Ülkeler Tarihi (6) |
10-14-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ülkeler Tarihi (6)Ülkeler Tarihi (6) Özbekistan Özbek halkının tarihinin ilk dönemlerine ait bilgi yoktur Özbeklere bu ad, ilk olarak 1313-1340 yılları arasında hüküm süren Altınordu Hükümdarı Gıyaseddin Muhammed Özbek tarafından verildi Timur Hanın ölümü üzerine zayıflayan Timur İmparatorluğu topraklarının Aral Gölü ve Seyhun Irmağının kuzeyindeki bölgede dağınık olarak yaşıyan Özbekler, Ebü’l-Hayr’ın idaresinde toplanarak, 1428’de onu kendilerine han ilan ettiler Kısa zamanda kuvetlenerek çevredeki diğer boyları da hakimiyetleri altına aldılar CeyhunIrmağı kıyısındaki Sığnak, Arkuk, Suzak, Özkent gibi şehirleri ele geçirdiler ve bunlardan Sığnak’ı başşehir yaptılar Türkistan taraflarına düzenlenen seferlerde Kalmuklara mağlup olunca, bu durumdan istifade eden Kanay veCanibek adlı başbuğlar bazı Özbekleri de yanlarına alarak Çağatay Hanına sığındılar Bölgeden ayrılan bu Özbeklere Kazak veya Kırgız kazakları adı verildi Ebü’l-Hayr’ın vefatından sonra Özbekler, Çağatay-Moğol hükümdarı Yunus Hana yenilerek dağıldılar Ebü’l-Hayr’ın oğlu Şah Budak, Yunus Han tarafından öldürüldü Dağılan Özbekler Şah Budak’ın oğlu Muhammed Şeybek’in (Şeybani) etrafında toplandılar Bu tarihten itibaren Şeybaniler adıyla da anılan Özbekler 1500 yılındaTimuroğulları Devletindeki iç karışıklıktan istifade ederek Buhara’yı zabtedip, Timur Hanedanına son verdiler Harezm ve Hive’yi ele geçiren Özbekler, Çağatay Hükümdarı Babür’ü mağlup ettiler Belh, Herat ve Taşkent’i zapteden Özbekler, Orta Asya’nın en güçlü devleti haline geldiler Özbekler bir ara Safevilere karşı yenildiler ve bazı bölgeler ellerinden çıktı ise de 1512’de buraları geri aldılar Özbek hakimiyeti 16 yüzyıl boyunca Maveraünnehr’de devam etti 1598’de İkinci Abdullah Hanın vefat etmesinden altı ay sonra oğlu Abdülmü’min de kendisine bağlı taraftarlarca öldürülünce, Özbekler ülkesinin hakimiyeti,Şeybanilere akraba olan Canoğullarına (Astırhan Hanları) geçti Özbekler on altıncı asır boyunca İran’dakiŞii-Safevilerle devamlı olarak savaştılar Ehl-i sünnet olanOsmanlılar ve Hindistan’daki Babürlülerle iyi münasebetler kurmaya çalıştılar 17 ve 18 yüzyılın ortalarına kadar Astırhanlar Hanlığının hakimiyeti altında kaldılar 1740’ta Nadir Şah tarafından Astırhanlar Hanlığı yıkıldı Nadir Şahın vefatından sonra, hakimiyet Canoğullarının yerine Mangıthanlar Sülalesine geçti Bu sülale hakimiyetlerini 1860’a kadar devam ettirdi 1860’tan itibaren Türkistan içlerine doğru ilerleyen Rusların himayesinde yarı bağımsız olarak devam eden Buhara Hanlığının hakimiyetinde kalan Özbekler, Rusların çeşitli baskıları altında yaşadılar Bugün Özbekistan’ın bulunduğu toprakların büyük bir kısmı 19 asırda Hive, Buhara ve Hokand hanlıklarının idaresi altında bulunuyordu 1917 Sovyet Devrimi ardından, bölgede Özbeklerin ve diğer Müslümanların hemen hiç söz sahibi olmadığı bir geçici hükümet kuruldu Aralık 1917’de Hokand’da bir milli kongre toplayan Müslümanların Mustafa Çokayev başkanlığında kurdukları hükumet 1918’de gönderilen Rus askerleri tarafından devrildi Darbeden sonra yeni yönetime karşı Basmacı ayaklanması olarak bilinen bir direniş hareketi başladı Harezm ve Buhara Sovyet Halk Cumhuriyetlerinin kurulması Basmacı Ayaklanmasının yayılmasına sebep oldu Türkistan Komisyonunun 1922’de başlattığı reformlar neticesinde ayaklanma etkisini kaybetti 1924’te Orta Asya ve Kazakistan’da sınırları etnik temellerde tekrar belirleyen düzenleme ile Harezm, Buhara ve Türkistan cumhuriyetleri dağıtılarak bölge toprakları Özbekistan, Tacikistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve Kazakistan arasında paylaştırıldı Sovyetler Birliğinde 1989’da başlayan yenileşme hareketleri neticesinde, Özbekistan 1991 Ağustosunda bağımsızlığını ilan etti Daha sonra kurulan Bağımsız Devletler Topluluğuna bağlandı |
Ülkeler Tarihi (6) |
10-14-2012 | #2 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ülkeler Tarihi (6)Pakistan Pakistan Devleti, yirminci yüzyılda kurulmuş genç bir devlettir Pakistan'ın 15 Ağustos 1947 yılından evvelki tarihi Hindistan ile aynıdır "Pakistan" adı ilk olarak, İngiltere'de öğrenim gören Müslüman öğrenciler tarafından 1940 yılında ortaya kondu Pakistan, Pencap, Afgan, Keşmir, Sind ve Belucistan isimlerinin başharflerinin yanyana gelmesinden meydana gelip, mana itibariyle "temiz ülke" demektir Hindistanlıların, İngilizlerin egemenliğinden kurtulmaya çalıştıkları sırada, bölgedeki Müslümanlar birleşerek 1947 yılında bir dominyon kurdular Bu dominyon, İngiliz Milletler Cemiyetine dahil durumdaydı Bu yıllarda Pakistan liderliğini M Ali Cinnah yürütmekteydi Pakistan 1956 yılında cumhuriyet oldu İki yıl sonra General M Eyüb Han darbe yaparak idareyi ele geçirdi 1960 yılında ve 1965'te yeniden başkan seçildi Bunun 1969 yılında istifa etmesi üzerine Doğu Pakistan'da ayaklanmalar başgösterdi Daha sonra General Ağa MYahya Han idareye el koydu İdareyi ele alır almaz ülkede sıkıyönetim ilan etti 1970 seçimleri sonucunda Doğu Pakistan, Avami Partisi büyük çoğunluk elde etti Fakat seçimlerden bir yıl sonra Yahya Han, Millet Meclisini dağıttı Bunun üzerine ülkede grevler ve isyanlar artmaya başladı Bundan dolayı hükümet kuvvetleri Doğuya taarruzlar tertipledi Fakat çok geçmeden Hindistan'dan kuvvet desteği alan doğulular, bağımsızlıklarını ilan ederek Bangladeş Devletini kurdular Ayrıca çarpışmalar kesilmedi Binlerce insan öldürüldü 10 milyonu aşkın Doğulu Hindistan'a göç etti Nihayet Pakistan-Hindistan savaşı patlak verdi Doğu Pakistan'daki, Pakistan birlikleri kuşatılınca, ateş-kes imzalandı Her iki taraf da birliklerini geri çekti İki ülke arasındaki münasebetler 1976 yılında yeniden normal hale getirildi Bu esnada Pakistan başkanlığına, Pakistan Halk Partisi Başkanı Zülfikar Ali Butto geldi 1973 yılında yeni bir anayasa kabul edildi Pakistan, bundan böyle "Federal İslam Cumhuriyeti" adını aldı Butto, aynı yıl Başbakan oldu 1977 yılının Haziran ayında, General Ziya-ül Hak, askeri bir ihtilalle idareye el koydu Butto başbakanlıktan alındı Evvelce, Butto'nun siyasi muhalifi öldürüldüğünden, ihtilal sonrası Butto, bu suçtan mesul tutuldu 1974 yılında işlenmiş bulunan bu cinayet sebepiyle, Butto 1979 yılında idam edildi Bunun üzerine Pakistan-ABD münasebetleri gerginleşti Bu hadiselerden sonra halk Amerikan üslerine ve görevlilerine tepki gösterdi 1981 yılında Sovyet Rusya'nın Afganistan'ı işgali üzerine, ABD Pakistan ile anlaşmak mecburiyetinde kaldı İki ülke arasında altı yıllık askeri ve ekonomik yardım programı hazırlanarak imzalandı Afganistan işgali iki milyon civarında Afganlının, Pakistan'a göç etmesine sebep oldu 1988 Ağustosu'nda esrarengiz bir uçak kazasında devlet Başkanı General Muhammed Ziya-ül-Hak'ın ölmesi üzerine yerine Gulam İshak Han geçti Yapılan seçimleri sol eğilimli Pakistan Halk Partisi kazandı ve Müslüman bir devletin ilk kadın başbakanı olarak Benazir Butto hükumeti kurdu Bazı yolsuzluklar ve iç asayişin sağlanmaması üzerine Devlet başkanı Gulam İshak Han 1990'da Benazir Butto'yu görevden alarak yerine Nevaz Şerif'i başbakanlığa atadı 1993'te yapılan seçimleri kazanan Benazir Butto tekrar başbakanlığa getirildi |
Ülkeler Tarihi (6) |
10-14-2012 | #3 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ülkeler Tarihi (6)Peru İspanya dönemi öncesi Peru tarihi hakkında, elde yazılı ve kayıtlı dokümanlar yetersiz olduğu için, bilgiler oldukça zayıftır Yapılan tarihi çalışmalardan çıkarılan sonuçlara göre, Peru topraklarında ilk yaşayanlar Panama Boğazını geçen ve Pasifik Okyanusunu aşan göçebe avcıları ve balıkçılık yapan insanlardır Peru’da MÖ 1200 yıllarından, MS 1532 yılına kadar çeşitli medeniyetler gelip geçmiştir Chavin (Şöven), Klasik, Chimu ve İnka diye bilinen bu dönemlerin sonuncusu olan İnka medeniyeti kıtada ve ülkede en tesirli olanıdır İspanyollar ilk olarak 1531 yılında Francisco Pizarro vasıtasıyla ülkeye geldiler Bundan sonra Lima, Peru’ya İspanya adına gelen genel valilerin merkezi oldu Güney Amerika’da iyice yerleşen ve kuvvet bulan İspanyol idaresi, Peru’nun bağımsızlığının gecikmesine sebep oldu 1821 yılında Arjantinli Jose de San Martin, Peru topraklarını topladığı kuvvetlerle ele geçirdi Arkasından Simon Bolivar ve Antonio J de Sucre komutasındaki kuvvetler İspanyolları bozguna uğrattılar 1826 yılında Callao bölgesinin de ele geçirilmesi sonunda Peru bağımsızlığını ilan etti Böylece Amerika kıtasındaki İspanya İmparatorluğu çöktü 1846 yılına kadar ülke içinde siyasi ve politik mücadeleler başgöstermiştir Evvela 1822’de kongre bir cumhuriyet anayasasını kabul etti ve 1823’te Jose de la Riva Agüero ülkenin ilk başkanı oldu 1879-84 yılları arasında Şili, Peru ve Bolivya’ya saldırdı ve Tarapaca, Tacna veArica’yı ele geçirdi Yıllarca süren mücadeleler sonunda 1929 yılında yapılan bir antlaşmayla anlaşmazlık kesin olarak son buldu Antlaşmaya göre, Arica bölgesi dışındaki bütün bölgeler, Peru’ya geri verildi 1968 yılında yapılan bir askeri darbe ile, başkan Femando Belaunde Terry görevinden uzaklaştırıldı 1974 yılına kadar devam eden askeri hükümet zamanında petrol, bankacılık, madencilik ve balıkçılık millileştirildi 12 yıllık bir aradan sonra Peru, 1980 yılında demokratik hayata döndü Başkanlığa yeniden F B Terry getirildi Yeni hükümet sosyalist sistemi terk ederek liberal sistemi ülkeye getirdi Ülke ekonomisi girdiği çıkmazdan kurtularak normale döndü 1981 yılında Ekvador sınırında bazı çatışmalar olduysa da çabuk kapandı Bundan sonra Mao’cu solcu teröristler ülkede olaylar çıkarmaya başladılar 1982 ve 1983 yılında hızlanan bu tedhiş eylemleri daha çok ABD aleyhine yapılmaktaydı 1985’te iktidara gelen Alan Garcia Perez tethiş eylemlerini bastırmaya çalıştı 1990’da seçimleri kazanan Alberto Tujimori de zamanında solcuların tethiş eylemleri hızla arttı Bunun üzerine Başkan Alberto Fujimori 5 Nisan 1992’de bir sivil darbe yaparak kongreyi dağıttı ve bir olağanüstü hal ve yeniden inşaa hükümeti kurdu 13 Kasım 1992’de Başkan Alberto’ya başarısız bir suikast girişiminde bulunuldu Yeni kurulan Demokratik Kurucu Kongre için seçimler 22 Kasım 1992’de yapıldı ve Başkan Alberto’yu destekleyen partiler salt çoğunluğu elde ettiler Bu arada Aydınlık Yol Gerilla teşkilatının lideri olan Guzman yakalandı Guzman 1980’de başlayan gerilla savaşında 22500 kişinin ölümünden sorumlu tutularak ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı |
Ülkeler Tarihi (6) |
10-14-2012 | #4 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ülkeler Tarihi (6)Polonya Polonya Devleti, 10 yüzyılın ortalarında ortaya çıkmış ve 963 yılı ülke tarihinin başlangıcı olmuştur Polonya ve Vistula nehirleri arasında yaşamış olan Islav kabilelerinin kurmuş olduğu bir devlettir O zamanki bu Islavlara"yayla insanları" manasına gelen "Polane" deniyordu Zamanla bu isim Polonya haline dönüştü Polonya 14 yüzyıldan 17 yüzyıla kadar geçen süre içinde Avrupa'da güçlü bir devlet halindeydi "Üç parçalanmadan" ilki 1772 tarihine kadar olan çeşitli hanedanlıklar idaresindeydi Bu tarihten itibaren Polonya'nın çöküş dönemi başladı 1772 tarihinde Prusya, Rusya ve Avusturya, ülke topraklarını aralarında paylaştılar Bunu 1793 ve 1795 paylaşmaları takip etti Polonya'nın elinde sadece doğu Prusya civarı kaldı Birinci Dünya Savaşından sonra uzun mücadele ve sıkıntılardan sonra 1918 yılında Versay Antlaşmasıyla bağımsızlığı sağlandı 1939 yılında aynı anda Hem NaziAlmanyasının ve hem de Rusya'nın işgaline uğradı Harp boyunca altı milyon Polonyalı öldürüldü Daha sonra Alman orduları müttefiklere teslim oldu İşgal sırasında kurulan sürgündeki Polonya hükümeti işbaşına geldi 1947 yılında yapılan seçimlerde komünistler hükümeti kurdular ve ülkeyi Rusya'nın peyki durumuna soktular İkinci Dünya Savaşınin bu zor günlerinden sonra Polonya, Rusya'ya verilen 178842 km²lik bölgeye karşı 1945'te Alman topraklarından 102400 km²lik bir bölgeyi aldı Oder-Neisse hattının doğusunda kalan bu bölge Silezya, Pomerania, Batı Prusya ve Doğu Prusya'yı da içine almaktaydı Polonya idaresine komünistlerin gelmesiyle, büyük mülkiyetler kaldırıldı, endüstriler millileştirildi, okullardaki eğitim sistemleri komünistleştirildi Üretim azaldı Bütün bunların neticesinde 1956 yılında Poznan'da isyan çıktı 1970 yılında yeni ağır vergiler ve aşırı fiyat yükselmeleri yeni isyanlara yolaçtı 1980 yılında olaylar daha şiddetlendi Lenin tersanelerinde gelişen "İşçi Grevleri" sonunda, işçinin yanında olduğunu söyleyen komünist idare "21 imtiyazı" vermek mecburiyetinde kaldı Gdansk adıyla bilinen bu grevler sonunda, bağımsız işçi sendikaları kurma hakkı elde edildi Olayların gidişinden ürken Rusya'nın tehditleri ülkede sıkıyönetim ilanına sebep oldu İşçi ayaklanmalarını organize eden Dayanışma Sendikası liderleri tutuklandı 1982 yılında ABD baskısı neticesi sıkıyönetim kaldırıldı 1983 yılında yine Gdansk'ta Lenin Tersanelerinde hükümet aleyhtarı gösteriler yapıldı 1 Mayıs'ta Polonya İşçileri, İşçi hükümetinden haklarını talep etmek üzere "İşçi Bayramını" grevlerle kutladılar Askeri idare işçilere bazı haklar verdi 1985 seçimlerinden sonra başa geçen Jaruzelski, Batıyla ilişkilerini geliştirmeye çalıştı DayanışmaSendikasına karşı takip edilen sert politika 1986'da yumuşamaya başladı Artan ekonomik problemler 1988'de büyük bir grev dalgasına sebep oldu 1989 Haziranında yapılan seçimlerde, o tarihe kadar iktidarda olan Birleşik İşçi Partisi ağır hezimete uğradı Dayanışma Sendikasının teklifi üzerine Tadeusa Mazowiecki başkanlığında bir koalisyon hükümeti kuruldu 1990'daki devlet başkanlığı seçimlerini Lech Walesa kazandı |
Ülkeler Tarihi (6) |
10-14-2012 | #5 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ülkeler Tarihi (6)Portekiz İlk çağlarda İber kabileleri (Lusitanienler) ile işgal edilen ülke, MÖ 1 yüzyılda Romalıların bir eyaleti oldu Sonra Vandallar, Süevler (bir Alman kabilesi), 5 yüzyıldan 8 yüzyıla kadar Vizigotlar tarafından istila edildi 711 yılında ülke Müslümanların eline geçti Endülüs Emevileri (756-1031), Teva'if-i Müluk (11 yüzyıl) İslam devletleri kurulup, bölgeye hakim oldular Onuncu yüzyıla doğru Douro ve Minho nehirleri arasındaki bölgeye Terra Portucallis ismi verildi Portucallis, Latince Portas (liman) ve Calle (kale) birleşiminden meydana gelmiştir Portekiz, 1143'te bağımsız bir krallık oldu Sınırları Meriniler'e karşı yaptığı savaşlarla genişledi On üçüncü yüzyıl ortasına doğru bugünkü Portekiz sınırları tamamlandı Portekizli denizciler 15 yüzyılda dünya çapında yayılma gösterdiler Sonraki yüzyılda Asya,Afrika ve Güney Amerika'da büyük bir sömürge imparatorluğu kurarak, Avrupa ve Doğu arasındaki ticaretin çoğunu ellerinde tuttular 1598 yılında Fas şehirlerine karşı açtığı savaşta, Portekiz ağır bir mağlubiyete uğrayınca, imparatorluk aniden çöktü Ülkenin zayıflamasından faydalanan İspanya, Portekiz'i 1580'de topraklarına katarak, 1640'a kadar idare etti Portekiz 1688 yılında Lizbon Antlaşmasıyla tekrar bağımsızlığına kavuştu Fakat Portekiz eski ihtişamını kaybettiğinden İngiltere ile 1703'te, 20 yüzyıla kadar devam eden bir ittifak antlaşması imzalandı İngilizlerle müttefik olduğundan 19 yüzyılda Napolyon'a karşı savaşmak zorunda kaldı Ülke Fransa ile savaş halindeyken, 1811'de kral ve ailesi Brezilya'ya sığındı Bu dönemde imparatorluk çökmeye başladı 1822'de Brezilya bağımsızlığını ilan edince, Portekiz tek büyük zenginlik kaynağını kaybetti On dokuzuncu yüzyılın tamamı ve 20 yüzyıl başları Portekiz için ekonomik ve siyasi istikrarsızlık dönemi oldu Şiddetli partizan mücadeleler, iç savaşlar ülkeyi kargaşanın içine itti 1908'de kral katledilerek, iki yıl sonra 1910'da cumhuriyet ilan edildi On altı yıl devam eden cumhuriyet dönemi oldukça istikrarsız olup, bu dönemde kırk sekiz hükümet kuruldu ve en az yirmi beş darbe teşebbüsü oldu 1926'da ordu idareyi ele aldı ve kırk sekiz yıl ülke General Franko tarafından diktatörlükle idare edildi 25 Nisan 1974'te hükümet genç subaylar tarafından yapılan bir darbe sonucu işbaşından uzaklaştırılınca, General Antonio de Spinola liderliğinde bir askeri cunta kontrolü eline geçirdi Başkan Spinola solcu subaylardan gelen baskı sonucu, aynı yılın Eylül ayı sonunda istifa etmek zorunda kaldı Nisan 1975'te demokratik partiler oyların %64'ünü kazanmasına rağmen, Sovyetlerce desteklenen komünist parti tesirini arttırdı Bankalar, sigortalar ve sanayi devletleştirildi 1976'da yürürlüğe giren yeni Anayasada sosyalizme geçiş hedefi açık bir şekilde de ortaya kondu Yeni Anayasanın ardından yapılan genel seçimlerde hiçbir parti çoğunluğu elde edemedi Sosyalist Partisi Genel Başkanı Mário Soares bir azınlık hükümeti kurdu Cumhurbaşkanlığına Genelkurmay Başkanı Antánio Ramalho Eones seçildi Mário Soares başkanlığındaki hükümet 1977 Aralığında istifa etti Ocakta kurulan koalisyon hükümeti ve bunun ardından kurulan bir dizi koalisyonlar da kısa ömürlü oldu 1980'de yapılan seçimlerden sonra merkez sağ eğilimli Demokratik İttifak, büyük çoğunlukla iktidara geldi Bu hükümet anayasada büyük değişiklikler yaptı ve sivil yönetime geçiş yolunu açtı 1982'de baş gösteren hükümet krizi üzerine Cumhurbaşkanı erken seçim kararı aldı 1983 Nisanında yapılan seçimlerde birinci parti durumuna gelen Portekiz Sosyalist Partisi, Sosyal Demokrat Partiyle koalisyon kurdu Portekiz 1 Ocak 1986'da AET'ye alındı Soares, 60 yıllık bir aradan sonra 1986 Şubatında ilk sivil cumhurbaşkanı seçildi Temmuz 1987'de yapılan seçimlerde Sosyal Demokrat Parti sandalye sayısını büyük oranda arttırması, kurulan koalisyon hükümetinin istikrarlı olmasını sağladı 1991'de yapılan seçimlerde Sosyal Demokrat Parti yine ilk sıradaki yerini korudu |
Ülkeler Tarihi (6) |
10-14-2012 | #6 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ülkeler Tarihi (6)Romanya Bir Hind-Avrupa grubu olan Trakyalılar, Romanya toprakları üzerinde yaşamış ilk insanlar olarak bilinir Bunların bir kolu olan Dokyalılar MÖ 800-300 yılları arasında Burebista liderliğinde Transilvanya merkez olmak üzere, Dakya Devletini kurdular MS 106-271 yılları arasında Romalılar toprakları istila ederek insanları Romalılaştırdılar Osmanlı İmparatorluğu 1299 yılında kurulduktan sonra kısa zamanda cihan devleti olmuştu Osmanlılar Avrupa içlerine İslamiyeti yayabilmek için önceleri Balkanlara olmak üzere, Avrupa seferleri düzenlemekteydiler 1394'te Dovin, 1456'da Belgrad, 1475'te Vaslui, 1476'da Schera seferleri, Osmanlıların Avrupa'ya ilk adım atma dönemi savaşlarıdır 16 yüzyıl başlarındaki iki Romanya toprağı olan Eflak ve Boğdan, Türk hakimiyeti altında birer derebeylik oldular Askeri ve diplomatik açıdan Osmanlı Sultanının emrine göre hareket eder ve yıllık vergi verirlerdi İdarecileri, Osmanlı Padişahları tarafından tayin edilirdi Zaten bunların derebeyleri kendi tebealarını Avrupalıların saldırılarından korumak için Osmanlı idaresinde kalmayı arzu ediyorlardı Eflak ve Boğdan halkı, Avusturyalılar, Ruslar, Tatarlar, Kazaklar ve Lehlerden ibaret bölgedeki diğer ordulara karşı Osmanlı ordusunun yanında yer aldılar 1679'da Eflak Derebeyi olan Şerban'ın yerine 1688'de yeğeni Kostantin Brincoveanu geçti Bu sırada Boğdan Derebeyi Dimitri idi Bu iki derebeyi 1711 yılında Osmanlı-Rus savaşı esnasında isyan ederek, Deli Petro'ya yardım ettiler Bunda, İstanbul'dan Balkanlara göç eden Yunan asıllı grupların tesiri büyüktü Bunlar Eflak ve Boğdan'ın idari hayatına nüfuz etmişlerdi Yaklaşık bir asır Türk idaresindeki derebeyliklerin bu isyanları ve huzursuzluk çıkarmaları üzerine Eflak ve Boğdan tahtları "voyvodalık" adı altında yeni bir sisteme konuldu Bu sıralarda Osmanlı Devletinde duraklama devri başlamıştı 18 yüzyıl sonlarına doğru Rusya, Osmanlı Devletine olan düşmanlığını arttırdı 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla Rusya, Osmanlılardan bazı haklar elde ederken bu arada bu iki derebeyliğin iç işlerine müdahale etme yetkisini de kazandı Her ne kadar kontrol Osmanlılarda kaldıysa da, birçok ticari imkanlar kaybedildi Bir yıl sonra Bukovina, Avusturya'ya bırakıldı 1812 yılında Besarabya da elden çıktı 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşından sonra 1834 yılına kadar Eflak ve Boğdan, Rusya hegemonyası altına tamamen girdi Kont Pavel Kiselev, Rusya'dan destek görerek, Osmanlı medeniyetini ortadan kaldırmaya çalıştı 1859 yılında iki eyalet birleşti ve 1861 yılında Romanya olarak anıldı 1877 yılında Romanya, Berlin Antlaşmasıyle Türk hakimiyetinden uzaklaştı Bağımsızlıktan sonra, 1878'de krallık oldu 1881'de I Carol Romanya'nın ilk kralı oldu 1886 yılında Romanya, tek meclisli anayasal monarşik idari sistemine döndü Birinci Dünya Savaşından sonra Romanya'nın sınırları genişledi Basarabya ve Bukovina'dan sonra Banat ve Transilvanya da ele geçirildi Fakat çok geçmeden Basarabya ve kuzey Bukovina'yı, her zaman olduğu gibi 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı esnasında da yıllarca adaleti altında refah içinde yaşadıkları Osmanlılar aleyhine olarak, yardım ettikleri Rusya'ya bırakmak mecburiyetinde kaldı Hatta yoğun tehditler neticesinde Güney Dobruca da Bulgaristan'a terk edildi İkinci Dünya Savaşı esnasında Marshla lon Antonescu, Rusya'ya karşı Almanya ile birleşme teşebbüsüne geçti Askeri bir hareketin lideri olan Antonescu 1944 yılında Sovyet entrikası ile Kral Michael tarafından bertaraf edildi ve Romanya, rusya'nın yanında yer aldı Çok geçmeden Romanya komünizmin kucağına düştü 1947 yılında bir Halk Cumhuriyeti halini aldıysa da bütün alanlardaki devletleştirilme bunu sadece lafta bıraktı 1965 yılındaki yeni Anayasaya göre, Romanya artık Halk Cumhuriyeti olmaktan çıkmış ve bir sosyalist ülke durumuna düşmüştü Tehlikeyi sezenler 1966'da Rusya'ya karşı bir bağımsızlık hareketi geliştirmeye çalıştılar 1970 ve 1973'te Romanya Devlet Başkanı Nicolai Çavuşesku (Ceausescu) ABD'yi ziyaret etti ABD ile 1976 yılında 10 yıllık bir ticari anlaşma imzalanarak, nisbeten Rusya'dan uzak durulmaya çalışıldı 1982 yılında Romanya bir miktar daha batıya yaklaştı, üç milyar dolar dolayındaki borçlarının ödenme süresinin uzatılmasını batılı ülkelerden talep etti Doğu Blok Devletlerinde komünist rejimin hızla sarsıldığı 1989 sonlarında Romanya'da ilk gösteriler başladı Gösterilerin kanlı biçimde bastırılması, ülke çapında gerginliğin artmasına sebep oldu Ordunun, ayaklanan halkın yanında yer alması üzerine, ülkeden kaçmak isteyen Çavuşesku, yakalanarak hanımı ile birlikte yargılandıktan sonra kurşuna dizildi Yönetimi üstlenen Ulusal Kurtuluş Cephesi, sosyalist rejime son vererek, çok partili sisteme geçiş yolunu açtı Nisan 1990'da ilk serbest seçimler yapıldı |
Ülkeler Tarihi (6) |
10-14-2012 | #7 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ülkeler Tarihi (6)Rusya Federasyonu Rusya'nın bilinen tarihi 5 yüzyılda batıdan Rusya topraklarına giren Slav kabileleriyle başlar İlk Rus devleti 9 yüzyılda İskandinavyalılar tarafından kuruldu Devletin merkezi Novgrod ve Kiev'deydi On üçüncü yüzyılda ülke toprakları Moğolların saldırılarına uğradı Bundan sonra Moskova prenslikleri ve büyük dükleri idaresinde ortaya çıkmaya başlayan ülke 1480 yılında Altınordu Devletinin hakimiyetinden kurtuldu On beşinci asırda Osmanlı Devleti ile münasebetleri başladı İstanbul'u fethederek, Bizans da denilen Doğu Roma Devletine son veren Fatih Sultan Mehmed Han (1451-1481) Rus Knezliklerinin güneyindeki Kırım Hanlığını imtiyazlı beylik halinde, Osmanlı Devletine bağlayıp, vergi yerine her yaz Moskoflar üzerine netice alıcı ve yıldırıcı akınlar yapmakla vazifelendirdi Ruslar, Papalığın gönderdiği kardinal ve papaz heyetleri sayesinde Türklere karşı uyanmaya başladı Rus Knezlikleri birleştiler ve Çarlık dönemi başladı Korkunç İvan 1547'de ilk çar ilan edildi Böylece Rus çarları kendilerini Doğu Roma'nın varisi saydılar Yönetim ve askerlik alanındaki düzenlemelerle devlet idaresini güçlendiren, Çar İvan katıldığı seferlerde Kazan Hanlığı topraklarını işgal etti ve 1556'da Astrahan Hanlığını da Moskova'ya bağladı Kırım Hanlığına karşı sefer düzenlediyse de başarılı olamadı Daha sonra Baltık Denizine açılmaya ağırlık vererek Litvanya topraklarına girdi Rus Çarlığı ile İsveç ve Polonya'yı karşı karşıya getiren bu savaşta Rusya ilk önceleri başarılı oldu ise de daha sonraları ard arda alınan mağlubiyetler ülkede iç karışıklığa sebep oldu Bunun üzerine Çar İvan baskıcı bir politika takip etti ve muhaliflerini acımasızca öldürdü Bu sırada Rus ekonomisi ağır bir darbe aldı Korkunç İvan'ın ölümünden bir süre sonra iç karışıklıklar başladı Rus Çarlığı yıkılmanın eşiğine geldi İsveç ve Polonya'nın da olaylara karışmasıyla, tam bir iktidar boşluğu ortaya çıktı Polonya kuvvetlerinin Rusya'yı 1610'da işgali halkı direnişe sevk etti ve Romanov ailesinden Mihail Fyodoroviç çar seçildi Bir süre sonra düzeni yeniden sağladı Büyük toprak kaybedilmesine rağmen İsveç (1617) ve Polonya ile (1618) barış antlaşması yapıldı Ayrıca Rusya bütün Avrupa'yı sarsan Otuzyıl Savaşlarının dışında kaldı İlk Osmanlı-Rus savaşı, Çar ordularının 1667'de Kiev'i de ele geçirmesinden on yıl sonra 1677'de Kırım Hanlığı ile Ukrayna arasındaki topraklara saldırmasıyla başladı 1677-1678 yıllarında Osmanlı ordusu Ruslara karşı Çihrin/Çehrin Seferine çıkarak, Rusları ve onlara yardımcı Lehlileri yendi Çihrin Kalesi Osmanlı ordusu tarafından, bir daha bölgede Rusların tutunmasına mani olmak için yıktırıldı Moskova elçileri 1681 Ocak ayında Kırım Hanına ricaya gelerek bir daha Osmanlı ve Kırım topraklarına saldırmayacaklarına yeminle söz verip, bir antlaşma imzaladılar Kırım Hanı, Edirne'de sefer hazırlığı görmekte olan Merzifonlu Kara Mustafa Paşayı ikna ederek Bahçesaray Barışü adıyla anılan ilk Osmanlı-Rus Antlaşmasını imzalatmaya muvaffak oldu (11 Şubat 1681) 1683 yılında Avusturya İmparatorluğunun merkezi Viyana'nın ikinci defa kuşatılmasındaki türlü düşünce ve hatalar yüzünden geri çekiliş, Rusların beklediği büyük fırsatı doğurdu Papalık-Avusturya-Venedik-Lehistan gibi Akdeniz'den Baltık'a kadar yayılan Katolik devletlerinin Osmanlı aleyhine kurduğu Mukaddes İttifak'a, Rusya'da katıldı Bu beşli ittifak devletleriyle yapılan on üç yıllık harpler sırasında, Rusya Çar Deli Petro'nun (1682-1725) gayretleriyle gelişip, kuvvetlendi İttifak devletlerinin Osmanlı Devleti ile harplerinden cesaret alan Deli Petro; 1695 ilkbaharında kuvvetli bir ordu ile, Sibirya'dan gelen tarihi kürk ticaret yolunun ağzında bulunun ve gelen da bağlanmış kürklerin Karadeniz, Akdeniz ve Avrupa içlerine sevkiyat merkezi olan Azak Kalesine saldırdı Azak Kalesindeki sayıca az olan Osmanlı kuvveti, kahramanca karşı koyarak uzun süre dayandı Rus Donanması Don/Ten Nehri boyunca Azak Kalesine geldi Ruslar nehir ve deniz tahkimatı güçlü olmayan Azak Kalesini ele geçirdiler Azak Kalesinin düşmesiyle, bir Türk gölü halinde olan Karadeniz'de Ruslara bir pencere açılmış oldu Azak Denizinin, Karadeniz'e açılan boğazda bulunan Kerç/Kerş Liman Kalesi Osmanlıların hakimiyetinde bulunduğundan, Rus donanmasının Karadeniz'e çıkmasına engel oluyordu 1699 Karlofça Antlaşmasından sonra, Osmanlı Devletiyle savaşı göze alamayan Rusya, 1700'de imzalanan İstanbul Antlaşmasıyla barışa razı oldu Antlaşmayla Azak Kalesi ve çevresi Ruslara bırakıldı Ekonomik ve kültürel alanda bilgi toplamak amacıyla çıktığı Avrupa gezisinde Osmanlılara karşı yeni bir ittifak girişiminden netice alamayan Deli Petro, Karadeniz yerine Baltık Denizine yönelmeye karar verdi ve İsveç'le ünlü Büyük Kuzey Savaşını başlattı (1700-1721) Başlangıçta Ruslar mağlup oldu ise de Poltava çarpışmasıyla (1709), savaş Rusların lehine döndü Bu arada Rus ordularının Osmanlı hududuna tecavüz etmesi üzerine, 9 Nisan 1711 tarihinde Osmanlı Devleti,Rusya'ya sefer düzenledi ve iki ordu Prut Irmağı boyunda karşılaştı Ruslar mağlup oldu Çar Deli Petro kumandasındaki Rus ordusu, antlaşma isteğinin kabulüyle imhadan kurtuldu Azak Kalesi ve çevresi Osmanlılara geri verildi ve aşağı Özü boyundaki Rus kaleleri yıktırıldı Deli Petro'nun kızı Anna zamanında, Osmanlılar ile Venedik-Avusturya harplerini fırsat bilen Ruslar, Avusturya-Rusya ittifakını yenilediler Ardından Rus ordusu, Osmanlı ordusunun Avusturya cephesinde bulunmasından faydalanarak, Kırım Yarımadası batısındaki Özü Kalesini alıp, Kırım'a girdiler Ruslar, 1 Temmuz 1736'da ikinci defa Azak Kalesini zapt ettiler Azak savaşı 18 Eylül 1739 Belgrad Antlaşmasıyla sona erdi Antlaşmayla Azak Kalesi yıktırılıp, Azak bölgesi Osmanlı Devleti-Rusya arasında tarafsız saha ve müstakil Kabartay ülkesi de iki devlet arasında tampon halde tutulup, Moskoflar Karadeniz'den son bir defa daha uzaklaştırıldı Çariçe İkinci Katerina (1762-1796) zamanında Rusya'nın Lehistan Polonya'ya yerleşmesine engel olmak için, Osmanlı Devleti tarafından Rusya'ya sefer açıldı Rusların işgal ve zulmünden kaçıp Türk hududunu aşarak Osmanlı Devletine sığınan ailelerini Rus ordusunun takip etmesi ve uğradıkları köy ve kasabalardaki silahsız masum ahaliyi kırmaları bu seferin açılmasına sebep oldu Divan-ı hümayun kararı ile Rusya'ya sefer açıldı 1769 Şubatında Kırım Hanı Giray Hanın orduları Güney Rusya'ya girerek Rusları yendi ve 100000'den fazla esir aldı Fakat gelişmeler Osmanlı Devletinin aleyhine oldu Beş yıl süren ve 21 Temmuz 1774 tarihli Küçükkaynarca Antlaşmasıyla biten bu harp; ilk defa ahalisi Müslüman ve Türk olan toprakların elden çıkması ve 300 yıldan beri Anadolu'nun kuzey kalesi sayılan Kırım Hanlığının Kuban ve Bucak Tatarlarının, sözde müstakil olma kaydıyla koparılmasıyla neticelendi Azak, Yenikale, Kerç ve Kılburun şehirleriyle Aksu-Turla'ya kadar olan Karadeniz kıyıları Ruslara bırakıldı Ruslar Karadeniz'e rahatça çıkabildiler Nihayet, sözde müstakil olan Kırım Hanlığını 1783 Temmuzunda işgal ederek yerli ahaliden kadın ve çocuklarıyla 30000'den fazla Türk'ü öldüren Ruslar, 1784 Ocağında Kırım'a resmen hakim oldular Rus zulmü altında ezilen birçok Kırımlı, Osmanlı toprağına göç etti Osmanlı Devleti Kırım'ı Rusların işgalinden kurtarmak için Sultan Birinci Abdülhamid Han zamanında Rusya'ya altıncı sefer düzenlendi Rus Çariçesi II Katerina Avusturya İmparatoru II Josef ile Bizans-Yunan projesinin tatbiki ve Osmanlı Devletinin parçalanması için ittifak yaptılar Avusturya'nın, Rusya müttefiki olarak Osmanlı Devletine savaş açması üzerine, Osmanlı askeri iki cephede savaşmak mecburiyetinde kaldı Osmanlı Devleti ateşli silahları ellerinde bulunduran Yeniçerinin sebep olduğu bozgunla ağır yenilgiye uğradı Önce Avusturya ile 1791 Ağustosunda Ziştovi Barışü imzalanarak Belgrad geri alındı Ruslarla devam eden harp 9 Ocak 1792 tarihinde imzalanan Yaş Antlaşmasıyla sona erdi ve Kırım Hanlığının tamamen Rusya hakimiyetine girmesi kabul edildi Üçüncü Selim Hanın her sahadaki icraatlarıyla Osmanlı Devletini güçlendirip, ıslahatlarda bulunması Rusya'yı telaşlandırdı Çar I Aleksandr, Osmanlıya tabi Sırbistan'ı isyana teşvik edip, Slavlık propagandasıyla Balkanları karıştırdı Sırplar, Rusların teşvikleriyle isyan etti Vilayet merkezi Belgrad 13 Aralık 1806'da düştü Ruslar 1806 Aralık ayında ansızın Basarabya'da Bender ve Hotin kalelerini alıp, Tuna Nehri ağzındaki kaleleri de istila ettiler Bunun üzerine Osmanlı Devleti 22 Aralık 1806 tarihinde Rusya'ya harp ilan etti 1807'de Tiflis'ten hareket eden Rus ordusu, Temmuz ayı başlarında Arpaçay'ı geçerek Kars Kalesine saldırdı Kars'taki Osmanlı askerlerinin ve ahalinin cansiperane müdafaasıyla Rus taarruzu püskürtüldü Ruslar pek çok zaiyat vererek, Arpaçay ötesine geri çekildiler 1810 yazında Ahılkelek üzerinden saldırıya geçen Ruslar, bu kaleyi alamayınca Ahıska şehrini kuşattılar Osmanlı mukavemeti ve salgın hastalığa dayanamayıp 1811'de Tiflis'e geri çekildiler Aynı sene üçüncü defa taarruza geçerek Ahılkelek Kalesini ele geçirdiler Bu sırada Almanya'yı istila eden Napolyon Bonapart'ın Moskova'ya sefer düzenlemesi üzerine, Rusların isteği ile 28 Mayıs 1812'de Bükreş'te imzalanan antlaşmayla Osmanlı-Rus savaşına son verildi Bükreş Antlaşmasıyla; Kuzey Boğdan Ruslara, güney Boğdan ise Osmanlı Devletine bırakıldıKalelerinde Osmanlı askeri bulundurmak şartıyla da Sırbistan'a idari muhtariyet hakkı tanındı Napolyon orduları Moskova önlerine kadar geldiyse de yoğun kış şartları askerin telef olmasına sebep oldu ve Napolyon geri çekilmek mecburiyetinde kaldı Rus ordularının hızla batıya doğru ilerlemesi ve kazanılan zafer Rus Çarlığını Avrupa'nın önde gelen devletleri arasına girmesini sağladı Avrupa'da söz sahibi durumuna gelen Çar I Nikolay İran, Osmanlı Devleti, Polonya ve Kafkasya üzerine seferler düzenleyerek yerini iyice kuvvetlendirdi |
Ülkeler Tarihi (6) |
10-14-2012 | #8 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ülkeler Tarihi (6)Sultan Mahmud Han, Yeniçeri Ocağını 1826'da kaldırması ve 1827 Fransa-İngiltere, Rusya ittifakına mensup müttefik Haçlı donanmasının Navarin'deki Osmanlı-Mısır donanmasını bir hile ile yakmasıyla, Osmanlı Devleti kara ve deniz kuvvetlerinin büyük bir bölümünü kaybetmiş oldu Bunu fırsat bilen Rusya, 26 Nisan 1828'de Osmanlı Devletine karşı harp ilan ederek, Boğazlar ile İskenderun körfezini elde edip, Akdeniz'e inmek idealiyle Rumeli ve Anadolu cephesinden harekete geçti Osmanlı Devleti, askeri ve kadın çocuk bütün halkıyla bu saldırılara karşı koymaya çalıştı Ruslar top ile uzaktan attığı tutuşturulmuş neftli paçavralarla kaleleri yaktı Rumeli'de Romen, Bulgar, Rum, Ortodoks Gagavuzların yardımı ve Anadolu Cephesinde Tiflis'ten gelen Hıristiyan Kartli ve yerli Ermenilerin desteğiyle dönüş yollarının kapanma korkusu olmaksızın, batıda Edirne, doğuda Bayburt ve Muş'a kadar ilerlediler Bir yıl, beş ay süren harp; Ruslar için korkunç bir insanlık lekesi ve yüzkaralarıyla dolu, vahşet fiilleri ve Osmanlı Devleti içinde hala yaraları kapanmayan büyük maddi ve manevi zararlarla neticelendi Babıali'nin antlaşma isteği veFransa ve İngiltere sefirlerinin ihtarıyla, 14 Eylül 1829 tarihinde EdirneAntlaşması imzalandı Rumeli'de Tuna ağzındaki kaleler Ruslara bırakılıp, Prut Nehri hudut kabul edildi Anadolu cephesinde Rusya'ya ilk defa toprak verilerek, Kars vilayetinin Çıldır, Ardahan ve Deskof kuzeyinden hudut çizildi Harp tazminatı olarak da 11,5 milyon flemenk altının yedi yılda taksitlerle ödenmesi kararlaştırıldı Bu tarihten sonra Rusya, Osmanlı Devletinin bütünlüğünü destekleyerek, Boğazlar üzerinde denetim kurma ve Akdeniz'e inme yönünden büyük kazançlar sağladı Bir ara Boğdan ve Eflak prensliklerini ele geçirmek isteyen Rusya üzerine Osmanlı Devleti sefer düzenlediKırım savaşı olarak tarihe geçen, bu savaşta Fransa ve İngiltere Osmanlı Devletinin yanında yer aldı Kırım savaşı sonunda imzalanan 30 Mart 1856 tarihli Paris Antlaşması sonunda, Rusya toprak ve çok fazla maddi kayba uğradı Rusya bu harpten sonra, ordularının yetersizliğini anlayarak yenilik yapma yoluna gitti Bu arada diğer taraftan Osmanlı Devletinin içindeki azınlıklara karşı Slavlık ve Ortodoksluk propagandasını arttırdı Bu propagandaların ardından 1877'de Rusya Osmanlı Devletine savaş açtı Tarihe 93 savaşı olarak geçen bu savaş 3 Mart 1878 Yeşilköy Antlaşmasıyla neticelendi Bu antlaşma ile Bulgaristan bağımsızlığını kazandı Sultan İkinci Abdülhamid Hanın siyasi dehasıyla toplananBerlin Kongresinde İngiltere veAvusturya'nın etkisiyle imzalanan Berlin Antlaşmasında Balkanlarda Rusya'nın kazançları sınırlandırıldı ve Osmanlı Devleti yönünden harp asgari zararla neticelendi Bir süre sonra Almanya, Avusturya ve İtalya; Rusya'ya karşı üçlü ittifak kurdu Kendisine destek sağlamak için Fransa'ya dönen Rusya, 1891'de ekonomik ve askeri ilişkileri geliştirmek için Fransa'yla bir ittifak kurdu Diğer taraftan doğuda, Rusya, Türkistan'da 1860'lı yıllarda başlattığı yayılma politikası ile 1880'li yıllarda Hazar Denizinin doğu kıyısındaki, Türkmen topraklarını işgal etti Bu gelişmeler İngiltere'nin Hindistan'daki durumunu tehdit edince iki ülke arasında Afganistan üzerinde başlayan sürtüşmelerle yeni bir durum kazandı Orta Asya'daki bu Rus-İngiliz mücadelesi, 1885 Eylülünde nüfuz sınırlarının tespitiyle yatıştı Rusya, Uzakdoğu sınırında Japonya ve Çin ile birçok antlaşma imzalayarak Sahalin ve Kuril adalarıyla Amur Irmağı Vadisi gibi önemli noktaları ele geçirdi Kore üzerindeki Çin-Japon mücadelesinde Çin'in yanında yer aldı 1900'de Boxer Ayaklanması sırasında Rus askeri Mançurya'ya girince, Japonya ile rekabet sıcak savaşa döndü Savaşın büyümemesi için görüşmeler sürerken 1904 Şubatında Japon birlikleri Port Arthur'daki Rus harp gemilerine ani baskınla saldırması üzerine Rus-Japon Savaşı başladı Bir seri ağır mağlubiyetlerin yanı sıra, ülkede meydana çıkan devrimci hareketler Rus ÇarıII Nikolay'ı barış yapmaya mecbur bıraktı (5 Eylül 1905) Ekim 1905'te başlayan demiryolu işçileri grevi dalga dalga ülke geneline yayılarak genel grev şeklini aldı ve Petersburg Sovyeti'nin kurulması ile devrimci hareket en yüksek noktasına ulaştı Zor durumda kalan II Nikolay bir bildiri yayımlayıp, meşruti bir anayasa ve seçilmiş bir meclis sözü verdi Bir süre sonra yavaş yavaş işci hareketi bastırıldı Nisan 1906'da yapılan seçimler neticesinde liberal ve sol muhalefet mecliste çoğunluğu elde etti Köklü reformlar istediği için çarlık hükümetiyle ters duruma düşen ilk meclis iki ay geçmeden dağıtıldı Daha sonra seçilen ikinci meclisin de ömrü üç ay oldu Köylülere ve azınlıklara seçme hakkının verilmediği seçimlerle seçilen üçüncü ve dördüncü meclis genelde çarlık hükümetinin politikasını destekledi Uzakdoğu'da Japonya ile savaşa son veren Rusya 1906'dan sonra Balkanlar üzerinde nüfuz kazanmak için Avusturya ile mücadeleye girdi Bu durum Rusya'yı İngiltere veFransa'nın yanında Birinci Dünya Savaşına girmesine sebep oldu Bir süre sonra da Osmanlı Devletinin Almanya, Avusturya'nın müttefiki olarak harbe girmesiyle Kafkasya'da yeni bir cephe açmak mecburiyetinde kaldı Aynı zamanda Boğazların açık olmasına bağlı ikmal desteğini yitirdi Önemli derecede silah ve mühimmat sıkıntısı çeken Rus orduları batıda birbiri ardına ağır mağlubiyetler aldı Savaşın sebep olduğu yıkım, basın ve mecliste halkın güvenine dayalı bir hükümetin olması isteğini yaygınlaştırdı 1917 Mart ayının başlarında Moskova'da başlayan grev, asker ve subayların desteklemesiyle, Şubat Devrimi olarak bilinen ayaklanmaya dönüştü Prens Lvov başkanlığında bir geçici hükümet kuruldu Hükümete bağlı birliklere Pskov'da kuşatılan Çar Nikolay'ın 15 Mart 1917'de tahttan çekilmesiyle Çarlık rejimi tarihe karıştı 7 Ekim 1917'de komünist ihtilal patlak verdi Vladimir Ilyich Lenin başkanlığındaki komünistler, hükümeti ve serbest seçimle iş başına gelmiş bulunan meclisi lağv ederek komünist diktasını getirdiler Lenin, biraz soluk alabilmek için İtilaf devletlerinin baskısına rağmen, Almanya ile barış görüşmeleri yaptı Bazı bolşeviklerin ve sol sosyalist devrimcilerinin muhalefetine rağmen, Baltık bölgesi, Polonya, Ukrayna ve Kafkaslar'dan çekilmeyi öngören Brest-Litovsk Antlaşmasını 3 Mart 1918'de imzaladı Bu antlaşmanın ardından bolşeviklerin Sovyet iktidarını yerleştirme çabaları 1918 Mayısında başlayan iç savaşa sebep oldu Komünistlerin ordusu olan Kızılordu, karşıt grubun ordusu olan Beyazordu ile amansız bir mücadeleye girdi Askeri yönden daha üstün olanBeyazordunun, köylülere ve Rus olmayan milliyetlere karşı acımasız ve düşmanca politikası, ağır mağlubiyetine sebep oldu Kızılordunun kazandığı zaferler, Ukrayna, Beyaz Rusya, Gürcistan, Ermenistan ve Âzerbaycan'ın Sovyet idaresi altına girmesini sağladı Bunun yanında Almanya'nın mağlubiyetinin ardından kurulan Estonya, Letonya ve Litvanya cumhuriyetleri İtilaf devletleri desteğiyle varlıklarını devam ettirdiler Sınır problemi yüzünden çıkan Rus-Polonya Savaşında Kızılordu mağlup oldu ve ardından yapılan Riga Antlaşmasıyla (Mart 1921) Ukrayna ve Beyaz Rusya topraklarının büyük bir bölümü Polonya'ya bırakıldı İç savaş sırasında çok sayıda insan ölürken, 2 milyona yakın halk da ülkesini terk etti İç savaşın bitmesinden sonra yönetimi ele geçiren komünistler, karşıt görüşte olanları büyük bir hızla ortadan kaldırdılar Lenin Rusya'nın tek siyasi partisi olan Komünist Partisini kurdu Birinci Cihan savaşı sonrasında, İstiklal savaşı yıllarında Türkiye Büyük Millet Meclisiyle 16 Mart 1921'de Moskova'da Türk-Sovyet Dostluk Antlaşması imzalandı Moskova Antlaşmasıyla, Batum Rusya'ya ait Gürcistan'a bırakıldı ve Kars'ın doğusundaki Arpaçay Suyu hudut kesildi Zalimliği ve halkına yaptığı zulümleriyle tanınan Lenin, milyonlarca insanı katletti İnançsızlığın yayılması için çok uğraştı Ölümünden sonra yerine Joseph Stalin geçti Stalin ölünceye kadar Rus milletini ve Müslümanları işkence altında inletti Lenin'i geride bırakarak elli milyondan fazla insanı öldürttü Milleti kendine tapmaya zorladı Bu iki idareci tarafından ülke; utanç duvarları ile çevrilmiş ve demir perdelerle kapatılmış bir esaret kampı haline getirildi 1939 yılında Almanya ve Rusya aralarında bir saldırmazlık paktı imzalamalarına rağmen, 1941'de Naziler Rusya'ya saldırarak Leningrad'ı kuşattılar Uzun süren kuşatma neticesinde, Alman askerleri soğuk kış şartlarına dayanamayarak mağlup oldular Bundan sonraki iki yıl içinde Ruslar, Almanları Doğu Avrupa ve Balkanlar'dan çıkardılar, İkinci Cihan savaşından Rusların galip çıkmasında İngiliz ve Amerikan yardımları büyük rol oynadı Stalin'in ölmesiyle yerine geçen Kuruşçev idaresindeki Moskova diktası, Polonyalıların ve Macarların üzerinde uyguladığı büyük baskı ile kontrolünü güçlendirdi 1964 yılında Kuruşçev'in yerine Leonid Brejnev geçti Bu sırada Çekoslovak hükümetinin liberalist faaliyetleri görüldüğü için, Macaristan'da yapıldığı gibi 1968 yılındaRus askerleri Çekoslovakya'yı işgal etti Tank paletleri insan cesetleri üzerinde dönerek, milyonlarca insan öldürüldü Dünyayı hakimiyeti altına almak için silahlanan Rusya, dünyanın birçok ülkesinde komünist teşkilatlar kurarak, dünya barışını tehdit ederken, çeşitli ülkelerde de iç savaşların çıkmasına sebep oldu Memleket içindeki iktidar değişikliği darbe ve karışıklıklardan istifade ederek 1980 yılında Afganistan'ı işgal etti Afganlı mücahidlerin direnmesi karşısında, büyük silah gücüne sahip Rus ordusu, başarıya ulaşamamış ve ağır kayıplar vererek güç durumlara düşmüştür Gorbaçov, 1987 yılında glasnost (açıklık) ve perestroika (yeniden yapılanma) politikasını başlattı Ülkeyi meydana getiren 15 cumhuriyetle ilk çok partili seçimler yapıldı 17 Mart 1991 referandumunda %77 seçmen Rusya Federasyonu için evet oyu kullandı Rusya Federasyonu başkanlığına Boris Yeltsin seçildi 19 Ağustos 1991'de Gorbaçov'a karşı darbe düzenleyen başkan yardımcısı Gennadi Yanayev başkanlığındaki 8 üyeli Olağanüstü Hal Komitesi yönetime el koydu Gorbaçov Kırım'daki yazlık evine hapsedildi Rusya Federasyonu lideri Boris Yeltsin ve halk darbeye karşı koyunca Olağanüstü Hal Komitesi feshedildi ve darbeciler 21 Ağustos günü ülkeyi terk ettiler Aynı gün Sovyet parlamentosu Gorbaçov'u resmen yeniden başkanlık görevine getirdi Bunu takip eden günlerde Sovyetler Birliği'ni meydana getiren cumhuriyetler ardıardına bağımsızlıklarını ilan ettiler 8 Aralıkta Rusya Federasyonu, Beyaz Rusya ve Ukrayna bir araya gelerek Bağımsız Devletler Topluluğunu meydana getirdiler 17 Aralık 1991'de Mihail Gorbaçov ile Boris Yeltsin 31 Aralık 1991'de Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin resmen dağıtılmasına karar verdiler Mihail Gorbaçov emekliye ayrıldı ve yerine Yeltsin devlet başkanlığına getirildi Baltık Cumhuriyetleri hariç bağımsızlıklarını ilan eden diğer cumhuriyetler Bağımsız Devletler Topluluğuna katıldı Böylece Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tarihe karışmış oldu 1993 başlarında parlemento ile ters düşen Yeltsin, parlamentoyu feshederek erken seçim kararı aldı Bunu tanımayan parlamenterlerin bazıları ve komünistler Beyaz Ev denen Rusya Parlamentosunu işgal etti Askeri güçlerin baskısıyla işgalciler parlamentoyu boşalttılar ve Yeltsin'in isteklerini kabul ettiler 12 Aralık 1993 günü erken genel seçim yapıldı Hiçbir parti tekbaşına iktidara gelecek sandalye sayısı kazanamadı |
Ülkeler Tarihi (6) |
10-14-2012 | #9 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Ülkeler Tarihi (6)Senegal Senegal’in ilk tarihi hakkında elde mevcut bilgiler çok az olup, kesin değildir Bunun için Senegal tarihini, 11 yüzyılda Müslümanlıkla şereflenen, Senegal Nehri orta bölümlerinde kurulmuş, Tekrur Krallığı ile başlatmak uygundur On beşinci yüzyıl başlarında ilk olarak, Avrupalılardan Portekizliler ülkeye ulaştılar Daha sonra 17 yüzyılda, Fransızlar bölgeyi kontrolları altına aldılar Bir müddet Fransız Batı Afrikası olarak kaldı 1960 yılında bağımsız oldu Bundan sonra Fransa’nın nüfuzu altında demokratik hayata girdiProgressiste Sénégalaise Birliği Başkanı olan, Léopold Senghor ülkenin ilk devlet başkanı oldu 1963’te bir ihtilal teşebbüsü atlatıldı 1968 yılında işçilerle anlaşmazlıklar çıktı Başbakan Andou, 1981 yılında Başkan Abdou Senghor’un emekliye ayrılmasından sonra devlet başkanı oldu 1988’de olağan üstü hal ilan ederek başkanlığa devam etti 1982 yılında Gambia ile ortak bir federasyon kuruldu Bu federasyonda ülkeler bağımsızlıklarını koruyor ve yalnız savunma ve mali hususlarda birleşiyorlardı Bu birlik daha sonra çıkan anlaşmazlıklar yüzünden 1989 Eylülünde bozuldu Hükumet, ülkeyi istikrarsızlığa sürükleyen iç ve dış karışıklıkların üstesinden gelme yolunda büyük atılımlar gerçekleştirdi 8 Nisan 1991’de Başkan Abdou başbakanlığa Habib Thiam’ı getirdi 1993’te yapılan seçimlerde Abdou tekrar başkanlığa seçildi |
|