|
|
Konu Araçları |
ihtişam, ishak, issızlığın, ortasındaki, paşa, sarayı |
İssızlığın Ortasındaki İhtişam / İshak Paşa Sarayı |
10-06-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
İssızlığın Ortasındaki İhtişam / İshak Paşa SarayıKarlı zirveler ve bozkırlarla çevrili bir ıssızlığın ortasında gerçeküstü zarafetiyle yükselen İshak Paşa Sarayı, kulağınıza bir Doğu masalı fısıldayacak Tarih kokulu bir coğrafyanın içinde, şehre hükmettiği yılların tüm haşmetini hissettirircesine karşılıyor misafirlerini… Şehrin her hareketini takip edercesine tepenin üzerinden yükselmekte olan İshak Paşa Sarayı’nı Doğubayazıt Çarşısı’nın dar, kalabalık ve mistisizm kokan sokaklarından birinden izlemekteyim İçinde bulunduğum sokağa, kente, var olan kültürel yapıya ait olmayan, sanki yanlışlıkla oraya kondurulmuş gibi duran bu sarayın 1700’lü yılları, sokakların ise 2000’li yılları temsil ettiğine inanmakta zorlanıyorum aslında Selçuklu izleri 1685 yılında, İshak Paşa’nın babası Çolak Abdi Paşa’nın yönetimde olduğu yıllarda yapımına başlanan saray, 1784 yılında II İshak Paşa’nın eklemeleriyle günümüzdeki hâlini alır Sarayın 99 yılda tamamlanmış olması, yapının ihtişamının ardında yatan emek hakkında ilk izlenimi veriyor bize Bir asra yakın süredeki inşa süresini, sadece ihtişam ortaya çıkarabilme düşüncesiyle açıklamak mümkün değil elbette Öyle ki, sarayın hükümdarı el değiştirdikçe, inşa sürecindeki estetik anlayışların da farklılık göstermesi sonucu ortaya çıkmış Bu durum, saraya yapılacak yeni eklemeleri gündeme getirmiş ve son hâlini alması bu denli uzun sürmüş Günümüzdeki kalorifer tesisatına benzeyen bir ısıtma sistemine sahip olan sarayın yapım aşamasının altında filmlere konu olabilecek bir öykü gizli aslında Bu görkemli sarayın kaderini belirleyen olaylar şöyle gelişir: İshak Paşa, Osmanlı’nın duraklama döneminde gösterdiği başarılar nedeniyle, Kars Beylerbeyliği’ne atanır ve ardından da Tiflis Valiliği görevine getirilir Merkezi idaredeki sallantıların İshak Paşa tarafından da hissedildiği ve kullanıldığı, söylenenler arasındadır ki bir söylentiye göre İshak Paşa, sarayı tamamlamak için merkeze göndermesi gereken vergilerin bir kısmını kullanır ve bu nedenle de sürgüne gönderilir Bir başka söylenceye göre ise İshak Paşa’nın misafiri olan bir İran elçisi, Topkapı Sarayı’na gittiğinde, İshak Paşa’nın sarayının daha görkemli olduğunu söylemiş ve azledilmesinin sebebi bu olmuş Tabii bunlar söylentiden ibaret olabilir; çünkü son zamanlarda yapılan kimi araştırma sonuçlarına göre de o dönemde İshak Paşa’nın görevi başında olduğuna dair yazılı belgeler bulunmuş Şehir merkezinden beş altı kilometre uzakta bulunan ve zamanında Beyazıt Sancağı’nın yönetim merkezi olan İshak Paşa Sarayı, 7600 metrekarelik bir alan üzerinde yer almakta ve klasik Osmanlı mimarisi dışında, yerel motifleri, Selçuklu ve Fars izlerini taşıması bakımından da önemseniyor Düşlerdeki Altın Kanatlı Kapı İshak Paşa Sarayı’nın kapı eşiği önünde durmuş hayal kurmaktayım “Şatafatın ve ihtişam merakının son noktası nedir?”, diye düşünmekteyim, saray kapısının şimdi yerinde olmayan altın kaplamalı kanatlarını hayal ederken Ruslar tarafından yerinden sökülerek götürülmüş olan bu kapının, yerinde, tam önümde durmakta olduğunu düşünüyor ve İshak Paşa’yı ziyarete gelip de bu kapının ihtişamı altında nasıl da ezilip büzüldüğümü hissedince, düşlerden sıyrılıp avluya doğru yol alıyorum İshak Paşa Sarayı, barok ve rokoko tarzı taş işçiliğinin ve kabartma ustalığının en özel örneklerini barındıran, içinde atılan her adımda bu zanaat eserlerinden bir başkasıyla karşılaşmanızı sağlayan göz kamaştırıcı bir eser Döneminin ötesinde bir mimari anlayışla yapılmış olan İshak Paşa Sarayı’nda en şaşırtıcı özellikler ise merkezi ısıtma, kanalizasyon ve su sistemlerinin var olması Yapıldığı ve kullanıldığı dönem itibarıyla, bu sistemlerin varlığı, öyle normal karşılanabilecek bir durum değil Özellikle ısıtma sistemi hayret uyandırıcıdır ki bu sistem, belirli bir yerde ısıtılan suyun sıcaklığının kanallar vasıtasıyla dolaştırılmasına dayandırıldı Süt Çeşmesİ’nden Zindana Sarayda tüm yapılar, iç içe geçmiş iki avlunun etrafında yer almaktadır İlk avlunun solunda nöbetçi odası, sağında ise üzerinde ‘Su ve Süt Çeşmesi’ yazan bir çeşme görülüyor İshak Paşa Sarayı’yla ilgili çeşitli kaynaklara göre bu çeşmedeki iki musluğun birinden su, diğerinde süt akar; çevre sakinleri bu kaynaklardan faydalanırmış Saray sahiplerinin kudretini yansıtan bu çeşmelerden içen hamile ya da loğusa kadınların sütünün arttığı rivayetler arasında İlk avlu, çeşme ve nöbetçi odası dışında, bekleme odası ve zindan olarak kullanılan bölümleri de barındırıyor Zindana giden merdivenlerle karanlığa doğru bir yola çıkmak pek de sevimli gelmiyor insana Yine de oraya kadar gelip de görmeden dönmek olmaz diyerek iniyorum merdivenleri Altı odadan oluşan zindan, zifiri karanlığı biraz kırabilecek aralıklı olarak yapılmış pencerelere sahip ve tabii ki bu pencereler sadece dış taraftan açılabiliyor İkinci Avlu’da geçmişe yolculuk Aydınlığa tekrar ulaşınca, hiç oyalanmadan ikinci avluya doğru yöneliyorum İlk olarak, ikinci avluya açılan 10 metrelik kapının kenarlarında yer alan ince işleme örneği servi motifleri ile yüzleşiyorum Bir süre sessizce izlediğim servilerin izine takılıp, ikinci avluya geçiyorum Bu avlunun içinde ufak bir avlu daha yer alıyor ki buraya ‘Selamlık Avlusu’ deniliyor İkinci avluya geçtiğiniz andan itibaren, sarayın büyüleyici iç yapıları da bir bir yüzünü göstermeye başlıyor aslında Sarayın camisi, Çolak Abdi Paşa Türbesi ve tüm ihtişamıyla ana bina; ikinci avlunun ardında beni bekleyenler arasında yer alıyor Devasa bir haremi, aşevini, eğlence salonlarını, misafir ve çalışanların odalarını, kütüphane ile mahkeme bölümünü barındıran ana binada gezilen her bölüm, misafirlerin cebine birbirinden farklı düşler katıyor ve bu sayede, her gelen misafirle yeniden canlanıyor o ihtişamlı günler Yüzlerce yılın ardından, gördüğü doğal ve insan eliyle gerçekleşen yıkımlarda sarayın hemen hemen hiç zarar görmemiş tek bölümü olan caminin içi ise ışığın geliş saatine göre her an farklı bir güzelliğe bürünüyor sanki Sade mimarisi ve etkileyici işlemeleriyle bir anda arındırıyor içine girenleri Bir gün olur da tarihe dokunmak ve hatta bir adım daha ileri gidip tarihin içinde yolculuk yapmak isterseniz, yönünüzü çevirin doğuya İshak Paşa Sarayı, anlatılanların ve fotoğrafların sunduklarının çok daha fazlasını ziyaretine gelenlere vermekte ve her gelen, kimseyle paylaşamayacağı, yani kelimelerle anlatamayacağını bildiği anılarla ayrılıyor, bu tarih kokulu topraklardan İSHAK PAŞA’YA KORUMA ÖRTÜSÜ Sarayın doğal koşullar nedeniyle aldığı hasara karşılık uzun zamandır devam eden restorasyon süreci sona doğru yaklaşıyor Yağmur, kar ve güneş ışığından oldukça etkilenen sarayın iç restorasyonu tamamlanırken diğer yandan da bu etkileri en aza indirecek cam örtü hazırlanıyordu Örtü için kullanılan cam, kırılmaz olmasının dışında zararlı ışınları önleyici filtrelere de sahip Korumacı bir amaç içeren bu cam örtünün, sarayın görselliğine yapacağı etkinin olumlu olup olmayacağı ise ancak hepsi tamamlandıktan sonra ortaya çıkacak NE YENİR? Coğrafi koşullar sayesinde ülkemizin en leziz kırmızı etinin bulunduğu yerler arasındaki Doğubayazıt’tan et yemeklerini tatmadan dönmeyin Bunlar arasında sığır etinden yapılan Abdigor köftesi, taze oğlak veya kuzu etinden yapılan bir tür saç kavurması olan ‘selekeli’ isimli yöresel yemekleri, Doğubeyazıt’ın çarşı sokağındaki lokantalarda yiyebilirsiniz NEREDE KALINIR? İshak Paşa Sarayı dışında, bölgedeki diğer turistik yerleri gezmek isterseniz, ilçe merkezindeki turizm belgeli otellerde kalabilirsiniz Sıklıkla turist ağırlayan bir ilçe olması sayesinde konaklama olanaklarını da arttıran Doğubayazıt’ta otel seçenekleri bulunuyor |
|