım, bu son derece yararlı ve öğretici tartışma öngörülenden çok fazla vakit aldı Balodan önce dinlenmelisiniz biraz (Bir işaret üzerine Duka Galilei’yu selamlar Saraylılar hızla çıkmaya başlarlar) BN SARTİ - (Duka’nın önüne dikilip bir tabak kurabiye sunar) Bir kurabiye almaz mıydınız, efendimiz? (Hanımların en yaşlısı Duka’yı dışarı çıkarır) GALİLEO - (Arkalarından koşar) Bir kez olsun teleskoptan baksaydınız yeterdi NAZIR - Duka Hazretleri, ortaya koyduğunuz düşünceleri, çağımızın bu konudaki en büyük yetkilisine iletecek, Vatikan’ın Roma’daki Araştırma Merkezi’nin başgökbilimcisi, Peder Christopher Clavius’un görüşlerini alacaktır |
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |
10-24-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyV VATİKAN’IN ARAŞTIRMA ENSTİTÜSÜ “COLLEGİUM ROMANUM” GALİLEO’NUN BULUŞLARINI ONAYLIYOR YIL : 1616 Bakın şu garip dünya işine Öğrenci olurmuş öğretmen de Peder Clavius da gözüyle görünce Hak verdi bizim Galilei’ye ROMA’DAKİ COLLEGİUM ROMANUM’UN BÜYÜK SALONU (Gece Yüksek din görevlileri, papazlar, bilginler, Galileo’nun buluşları üstüne Clavius’un vereceği kararı beklemektedirler Gruplar halinde dolaşırlar, sinirli kahkahalar Bir yanda Galileo tek başına oturmaktadır) ŞİŞKO BAŞPAPAZ - İnanırlar, inanırlar İnanmadıkları, yalnızca akla uygun olanlardır Şeytanın varlığını kuşkuyla karşılarlar da, dünya topaç gibi dönüyor deseniz inanırlar Tövbe, tövbe! BİR KEŞİŞ - (Yapmacıklı) Ay! Gözlerim karardı Çok hızlı dönüyor dünya İzin verin de size tutunayım, hocam BİR BİLGİN - Evet, bugün gene kafayı çekmiş sevgili toprak anamız Şimdi yuvarlanacağız hepimiz Aman sıkı tutunun! BİR BAŞKA KEŞİŞ - Ayın üstüne düşmesek bari! Sivri sivri tepeler varmış orada KEŞİŞ - Sakın aşağıya bakma! BİLGİN - Dengemi yitiriyorum ŞİŞKO BAŞPAPAZ - (Galileo’nun işitmesi için yüksek sesle) Olamaz Kutsal Roma’da dengesiz insan olmaz (Kahkahalar, araştırmanın sürdüğü odadan ufak tefek bir keşiş çıkar Hepsi çevresini alırlar) BİR GÖKBİLGİNİ - Araştırma sürüyor mu hala? (Keşiş başıyla “evet” işareti yapar, sahneyi katederek çıkar) ZAYIF PAPAZ - Rezalet BİR FİLOZOF - Clavius gibi biri, İtalya’nın en büyük gökbilgini böyle bir şeyi incelemeye kalkışmamalıydı GÖKBİLGİNİ - İnceleniyor ama! İçerde oturmuş, o şeytan icadı borudan bakıyor işte ZAYIF PAPAZ - Rezalet! BİLGİN - Evet, gökbilginlerinin çözemediği kimi olaylar var Ama insanoğlunun her şeyi anlaması da zorunlu mudur yani? (Az önce çıkan ufak tefek keşiş yeniden sahneyi katederek araştırmanın yapıldığı odaya girer Sahnedekiler merakla izlerler onu) İKİNCİ KEŞİŞ - Ne yeryüzü kaldı, ne gökyüzü Dünyamız için herhangi bir yıldızdır deyip çıktılar GÖKBİLGİNİ - Yukarı ile aşağı diye bir ayrım kalmıyor Aşağısı da bir, yukarısı da FİLOZOF - Yıldızlardan başka bir şey yok Nereye baksan yıldız Gün gelecek insanla hayvan diye bir ayrım kalmayacak, görürsünüz İnsan da bir hayvandır, yalnız hayvan vardır deyip çıkacaklar işin içinden ŞİŞKO BAŞPAPAZ - Bay Galilei, yere bir şey düştü GALİLEO - (Arada cebinden taşını çıkarıp onunla bir süre oynamış, sonunda yere düşürmüştür) Düşmedi, kutsal peder, havaya uçtu ŞİŞKO BAŞPAPAZ - (Sırtını döner) Utanmaz herif (İçeri çok yaşlı bir kardinal girer Bir keşişin koluna yaslanarak yürümektedir Herkes saygıyla yol açar) YAŞLI KARDİNAL - Çıkmadılar mı daha? Önemsiz bir şey için ne çok vakit harcıyorlar İşittiğimize göre bu Galilei insanı evrenin merkezinden alıp kıyıda köşede bir yerlere atıyormuş Anlaşılan, insan soyunun amansız bir düşmanı bu adam Cezası da ona göre olmalıdır Tanrı’nın en yüce, sevgili varlığıdır insan, çocuklar bile bilir bunu Böyle bir mucizeyi, kendi eşsiz eserini, Tanrı boşlukta kayıp giden bir yıldız parçasına emanet eder mi? Öz evladını böyle bir yere yollar mı? Çarpım tablosunun tutsağı olan birine inanacak kadar sapık insanlar olabilir mi? ŞİŞKO BAŞPAPAZ - (Usulca) Kendisi burada, efendim YAŞLI KARDİNAL - (Galileo’ya) Sizsiniz demek Eskisi gibi görmüyor gözlerim, ama sizi birine çok benzettim Durun bakayım, neydi adı? yaktığımız adamÇok benziyorsunuz ona, çok KEŞİŞ - Heyacanlanmamalısınız efendim, biliyorsunuz hekiminiz YAŞLI KARDİNAL - (Keşişi iter, Galileo’ya) Dünyada yaşıyorsunuz, nimetlerinden yararlanıyorsunuz, sonra da kalkıp aşağılıyorsunuz onu Köpek bile yattığı yeri pisletmez Göz yumamam buna! Ben göz yumamam buna! (Keşişten ayrılır, kurumlanarak bir aşağı, bir yukarı yürümeye başlar) Ben, herhangi bir yerde dönüp duran, herhangi bir yıldız parçasının üstünde yaşayan, herhangi biri değilim Ben Sağlam topraklar üzerinde yürüyorum ben Benim bastığım yer kımıldamaz, evrenin merkezidir, ben merkezdeyim Tanrı’nın gözü de benim üstümde Evrende ne varsa, çevremde dönüyor: gök kubbeye çakılı yıldızlar ve çevremi aydınlatmak üzere yaratılmış olan güneş Beni aydınlatmak için, Tanrı beni görsün diye, beni, insanı, Tanrı’nın şaheseri, Tanrı’nın suretinde yaratılan, ölümsüz ve (Yıkılır) KEŞİŞ - Efendimiz! Ah Çok yordunuz kendinizi! (Tam bu sırada araştırmanın yapıldığı odanın kapısı açılır Önde Clavius, arkada bir kaç gökbilgini salona girerler Clavius hızlı adımlarla, sağına soluna bakmadan geçer salondan, tam kapıdan çıkarken keşişlerden birine) CLAVİUS - Adam haklı (Peşindeki bilginlerle çıkar Ölüm sessizliği Yaşlı kardinal kendine gelir) YAŞLI KARDİNAL - Ne oldu? Bir karara vardılar mı? (Kimse ona sonucu açıklayamaz) KEŞİŞ - Gidelim efendimiz Biz eve gidelim (Yaşlı kardinalin koluna girip götürürler Herkes salondan çıkar, şaşkın Clavius’un araştırma komisyonu üyelerinden olan ufak tefek keşiş Galileo’nun yanına gelir) KÜÇÜK KEŞİŞ - (Sır verir gibi) Bay Galilei, Büyük Clavius içerde ne dedi biliyor musunuz? “Artık Tanrıbilimciler düşünsünler, bakalım gök kubbenin parçalarını nasıl tutturacaklar birbirine!” Kazandınız (Çıkar) GALİLEO - (Arkasından seslenir) Ben değil! Akıl kazandı (Galileo çıkmak üzereyken kapıda uzun boylu bir din adamıyla karşılaşır Bu Engizisyon’un başkanı olan kardinaldir Galileo eğilir, selam verir Kardinal yanından geçer Galileo kapıda duran birine geçenin kim olduğunu sorar) KAPIDAKİ - (Usulca) Kardinal Hazretleri, Engizisyon Mahkemesinin başkanıdır (Kardinal teleskopun bulunduğu odaya girer) |
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |
10-24-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyVI GENE DE ENGİZİSYON KOPERNİK KURAMINI, KİLİSENİN YASAK KİTAPLAR LİSTESİNE ALIYOR (5 MART 1616) Galileo Galilei konuk Roma’da Görkemli bir kardinal sarayında Yediği önünde yemediği ardında İş küçük bir dileğe dayandı sonunda ROMA’DA KARDİNAL BELLARMİN’İN EVİ (Büyük bir balo verilmektedir Giriş yerinde iki yazıcı rahip gelenlerin adlarını not etmektedir Karnaval maskeleri takınmış kadınlı erkekli konuklar Galileo’yu alkışlarla karşılarlar Galileo’nun yanında kızı Virginia ve nişanlısı Ludevico vardır) VİRGİNİA - Bugün senden başka kimseyle dans etmem Güzel olmak istiyorum bu akşam GALİLEO - Olmalısın Yoksa kuşkulanırlar da dünya dönmüyor demeye başlarlar gene LUDOVİCO - Dönmüyor ki (Galileo güler) Roma’da yalnız sizin sözünüz ediliyor efendim, ama bu geceden sonra kızınız konuşulacak GALİLEO - (Yazıcı rahiplere) Kardinal Hazretlerini burada beklemem gerekiyormuş 1 YAZICI - Biraz sonra gelecekler efendim GALİLEO - (Kızına) Siz salona geçin hadi, eğlenmenize bakın (Virginia ile Ludovico balonun verildiği salona girerler Galileo yazıcıların yanına gelir) GALİLEO - İçerisi kalabalık mı? 1 YAZICI - Veba yıllarından bu yana ilk karnaval balosu bu VİRGİNİA - (Koşarak geri gelir) Unuttum sana söylemeyi Via del Trionfo’daki berber, kızın olduğumu duyunca, tam dört hanımı bir köşede bekletip, benim saçımı yaptı (Koşarak çıkar Galileo yazıcıya döner) 1 YAZICI - İtalya’nın bütün ünlü aileleri burada bu akşam Orsini’ler, Villani’ler, Nuccoli’ler, Soldanieri’ler, Cane’ler, Lecchi’ler, d’Este’ler, Colombini’ler 2 YAZICI - (Sözünü keserek) Kardinal Barberini ve Kardinal Bellarmin Hazretleri (Adı geçenler ellerinde bir değneğin ucundaki maskeleriyle girerler Bellarmin’de kuzu, Barberini’de güvercin maskesi vardır) BARBERİNİ - (Parmağıyla Galileo’yu göstererek) “Güneş doğar, yükselir, batar, sonra da doğduğu yere döner” Böyle diyor Hazreti Süleyman’ın kitabı, Galileo ne diyor? GALİLEO - Ben şu kadarcıkken, Kardinal Hazretleri, (eliyle gösterir) gemiye binmiştim de “Kara yürüyor!” diye bağırmıştım Şimdi anlıyorum, meğer kara yerinde duruyor, gemi yüzüyormuş BARBERİNİ - (Güler) Güzel Kurnazca bir yanıt Jüpiter’in gezegenleri de gökbilginlerimiz için gerçekten çetin ceviz çıktı Bir vakitler ben de biraz ilgilenmiştim gökbilimle Bellarmin Uyuz gibi bir ilettir, kolay kolay kurtulamaz insan BELLARMİN - Zamana ayak uydurmak zorundayız Barberini! Yeni varsayımlara göre yapılan gök haritaları denizcilerimizin işine yarıyorsa, niçin kullanılmasın, değil mi? Bizim hoşumuza gitmeyen yalnızca “Kutsal Kitap”a ters düşen öğretiler (Balo salonu yönünde, uzaktan birilerini selamlar) GALİLEO - Kutsal Kitap “Buğdayını esirgeyene, halk lanet edecektir” der Hazreti Süleyman BARBERİNİ - “Akıllı olan kendine saklar bilgisini” Bunu da o söylemiş ama GALİLEO - “Öküzün olmadığı yerde ahır temizdir: ama verimi arttıran da öküzün gücüdür” (Sessizlik) Gerçek avaz avaz bağırmaz mı? BARBERİNİ - “Ateşe basarsan da yanmaz mı tabanın?” Roma’ya hoş geldiniz, dostum Galileo Bu kentin doğuşunu bilir misiniz? İki oğlanı bir dişi kurt emzirmiş, büyütmüş, o gün bu gün o sütün parasını ödüyoruz işte Ama dişi kurt da her türden mutluluğu tattırıyor bize Dostum Bellarmin’le olan bilimsel söyleşilerimizden, dillere destan dilberlerimize dek Birkaçıyla tanışmak istemez misiniz? (Galileo’yu salona götürmek ister Galileo isteksiz yürür) İstemiyorsunuz Konuşalım, diyorsunuz Peki Bana öyle geliyor ki, dostum Galileo, siz gökbilginleri, işiniz kolaylaşsın diye gökbilimi basitleştirmeye çalışıyorsunuz Yanılıyor muyum? (Yeniden öne gelirler) Size göre bütün gökcisimleri yuvarlak ya da elips biçiminde yörüngelerde belli bir hızla yol alıyor, yani beyninizin çözebileceği basit hareketlerle Peki, ya Tanrı yıldızlarını şöyle yürütmek istemiş olsaydı (Parmağıyla havada çok karmaşık bir yol çizer Hızı da sık sık değiştirmektedir) Ne olurdu hesaplarınız? GALİLEO - Eğer Tanrı evreni dediğiniz gibi yaratsaydı, beyinlerimizi de böyle (Barberini’nin çizdiği biçime benzeterek) yaratırdı ki, bu hareketleri kavrayabilelim Ben insan aklına inanıyorum BARBERİNİ - Bence yetersizdir akıl Susuyor “Yetersiz olan senin aklındır” diyecek ama, terbiyeli adam Susuyor (Gülerek arkaya yürür) BELLARMİN - Akıl pek bir yere götürmüyor bizi Nereye baksanız ikiyüzlülük, kötülük, düşkünlük, zayıflık! Hani nerde gerçek? GALİLEO - (Öfkeli) Ben akla inanıyorum BARBERİNİ - (Yazıcılara) Bunları yazmaya gerek yok Dostlar arasında bilimsel bir söyleşi bu BELLARMİN - Anlamını kavrayamadığımız olayların sorumluluğunu, biz bir yüce varlığa yükledik Şimdi siz kalkıp O’nu suçluyorsunuz GALİLEO - (Açıklamaya hazırlanır) Bakın ben kiliseye bağlı bir adamım BARBERİNİ - Korkunç bir adam bu! Kalkmış büyük bir saflıkla, Tanrı’nın gökbilimden hiç anlamadığını kanıtlamaya çalışıyor Yani, Tanrı Kutsal Kitap’ı yazmadan önce gökbilim dersine yeterince çalışmamış, öyle mi? Dostum BELLARMİN - Tanrı’nın yarattığı biri olarak siz, onun yarattıklarını ondan daha mı iyi biliyorsunuz? GALİLEO - Ama insanlar yalnız yıldızların hareketini değil, Kutsal Kitap’ı da yanlış yorumlamış olamazlar mı? BELLARMİN - Ama Kutsal Kitabı yorumlamak sizce kilisenin işi değil midir? (Galileo susar) BELLARMİN - Gördünüz mü susuyorsunuz Buna verecek yanıtınız yok, değil mi? (Yazıcılara yazmaları için işaret eder) Bay Galilei, Kutsal Engizisyon bir karara vardı bugün: Güneşin evrenin merkezi olduğunu, dünyanınsa merkez olmayıp güneşin çevresinde döndüğünü ileri süren Kopernik’in öğretisi sapıkça, saçma ve dine aykırı bulunmuştur Bu inançtan vazgeçmeniz için sizi uyarmakla görevlendirildim (Yazıcıya) Tekrarlayın YAZICI - (Okur) Kardinal Bellarmin Hazretleri, yukarıda adı geçen Galilei Galileo’ye Kutsal Engizisyon Mahkemesinin kararrını bildirdi: Güneşin evrenin merkezi olduğunu, dünyanınsa merkez olmayıp güneşin çevresinde döndüğünü ileri süren Kopernik’in öğretisi sapıkça, saçma ve dine aykırı bulunmuştur Bu inançtan vazgeçmeniz için sizi uyarmakla görevlendirildim GALİLEO - Ne demek oluyor bu? Peki, ya gerçekler? Ya Jüpiter’in uyduları, Venüs gezegeninin evreleri? BELLARMİN - Kutsal yüce kurul kararını verirken bu ayrıntıların üstünde durmadı GALİLEO - Bu demektir ki, bundan sonraki bilimsel araştırmalarım BELLARMİN - bütünüyle güvence altına alınmıştır Bay Galilei Kilisenin görüşü şudur: Hiçbir şeyi bilemeyiz, ama araştırabiliriz Bilim, kilisenin çok sevilen bir çocuğudur Bay Galilei Kiliseye olan güveni sarsmak isteyebileceğinizi hiçbirimiz düşünmüyoruz GALİLEO - Güven kötüye kullanılırsa güvensizlik başlar BARBERİNİ - Öyle mi? (Omzuna vurur, yüksek sesle güler Sonra Galileo’nun gözünün içine bakarak düşmanca olmayan bir tavırla) Galileo dostum, çocuğun yıkandığı leğendeki suyu dökerken dikkat edin, çocuk da beraber atılmasın Galileo dostum, biz de öyle davranıyoruz Biz size gerekliyiz, ama siz bize daha çok gereklisiniz BELLARMİN - Eh, değerli dostumuzu konuklarımızla tanıştırmanın zamanı geldi Engizisyon Mahkemesi Başkanı sizinle tanışmak için can atıyor Büyük bir hayranınızmış BARBERİNİ - (Galileo’nun öteki koluna girerek)dedi ve gene kuzu kılığına büründü Şu maske bana biraz özgürlük sağlayacak bu gece Zavallı Galileo, onun maskesi yok (Galileo’yu aralarına alıp balo salonuna götürürler) 1 YAZICI - Son cümleyi yazabildin mi? 2 YAZICI - Yazıyorum (Hızlı hızlı yazarlar) “Ben akla inanıyorum” dediği yeri yazdın mı? (Engizisyon Başkanı Kardinal girer) KARDİNAL - Görüştüler mi? 1 YAZICI - (Makina gibi) Önce Bay Galilei kızıyla geldi, yanında nişanlısı KARDİNAL - (Eliyle işaret ederek susturur) Tutanaklar (Yazıcı rahip kağıtları verir, Kardinal oturur, gözden geçirir Virginia girer, çevresine bakınır) KARDİNAL - (Oturduğu yerden) İyi akşamlar yavrum VİRGİNİA - (Kardinali görmemiştir, hafifçe irkilir) Ah Kardinal Hazretleri KARDİNAL - (Başını kaldırmadan sağ elini uzatır, Virginia yaklaşır, diz çökerek parmağındaki yüzüğü öper) Pek güzel bir, gece değil mi? İzin verin de sizi kutlayayım Soylu nişanlınız şeçkin bir aileden geliyor, Roma’da mı oturacaksınız? VİRGİNİA - Şimdilik değil efendimiz Düğün için pek çok hazırlık gerekiyor KARDİNAL - Öyleyse babanızla Floransa’ya dönüyorsunuz Sevindim buna Babanız da yalnız kalmaz Matematik pek sıcak bir dost sayılmaz Öyle değil mi? Gençliğiniz ve canlılığınız onu biraz olsun yeryüzüne bağlar Yoksa yukarlarda, yıldızların uçsuz bucaksız dünyasında yitip gitmesi işten bile değil VİRGİNİA - Babam bana yıldızlardan hiç söz etmez, efendimiz Bu gibi konulardan pek bir şey anlamıyorum KARDİNAL - Yok canım? Sahi mi? (Güler) Balıkçının evinde balık yenmezmiş Babanız ilk gökbilim dersini benden aldığınızı duyunca çok eğlenecek Yavrum Tanrı çağdaş gökbilginlerine olağanüstü bir düş gücü bağışlamış Çok şaşırtıcı doğrusu Biliyor musunuz, benim gibi eski kafalıların çok geniş olduğunu sandıkları dünyamız meğer ufalmış ufalmış, ceviz kadar kalmış Buna karşılık yeni evren öylesine büyümüş ki, başpapazlar -hatta kardinaller- uzaktan karınca gibi görünüyorlarmış Bu durumda, oralardan yüce Tanrı nerdeyse Papa’yı bile göremeyecek Yavrucuğum günah çıkarttığınız papazı tanıyor muyum acaba? VİRGİNİA - Rahip Chiristoferus efendimiz, Floransa’daki kutsal Ursula kilisesinin başpapazı KARDİNAL - Evet, evet Babanızla birlikte olmanız çok iyi Gereksinimi olacak size Şimdi inanmayacaksınız belki ama, o gün gelecek göreceksiniz Çok gençsiniz daha Tanrı’nın kimi insanlara verdiği büyüklük kimi zaman taşıması güç bir yük olabilir Hiçbir ölümlü duaya gerek duymayacak kadar büyük olamaz Yavrucuğum, alıkoydum sizi, nişanlınız kıskanacak, babanız da belki, size yıldızlarla ilgili, herhalde biraz modası geçmiş bilgiler aktardığım için Hadi gidin, dans edin, yalnız peder Chiristoferus’a selamlarımı iletmeyi unutmayın (Virginia yerlere kadar eğilerek selam verir, çabucak çıkar) |
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |
10-24-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyVII BİR KONUŞMA Köylü bir papaz, yoksul hen de Geldi günün birinde Galilei’ye Erişmek istiyorum, dedi, bilime Ulaşmak istiyorum gerçeklere ROMA’DAKİ FLORANSA BÜYÜKELÇİSİNİN SARAYI (Galileo, Collegium Romanum’daki toplantıdan sonra Papalık gökbilginlerinin kararını kulağına fısıldayan ufak tefek keşişi dinlemektedir) GALİLEO - Konuşun, haydi buyrun konuşun! Sırtınızda şu cübbe oldukça istediğinizi söylemeye yetkilisiniz KÜÇÜK KEŞİŞ - Ben fizik okudum Bay Galilei Üç gecedir gözüme uyku girmiyordu Okuduğum Engizisyon kararıyla, gördüğüm Jüpiter’in uydularını bir türlü bağdaştıramıyordum Bugün, sabah duasından sonra size gelmeyi kararlaştırdım GALİLEO - Jüpiter’in uydusu yoktur demeye mi? K KEŞİŞ - Hayır Sonuçta Engizisyonun verdiği kararın akıllıca bir karar olduğunu anladım Sınırsız özgür araştırmanın insanlık için taşıyabileceği tehlikelerin bilincine vardım ve gökbilimi bıraktım Benim gibi tutkulu bir gökbilimciyi, bu öğretiyi bırakmaya yönelten nedenleri size de açıklamak istiyorum GALİLEO - O nedenleri çok iyi bildiğimden hiç kuşkunuz olmasın K KEŞİŞ - Burukluğunuzu anlıyorum Kilisenin elindeki olağanüstü gücü düşünüyorsunuz GALİLEO - Açıkça işkence araçları desenize şuna K KEŞİŞ - Ben başka nedenlerden söz edeceğim İzin verirseniz biraz kendimi anlatmak istiyorum Campagnalı bir köylü ailesinin çocuğuyum Anam, babam ancak zeytin yetiştirmeyi bilirler, başkaca pek bir şeye akılları ermez Bugünlerde Venüs’ün evrelerini incelerken sık sık anam, babam geliyor gözümün önüne Ocağın başında kızkardeşimle oturmuş, çorbalarını içiyorlar Yüzyılların isiyle kararmış çatının kalasları, damarları çıkmış yaşlı, yorgun elleri, ellerindeki kaşıklar hep gözümün önünde Zor geçiniyorlar, ama yoksulluklarında bile belli bir düzen var Belli aralıklarla yinelenen işler var: ortalığın süpürülmesinden, zeytinle ilgili işlere, vergilerin ödenmesine dek Yıkımlarda belli aralıklarla geliyor başlarına Babamın beli büküldü Ama birden olmadı bu Her sabah zeytinlikle biraz daha, biraz daha çöktü Anam da her doğumda biraz daha yitirdi kadınlığını Yaşamlarını sürdürmek için gereken gücü topraktan, her yıl yeşeren ağaçlardan, doğadaki bu süreklilik ve zorunluluktan alıyorlar, bir de köydeki küçük kiliseden, her pazar dinledikleri Kutsal Kitap’tan “Tanrı’nın gözü üstünüzde” denmiştir onlara İnanmışlardır Bu yeryüzü sahnesinde kendilerine düşen, büyüklü küçüklü rollerde sınandıklarını düşünür, başarmak için çabalayıp dururlar Şimdi ben onların karşısına geçip de, dünyamızın, ikinci sınıf bir yıldızın çevresinde, boşlukta dönüp giden bir taş parçası olduğunu söylesem, ne yaparlar acaba? Gösterdikleri bunca sabrın, yoksulluklarını bunca anlayışla karşılamalarının değeri ya da gerekliliği nerde kalır o zaman? Bugüne kadar alınterini, açlığı, susmayı ve boyun eğmeyi buyurmuş, bunların gerekçesini açıklamış olan Kutsal Kitap bunca yanlışla doluysa, ne işe yarayacak peki? Gözlerindeki korkuyu görür gibi oluyorum Aldatılmış olmanın acısını, umarsızlığını duyacaklar Demek bizi gören kimse yokmuş diyecekler Şu yaşlı, bilgisiz, yıpranmış durumumuzda biz kendi başımızın çaresine nasıl bakarız? Yoksulluğumuzun hiç bir anlamı yokmuş meğer: açlık, dayanma gücünü denemek değil, sadece yemek yememek demekmiş Zorlanmak, bir erdem değil, sadece eğilip kalkmak, yük taşımakmış diyecekler Şimdi Engizisyon’un kararında neden cömert bir ana sevecenliği, sonsuz bir iyi niyet gördüğümü anlayabiliyor musunuz? GALİLEO - Hmm, evet, hiç değilse şunu anlamışsınız: sorun Jüpiter’in uyduları değil, sorun Campagna köylüleri Neden peki? Yanı başında bunca verimli toprak, bağlar, bahçeler varken, neden düzen yokluk düzeni, zorunluluk neden ölesiye çalışmak zorunluluğu olsun? Papa Hazretlerinin İspanya’da, Almanya’da sürdürdüğü savaşların parası Campagna köylülerinin cebinden çıkyor da ondan Margariti-Fiera istiridyesi incisini nasıl yapar, bilir misiniz? Pürüzlü bir kum tanesi kabuğun içine sızıp istiridyenin yaşamını dayanılmaz kılar Buna karşılık, o da, kum tanesini salgısıyla sarıp sarmalamaya çalışır Ölümcül bir uğraş sonucu salgı git gide katılaşarak inciyi oluşturur O incinin canı cehenneme! Ben sağlıklı istiridyeyi yeğliyorum Erdem, yoksulluğa bağlı bir kavram değildir Ananız, babanız varlıklı, mutlu kişiler olsalardı, varlığın ve mutluluğun erdemlerini geliştireceklerdi Ben şimdi kalkıp onlarayalan mı söyleyeyim? K KEŞİŞ - (Çok heyecanlıdır) Susmak zorundayız! Kafalarını bulandırmamak, huzurlarını kaçırmamak için Bundan daha soylu bir neden olabilir mi? GALİLEO - Susmayı kabul edersem, bu hiç kuşkusuz en soysuz nedenlerden olacak:yani rahat bir yaşam, işkence görmemek, izlenmemek, özgür olmak Bunlar uğruna susmuş olacağım Kardinal Bellarmin, bir Cellini saati göndermiş bana bu sabah, susmam için Ananızın, babanızın huzuru kaçmasın diye yüksek koltuklarda oturanlar şarap sunuyorlar bana Tanrı’nın suretinde yaratıldığı söylenen insanların, alınteriyle, canları pahasına ürettikleri şarap bana ödül olarak sunuluyor İşte bunlar uğruna susmuş olacağım K KEŞİŞ - Bay Galileo, ben bir din adamıyım GALİLEO - Aynı zamanda da fizikçisiniz Jüpiter’in uydularını görmüşsünüz Bir üçgenin iç açılarının toplamı Papalığın keyfine göre değiştirilemez Uzaydaki cisimlerin hareketi, süpürgeyle uçan cadıları da açıklayacak biçimde hesaplanamaz K KEŞİŞ - Peki, gerçek, eğer gerçekse, biz olmadan da kabul ettiremez mi kendini? GALİLEO - Hayır, hayır, olmaz öyle şey Gerçek bizim kabul ettirebildiğimiz ölçüde kabul edilir ancak Aklın zaferi de ancak aklını kullanan insanların zaferi olabilir, Campagna köylülerini kulübelerinin damını örten sazlardan söz eder gibi anlattınız Olmaz olsun! Tanrısal sabırlarını gördük, anladık Tanrısal öfkeleri nerede peki? K KEŞİŞ - Yorgun, yıpranmış insanlar onlar GALİLEO - (Keşişin önüne bir tomar yazılı kağıt atar) Oğlum, fizikçi misin sen? Burada denizlerdeki gel-git olayının açıklaması yazılı Ama okumayacaksın, anlaşıldı mı? Okumaya başladın bile Gerçekten fizikçiymişsin (Keşiş okumaya dalmıştır) Bilgi ağacından bir elma düştü! Yutacak hemen Cehennemlik oldu, ama yemeden duramaz ki, zavallı obur! Kimi zaman düşünürüm, yerin yedi kat dibinde, zifiri karanlık bir zindana kapatılmaya razıyım, yeter ki karşılığında ışığın ne olduğunu öğrenebileyim İşin kötüsü, bildiğimi başkalarına da söylemek zorundayım Bir sevdalı, bir ayyaş ya da bir hain gibi Umarsız bir tutkudur bu Daha ne zamana kadar susabileceğim? Bütün iş orda K KEŞİŞ - (Kağıttan bir yeri gösterir) Burasını anlamadım GALİLEO - Anlatırım oğlum, anlatırım |
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |
10-24-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyVIII SEKİZ YILLIK SUSKUNLUKTAN SONRA, KENDİ DE BİR MATEMATİKÇİ OLAN YENİ PAPANIN TAHTA ÇIKMASIYLA YÜREKLENEN GALİLEO YASAK KONULARDAKİ ARAŞTIRMALARINA YENİDEN BAŞLAR GÜNEŞTEKİ LEKELER Gerçek torbada gizli Dil ağızda kilitli Sekiz yıl suskunluktan kelli Bir gün canına yetti Dile getirdi gerçeği GALİLEO’NUN FLORANSA’DAKİ EVİ (Galileo’nun öğrencileri -Federzoni Küçük Keşiş, artık bir delikanlı olan Andrea Sarti- yapılacak deneyi izlemek üzere toplanmışlardır Galileo ayakta, elinde bir kitap Virginia ile Bayan Sarti çeyiz için dikiş dikmektedirler) VİRGİNİA : Güzel şey çeyiz hazırlamak Büyük masada konuk ağırlamak için bu örtü Gözümü dört açmalıyım, pek titiz anası Babamın kitaplarını da gözü hiç tutmuyor Bn SARTİ : Yıllarıdır tek kitap yazmadı adamcağız VİRGİNİA : Bana öyle geliyor ki, anladı yanıldığını Roma’dayken çok büyük bir din adamı gökbilimi anlattı bana Evreni fazla geniş tutmuşlar, fizikçiler ANDREA : (Kara tahtaya gündemi yazar) Perşembe Yüzen cisimler (Gereçleri hazırlar Öteki kitap okumaktadır) Bn SARTİ : Virginia, şu evlilik işini bir konuşalım seninle Daha çocuk sayılırsın, anan da yok Baban desen buz parçalarının suda yüzdürüp duruyor Böyle ciddi bir işe gözü kapalı girmek olmaz Üniversiteye gidip doğru dürüst bir yıldız falına baktırsan diyorum Ne gülüyorsun? VİRGİNİA : Gittim bile Bn SARTİ : (Çok meraklı) Eee Ne dediler? VİRGİNİA : Üç ay tetikte olmalıymışım, çünkü güneş oğlak burcuna giriyormuş Ama sonrası iyiymiş, bulutlar dağılacak, her şey yoluna girecekmiş Oğlak burcundan olduğum için, Jüpiter’i gözden kaçırmamak koşuluyla istediğim yolculuğa çıkarabilirmişim Bn SARTİ : Peki, ya Ludovico? VİRGİNİA : O Aslan burcu (Susar, sonra) Sevişmeye düşkün olurlarmış (Sessizlik Kapıya vurulur Virginia bakmaya gider Bu arada Andrea deneyle ilgili gereçleri sıralamıştır) ANDREA : Buz, su dolu leğen, demir iğne, Aristo Her şey hazır VİRGİNİA : Rektör Bay Goffone babama bir kitap getirmiş (Kitabı Federzoni’ye verir) GALİLEO : Neymiş? FEDERZONİ : Bilmem (Heceler) “De moculis in sole” ANDREA : Güneşteki lekeler Aynı konuda bir kitap daha (Federzoni, sinirli, kitabı Andrea’ya verir) Bakın ne yazmışlar: “Çağımızın en yetkili fizik bilgini Galileo Galilei’ye” (Galileo gene kitabına dalmıştır) ANDREA : Holandalı Fabricius’un güneş lekeleri üstüne yazdıklarını okudum Lekeler, diyor, güneşle dünya arasından geçen yıldız kümeleridir K KEŞİŞ : Pek inandırıcı değil, değil mi Bay Galilei? (Galileo cevap vermez) ANDREA : Paris’te, Prag’da da, güneşin sisleridir, deniyor FEDERZONİ : Hııım ANDREA : Federzoni inanmıyor Kuşkuyla karşılıyor bunu FEDERZONİ : Karıştırmayın beni bu işlere Ben mercek ustasıyım Merceklerinizi yontar parlatırım, siz onlarla gökyüzüne bakarsınız, gördüğünüz de leke değil, “maculis”tir Ben nasıl kuşku duyayım? Okuyamıyorum ki kitapları Latince hepsi (Elindeki tartıyla öfkeli el, kol hareketleri yaparak konuşmuştur Kefelerden biri yere düşer Galileo hiç ses çıkarmadan gider, kaldırır yarden) K KEŞİŞ : Kuşku bir çeşit mutluluk veriyor insana, neden acaba? ANDREA : Lekeleri biz neden incelemiyoruz, Bay Galilei? GALİLEO : Yüzen cisimleri inceliyoruz da ondan ANDREA : Anamda bir sepet dolusu mektup birikti Bütün Avrupa bu konuda ne düşündüğünüzü bilmek istiyor Öylesine yayıldı ki, ününüz, susamazsınız artık GALİLEO : Vatikan, ünümün yayılmasına, sustuğum için izin veriyor FEDERZONİ : Ama artık susup göz yumamazsınız, olmaz GALİLEO : Kuzu budu gibi ateşte kızartılmaya da göz yumamam ANDREA : Yani, güneş lekeleri de o işle mi ilgili, diyorsunuz? GALİLEO : Bir öykü anlatayım size Zorbalık döneminde, bir gün Giritli Filozof Keunos’un evine bir gizli görevli çıkagelir Girit’e egemen olanların ona verdiği bir belgeyi gösterir Bu belgede ayak bastığı her yerin ona ait sayılacağı, dilediği her yemeğin ona sunulacağı, karşılaştığı herkesin ona hizmet etmek zorunda olduğu yazılıdır Görevli oturur, yiyecek ister, yıkanır, yatar ve yüzü duvara dönük olarak şunu sorar: “Bana hizmet edecek misin?” Keunos adamın üstünü örter, sinekleri kovar, başucumda uyumasını bekler ve yedi yıl boyunca, o gün yaptığı gibi, adamın her dilediğini yerine getirir Yalnız bir tek kelime konuşmamaya özen gösterir Yedi yıl sonra, bir gün bunca buyruk, uyku ve yemekten şişmanlayan görevli ölür Keunos onu eski bir örtüye sarıp dışarıya sürükler, çarşaflarını yıkar, evi baştan başa temizler, derin bir nefes aldıktan sonra “Hayır,” diye yanıt verir ANDREA : İyi ya, biz gene buz parçalarına bakalım, bunlardan size zarar gelmez GALİLEO : Doğru Savımız nedir, Andrea? ANDREA : Bir cismin suda yüzebilirliği, cizmin biçimine değil, sudan hafif ya da ağır olmasına bağlıdır, diyoruz Sudan hafif olan her şey yüzer, daha ağır olan her şey batar GALİLEO : Aristo ne diyor? K KEŞİŞ : (Kitaptan okur) “Diskus latus” GALİLEO : Bırak şu Latinceyi Dilimize çevir şunu yahu! K KEŞİŞ : Geniş yassı bir buz tabakası suda yüzer, buna karşılık, demir bir iğne dibe batar GALİLEO : Buz niye batmıyor, Aristo’ya göre? K KEŞİŞ : Geniş ve yassı olduğundan, suyu yaramadığından GALİLEO : Peki (Bir buz parçası alıp leğene koyar) Şimdi buzu leğenin dibine doğru bastırıyorum Elimi çekiyorum, ne oluyor? K KEŞİŞ : Gene suyun üstüne çıkıyor GALİLEO : Doğru Hani yaramıyordu Demek ki yukarı çıkarken suyu yarabiliyor, öyle mi, Fulgenzio! K KEŞİŞ : Nasıl oluyor da yüzüyor, peki? Sudan daha ağır değil mi buz? ANDREA : Sudan daha hafif olması gerekir ki, yüzebilsin GALİLEO : Hah! ANDREA : Aynı biçimde demir iğne yüzmez Sudan hafif olan her şey yüzer, ağır olan her şey batar İşte kanıtlandı GALİLEO : Andrea, Özenli düşünmeyi öğrenmelisin Ver bana iğneyi Bir parça kağıt Demir, sudan ağır mı? ANDREA : Evet (Galileo iğneyi kâğıt parçasının üstüne yerleştirip suyun üstünde yüzdürür Sessizlik) GALİLEO : Ne oluyor? FEDERZONİ : İğne yüzüyor! Hey gidi koca Aristo! Dediğin doğru mu, değil mi, denemek bugüne kadar kimsenin aklına gelmemiş (Gülerler) VİRGİNİA : Ne oldu? Bn SARTİ : Ne zaman böyle gülseler yüreğim ağzıma gelir Gene ne dolaplar çeviriyorlar acaba diye düşünürüm GALİLEO : Bilimin bunca yoksul olmasının nedeni, kendini çok zengin sanmasıdır Bilimin amacı kapılarını sonsuz bilgiye açmak değil, sonsuz yanlışa bir sınır koyabilmektir Alın notlarınızı (Ludovico Marsilli girer Yol kılığındadır Arkasından eşyalarını taşıyan bir uşak Virginia koşar, boynuna sarılır) VİRGİNİA : Geleceğini niçin yazmadın? LUDOVİCO : Bucciole’deki bağlarımıza bakmaya gelmiştim, sana uğramadan edemedim GALİLEO : (Gözlerini kısarak bakar) Kim o? VİRGİNİA : Ludovico K KEŞİŞ : Göremiyor musunuz, Bay Galilei? GALİLEO : Ha evet, Ludovico (Karşılamaya gider) Atlar ne alemde? LUDOVİCO : Atlar iyi, efendim GALİLEO : Sarti, kutlamalıyız bu günü O Sicilya şarabından bir testi getirin bakalım, eskisinden (Bayan Sarti Andrea’yla çıkar) LUDOVİCO : (Virginia’ya) Solgun görünüyorsun Köy havası sana iyi gelecek Annem eylülde bekliyor artık VİRGİNİA : Dur bir dakika Sana gelinliğimi göstereyim (Koşarak çıkar) GALİLEO : Otursana LUDOVİCO : Üniversitedeki derslerinizi bini aşkın öğrenci izliyormuş, efendim Ne üstüne çalışıyorsunuz bu ara? GALİLEO : Hep aynı şeyler Roma üzerinden mi geldin? LUDOVİCO : Evet Unutmadan söyleyeyim Güneş lekeleri konusunda Hollandalıların kopardıkları yaygaraya karşılık takındığınız ölçülü tutumdan ötürü annem sizi kutluyor GALİLEO : (Soğuk) Sağ olsun (Sarti ve Andrea girerler Ellerinde bardaklarla bir testi şarap vardır Masanın çevresine otururlar) LUDOVİCO : Romalılar Şubat ayı boyunca konuşacak yeni bir konu buldular Peter Clavius, güneş lekeleri yüzünden bu “güneşin çevresinde dönen dünya şamatası” gene alevlenecek diye kaygılanıyor ANDREA : Hiç kaygılanmasın GALİLEO : Benim işleyebileceğim yeni günahlardan başka bir söylenti yok mu Kutsal Roma’da? LUDOVİCO : Papanın ölüm döşeğinde olduğunu duydunuz sanırım K KEŞİŞ : Aman Tanrı’m GALİLEO : Kim geçecek diyorlar yerine? LUDOVİCO : Çoğunluk Barberini diyor GALİLEO : Barberini ANDREA : Bay Galilei Barberini’yi tanır K KEŞİŞ : Kardinal Barberini Matematikçidir FEDERZONİ : Papalık tahtında bir bilim adamı, ha? (Sessizlik) GALİLEO : Demek Barberini gibi az buçuk matematik okumuşlar aranıyor artık: İşler düzeliyor desene Federzoni İki kere ikinin dört ettiğini korkmadan söyleyeceğimiz günü görebileceğiz demektir (Ludovico’ya) Ben bu şarabı çok severim, Ludovico Sen nasıl buldun? LUDOVİCO : Güzel şarap GALİLEO : Bağını bilirim, sarp, taşlı yamaçtadır, maviye çalar taneleri Bayılırım bu şaraba LUDOVİCO : Evet, efendim GALİLEO : Gölgeler vardır bu şarapta Handiyse tatlıdır içimi Ama “handiyse” Andrea, kaldır şunları: Buzu, iğneyi, leğeni Bedenimizin de hakkını vermeli Bedenin istediklerini zayıflık sayan korkaklara hiç katlanamam Bir şeyin tadını çıkarabilmek hünerdir, derim K KEŞİŞ : Ne yapmayı tasarlıyorsunuz, efendim? GALİLEO : “Güneşin çevresinde dönen dünya şamatası”nı başlatıyoruz gene ANDREA : (Mırıldanarak) Kutsal kitaba göre dönmüyor Uzmanlar da bunu kanıtlıyor Papa da yerinde dursun diyor Ama gene de dünya dönüyor (Andrea, Federzoni ve Küçük Keşiş deney masasına koşup üstünü boşaltırlar) ANDREA : Bakarsın güneşin de döndüğünü görürüz Ne dersin Marsilli? LUDOVİCO : Bu coşkunun nedenini anlamıyorum Bn SARTİ : Gene o şeytan işine mi başlayacaksınız, Bay Galilei? GALİLEO : Annenin seni buraya neden yolladığını anlıyorum Barberini tahta çıkıyor Bilgi bir tutku olacak, araştırmak keyiflerin en güzeli Clavius haklı, güneş lekeleri beni gerçekten ilgilendiriyor Söyle bakalım Ludovico, benim işimle, gökbilimle kızımın ne ilgisi var? Venüs gezegeninin evreleri kızımın kıçını etkilemez Bn SARTİ : Bayağılaşmayın bu kadar Virginia’yı çağırıyorum LUDOVİCO : (Bn Sarti’yi durdurur) Bizimki gibi ailelerde evlilik yalnız cinsel kaygılarla yapılmaz, Bay Galilei GALİLEO : Sekiz yıldır evlenmekten alakoydular seni Uslu oturup oturmayacağımı sınamak için değil mi? LUDOVİCO : Karım kilisede, ailemize ayrılan yerde oturacak GALİLEO : Köylülerimizin kirayı ödeyip ödememesi gelin hanımın babasının dindarlığına mı bağlı? LUDOVİCO : Bir bakıma öyle GALİLEO : Andrea, Fulgenzio, bakır aynayla, perdeyi getirin Gözlerimizi korumak için güneşi perdeye yansıtacağız (Andrea’yla Küçük Keşiş söylenenleri getirirler) LUDOVİCO : Roma’dayken bir bildiri imzalamıştınız Bu işlerle uğraşmayacağınıza söz vermiştiniz GALİLEO : O, o zamandı! Gerici bir Papa’mız vardı o zaman! Bn SARTİ : Vardı diyor! Papa Hazretleri ölmedi ki daha! GALİLEO : Eli kulağında Sarti, eli kulağında LUDOVİCO : Papa Hazretleri bu dünyadan göçse bile, yerine gelen, kim olursa olsun, bilim sevgisi ne denli büyük olursa olsun, ülkedeki önemli ailelerin ona göstereceği sevgiyi de kesinlikle kollamak zorunda kalacaktır K KEŞİŞ : Tanrı dünyayı yarattı, Ludovico Tanrı insan aklını yarattı; Tanrı fiziğe izin verecektir Bn SARTİ : Galileo, sana bir şey söyleyeceğim Oğlum “deney”lerle, bu “gözlem”lerle gözümün önünde günaha girdi, elimden bir şey gelmedi Baştakilere karşı çıktın, seni uyardılar Bir süre dayandın, ama iki ay önce, tavan arasında gizli gizli çalışırken yakaladım seni Peki bir şey demedim, hemen kiliseye gidip bir mum yaktım Baş başa kaldığımız zaman akıllı uslu konuşuyorsun, “tutacağım kendimi, tehlikeli olduğunu biliyorum,” diyorsun Sonra bir bakıyorum gene başlamışsın, eskisinden beter Senin gibi bir dinsizin yanından ayrılmıyorsam, cehennemde yanacaksam, o benim bileceğim iş Ama kızının mutluluğunu o koca ayaklarınla çiğnemeye hakkın yok, bunu bilesin GALİLEO : (Canı sıkkın, homurdanarak) Teleskopu getirin LUDOVİCO : (Dışarı seslenir) Giuseppe, eşyalarımı arabaya koy Bn SARTİ : Kızcağız dayanamaz buna! Artık kendin söylerisin (Koşarak çıkar) LUDOVİCO : Gene başlıyorsunuz anlaşılan Bay Galilei, annemle ben, yılın dokuz ayını Campagna’daki topraklarımızda geçiririz Jüpiter’in uyduları üzerine yazdıklarınız vız gelir bizim köylülere Başlarını kaşıyacak vakitleri yok Ama kutsal kiliseye dil uzatanlar cezasız kalırsa tedirgin olabilirler Hayvandan pek fark yoktur zavallıların Çiftliğe dert yanmaya geldiklerinde annem hep bir köpek kırbaçlatır gözlerinin önünde, düzeni, disiplini hatırlasınlar, çizmeden yukarı çıkmasınlar diye GALİLEO : (Kaba) Delikanlı beni işimden alıkoyuyorsun (Ötekilere) Perde hazır mı? ANDREA : Evet Geliyor musunuz? GALİLEO : Disiplini sağlamak için siz yalnız köpekleri değil, başkalarını da kırbaçlatabilirsiniz, değil mi Marsilli? LUDOVİCO : Korkunç zeki bir adamsınız Bay Galilei Yazık K KEŞİŞ : (Hayretler içinde) Gözdağı veriyor size GALİLEO : Sana da Irgatlarının aklını çelebiliriz Yeni şeyler düşünmelerini sağlayabiliriz Uşaklarının da, kahyalarının da FEDERZONİ : Latince bilmezler ki GALİLEO : Azınlık için Latince yazacağıma, çoğunluk anlasın diye halkın diliyle yazabilirim LUDOVİCO : Tutkularınızın kölesi olmuşsunuz, her zaman da öyle kalacaksınız Benim adıma Virginia’dan özür dileyin Onu görmesem daha iyi olacak sanırım (Gider) GALİLEO : Çeyizi emrinizdedir, ne zaman isterseniz ANDREA : Bütün Marsilli’lere saygılar! FEDERZONİ : Sarayları yıkılmasın diye, dünyaya durmasını emredenlerin hepsine saygılar! ANDREA : Cenci’lere, Villani’lere de! FEDERZONİ : Cervilli’lere! ANDREA : Lecchi’lere! FEDERZONİ : Pirleoni’lere de! ANDREA : Halkı ezdiği için Papanın ayağını öpenlerin hepsine selam! K KEŞİŞ : (Teleskopun başında) Yeni papa aydın biri olacak GALİLEO : Şimdi güneşin üstündeki lekeleri araştırmaya başlıyoruz, bizi ilgilendirdiği için, her şeyi göze alarak yeni Papaya fazlaca bel bağlamadan ANDREA : (Sözünü keserek) Fabricius’un Paris ve Prag’ın bütün görüşlerini çürüterek güneşin döndüğünü kanıtlayacağız GALİLEO : Kanıtlayacağız değil, Andrea, kanıtlamaya çalışacağız Amacım, bugüne kadar bulduklarımın doğruluğunu kanıtlamak değil; amacım doğru olup olmadıklarını anlamak Her şeyi araştıracağız, her şeyi yeni baştan Koşar adımla değil, sümüklü böcek hızıyla Bugün bulduğumuzu yarın sileceğiz defterden, ancak bir kez daha bulursak aynı şeyi, o zaman yeniden yazacağız Bulmak istediğimizi bulursak, ona özel bir kuşkuyla bakacağız Şimdi güneşle ilgili gözlemlerimize dünyanın durduğunu kanıtlamak istiyormuş gibi başlayalım Yenik düşersek, bütün çabamız boşa giderse, yanıldığımızı kesin olarak görür, başka hiçbir çıkar yol bulamazsak ancak o zaman haklıymışız, dünya gerçekten dönüyormuş diyebiliriz (Göz kırpar) Ama, ondan sonra acımak yok, ha! Araştırmadan, incelemeden konuşanların canını okuruz Kaldırın örtüyü, güneşe çevirin teleskopu (Yansıtıcıyı ayarlar) K KEŞİŞ : Çalışmaya başladığımızı ben anlamıştım, Bay Galilei Ludovico’yu ilk bakışta tanıyamadınız O zaman anladım (Sessizce gözleme başlarlar Güneşin görüntüsü perdede belirince, Virginia gelinliğiyle koşarak gelir) VİRGİNİA : Baba, nasıl yaparsın bunu? (Bayılır Andrea’yla, Küçük Keşiş yardımına koşarlar) GALİLEO : Gerçeği bilmem gerekiyor |
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |
10-24-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyIX ARADAN GEÇEN ONYIL İÇİNDE, GALİLEO’NUN DÜŞÜNCELERİ HALK ARASINDA YAYILMAYA BAŞLAMIŞTIR GÜLMECE YAZARLARI, SOKAK ŞARKICILARI, ŞARKILARINDA HEP BU KONUYU TAŞLAMAKTADIRLAR 1632 YILI KARNAVALINDA İTALYA’’NIN HER YANINDA BU KONU ELE ALINMIŞ, KARNAVAL EĞLENCELERİ HEP GÖKBİLİMİ ÜZERİNE DÜZENLENMİŞTİR PAZAR YERİ ( Kimi maskeli, kimi maskesiz bir kalabalık Karnaval alayını beklerken sokak şarkıcısı bir karı koca gösteri yaparlar) ŞARKICILAR : Saygıdeğer Baylar Bayanlar! Kuzey İtalya’nın dilinden düşmeyen bir Floransa türküsünü, büyük masraflardan kaçınmadan, buraya sizlere getirdik Karnaval alayından önce dinleyin bizi Türkünün adı: Saray Fizikçisi Galileo Galilei’nin Korkunç Düşünceleri, ya da, Geleceğe Bir Göz Atalım! Dünyayı yoktan var eden ulu tanrı “Işık gerek”, dedi, güneşi çağırdı “Senin işin aydınlatmaktır dünyayı Çevresinde gezdireceksin lambanı” Tanrı buyruğuna göre bundan böyle Astlar dönecek üstlerin çevresinde Ve der demez başladı herkes dönmeye Büyüklerin çevresinde küçükler Güçlülerin çevresinde güçsüzler Hem gökyüzünde böyle, hem yeryüzünde Papanın çevresinde kardinaller Kardinallerin çevresinde piskoposlar Piskoposların çevresinde uzmanlar Uzmanların çevresinde uşaklar Uşakların çevresinde hizmetçiler Hizmetçilerin çevresinde köpekler, tavuklar, dilenciler Saygıdeğer Baylar, Bayanlar, Büyük Düzen denir buna Orda Ordinum Tanrıbilimcilerin deyimiyle Ama, bakın n’oldu sonunda Derkeeen Bilgin Galileo geldi günün birinde Fırlattı İncil’i, koştu dürbününe Bir göz atar atmaz koca evrene “Dur bakalım, kımıldama!” dedi güneşe “Bundan sonra işler şöyle gelişecek Hanım hizmetçinin çevresinde dönecek” Hayır, olmaz öyle şey! Bir yolunu bulalım, Hizmetçi takımı azıttı, bu böyle gitmez Gene de eğri oturup, doğru konuşalım Kendi başına buyruk olmayı kim istemez? Saygı değer yurttaşlar, katlanılır şey mi bu? Sonu neye varır ki bunun? Uşak miskin, hizmetçi pişkin Zangoç kiliseye boş verir Çırak yataktan çıkmaz uyur Olmaz öyle şey! Olur mu? Sorarım herkese Şakası kalmadı İncil’le alay edilmez Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse Kendi başına buyruk olmayı kim istemez? Bakın şimdi de, Bayanlar, Baylar, büyük bilgin Galileo Galilei nasıl görüyor geleceği? Balık pazarında iki kadın Ne yapacaklarını bilmez, şaşkın Balıkçı elinde bir tutam ekmek Kendi yutuyor balıkları tek tek Duvarcı toprağı kazıyor Su taşıyor, kireç karıyor Tuğla üstüne tuğla koyuyor Ev bitince, kuruluyor içine Olur şey midir bu? Şaka değil arkadaşlar Boynumuza geçen ip sağlam değilse kopar Herkes yerini bilsin, bu işler böyle gitmez Kendi başına buyruk olmayı kim istemez? Kiracı kiraları ödemesin Köylü efendisini tekmelesin Papazın içeceği sütü kadın Tutsun kendi çocuklarına versin Olur şey midir bu? Yeter Galileo, yeter! Herkes yerini bilsin, İncil şakaya gelmez Eğri oturup da doğru konuşursak eğer Kendi başına buyruk olmayı kim istemez? Bende dağıttım kendimi bir ara Hele dur bakalım, dedim kocama A canım senin yaptığını Başka bir gezegen yapamaz mı acaba? Olur mu? göz yumulur mu? Hayır, üç kez hayır! Tasmasını çözersen azgın köpek saldırır Dediğim dedik, çaldığım düdük, bu böyle gitmez Ama gene de, kendi başına buyruk olmayı kim istemez? Acılarla yaşamayın yeryüzünde Kalkın hadi, biraz toparlanın şöyle Galileo Galilei’den öğrenin A B C’ sini büyük mutluluğun İnsan olan acıya katlanıp boyun eğmez Kendi başına buyruk olmayı kim istemez? (Şarkı boyunca, sahne değişik masklar taşıyan oyuncularla dolmuştur Şarkının bitiminde, Galileo’nun çok büyük boyutlu bir kuklası getirilir) ŞARKICILAR : Bayanlar, Baylar, işte Galileo Galilei, incil’i yok eden adam! (Kalabalıktan gürültülü kahkaha ve alkışlar) X 1633 : ENGİZİSYON DÜNYACA ÜNLÜ BİLGİNİ ROMA’YA ÇAĞIRIYOR Ova sıcak; doruk soğuk Sokak taşkın, saray suskun FLORANSA’DAKİ MEDİCİ SAYAYININ BEKLEME ODASI (Galileo’yla kızı, Floransa Dukasının kendilerini kabul etmesini beklemektedirler) VİRGİNİA : Uzun sürdü GALİLEO : Evet VİRGİNİA : O adam burada gene izliyor bizi (Onlara bakmadan geçen birini gösterir ) GALLİLEO : (Gözleri iyi görmez artık ) Tanımıyorum VİRGİNİA : Son günlerde sık sık görüyorum Ürkütüyor beni GALİLEO : Saçma Floransa’dayız Korsikalı haydutların arasında değil VİRGİNİA : Rektör Gaffone geliyor GALİLEO : Ben de ondan korkuyorum işte Budala Şimdi gene anlatır, anlatır, anlatır (Üniversitenin Rektörü, Duka’nın yanından gelmektedir Galileo’yu görünce irkilir, başını kaldırmadan, onlara hiç bakmadan geçer gider önlerinden ) GALİLEO : Ne oluyor buna böyle? Gözlerim gene kötü bugün Selam verdi mi,vermedi mi, göremedim VİRGİNİA : Belli belirsiz Yeni kitabında neler var baba? Dine karşı bir şey bulabilirler mi içinde? GALİLEO : Kiliseye fazla dadandın sen Sabah karanlığında duaya koşmaktan vazgeçmezsen cildin bozulacak, bak görürsün Benim için dua ediyorsun, değil mi? (Sessizlik Biri geçer) GALİLEO : Galliardo değil mi bu? Galliardo! Galliardo! (Adam bakmadan acele çıkar) Beni görmüş olması gerekir Topçuluk dairesi başkanı Vebadan kaçıyor sanki Bir şeyler oluyor Papalığın izin belgesi olmasa, kitaptan diyeceğim Kitabın sansürden geçtiğini biliyorlar Bundan ötürü bir tuzak kurmaya kalkışacak olurlarsa, papa kesinlikle karşı koyacaktır, ondan kuşkum yok Duka öğrencim ne de olsa Durumu anlatırım VİRGİNİA : (Yumuşak) Duka gerçekten çağırdı mı seni, bugün buraya? GALİLEO : Çağırmadı ama, geldiğimi biliyor, içeri haber verdiler Kitabı istiyor; parasını o ödedi Bir sor bakalım şu görevliye, niye bekletiyorlar bizi bunca zamandır? VİRGİNİA : (Görevliyle konuşmaya gider Onları sürekli izleyen adam peşindedir) Babamın görüşme isteği Duka Hazretlerine iletildi mi acaba? GÖREVLİ : Ben nerden bileyim? VİRGİNİA : Soruma karşılık değil bu GÖREVLİ : Değil mi? VİRGİNİA : Saygılı olmak zorundasınız (Görevli sırtını çevirir Virginia’ya, öteki adama bakarak esner ) VİRGİNİA : (Babasının yanına gelir) Duka Hazretlerinin işi varmış biraz GALİLEO : “Saygılı” dedin Öyle bir şey duydum Neydi o? VİRGİNİA : Hiç Saygılı davrandığı için teşekkür ettim Baba, kitabı bırakıp gidemez miyiz? Boşuna vakit yitiriyorsun GALİLEO : Hani nerdeyse, vaktimin ne değeri var diyesin geliyor Sagredo beni Padova’ya çağırıyordu Belki de birkaç haftalığına oraya gideriz ha? Sağlığım eskisi gibi değil VİRGİNİA : Kitapların yanında olmadan yaşayamazsın sen GALİLEO : Bir iki sandık da o Sicilya şarabından koyarız arabaya VİRGİNİA : O şarap yola dayanmaz, taşımaya gelmez derdin hep Hem sarayın üç aylık borcu daha var sana, parayı dünyada göndermezler oraya GALİLEO : Doğru (Engizisyon Kardinali Duka’nın yanından çıkar) VİRGİNİA : Engizisyon’un Başkanı (Kardinal, önünden geçerken Galileo’yu yerlere kadar eğilerek selamlar ) VİRGİNİA : Kardinalin Floransa’da ne işi var, baba? GALİLEO : Bilmem Saygılı davrandı Onca yıl sustum ben de Öylesine övdüler ki beni, artık olduğum gibi kabul etmek zorundalar VİRGİNİA : Şşşşşt! Saray Nazırı (Saray Nazırı gelir) NAZIR : Duka Hazretleri, size ayıracak zaman bulabileceğini umuyordu, Bay Galilei Yazık ki, süvari okulunun geçit törenine katılmak üzere hemen gitmek zorunda Hangi konuda görüşmek istiyordunuz kendisiyle? GALİLEO : Efendimize, yeni kitabımı sunmak istiyordum NAZIR : Gözleriniz nasıl bugün? GALİLEO : Şöyle böyle Duka hazretlerinin yüksek izinleriyle kitabımı NAZIR : Efendimiz gözlerinizin durumuna gerçekten üzülüyorlar Acaba çok uzun süre ve çok sık mı baktınız o eşsiz teleskopunuzdan? (Kitabı almadan gider, arkadaki görevlilerle konuşur) GALİLEO : Kitabı almadı VİRGİNİA : Baba, korkuyorum GALİLEO : (Alçak sesle, kararlı) Toparla kendini, bir şey sezdirme Eve gitmiyoruz Camcı Volpi’ye gideceğiz Önceden anlaşmıştık Boş fıçı yüklü bir araba, gerektiğinde beni buradan götürmek için avluda bekleyecekti VİRGİNİA : Biliyordun demek? GALİLEO : Arkana bakma sakın (Saray Nazırı geri gelir) NAZIR : Bay Galilei! Kutsal Engizisyon’un sizi Roma’da yargılama isteğine, Floransa sarayının daha fazla karşı koyamadığını Duka Hazretleri size bildirmemi istediler Engizisyonun arabası dışarıda bekliyor, buyurun Bay Galilei XI PAPA VATİKAN’DA BİR SALON (Papa Urban VIII - Eski Kardinal Barberini Engizisyon Kardinalini huzura kabul etmiştir Konuşma sırasında kendisine tören giysileri giydirilmektedir Dışarıda birçok kişinin ayak sesleri duyulur) PAPA : (Yüksek sesle ) Hayır! Hayır! Olmaz! KARDİNAL : Bütün fakültelerin profesörleri, bilginler, Kutsal kilisenin her katından din adamları bugün, burada, ağzınızdan çıkacak sözü bekliyorlar Kutsal kitap’a sonsuz inançla bağlı olan bu insanların karşına çıkıp, Kutsal kitap’ta yazılanların doğru olmadığını mı söyleyeceksiniz? PAPA : Aritmetik cetvellerinin yok edilmesine göz yumamam Hayır KARDİNAL : Efendimiz, korkunç bir kargaşa kapladı yeryüzünü Her şeyi aritmetikle açıklamayan kalkıyorlar “Bu iş hesap kitap işi Sayılara karşı çıkamazsınız,” diyorlar Peki, nerden çıkıyor bu sayılar? Kuşkudan elbet, herkes biliyor bunu Bu adamlar hiçbir şeye inanmıyorlar, her şeye kuşkuyla bakıyorlar Bundan böyle toplumu inanç yerine kuşku üstüne mi kuracağız? “Benim efendimsin ama, bunun iyi bir şey olup olmadığından kuşkuluyum” “Bu ev, bu kadın senin, ama bilmem benim de olabilir belki” Bir yandan veba, bir yandan savaşlar,bir de Reform hareketinin kiliseyi parçalayıp zayıf düşürdüğü bir dönemde bakıyorsunuz, matematikçi geçinen bir takım sürüngenler teleskoplarını göğe dikiyorlar ve bütün dünyaya, Papalığın bu alandaki görüşlerinin yanlışlığını yayarak, gücünü, yetisini sarsıyorlar Gemilerin okyanuslara açılmasından bu yana, zaten artık Tanrı’ya değil, pusula dedikleri o bakır kutuya inanır oldular Bu Galileo daha çok gençken başlamış makinalarla yazılar yazmaya Makinalarla mucizeler yaratacaklarmış Öyle ya Tanrı’ya ne gerek var artık, bundan böyle kendileri yaratacaklar mucizeleri PAPA : Adam çağımızın en büyük fizikçisi İtalya’nın övünç kaynağı, herhangi bir kaçık değil KARDİNAL : Öyle olmasaydı tutuklamak zorunda kalır mıydık? Kitaplarını Latince değil, halk diliyle yazıyor olması da ne yaptığını iyi bildiğini gösteriyor PAPA : (Kulağı ayak seslerinde) Evet, işin bu yanı pek hoş değil Söyleyeceğim bunu kendisine Bu ayak sesleri sinirimi bozuyor Aklım takılıyor, bağışlayın KARDİNAL : Belki de bu ayak sesleri benim söyleyebildiklerimden daha çok şey söylüyor size, efendimiz Kararınızı bekleyen bu insanları düş kırıklığına uğratmayacağınızı umarım PAPA : Adamın dostları var Fransa’yı düşünün Viyana sarayını Kutsal kilise, çürümüş ön yargıların çöplüğü olmuş, demezler mi? Kılına dokundurtmam onun KARDİNAL : Uygulamada fazla ileri gitmeye gerek yok Rahatına düşkün adamdır Çabuk boyun eğer PAPA : Yaşamanın tadını o denli çıkarmayı bilen bir başka insan tanımadım Düşünmekten neredeyse cinsel bir tat alır Eski bir şaraba, ya da yeni düşünceye hayır demesi olanaksız (sessizlik) Fiziksel gerçeklerin burada hüküm giymesini istemiyorum (sessizlik) Bu ayak seslerine dayanılmıyor Bütün dünya bura mı toplandı? KARDİNAL : Bütün dünya değil efendimiz, en seçkin kesimi (sessizlik) PAPA : (Bitkin) Bir noktada anlaşalım: İşkence yok (sessizlik) mutlak gerekliyse araçlar gösterilebilir KARDİNAL : Yeterlidir, efendimiz Bay Galilei makinaların dilinden anlar |
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |
10-24-2012 | #10 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyXIIGALİLEO ENGİZİSYON MAHKEMESİ ÖNÜNDE DÜNYANIN DÖNDÜĞÜNÜ YADSIYOR 22 HAZİRAN 1633 Hiç unutmam bir haziran günüydü Göz açıp kapamadan güneş söndü Akıl karanlıkları yarıp geldi Ama bütün gün eşikte bekledi ROMA’DAKİ FLORANSA BÜYÜKELÇİLİĞİ SARAYI (Galileo’nun öğrencileri haber beklemekte, bir köşede Virginia diz çökmüş dua etmektedir) KKEŞİŞ : Papa görüşme isteğini kabul etmemiş Artık bilimsel tartışmalar bitti demek FEDERZONİ : Son umudu Papa’daydı Yıllar önce Roma’da kardinalken, “Bize gereklisin sen,” demişti Barberini Doğru çıktı Ellerinde şimdi ANDREA : Öldürecekler onu Kitabi yarım kalacak “Discorsi” hiç bitmeyecek FEDERZONİ : (Kaçamak bir bakışla) Öyle mi diyorsun? ANDREA : Dediğinden dönmeyeceğine göre (sessizlik) KKEŞİŞ : Uykusu kaçınca insanın, önemsiz ayrıntılara takılıyor kafası Dün gece hep düşündüm: sürekli cebinde taşıdığı o ufak kanıtlama taşı şimdi yanında mıdır acaba? FEDERZONİ : Götürüleceği yerde, insanın üstünde cebi olmaz ANDREA : (Bağırarak) Yapamazlar, göze almazlar bunu Yapsalar bile, ölürde dönmez sözünden, “Gerçeği bilmeyen sadece aptaldır, ama bilip de yalandır diyen düpedüz alçaktır” Demişti bir gün FEDERZONİ : Bende inanmıyorum sözünden döneceğine; zaten dönerse hiç görmeyeyim, öleyim"daha iyi Ne vaki güçlü olan onlar ANDREA : Zorbalıkla elde edilmeyecek şeylerde vardır FEDERZONİ : Kimbilir, vadır belki KKEŞİŞ : (Yumuşak) Tam yirmi üç gün oldu bugün, içeri gireli Görebilmek için gözlerini verdi bu adam (Sessizlik) ANDREA : (Virginia’yı göstererek) Sözünden dönsün diye dua ediyor FEDERZONİ : Bırak kızı Onunla konuştuklarından bu yana aklı başında değil Floransa’dan, günah çıkardığı papazı getirmişler (Floransa Dukası’nın sarayında Galileo’yu izlerken gördüğümüz adam gelir) ADAM : Bay Galileo biraz sonra burada olacak Bir yatak gerekebilir FEDERZONİ : Bıraktılar mı? ADAM : Biraz sonra Engizisyon Mahkemesi önünde sözünden dönmesi bekleniyor Saat tam beşte San Marko kilisesinin büyük çanı çalacak ve Bay Galilei’nin açıklaması kamuya duyurulacak ANDREA : İnanmıyorum ADAM : Yollar kalabalık Onun için arka taraftan, bahçe kapısından getirecekler buraya (Gider) ANDREA : (Birden bağırarak) Ayda dünya gibidir, kendi ışığı yoktur Venüs’ün de kendi ışığı yoktur Dünya gibi, o da, güneşin çevresinde döner Jüpiter’in dört uydusu vardır Çevresinde dönerler Yıldızlar kristal bir kubbeye çakılı değildir Güneş evrenin merkezidir, olduğu yerde durur Dünya merkez değildir, kımıldamadan durmaz yerinde Bütün bunları o gösterdi bize KKEŞİŞ : Gözle görülen gerçek de zorbalıkla yok edilemez (Sessizlik) FEDERZONİ : (Bahçedeki güneş saatini bakar) Saat beş (Virginia daha yüksek sesle dua eder) ANDREA : Bekleyemeyeceğim artık Gerçeği boğazlayıp öldürüyorlar! (Elleriyle kulaklarını tıkar Küçük Keşiş de tıkar Ama çan sesi duyulmaz Virginia ‘nın dua mırıltısıyla dolu bir aradan sonra Federzoni başını “Hayır” anlamına sallar Ötekiler ellerini indirirler FEDERZONİ : (Boğuk bir sesle) Çan çalmıyor Beşi üç geçti ANDREA : Direniyor KKEŞİŞ : Dönmüyor sözünden FEDERZONİ : Dönmüyor Ne mutlu bize, ne mutlu!(Birbirlerine sarılırlar Çok sevinçlidirler) ANDREA : Demek zorbalıkla olmuyormuş Bazı şeylere güç yetmiyormuş Demek aptallık alt edilebilirmiş, dokunulmazlığı yokmuş İnsanoğlu ölümden korkmuyormuş demek FEDERZONİ : İşte şimdi gerçekten başladı bilim çağı Doğum saatini yaşıyoruz Düşünün, ya dönseydi sözünden KKEŞİŞ : Bir şey söylemedim, ama çok korkuyordum İnançsızın biriymişim ANDREA : Ben biliyordum FEDERZONİ : Gün doğarken gece karanlığı çökmüş gibi olacaktı ANDREA : Sanki dağ kalmış da: Ben denizim, demiş gibi KKEŞİŞ : (Diz çöker, ağlayarak) Tanrı’m, şükürler olsun ANDREA : Ama her şey değişti bugün Ezilen insanoğlu başını kaldırıp “Yaşaya bilirim artık” diyecek Ne çok şey kazanılıyor bir ek insanın dikilip “Hayır” demesiyle (Tam bu sırada San Marko kilisesinin çanı çalmaya başlar Hepsi donmuş gibi kalırlar) VİRGİNİA : (Ayağa kalkar) San Marko’nun çanı! Kurtuldu! (Sokaktan Galileo’nun demecini okuyan tellalın sesi duyulur ) SES : Ben, Galileo Galilei, Floransa’da matematik ve fizik öğretmeni, bugüne kadar söylediklerimin doğru olmadığını açıklarım Güneşin evrenin merkezi olup yerinden kımıldamadığı, dünyanın merkez olmayıp güneşin çevresinde döndüğü düşüncesi bütünüyle yanlış ve dine aykırıdır Bu ve bunun gibi yanlış ve Kutsal Kilisenin öğretisine karşı olan her düşünceyi tüm yüreğimle, inançla ve içtenlikle lanetliyorum (Sahne kararır) (Aydınlandığında çan çalmaktadır daha, sonra kesilir Virginia gitmiştir Galileo’nun öğrencileri oradadır) ANDREA : (Kahramanları olmayan ülkeye yazıklar olsun! (Galileo girer duruşma onu bütünüyle değiştirmiş, tanınmaz hale gelmiştir Andrea’nın sözünü duymuştur Birkaç saniye eşikte durur, ona selam vermelerini bekler İçerdekiler yüz çevirir ondan Galileo iyi görmediği için ağır aksak yürür, öne gelir, bir iskemle bulur, oturur) ANDREA : Görmek istemiyorum yüzünü Söyleyin gitsin buradan FEDERZONİ : Toparla kendini ANDREA : (Galileo’ya bağırarak) Şarap fıçısı! Obur herif! Kurtardın mı tatlı canını? (Oturur) Ben iyi değilim GALİLEO : (Soğukkanlı) Bir bardak su verin şuna (Keşiş koşar, dışardan bir bardak su getirir Ötekiler Galileo’yla ilgilenmezler Galileo uzaktan gelen tellalın sesini dinler) ANDREA : Yardım ederseniz yürüyebilirim(Yardım ederek kapıya götürürler Kapıdan çıkarken Galileo konuşur) GALİLEO : Hayır Kahramanlara gerek duyan ülkeye yazıklar olsun |
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiy |
10-24-2012 | #11 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Padova’Da Bir Matematik Öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’İn Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak İstiyXIII 1633 - 1642 GALİEO GALİLEİ ÖLENE DEĞİN, ENGİZİSYON’UN TUTUKLUSU OLARAK FLORANSA’YA YAKIN BİR KÖYDEKİ EVDE OTURUR, “DİSCORSİ” Bin altı yüz üçten Bin altı yüz kırk ikiye Galileo Galilei ölünceye değin Tutuklusu oldu kilisenin BÜYÜK BİR ODA, MASA, DERİ İSKEMLE VE BİR YERKÜRE (Galileo yaşlı bir adamdır artık, gözü hiç görmeyen biri gibi davranır Virginin elinde bir tabakla gelir Galileo’nun boynuna bir peçete bağlar, yemeğini yedirmeye başlar) VİRGİNİA : Eveet, şimdi uslu uslu çorbamızı içelim, ama bir damlasını bile dökmek yok, öyle değil mi? Sonra Baş Piskopos Hazretlerine haftalık mektubumuzu yazmayı sürdüreceğiz Kendisine teşekkür edeceğiz, değil mi, bize bu güzel çorbayı sağladığı için Çok mu sıcak çorba?- Gönderdiği her şey için sağlığına duacı olduğumuzu söyleyeceğiz (Galileo suskun ve söz dinler biçimde yemeğini yer Virginia tabağı alır, kapıya doğru yürür Çıkıyor gibi yapar, ayak seslerini olduğu yerde sürdürür, durur babasını izler) GALİLEO : (Yazı masasına oturur, bir şeyler yazar Birden güvensiz bakışlarını kapıya çevirir, orada birinin olduğunu sezmiştir) Virginia, baca ne olacak, tamirciyi çağırdın mı? (Virginia cevap vermez, sessiz adımlarla çıkar Galileo yazmayı sürdürür Yandaki odada Engizisyo’nun, Galileo’yu gözlemlemekte görevlendirdiği bir rahip vardır) GÖREVLİ : (Virginia’ya) Evet, ne yapacağız? VİRGİNİA : Söylediğim gibi (masadan aldığı kağıdı uzatır) Ara sıra bir şeyler karalıyor GÖREVLİ : (Kağıda bakar) Okunmuyor VİRGİNİA : Dedim ya, artık hiç görmüyor Biliyorsunuz, kitabını da bana yazdırıyordu 131’le 132’inci sayfaları verdim size Son sayfalardı GÖREVLİ : Ne kurttur o Bir şeyler çeviriyordur gene VİRGİNİA : Yasalara karşı gelmez Ben göz kulak oluyorum En iyisi göz doktorunun çağırtalım, bir baksın GÖREVLİ : Kimi yazıların dışarı kaçırıldığından kuşkulanıyorlar Kim çıkarıyor bunları burdan (İri yapılı bir adam, elinde araçlarıyla gelir, soba onarıcısıdır) SOBACI : (Bir kağıt gösterir görevliye ) İzin kağıdım VİRGİNİA : (Sobacıyı içeri alır) Baca tamircisi geldi baba SOBACI : Gözleriniz nasıl bugün, Bay Galilei, daha iyisiniz ya? (Hafif sesle) Peşimizdeler Villaggio tutuklandı GALİLEO : Pek iyi değil gözlerim (Hafif) Yazılar üstünde miydi? SOBACI : (Hafif) Bendeydi, getirdim (yüksek sesle) Artık kış geliyor Ocaksız olmaz GALİLEO : Evet çok esiyor (Hafif) Niye getirdin? SOBACI : (Hafif) Burası daha güvenli GALİLEO : (Hafif) Ver onları bana (Sobacı kağıtları verir) SOBACI : (Yüksek) Bacayı yeniden örmek gerekiyor GALİLEO : Ne gerekiyorsa yapın Çok soğuk (Bir yandan kağıtları kürenin içine gizler ) SOBACI : (Hafif ) Meraklanmayın, kimse benden kuşkulanmıyor (Yüksek) Tuğlalar olmadan bir şey yapamam (Virginia girer) SOBACI : Giriş izni alırsam perşembeye gene gelirim dediğim gibi suç benim değil GALİLEO : Tabi değil, tabii değil SOBACI : İyi akşamlar (Gider) VİRGİNİA : Hadi, şimdi mektubumuzu sürdürelim bakalım GALİLEO : Nerde kalmıştık? VİRGİNİA : (Okur) Kilisenin, Venedik tersanesindeki kaynaşmayla ilgili tutumuna gelince, başkaldıran urgancılara karşı Kardinal Spoletti’nin tutumunu desteklediğimi bildirmek isterim (Virginia yazmaya hazırdır) GALİLEO : desteklediğimi bildirmek isterim Gündeliklerin arttırılması yerine, onlara Hıristiyan kardeş sevgisi adına parasız çorba dağıtmak daha doğrudur Bu onlardaki, para sevgisini geliştirmek yerine, Tanrı sevgisini artırır Nasıl oldu? VİRGİNİA : Çok güzel baba GALİLEO : Alay ediyorum sanmazlar değil mi? VİRGİNİA : Yoo Başpiskopos Hazretleri buna bayılacak (Kapı çalar Viginia yandaki odaya geçer Görevli rahip kapıyı açar Gelen Andrea Sarti’dir Orta yaşlı bir adamdır artık) ANDREA : İyi akşamlar Bilimsel çalışmalarımı Hollanda’da sürdürmek üzere İtalya’dan ayrılıyorum Geçerken bir uğra, bize ondan haber getir, demişlerdi VİRGİNİA : Seninle görüşmek ister mi, bilmem Hiç aramadın bizi ANDREA : Sor bakalım (Galileo sesi tanımıştır Kımıldaman durur Virginia odaya gelir) GALİLEO : Andrea mı? VİRGİNİA : Evet Kovayım gitsin mi? GALİLEO : (Hemen karşılık vermez) Al içeri (Virginia Andrea’yı odaya alır) VİRGİNİA : (Görevliye) Zarasızdır Bir zamanlar öğrencisiydi Düşmanı demektir şimdi GALİLEO : Bizi yalnız bırak Virgina VİRGİNİA : Ben de dinlemek istiyorum anlatacaklarını (Oturur) ANDREA : (Soğuk) Nasılsınız? GALİLEO : Gel, yaklaş Neler yapıyorsun? İşinden söz et Hidrolik üstüne çalışıyormuşsun, öyle mi? ANDREA : Amsterdam’dan Fabricius sağlık durumunuzu öğrenmemi istedi GALİLEO : Sağlığım yerinde Çok özen gösteriyorlar bana ANDREA : İyi olduğunuzu iletebileceğime sevindim GALİLEO : Fabricius da işitirse sevinir Rahat bir yaşam sürdüğümü söylersin Boyun eğdiğimden bu yana büyüklerimin sevgisini kazandım Bilimsel çalışmalarda bulunmama bile izin verdiler - belli sınırlar içinde doğal olarak ve kilisenin gözetimi altında- ANDREA : Evet kilisenin sizden hoşnut olduğunu bizde duyduk Bütünüyle boyun eğmenizin etkileri de açıkça görüldü O günden bu yana, İtalya’da yeni düşünceleri içeren hiçbir kitabın yayımlanmamış olması yetkililer sevinçle karşılamışlardır GALİLEO : (Dinler) Yazık ki, kilisenin koruyuculuğunu benimseyen ülkeler de var Korkarım yasaklanmış düşünceler oralarda yaygınlaşabilir ANDREA : Oralarda da Kilise’yi mutlu kılan bir gerileme görüldü GALİLEO : Sahi mi? (Sessizlik) Descartes’tan bir şeyler yok mu? Paris’ten? ANDREA : Düşüncelerinizi yalanladığınızı duyar duymaz “Işığın Doğası” üstüne yazdıklarını çekmecesine kilitlemiş (Uzun sessizlik) GALİLEO : Kimi bilgin dostlarımı yanlış yola sürüklediğimden ötürü üzülüyorum Benim durumumdan onlar da gereken dersi aldılar mı? ANDREA : Bilimsel çalışma yapabilmek için Hollanda’ya gitmek zorundayım Jüpiter!in göze alamadığını büyük Ayı’ya hiç yaptıramazlar GALİLEO : Anlıyorum ANDREA : Federzoni Milano’da, bir dükkanda mercek perdahlıyor GALİLEO : (Güler) Ne yapsın, Latince bilmiyor (Sessizlik) ANDREA : Küçük Keşişimiz Fulgenzio bilimi bıraktı, yeniden kiliseye sığındı GALİLEO : Evet (Sessizlik) Büyüklerim ruhsal sağlığıma kavuşacağım günü iple çekiyorlar Umduklarından daha çabuk iyileşiyorum ANDREA : Öyle mi? VİRGİNİA : Tanrı’ya şükürler olsun GALİLEO : Hadi sen mutfağa(Kalkar,odadan çıkar) GÖREVLİ : (Geçerken Virginia’ya) Hiç hoşlanmadım, bu adamdan VİRGİNİA : Korkacak bir şey yok Duydun konuştuklarını(Giderken) Taze keçi peyniri var mutfakta, yeni geldi (Görevli onu izleyerek çıkar) ANDREA : Sabah sınıra ulaşabilmem için bütün gece yol almam gerekiyor Gidebilir miyim? GALİLEO : Niçin geldin Sarti? Beni tedirgin etmek için mi?buraya geleli beri akıllı uslu yaşıyorum Akıllı uslu düşünmeye çalışıyorum Gene de arada depreşiyor hastalığım ANDREA : Öyleyse sizi daha fazla tedirgin etmeyeyim, Bay Galilei GALİLEO : Barberini uyuza benzetirdi Kendi de pek kurtulamamıştı zaten Gene yazıyorum ANDREA : Doğru mu? GALİLEO : Kitabı bitirdim ANDREA : “Discorsi”yi mi?”İki yeni bilim üstüne konuşmalar : Mekanik ve Düşen Cisimlerle İlgili Yasalar” burada mı? GALİLEO : Kağıtla kalemi esirgemiyorlar Büyüklerim alık değil Köklenmiş bir illetin hemen iyileşmeyeceğimi biliyorlar Beni tatsız sonuçlardan korumak içinde yazdıklarımı sayfa sayfa elimden alıp kilit altında tutuyorlar ANDREA : Korkunç! GALİLEO : Bir şey mi dedin? ANDREA : Su da çift sürdürüyorlar size Rahatlamanız için veriyorlar kağıtla kalemi Bunu bile bile nasıl yazabildiniz? GALİLEO : Alışkanlıklarımın tutsağıyım ben ANDREA : “Discorsi” Papazların elinde ha? Oysa, Amterdam, Prag, Londra aç kurtlar gibi bekliyorlar İki yeni bilim! Ha yazılmış ,ha yazılmamış, ne yazık! GALİLEO : Son altı ay boyunca, ay ışının son damlasından yararlanarak, nerdeyse kendimden bile gizleyerek bir örneğini çıkardım yazdıklarımın Bana kalan şu yürekler acısı rahatımdan da olmayı göze aldım bunu yaparken ANDREA : Yazdıklarınızın bir örneği mi var? GALİLEO : Yazarın adının bir zamanlar az da olsa, bilim dünyasında bir önemi vardı Ama onun yalancı olduğu çıktı ortaya Onun için bu sayfalar büyük bir dikkatle incelenmeli ANDREA : Nerde? GALİLEO : Yazdıkları mı sana vermek bir çılgınlık biliyorum Şurada, kürenin içinde Hollanda’ya kaçırmaya kalkışırsan, bütün sorumluluğu yüklenmen gerekir, doğal olarak Yakalanırsan, Engizisyon’daki asıllarına ulaşabilen birinden satın aldığını söylersin (Andrea kürenin içinde saklı olan kağıtları alır) ANDREA : “Discorsi”! (Sayfaları karıştırır) Fizikte yeni bir çığır açılıyor! GALİLEO : Sok onu pantolonun içine! ANDREA : Bize sırt çevirdiğinizi sanıyorduk! En çok karşı olan da bendim GALİLEO : Öyle olması gerekirdi Sana bilimi ben öğrettim Sonrada gerçeği yalanladım ANDREA : Ama bu her şeyi değiştiriyor şimdi, her şeyi GALİLEO : Öyle mi? ANDREA : Yalnızca düşmanın gözünden gizlemişsiniz gerçeği : Ahlak konusunda da bizlerden bin yıl ilerdeymişsiniz GALİLEO : Biraz açar mısın bunu Andrea? ANDREA : Biz de herkes gibi : Ölür de gene dönmez sözünden demiştik Geldiniz : Döndüm, ama yaşayacağım, dediniz Kirletti ellerini, dedik Varsın kirlensin, ama boş olmasın ellerim, dediniz GALİLEO : Kirlensin ama boş olmasın Gerçekçi bir görüş Tam bana göre Yeni bilime yeni ahlak ANDREA : Hiç kimse anlamasa bile, ben anlamalıydım Başkasının bulduğu teleskopu Venedik Senatosu’na sattığınızda on bir yaşındaydım Sonra, bu araçla neler başardığınızı gördüm Floransa’da bir çocuğun önüne kadar eğildiğinizde dudak büktü dostlarınız Ama bir yandan da bilim halka kadar ulaşıyordu “Engelleri göz önünde tutarsak iki nokta arsındaki en kısa yol belki de eğri olanıdır,” dediniz GALİLEO : Evet, anımsıyorum ANDREA : 1633’de çoğunluğun ilgisini toplayan görüşünüzden vazgeçerken de, yalnızca umutsuz bir siyasal çekişmeden geri çekildiğinizi, bunu bilimsel çalışmalarınızı sürdürebilmek için yaptığınızı anlamalıydım GALİLEO : Yani? ANDREA : Ancak sizin yazabileceğiniz bilimsel bir kitap uğruna yaptınız bunu Yaksalardı sizi, onlar kazanmış olacaklardı GALİLEO : Gene de onlar kazandı Hem ancak bir tek kişinin yazabileceği hiçbir bilimsel yapıt olamaz ANDREA : Öyleyse neden döndünüz sözünüzden? GALİLEO : Korktuğum için Canımı acıtırlar diye korktum ANDREA : Olamaz GALİLEO : İşkence araçlarını gösterdiler ANDREA : Bir amaç uğruna değil miydi? GALİLEO : Değildi (Sessizlik) ANDREA : (Yüksek sesle) Bilimin tek buyruğu vardır : O da bilime katkıda bulunmaktır GALİLEO : Ben de katkıda bulundum, ha? Çöplüğe hoş geldin, bilimde kardeşim, alçaklıkta yeğenim! Kitabı görür görmez ağzı sulandı Her şey unutuldu, öyle mi? ANDREA : İnsanca bir duygudur ölüm korkusu! Bilim insanın zayıf yanlarıyla ilgilenmez GALİLEO : Öyle mi dersin? Sevgili Sarti, kendini bilime adamış biri olan size, şu durumda bile, bilim üstüne birkaç öğüt verebilirim sanırım (Kısaca sessizlik) GALİLEO : (Ellerini göbeğinin üstüne kavuşturur, ders verir gibi) Boş zamanlarımda - şimdi boş zamanım çok- durumumu yeniden gözden geçirdim Artık kendimi bir üyesi saymadığım bilim dünyasında benim için nasıl bir yargıya varılacağını düşündüm Bir yün tüccarı bile, ucuza alıp pahalı satmanın yanı sıra, yün alışverişinin engellenmeden yürütülmesiyle de ilgilenmek zorundadır Bu açıdan bilim yürekli kişilerin işi Bilim, her şey üstüne bilgi sağlayarak insanları kuşkuya yöneltir Öte yandan, prensler, toprak ağları, din adamları- dalaverelerini örtmek için- yokluk içinde çoğunluğu, boş inançlarla, çağ dışı masallarla avuturlar Süregelen yokluğun, sarp kayalar gibi çetin aşılmaz ve yıkılmaz olduğunu benimsetmeye çalışırlar Şimdi, böyle bir ortamda, bilimin yeni bir buluşu olan kuşku halkın çok hoşuna gitti Teleskopu elimizden kapar kapmaz tepedeki düşmana diktiler gözlerini O bencil, acımasız adamlar birden bilimin soğuk elini hissettiler boğazlarında Sağlam bildikleri toprağın,ayaklarının altından kayıp gittiğini anlar anlamazda bizlere sus payı önermeler, göz dağı vermeler, başladı Zayıf yaratıklar için karşı konması güç şeylerdir bunlar Ama, bir yandan halka sırtını çevirip öte yandan bilim adamlığını sürdürmek, olabilir mi? Bence bilimin tek amacı insanoğlunun yükünü hafifletmek, acılarını dindirmek olmalıdır Eğer bilim adamları bencil efendilerine boyun eğer, yalnızca bilmiş olmak için bilgi biriktirmekle yetinirlerse, bilim sakatlanır, yeni bulunan makinalar da ancak insanlığın ezilmesine yeni yollar açmaya yarar Belki zamanla bulunabilecek her şeyi bulursunuz Ama bu yolda ilerledikçe insandan bir o kadar uzak düşmüş olursunuz Aradaki uçurum zamanla öyle derinleşir ki bir gün bakarsınız, bilim adamlarını sevince boğan bir başarı, yeni bir buluş, öte yandan bütün dünyayı saran bir korku çığlığıyla karşılanır Bilim adamı olarak eşsiz bir olanak geçmişti elime Benim zamanımda gök bilim sokaklara dökülmüş, çarşıya pazara ulaşmıştı Bu olağan üstü durum bir tek kişinin direnmesinin büyük yankıları olabilirdi Üstelik, şimdi düşünüyorum da, Sarti gerçek bir tehlikeyle karşı karşıya kalmadım, ben, Birkaç yıl boyunca baştakiler kadar güçlüydüm Ama Efendilerin eline bıraktım tüm bilgimi İster kullansınlar, ister kullanmasınlar, yada kötüye kullansınlar, kendi amaçları doğrultusunda dilediklerini yapsınlar diye (Virginia girmiştir) Bilime ihanet ettim ben Böyle davranan birinin bilim adamları arasında yeri yoktur artık VİRGİNİA : Senin yerin Tanrı’ya inananların arasında,baba GALİLEO : Evet, öyle VİRGİNİA : Saat sekizde kilitliyoruz kapıyı (Andrea sıkmak için Galileo’ya elini uzatır Galileo eline bakar, sıkmaz) GALİLEO : Sen de bir öğretmensin şimdi, Andrea, benim gibi birinin elini sıkmayı nasıl göze alabilirsin? ANDREA : Yeni bir çağın başladığına da inanmıyorsunuz artık, öyle mi? GALİLEO : İnanmıyorum Bu bizim yeni çağ kana bulanmış bir cadaloza benzedi daha çok Ne yapalım, demek ki böyle olurmuş yeni çağlar ANDREA : Evet (Bir türlü gidemez) sözünü ettiğiniz yazarla ilgili değerlendirmenize ne diyeceğimi bilemiyorum Ama acımasız yargınızın bu konuda son söz olabileceğini sanmıyorum GALİLEO : Teşekkür ederim, efendim VİRGİNİA : (Andrea’yı kapıya götürürken) Eski günleri anımsatan konuklardan hoşlanmıyoruz Rahatsız oluyor Heyecanlanıyor (Andrea gider Virginia odaya döner) Bu tür konuşmalar sana göre değil Üstelik hiçbir yere de götürmüyor GALİLEO : Öyledir belki, kimbilir? Gece nasıl? VİRGİNİA : (Dışarı bakar) Aydınlık İngilizce'ye John Willet tarafından çevrilen bu metin "Life of Galileo" başlığıyla "Bertolt Brecht: Plays, Poetry and Prose The Collected Plays -1942-1946-"de (Vol 5, Methuen-Londra, 1985) yayınlanmıştır Önsöz İnsanların yeni bir çağın eşiğinde oldukları kanısı sayesinde, çıkarlar doğrultusunda, nasıl da etki altında bırakılabileceği iyi bilinir Böyle bir anda çevreleri onlara hala bütünüyle tamamlanmamış, en mutlu gelişmeleri içinde barındıran, düşlenmiş ve düşlenmemiş olasılıklarla dolu görünür, ellerindeki işlenebilir hammadde gibi Kendilerini dinlenmiş, güçlü ve becerikli olarak yeni bir güne uyanmış gibi hissederler Eski düşünceler batıl inançlar olarak bir kenara bırakılır, dün doğal bir şey olarak görülen bugün taze bir sorgulamaya tabi tutulur Şimdiye kadar yönetilen bizdik, der insan, ama artık yöneten biz olacağız Bu yüzyılın başlarında, işçilere bir şarkıdaki şu dize kadar güçlü bir şekilde esin kaynağı başka bir dize yoktur: "Yeni bir çağ doğuyor artık" Yaşlısı, genci ona ayak uydurdu, en fakirler, meteliksizler ve şimdiden uygarlıktan nasibini almış olanlar -hepsi kendilerini genç hissettiler Aynı sözlerin benzeri görülmemiş ayartıcı gücü bir badanacının hükmü altında da denendi ve kanıtlandı; çünkü, o da yeni bir çağı vaat ediyordu Burada sözcükler boşluklarını ve belirsizliklerini ortaya çıkardılar Güçleri, hayli müphem olmalarından kaynaklanıyordu ki şimdilerde kitleleri demoralize etmekte kullanılıyorlar Her şeyi etkileyen ve hala etkilemeye devam eden yeni çağ değiştirmedik bir şey bırakmaz, ama karakterlerini kademeli olarak açığa vurmaktadır; bu karakterin içinde bütün imgelem serpilebilir ve bu yeni çağ ancak çok hassas tasvirlerle sınırlandırılabilir Övünç başlama, öncülük etme duygusudur, yeni başlayan biri olma olgusu gayreti kışkırtır Övünç, yeni makineyi gücünü sergilemesi için çalıştırmazdan önce yağlayanların, eski haritadaki bir boşluğu dolduranların, yeni bir evin, kendi evlerinin temelini kazanların duyduğu mutluluktur Bu duyguyu her şeyi degiştirecek bir buluş yapan araştirmaci, bütünüyle yeni bir durum yaratacak bir konuşma hazirlayan konuşmayan bir konuşmaci hisseder Dehşet ise insanlar, bir yanilsamaya kurban gittiklerini, eskinin yeniden daha güçlü oldugunu, "gerçeklerin" onlara taraftar degil muhalif oldugunu ve çaglarinin -yeni çagin- henüz gelmedigini keşfettiklerinde ya da keşfettiklerini düşündüklerinde ortaya çikan hayal kirikligidir O zaman, işler sadece eskisi kadar kötü degil, daha da beter haldedir; çünkü, insanlar tasarilari için büyük fedakarliklarda bulunmuşlar ve her şeyi kaybetmişlerdir; kalkişmişlar ve yenilgiye ugramişlardir, "eski" onlardan intikam almaktadir Araştirmaci ya da kaşif -keşfini ilan etmeden önce bilinmeyen ve baski görmeyen bir şahis- bir kez keşfi reddedildi ya da itibardan düştü mü artik bir dolandirici ve şarlatandir ve çok iyi taninmaktadir; baski ve sömürünün kurbani, başkaldirisi bir kez ezildi mi, artik özel baski ve cezaya tabi isyankardir Çabayi yorgunluk izler, muhtemelen abartilmiş umudu da muhtemelen abartilmiş umutsuzluk Kayitsizlik ve duyarsizliga düşmeyenler daha beterine yakalanirlar; enerjilerini idealleri için feda etmeyenler, bu enerjileri ideallerinin aleyhine çevirirler! Engellenmiş hayal kirikligina ugramiş bir yenilikçiden daha amansiz bir gerici yoktur; vahşi fil, ehlileştirilmiş filden daha zalim bir düşman olmadigi gibi Ve bu hayal kırıklığına uğramış insanlar yeni çağda, büyük karmaşa çağında, hala varlıklarını sürdürebilirler Ancak yeni çağlar hakkında hiçbir fikirleri yoktur Bu günlerde Yeni'nin kavranışı kendi kendine yanlışlanıyor Eski ve Çok Eski, kendilerini yeni ilan ederek yeniden arenaya girmiş ya da Eski ve Çok Eski yeni bir yola sokulduğundan, yeni gibi kabul edilmiştir Ama bugün tahtından indirilmiş olan gerçek Yeni, modası geçmiş ilan edilmiş, gününü doldurmuş bir geçiş evresi olarak gözden düşmüştür Örneğin "yeni", savaşları sürdürme sistemidir, gelgelelim 'eski' derler, önerilmiş ama hiçbir zaman uygulanmamış, savaşları gereksiz kılan bir ekonomi sistemidir Yeni sistemde toplum sınıflara ayrılmaktadır; oysa derler ki eski, sınıfları kaldırma isteğidir Bu zamanlarda insanların umutları pek fazla kırılmaz, daha çok başka yönlere çekilir İnsanlar, gelecekte yiyecek ekmekleri olacağı umudunu taşımışlardı Şimdi yiyecek taşlarının olacağı umudunu taşıyabilirler Kanlı işler ve bundan geri kalmayan kanlı düşünceler ve karşı konulamayacak bir şekilde belki de gelmiş geçmiş en korkunç, en büyük savaşa yol açtığı görülen barbarlıkla kuşatılmış bir dünyanın, yeni ve hummalı bir dünyanın üzerinde hızla toplanan karanlığın ortasında, daha mutlu bir çağın eşiğindeki insanlara uygun bir tavır geliştirmek çok zor Her şey yeni bir gecenin yaklaştığını göstermiyor mu, yeni bir çağın şafağına işaret eden bir şey var mı? Bu yüzden geceye yönelmiş olan insanlara uygun bir tavır takınmak gerekmiyor mu? Bu 'Yeni Çağ' palavraları da ne ola? Bu deyimin kendisi demode olmadı mı? Kısalmış gırtlaklardan yüzümüze karşı haykırılıyor Şimdi gerçekten, yeni çağı temsil eden yalnızca barbarlıktır Ve kendisinin bin yıl boyunca sürmesini arzulamaktadır Bu yüzden insan hemen eski çağlara mı sığınmalı? Batık Atlantis'i mi düşlemeli? Bu aralar gece yattığımda gelecek sabahı düşünmekten kaçınmak için mi geçmiş sabahı düşünüyorum? Yoksa üçyüz yıl önce bilim ve sanatların doğduğu devirle uğraşmanın da nedeni bu mu? Umarım değildir Bu sabah ve gece imgeleri yanıltıcı Mutlu zamanlar sabahın bir gece uykusunda izleyişi gibi çıkıp gelmiyor (Yazım tarihi 1939; Brecht tarafından gözden geçirilmemiştir Werner Hecht (editör)/Materialenzu Brechts 'Leben des Galilei', Frankfurt Suhrkamp, 1968, s7 ff) Galilei'nin Yaşami Bir Trajedi Degildir Böylece tiyatronun bakış açısından, Galilei'nin Yaşamı'nın bir trajedi olarak mı yoksa iyimser bir oyun olarak mı sunulacağı sorusu doğacaktır Temel düşünce 1 sahnede Galilei'nin "Yeni Çağa Selam"ında mı yoksa 14 sahnenin belirli bölümlerinde mi bulunacak? Oyun inşasının yaygın kurallarına göre, tiyatro eserlerinin en ağırlıklı yeri sonu olmalıdır Ama bu oyun sözü edilen kurallara göre oluşturulmamıştır Oyun yeni bir çağın doğuşunu göstermekte ve yeni bir çağın doğuşu hakkındaki bazı önyargıları düzeltmeye çalışmaktadır (Yazım tarihi 1939, age s13) Kilisenin Portresi Topluluk açısından şunun anlaşılması gerekir: eğer yorum temel olarak Katolik Kilisesi'ni hedef alırsa etkisini büyük ölçüde yitirecektir Oyun kişilerinin çogu kilise kiyafetleri giyerler Karakterleri bu nedenle igrenç çizmeye çalişan oyuncular hata etmiş olacaklardir Ama öte yandan kilisenin de, üyelerinin insani zaaflarini hasiralti etmeye hakki yoktur Çogu zaman bu zaaflari teşvik etmiş ama açiga çikmalarini baskiyla önlemiştir Bu oyunda kilisenin, "Bilimden Ellerini Çek !" biçiminde uyarilmasi sorunu da yoktur Modern bilim kilisenin meşru kizidir; kendini özgür kilip, anneyi karşisina almiş bir kiz Bu oyunda, özgür araştirmaya karşi çiktigi zaman bile, kilise basit olarak otorite işlevini görmektedir Bilim teolojinin bir dalı olduğu için, kilise, entelektüel otorite ve başvurulacak en üst bilim mahkemesiydi Ama aynı zamanda kilise dünyevi otorite, başvurulacak en üst siyasi mahkemeydi Oyun, otoritenin geçici bir zaferini gösterir, rahipliğin zaferini değil Oyun, oyundaki Galilei'nin hiçbir zaman doğrudan kiliseyi karşısına almaması tarihsel hakikatine denk düşer Galileo'nun bu anlamda sarfettiği bir tek cümle yoktur Eğer olsaydı, engizisyon gibi mükemmel bir araştırma komisyonu şüphesiz bunu açığa çıkarırdı Ve oyun, Papalığın Collegium Romanum'unun en büyük astronomu Christopher Clavius'un Galileo'nun buluşlarını onaylaması tarihsel gerçeğine de eş ölçüde denk düşmektedir (Sahne 6) Öğrencileri arasında rahiplerin olduğu da doğrudur (Sahne 8, 9 ve 13) (Sahne 7'de olacağı gibi) ileri gelenlerin dünyevi zevklerini yermeyi amaç edinmek bana ucuz görünüyor Ama bu yüksek memurların fizikçiye davranışlarındaki kasıtsız tutum, geçmiş deneyimleri nedeniyle ondan koşulsuz bir göz yumma beklediklerini göstermek içindir Ve bunda yanılmazlar Burjuva politikacılarımıza bakan biri, eski politikacıların ruhani (ve bilimsel) zevklerini övmekten başka bir şey yapamaz Bundan dolayı oyun, Alman araştırmacı Emil Wohlwill yönetimindeki yeni tarihsel çalışmalar sonucunda ortaya çıkarılan, 1633 engizisyonu tarafından 1616 protokolünde yapılan tahrifatı gözardı eder Kuşkusuz 1633 yargılaması ve hükmü, bu suretle yargısal olarak mümkün hale geldi Yukarıda taslağı çizilen bakış açısını anlayan herkes yazarın, davanın bu hukuki yönüyle ilgilenmediğinin ayrımına varacaktır Şüphesiz Galileo'ya kişisel öfkesi olan VIII Urban igrenç bir tarzda, Galileo'nun aleyhindeki işlemlerde kişisel bir rol oynamiştir Oyun bunu es geçmektedir Yazarın bakış açısını anlayan herkes, bu tavrın 20 yüzyıl kilisesini bir yana bırakarak 17 yüzyıl kilisesine saygı gösterme anlamına gelmediğini fark edecektir Serbest araştirma savunucularina baski yapanlarin bu teatral yargilanmasinda kiliseye otoritenin tecessümü rolü verilmesi, onun temize çikarilmasini saglamaz Ama özellikle bugünlerde Galileo'nun serbest araştirma mücadelesine dini bir sorun olarak yaklaşmak çok tehlikeli olacaktir; çünkü bu taktirde, dikkatlerin günümüzün tamamen kilise dişi gerici otoritelerine yöneltilmesini engelleyecektir (Yazım tarihi 1939, age s14) Galileo Karakteri Üzerine Üç Not 1 Yeni Fizikçi Tipi () Galileo'yu idealize etmemeniz önemlidir; bilirsiniz -yıldız gözlemcisi, entelektüel solgun idealist Biliyorum kendinize kalsa yapmazdınız ama kitaplarda göreceğiniz resimler zaten idealize edilmiş halde Benim Galileo'm göbekli, güçlü bir fizikçidir; Sokrates gibi bir yüzü vardır, şamatacıdır, mizah duygusu olan kanlı canlı bir adam, yeni bir fizikçi tipidir, kaba, büyük bir öğretmendir Tercih edilen tavır: Karnı çıkmış eller kalçada, kafa geride, her zaman tombul elleriyle jestler yapmakta, ama incelikli; çalışma için rahat pantolon, uzun kollu gömlek ya da (özellikle sonlarda) sarımsı-beyaz, geniş kollu, karından bir iple bağlanan uzun elbise İşin tarihsel çeşnisini korumak, bir başka deyişle gerçekçi olmak için bu figürün tercihen baskı ya da ağaç ve çelik oymalarından fikir edinilebilir Ya da bu iş için serbestçe kağıt üzerine çizimler yapılabilir Bir parça mizahtan korkmayın Mizahsız tarih tatsız tuzsuz bir şeydir NB Bildiğim kadarıyla Galileo'nun teleskopu yaklaşık 75 cm Uzunluğunda ve bir kol kalınlığındaydı Onu sıradan, üç ayaklı bir sehpanın üstüne yerleştirebilirsiniz Ptoleme sisteminin (1 sahnedeki) modeli tahtadan yapılmıştır, çapı yaklaşık 50 cmdir Planetoryum bekçisinden kaba bir fikir alınabilir 2 Galileo'daki Duyarlık Öğesi Galileo tabii ki Falstaff değildir Materyalist kanılarından dolayı fiziksel zevklerinde ısrar eder Örneğin çalışırken içmeyecektir; bunun altında duyarlı bir tarz içinde çalışması yatmaktadır Aletlerini zerafetle kullanmaktan zevk alır Duyarlılığının büyük bölümü entelektüel türdendir: Örneğin yaptığı deneyin "güzellik"i, tüm derslerinde verdiği küçük teatral gösteri biçimi, birisini gerçekle yüz yüze getirmedeki aceleci yöntemi; iyi sözcükleri seçip onları bir baharat gibi denediği konuşmalarındaki pasajlar (1, 2, 13 sahneler) bu sayılanlara dahil edilemez (Bunun keyif almışçasına aryalarını söyleyebilen ama oynadığı karakterin aldığı keyfi gösteremeyen oyuncunun bel cantosu ile ilgisi yoktur) 3 Galileo Rolü Hakkında Bu yeni tarihsel karaktere tuhaflığını, yeniliğini ve çarpıcılığını veren şey, Galileo'nun 1600'lerin dünyasına, bir yabancıymış gibi bakması gerçeğidir Bu dünyayı inceler ve onu tuhaf, modası geçmiş ve açıklanmaya muhtaç bulur 1 sahnede, Ludovico Marsili ve Priuli'yi, 2 sahnede, senatörlerin teleskoptan bakış tarzlarını (ben bu aletlerden birini ne zaman alabileceğim?), 3 sahnede, Sagredo'yu (dokuz yaşinda olan çocuk prens), 4 sahnede, saray bilginlerini, 5 sahnede, keşişleri, 6 sahnede, genç keşişi, 7 sahnede, Federzoni ve Ludovico'yu, 11 sahnede, (yalnızca bir saniye için) Virginia'yı, 13 sahnede, öğrencilerini, 14 sahnede, Andea ve Virginia'yı inceler (age s27 f Birinci Bölüm Brecht'in Mart 1941'de ressam Hans Tombrock'a yazdığı bir mektuptan alınmıştır Bu mektup Tombrock'un SSCB'den gelen ancak hiçbir zaman gerçekleşmeyen yayım önerisi üzerine resimlediği oyunun ilk versiyonu ile ilgilidir İkinci ve üçüncünün tarihi yoktur ama oyunun ikinci -Amerikan- versiyonu ile ilgili gözükmektedir) Galilei'nin Yaşamı'na Önsöz İçin Taslaklar Galilei'nin Yaşami, birçok kişinin faşizmin ilerleyişinin kaçinilmaz oldugunu ve Bati Uygarligi'nin kesin çöküşünün geldigini hissettigi 1938 yilinin o son, karanlik aylarinda yazilmişti Ve gerçekten dünyanin müzik, tiyatro gibi yeni sanatlarla birlikte dogal bilimlerin de gelişmesini borçlu oldugu o büyük çagin sonuna yaklaşiyordu "Tarihin dişinda" barbar bir çagin gelecegine ilişkin az çok genel bir beklenti vardi Sadece bir azinlik yeni güçlerin evrimini görüyor ve bu yeni düşüncelerin canliligini seziyordu "Eski" ve "yeni" gibi ifadelerin bile anlamlari belirsizleşmişti Sosyalist klasiklerin doktrinleri yeni olmanin çekiciligini yitirmişler ve yok olmuş bir devre ait gibi görülür olmuşlardi Burjuva, bilimi pratikte kendi politikası, kendi ekonomisi, kendi ideolojisi ile örebilmek için bir bağımsızlık adası olarak kurarak, bilim adamının bilinçliliğinden ayırdı Araştırmacı bilim adamının nesnesi "saf" araştırmadır; bu araştırmanın ürünü ise pek saf değildir E = mc2 formülü ezeli -ebedi, her şeyden bağımsız olarak kavranır Ancak diğer insanlar bağlantıyı kurabilirler ve birdenbire Hiroşima kentinin ömrü kısalıverir Bilim adamları makinaların sorumsuzluğunu iddia ediyorlar "Kişi dogaya hakim olmak için ona itaat etmelidir" deyişini boş yere yazmamiş olan deneysel bilimin kurucu babasi Francis Bacon'i hatirlayalim Çagdaşlari onun dogasina rüşvet vererek itaat ettiler ve yüksek mahkeme başkani oldugunda ona öylesine hakim oldular ki sonunda Parlemento onu kilit altina almak zorunda kaldi Püriten Macaulay, hayran oldugu bilim adami Bacon'la onaylamadigi politikaci Bacon arasina bir ayirim çizgisi çekmiştir Biz de Nazi çaginin Alman doktorlarina ayni şeyi mi yapmaliyiz? Savaş, birçok şeyin yani sira, bilimleri de terfi ettirir Ne firsat! Hirsizlar yarattigi gibi kaşifler de yaratir (Yüksek mevkilerin) daha yüksek bir sorumluluk duygusu, (Daha aşagi olanlarin) düşük sorumlulugunun yerini alir Boyun egme keyfi davranişlarin ebesidir Düzensizlik kusursuzca bir düzen içerisindedir Sari humma ile savaşan doktorlar kobay olarak kendilerini kullanmak zorundaydilar; faşist doktorlarin malzemeleri kendilerine saglanmişti Adaletin de bir rolü vardi; yalnizca "suçlulari", başka bir deyişle onlarin fikirlerini paylaşmayanlari dondurmalari gerekiyordu Eritme amaciyla "hayvan sicakligi" nin kullanildigi deneyleri için onlara iffet kurallarini çignemiş kadinlar, fahişeler verilirdi Günaha hizmet etmişlerdi, şimdi onlara bilime hizmet etme firsati veriliyordu Tesadüfen, sicak suyun canliligi saglamakta kadin vücudundan daha uygun oldugu ortaya çikti: sicak su kendi çapinda anavatan için daha fazlasini yapabilirdi (Savaşta ahlak asla gözden kaçirilmamalidir) Her yanda gelişme! Bu yüzyilin başinda aşagi siniflarin politikacilari hapishaneleri, kendi üniversiteleri olarak görmek zorunda birakildilar Şimdi hapishaneler gardiyanlar (ve doktorlar) için üniversiteler haline geldi Yaptiklari deneyler, devleti ahlaki sinirlari aşmaya zorlasa da, -bilimsel bir bakiş açisindan- tamamen kurallara uygundu Her şeye ragmen burjuva dünyasi hala kendilerine saldirilmasini belli oranda hak etmektedir Bu bir ölçü meselesi olsa da bir ölçü meselesidir General Von Mackensen ve General Maltzer Roma'da rehineleri vurma suçundan yargilanirken, Ingiliz Savci, Albay Halse, savaş sirasinda "misilleme katliamlarin", kurbanlar sözkonusu olay yerinden alindigi sürece, yasadişi olmadigini kabul etti, bundan sorumlu olanlari bulmak için bir kaç girişimde bulunuldu pek fazla infaz olmadi Ama Alman generalleri çok ileri gittiler Öldürülen her Alman asker için, on Italyan aldilar(yine de Hitler’in istedigi gibi yirmi degil) ve bütün hepsini çok çabuk bir şekilde, 24 saat içinde idam ettiler Italyan polisi bir hata yapip, fazla sayida Italyan teslim etti ve başka bir hata yaparak Almanlar onlari öldürdü, Italyanlar'a yanliş yönde bir güvenden dolayi Bu noktada yine rehineler için hapishaneleri iyice araştirmişlar, yargilama bekleyen suçlu ve ya şüphelileri alip, boşluklari Yahudiler'le doldurmuşlardi Böylece belli bir insanilik, yalnızca aritmetik hatalar yaparken degil, etkisini hissettirdi Ne olursa olsun bu sefer sinirlar aşilmişti ve bu aşiriligi cezalandirmak için bir şeyler yapilmaliydi Her şeye ragmen burjuvazinin tamamen parçalara ayrıldıgı bu devirde, bu parçaların hala orjinal cilalı maddeyle aynı hamurdan oldukları gösterilebilir Ve böylelikle sonunda bilim adamları istediklerini elde ederler: devlet kaynakları, büyük ölçekli planlama, sanayi üzerinde hakimiyet; Altın Çağ'ları gelmiştir Ve büyük üretimleri tahrip silahları olarak üretimi olarak başlar; planlamaları aşırı anarşiye yol açar, çünkü devleti diğer devletlere karşı silahlandırmaya başlamışlardır Dünyaya karşı böylesi bir tehdidi temsil ettikleri anda, halkın dünyadan elini eteğini çekmiş profesörlere karşı duyduğu geleneksel küçümseme çıplak bir korkuya dönüşür Ve tam bir uzman olarak kendisini halktan kopardığı anda, kendisini yine halktan biri gibi görmek onu dehşete düşürür, çünkü tehdit ona da yönelmektedir; kendi yaşamı için korkma nedeni vardır, neler olduğunu bilen biri olarak en iyi nedene sahiptir Onun sıkça duyduğumuz protestoları yalnızca engellenen, verimsizleştirilen ve saptırılan bilimine yöneltilen saldırılara değil, aynı zamanda bilgisinin hem dünya için temsil ettiği tehdide ve hem de kendine yönelik tehdide işaret eder Almanlar kullanılabilir sonuçlar çıkartılması çok zor olan deneyimlerden birini henüz yaşadılar Devletin liderliği, büyük bir savaş ilan etmek ve sonuçta ülkeyi tamamen harap etmek için, zalim ve 'eğitimsiz' bir politikacılar çetesiyle işbirliği yapan cahil bir insanın eline düşmüştü Felaket getiren sondan az önce ve ondan bir süre sonra, tüm suç bu insanlara yüklendi Her dala eğitilmiş insan gücü sağlayarak hemen hemen tam bir entelektüel seferberliği yürütmüşlerdi ve müdahale etmek için bir çok beceriksiz denemeler yapmış olsalar da, felaket yalnızca bu beceriksiz müdahalelere yüklenemez Ordunun ve sivil nüfusun cesareti tartışma kabul etmezken askeri ve politik strateji bile tamamen yanlış görünmemektedir Yani sonuçta kazanan düşmanın insan sayısı ve teknolojideki üstünlüğü olmuştur ki bu da neredeyse önceden kestirilemeyecek bir olaylar serisinde oyuna dahil olan birşeydir Kapitalizmin kusurlarını gören, ya da bir derece şüphelenen birçok kişi kapitalizmi garantiler göründüğü kişisel özgürlük uğruna onlara katlanmaya hazırdır Kişisel özgürlüğe inanırlar çünkü onu hemen hiç kullanmazlar Hitler'in kırbacı altında bu özgürlüğü az çok iptal edilmiş görürler; bir tasarruf bankasındaki ihtiyat akçesi gibi, dokunulmaması daha mantıklı olsa bile istenildiği zaman çekilebilecek ama şimdi deyim yerindeyse dondurulmuş olan -yani orada durmasına rağmen çekilemeyen- bir hesap Hitler dönemini anormal sayıyorlardı; kapitalizmin üzerindeki siğiller, hatta bir antikapitalist hareket meselesiydi Son söylenen ancak Nazilerin kendi kapitalizm tanımlarını kabul edildiğinde inanılabilecek birşeydi, siğil teorisine gelince, siğillileri çıkan bir sistemle cebelleşmek durumundaydı ve entelektüellerin bu siğilleri önleyebilmek ya da yok edebilme gibi bir durumları yoktu Her iki durumda iptal edilen özgürlük ancak bir felaketle tesis edilebilirdi Ve felaket geldiğinde o bile özgürlüğü tesis etmeyi başaramadı, o bile yapamadı Nazilerden arındırılmış Almanya'da hüküm süren yoksulluk tanımları tinsel yoksulluk üzerineydi "İstedikleri, bekledikleri bir mesajdır" dedi insanlar "Bir mesaj almadılar mı?" diye sordum "Yoksulluğa bir bak" dediler "ve lider eksikliğine" "Yeterince liderleri yok mu?" dedim, yoksulluğu işaret ederek "Ama yolunu bekleyecek birşeyleri olmalı" dediler "Böyle şeyler beklemekten yorulmadılar mı?" diye sordum "Anlıyorum ki uzun süre ya liderlerinden kurtulmaya ya da onun, yağmalamaları için dünyayı ayaklarına sermesini bekleyerek yaşadılar " Bilgi olmadan idare etmenin en zor olduğu zaman, bilginin en zor ele geçirildiği zamandır Bu, bilgi olmaksızın idare etmenin olası göründüğü en aşağılık yoksulluk durumudur Artık hiçbir şey hesaplanabilir değildir, ölçüler tutuşmuş yanmış, kısa vadeli hedefler uzunları gizlemiştir Bu noktada her şey şansa kalmıştır (Werner Hecht (ed)'den ibid s16 Bu farklı maddeler oradaki ile aynı düzende verilmiştir, ama 1938-1939 yıllarında yazılmış oldukları öne sürülse de, 2 Dünya Savaşı'ndan sonraya ait görünmektedirler) Bir Çağın Cilasız Resmi Amerikan Versiyonuna Önsöz Danimarka’daki sürgünümün ilk yıllarına "Galilei'nin Yaşamı" adlı oyunu yazdığımda, Ptoleme kozmolojisini yeniden inşasında, atomu parçalama sorunu üzerine çalışan Niels Bohr'un asistanlarının yardımını gördüm Amaçlarımdan biri de yeni çağın cilalanmamış bir tasvirini yapmaktı -çevremdeki herkes kendi devrimizin yeni çağın bütün vasıflarından yoksun olduğuna kanaat getirdiği için bu gayret isteyen bir uğraştı Yıllar sonra Charles Laughton'la birlikte oyunun Amerikan versiyonunu hazırlamaya giriştiğimizde bu görüntüde değişen hiçbir şey yoktu Çalışmamızın ortasındayken atom çağı Hiroşima'da ilk kez sahneye çıktı bir gecede, fiziğin yeni sisteminin kurucusunun biyografisi farklı bir şekilde okunmaya başlandı Büyük bombanın cehennemi etkisi Galileo ve zamanının otoriteleri arasındaki çatışmaya yeni ve daha keskin bir ışık tuttu Yalnız birkaç değişiklik yapmak durumunda kaldık- oyunun yapısına dönük tek bir değişiklik bile yapmadık Zaten özgün versiyonunda kilise, seküler bir otorite olarak, ideolojisi de esasen başka başka ideolojilerle değiştirilebilir olarak çizilmişti Başından beri koca Galileo figürünün temeli onun "halk için bir bilim" kavrayışıydı Yüzyıllardır tüm Avrupa'da insanlar Galileo efsanesini onun sözünden dönüşüne inanmayarak onurlandırdılar, tıpkı alaya aldıkları bilim adamlarını ön yargılı, işlek zekası olmayan ve harem ağası kılıklı yaşlı bunaklar olarak gördükleri gibi [] (Yazım tarihi 1946 ibid s10 ff) Galileo'ya Övgü mü, Kınama mı?Galileo'nun öğretilerini yadsımasını, ona çalışmalarını tamamlayarak gelecek kuşaklara bırakma imkanı vermesi nedeniyle bir iki "tereddüt"e rağmen akla uygun olarak çizildiğini -bir onaylama tonuyla- söyleyen fizikçiler haklı olsalardı, bu eserde büyük bir zayıflık hasıl olacaktı Gerçek şu ki Galileo astronomi ve fiziği toplumsal önemlerini büyük çapta azaltarak zenginleştirdi Bu bilimler bir an için, kilise ve İncil'in değerini düşürerek, bir süre bütün gelişmelerin yararına oluşturulmuş barikatların yanında yer aldılar Sonraki yüzyıllarda, ileri bir hareketin olduğu ve bu bilimlerin de ilerlemenin içinde yer aldığı doğrudur ama bu yavaş bir hareketti, bir devrim değil; deyim yerindeyse, uzmanlar arası bir tartışmaya dönüşerek yozlaşmış bir skandaldı Kilise, tüm gerici kuvvetlerle birlikte örgütlü bir geriletme harekatını başararak, gücünü az çok yeniden sağlamlaştırdı Astronomi ve fizik ne toplumdaki yüksek konumlarına yeniden ulaşabilmişler ne de halkla böylesine yakın bir ilişkiyi tekrar kurabilmişlerdir Galileo'nun suçu, çağdaş doğa bilimlerinin ilk günahı sayılabilir Yeni sınıfı - burjuvaziyi - zamanın devrimci toplumsal akımına bir itki kazandırdığı için derinden ilgilendiren yeni astronomiden keskin hatlarla tanımlanmış özel bir bilim yarattı, bu bilim -genel kabul gören "saf" lığı, yani üretim biçimlerine olan kayıtsızlığı sayesinde- diğer bilimlerle karşılaştırıldığında engellenmeden gelişebilirdi Atom bombası hem teknik hem de toplumsal bir olgu olarak, Galileo'nun bilime katkısının ve topluma katkıdaki başarısızlığının klasik son ürünüdür Bu nedenle Walter Benjamin'in dediği gibi, bu yapıtın "kahraman"ı Galileo değil, halktır Doğrusu bu bana fazla özet gibi geliyor Umarım bu eser toplumun, bireylerinden istediği şeyi nasıl zorla aldığını gösterebilir En az üreme dürtüsü kadar hoş ve karşı konulmaz bir toplumsal olgu olan araştırma dürtüsü, Galileo'yu en tehlikeli bölgeye yönelterek, başka zevkler için duyduğu şiddetli arzularla ıstırap verici bir çelişkiye sürükler Teleskopunu yıldızlara çevirir ve kendisini işkenceye teslim eder Sonunda gizlice ve belki de vicdanı sızlayarak, kötü bir alışkanlığa tutulur gibi bilimine müptela olur Böyle bir durum karşısında, kişi Galileo'yu yalnızca övmek ya da yalnızca kınamak gibi bir isteğe güçlükle kapılabilir (Yazım tarihi 1947 ibid s17 f) --->: Padova’da Bir Matematik öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’in Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak frmacil sayfa 2iki --->: Padova’da Bir Matematik öğretmeni Galileo Galilei, Kopernik’in Yeni Dünya Sistemini Kanıtlamak |
|