Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Eğitim - Öğretim - Dersler - Genel Bilgiler > Eğitim & Öğretim > Fizik / Kimya

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
atom, hakkında, modeli, rutherford, rutherfordun

Rutherford'un Atom Modeli Rutherford'un Atom Modeli Hakkında Rutherford Atom Modeli

Eski 09-09-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Rutherford'un Atom Modeli Rutherford'un Atom Modeli Hakkında Rutherford Atom Modeli



Rutherford'un Atom Modeli Rutherford'un Atom Modeli Hakkında Rutherford'un Atom Modeli Nedir? Rutherford'un Atom Modeli
Rutherford'un Atom Modeli Rutherford'un Atom Modeli Hakkında Rutherford Atom Modeli Rutherford'un Atom Modeli
Rutherford'un öğrencileri Geiger ve Marsden, alfa kaynağını, üzerinde küçük bir delik bulunan kurşun perdenin arkasına yerleştirdiler Böylelikle hedefi küçültmek ve ince bir alfa parçacıkları demeti elde etmek amaçlanmıştı Altın yaprağın öbür yanına, kendisine alfa parçacığı çarptığı zaman görünür ışık parıltısı veren, hareketli, çinko sülfürlü ekran yerleştirilmişti

Beklenen şey, alfa parçacıklarının çoğunun yaprak içinden doğrudan geçeceği, belki bazılarının çok küçük sapmalara uğrayacağıydı Bu beklenti, Thomson Atom Modeli'nin sonucudur Çünkü Thomson Atom Modeli doğruysa, ince metal levhadan geçen alfa parçacıkları üzerine yalnızca zayıf elektriksel kuvvetler etkir ve alfa parçacıklarının momentumları, bunların ilk yollarından çok küçük sapmalar olacak şekilde ilerlemelerini sağlar

Geiger ve Marsden, alfa parçacıklarının çoğunun sapmadan ilerlediğini, bazılarının çok geniş açılarda saçıldığını, hatta çok az bir kısmının gerisin geriye döndüğünü gördüler Geliş doğrultusuyla 180 derece açı yapacak şekilde geri saçılan bu parçacıklar, direkt olarak bir çekirdeğe yönelir ve kafa kafaya çarpışma olur

Bu modelde, pozitif yüklü alfa parçacıklarıyla atomdaki elektronların ilişkisi merak edilir Elektronlar pek küçük kütleli olduğu için alfa parçacıklarının hareketinde önemli bir etkide bulunmaz

Alfa parçacıkları, elektronlardan 7000 defa daha ağır kütleli parçacıklardı Üstelik bu deneyde kullanılan alfa parçacıklarının hızı yüksekti Alfa parçacıklarını bu derece saptırabilmek için büyük kuvvetler uygulanması gerektiği açıktı Bu kuvvetlerin Thomson Atom Modeli'ndeki elektriksel kuvvetlere göre 100 milyon kat güçlü olduğu hesaplanıyordu

Rutherford, sonuçları açıklamak için, bir atomun pozitif yüklü bir çekirdek ile biraz uzaktaki elektronlardan oluştuğunu önerdi Buna göre atomun pozitif yükü ve kütlesi atom çekirdeğinde toplanmıştı

Geiger ve Marsden'in deneyleri, daha sonraki benzer çalışmalar, hedefleri oluşturan değişik metallerin çekirdekleri hakkında bilgiler verdi Bir alfa parçacığının, bir çekirdek yakınından geçerken uğradığı sapma (karşılaştığı elektriksel alan), çekirdek yükünün büyüklüğüne bağlıdır Bu sapmalardan yanrarlanılarak çekirdek yükü ve çekirdek boyutu konusunda bilgiler elde edildi

Çekirdek kuvvetleri çok kısa mesafeli kuvvetlerdi Atom çekirdeğiyle ilgili kilometre taşı sayılan diğer olaylar şunlardır:

1930 yılında Cockroft ve Walton hızlandırılmış parçacıkların kullanılmasıyla gerçekleştirlen çekirdek tepkimelerinin gözlenmesi

1932 yılında Chadwick'in nötronu bulması

1933 yılında Joliot ve İrene Curie'nin yapay radyoaktifliği bulması

1938'de Hahn ve Strassman'ın çekirdek bölünmesini (çekirdek fisyonunu) bulması

1942 yılında Fermi ve ekibinin kontrol edilebilen ilk fisyon reaktörünün geliştirilmesi

Rutherford’un saçılma deneyleri ilgi çekici idiyse de, klasik fizik açısından onun gezegensel resmi sanıldığı kadar dengeli değildi Doyurucu olmayan durum kısa sürede değişti 1912 cıvarında Rutherford, Manchester’dan arkadaşı Boltwood’a şöyle yazıyordu: "Bir Danimarkalı olan Bohr, Cambridge’den çıkmış, radyoaktif çalışmada bazı deneyler yapmak üzere buraya geliyor"

Cambridge’de, JJ Thomson’un bir öğrenci olan Niels Bohr, kendi memleketine, Kopenhag’a dönmeden önce, Manchester’da yarım yıldan az bir süre kaldı Ancak, kısa ziyaretine rağmen, Rutherford genç Danimarkalı üzerinde etkili oldu

Bohr'un ilgisini çekmiş olan atomik yapı problemi, yaratıcı cesaretli bir adım attı: Klasik fiziğin bazı kurallarını bıraktı ve onun yerine atomik yapı problemine Planck’ın ve Einstein’in Kuantum Kuramı'nı uyguladı Dikkate değerdir ki o zamanlar bilinen Kuantum Kuramı'nın birkaç özelliği problemi çözebilirdi (Klasik fizikle çelişki konusuna aldırış edilmediği sürece)

Bohr, basitçe, çekirdek etrafındaki yörüngelerdeki elektronların ışık yaymadıklarını ve atomların yaydığı ışığın bir başka fiziksel yapının sonucu olduğunu varsaydı Bohr, Planck’ın enerjinin kuantlaşması fikrinin, elekronlar için ancak belli yörüngelerin mümkün olduğu anlamına geldiğini gösterdi Atomların kararlılığını korumak için Bohr, yörüngedeki elektronun onun altına düşemeyeceği en düşük enerjili yörünge konusunda bir önermede bulundu

Bir elektron daha yüksek bir yörüngeden, daha alçağına düşerken, böylece enerji kaybederken, bu elektronu taşıyan atom ışık yayar, bu da kaybedilen enerjiyi taşır Yalnızca belli elektron yörüngelerine izin verildiği için, elektronların yörüngeler arasında yalnız belli sıçramalar olabilir ve sonuç olarak, yayılan ışığın enerjisi kuantlaşır (Nicelik olarak ifade edilebilir)

Işığın enerjisi, rengi ile bağlantılı olduğu için, atomlar tarafından ancak belli renklerde ışık yayılabilir Bu şekilde Bohr’un teorik Atom Modeli, gizemli tayf çizgilerinin varlığını açıklamaktadır Her farklı atomun tek ve belli renklerde ışık yaydığını ifade eden deneysel olarak gözlemlenmiş gerçek, atomların kuantum yapısını açığa çıkarmıştır

Bohr’un atomunun enerji düzeylerini imgelemenin bir yolu, harp gibi, yaylı bir müzik enstürmanı düşünmektir Çalındığı zaman her yaydan belli bir titreşim veya ses çıkar Benzer şekilde bir elektron, atomdaki yörüngelerde atlarken, belli bir titreşimi veya rengi olan ışık yayılması olur Bu da kesintili ışık tayfının kaynağıdır

Bohr yeni fikirlerini, tek bir protonla onun çevresinde yörüngede tek bir elektronu olan en basit atoma, hidrojene uyguladı Böyle basit bir atom incelemenin avantajı, elektronun izin verilen yörüngelerinin kesin olarak hesaplanabilir olması ve bu nedenle de hidrojenden çıkan ışık tayfının belirlenebilmesidir

Bohr’un kendi teorik Atom Modeli'ne dayanan hidrojen ışık tayfı ile ilgili hesapları, deneysel olarak gözlemlenmiş olan tayfa yeterince uygun sonuç verdi Teori ile deney arasında böyle uyum rasgele olamazdı Bu durum, Bohr’un, Kuantum Teorisi'nden aldığı fikirler bileşiminin doğru çıktığı anlamına geliyordu

Kuramsal fizikçiler, Bohr’un fikirlerini aldılar ve daha karmaşık atomlara uyguladılar Ancak, her büyük bilimsel ilerleme gibi, Bohr’un modeli pek çok yeni soruya (Daha önce sorulamayan sorulara) yol açtı Bir elektron ne zaman yörüngesini değiştirip atomdan ışık yayılmasına yol açar? Yayılan ışık hangi doğrultuda ilerler ve neden?

Bu sorular Einstein’ı zorladı Klasik fiziğe göre, hareketin yasaları atom gibi bir fiziksel sistemin gelecekteki davranışını kesin olarak belirler Fakat ışık yayan atomlar ani ve önceden belirlenmemiş şekilde hareket ediyor görünüyorlardı Atomlar sıçrıyor Fakat neden ve hangi yönde? Einstein, aynı aniliğin radyoaktivitenin de özelliği olduğunu kavradı

Başlangıçta fizikçiler, atomların davranışını klasık elektromanyetizm teorisi çerçevesine uydurmaya çalıştılar ve ışık kuantası kullanmadan, kuantum sıçramaları bilmecesini yanıtlamak için umutsuz girişimlerde bulundular 1924'te Niels Bohr, Hendrik Kramers ve John Slater, atom düzeyinde enerji ve momentumun korunumu yasalarını terketme pahasına bu yaklaşımı savunan bir yazı yazdılar

Bu devrimci bir öneriydi Çünkü bu yasalar en iyi test edilmiş fizik yasalar aasında bunuyorlardı Bu önerini yapıldığı zamanda, korunum (sakınım) yasalarını tek tek atomik süreçler için geçerli olduğunu gösteren hiçbir doğrudan deneysel kanı olmamıştı Ancak bu kısa sürede gerçekleşti

Arthur H Compton ve A W Simon, elektronlardan tek tek fotonlar, ışık parçacıkları saçılmasını sağladılar Tek tek elektronların izlerini görüntüleyen bir cihaz olan Wilson Bulut Bölmesi kullanarak, yüksek hassaslık derecesi ile tek tek atomik süreçler için korunum yasalarını doğruladılar Fizikçilerin çoğu için 1925'te yapılan bu deneyler, Einstein’ın 1905 yılındaki ışık kuantumu önerisini destekledi

Rutherford ve Compton’ununkiler gibi çok sayıda yeni atomik deneyle, atomun yapısı açağa çıkarılmıştı Bu deneyler, teorik fizikçileri yeni ve bilinmeyen bir dünyaya geçmeye zorladı; alışılmış olar klasik fiziğin yasaları artık işlemiyor görünüyordu Atomda insan zihni yeni bir mesajı almıştı Atomik mikrodünyanın yapısında yeni bir fizik açığa çıktı Yüzyıllarca deney ve fiziksel teorilerle desteklenen determinizmin dünya görüşü yıkılmak üzereydi

Bohr, Compton ve Simon’un deneylerinin sonuçlarının, hem Korunum Yasalarının doğruluğu, hem des Işık Kuantumu veya fotonun varlığı anlamına geldiğini kabul etti Temmuz 1925'te şu sonucu özetledi: "Klasik elektrodinamik teorinin gerekli genelleşmesinin, doğanın tanımını bu güne kadar üzerine kurulmuş olduğu kavramlarda köklü bir devrimi gerektirdiği gerçeğine hazır olunmalıdır" Bohr bu devrime hazırdı Bu, kısa sürede gerçekleşti Bunun ilk adımı halihazırda, kuzey denizinde bir küçük adada atılmıştı"

Saçıcı metal yapraktan, floresans ekrana gelen alfa parçacıklarının, birim yüzeye düşen sayısı, metal yaprağın kalınlığıyla, metal yaprakta birim hacimdeki atom sayısıyla ve atomdaki çekirdek yükünün karesiyle doğru orantılıdır Deneyler pek çok çekirdeğin yaklaşık küresel geometriye sahip oldukları ve tüm çekirdeklerin yaklaşık aynı yoğunluğa sahip olduğunu gösterdi

Thomson, kendi atom modelinde, elektronların pozitif madde içinde gömülü ve bu nedenle de hareket edemez olduğunu tasarlamıştı Rutherford Modeli'nde elektronlar durgun olamaz Elektronlar, elektrostatik çekim sonucu spiral bir hareketle çekirdeğe düşecektir (klasik fizik yasalarına göre) Oysa atomla,r yadsınamaz kararlılıklarıyla ortadadır

Rutherford modeli şu iki soruyu yanıtlayamıyordu:

Elektronlar, çekirdek üzerine düşmeden nasıl hareket ediyor?

Çekirdek boyutu, on üzeri eksi ondört metre ve daha küçük boyutlarda olduğu halde pozitif yük, bu küçük ve yoğun hacimde nasıl dağılmadan durabiliyordu?

Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.