Jön Türkler |
05-03-2009 | #1 |
Şengül Şirin
|
Jön TürklerJön Türkler hakkında bilgi Jön Türkler (Genç Türkler) (Fransızca: Jeunes Turcs) Osmanlı Devleti'nde İkinci Meşrutiyetin gelmesinde etkili olan devrimci gruptur Dönemin şartlarında bu grubun üyeleri özgürlük ve demokrasi yanlısı olan kişiler olarak kabul edilirdi Meşrutiyet'in ilanı konulu Osmanlı dönemi postakartı Jön Türkler Genç Osmanlılar olarakda bilinirler 19 yüzyılda 19 yüzyıl olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler Detaylı bilgi için linke tıklayınız Avrupa'da olduğu gibi Avrasya olarak bilinen eski dünya kıtasının batısındaki büyük yarımada olan Avrupa, Sami dillerde Erep (yahut Irib) Güneşin Battığı taraf anlamına gelir Fenikelilerden Yunanlılara geçen bu ad, Yunanca'da Europa olmuş ve Ege Denizi'ne göre batıda bulunan ülkelere bu ad verilmiştir Osmanlı Devleti'nde de, Osmanlı Devleti, 13 yüzyıl sonlarından 20 yüzyılın ilk çeyreğine değin varlığını sürdüren Türk devleti Anadolu'da kurulmuş, sınırları tarihi boyunca çok değişmekle birlikte en geniş döneminde bugünkü Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ye Akdeniz'in doğusundaki adaları, Macaristan ve Rusya'nın bazı kesimlerini, Kafkasya, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır'ı, Cezayir'e kadar tüm Kuzey Afrika'yı ve Arabistan'ın bir bölümünü kapsamıştır Padişah Abdülaziz'in mutlakiyet idaresini yıkıp yerine meşrutiyet idaresini kurmak isteyenler vardı Osmanlı İmpartorluğu çöküyordu İmparatorluğun Balkan kesiminde bulunan milletler, istiklalleri uğruna sık sık ayaklanıyorlardı Memleketin kurtuluşunu meşruti idarede gören bazı gençler, birleşerek Avrupalıların "Jön Türkler" veya "Genç Osmanlılar" dedikleri, Yeni Osmanlılar Cemiyeti'ni Sultan Abdülaziz Osmanlı padişahlarının otuzikincisi ve islam halifelerinin doksanyedincisidir Sultan İkinci Mahmud'un ikinci oğludur 1876 yılında Dolmabahçe Sarayından alınıp, Topkapı Sarayına haps edildi 1866'da kurdular Pek yaygın olmasa da halen bazı ilerici ve devrimci kişiler için kullanılmaktadır 1866 yılı olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler 19 yüzyılda 19 yüzyıl olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler Avrupa'da Avrasya olarak bilinen eski dünya kıtasının batısındaki büyük yarımada olan Avrupa, Sami dillerde Erep (yahut Irib) Güneşin Battığı taraf anlamına gelir Fenikelilerden Yunanlılara geçen bu ad, Yunanca'da Europa olmuş ve Ege Denizi'ne göre batıda bulunan ülkelere bu ad verilmiştir Meşrutiyet ve Meşrutiyet veya Anayasal Monarşi, hükümdarın yetkilerinin anayasa ve halkoyuyla seçilen meclis tarafından kısıtlandığı yönetim biçimine denirMeşrutiyet,bir hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükümet biçimidir Cumhuriyet idarelerinin yaygınlaşmaya başlaması Cumhuriyet millet tarafından seçilen parlamentoya dayanan ve başında cumhurbaşkanı olan siyasî bir rejim şekli Hemen bütün ülkelerde tek ortak yanı, devlet başkanlığı makâmının babadan oğula veya aile yakınlarına mîrâs kalmamasıdır Osmanlı topraklarındaki birçok ulusu da etkiledi Osmanlılar ile ilgili olarak aşağıdaki başlıkları kullanarak bilgi alabilirsiniz Balkanlar'da bağımsızlık isteyen uluslar sürekli ayaklanmalar çıkarmaya başladılar Kurtuluşu Avrupa kıtasının güneydoğusunda yer alan topraklara Balkanlar, Balkan Yarımadası ya da Güneydoğu Avrupa denilir Bölge Avrupa'nın en yoksul, geri kalmış ve sorunlu yerlerinin başında gelir meşrutiyette gören bazı Meşrutiyet veya Anayasal Monarşi, hükümdarın yetkilerinin anayasa ve halkoyuyla seçilen meclis tarafından kısıtlandığı yönetim biçimine denirMeşrutiyet,bir hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükümet biçimidir Osmanlı gençleri bir araya gelerek Osmanlılar ile ilgili olarak aşağıdaki başlıkları kullanarak bilgi alabilirsiniz Avrupalıların ''Jön Türkler'' dediği ''Genç Osmanlılar'' cemiyetini kurdular Başlıca üyeleri Avrasya olarak bilinen eski dünya kıtasının batısındaki büyük yarımada olan Avrupa, Sami dillerde Erep (yahut Irib) Güneşin Battığı taraf anlamına gelir Fenikelilerden Yunanlılara geçen bu ad, Yunanca'da Europa olmuş ve Ege Denizi'ne göre batıda bulunan ülkelere bu ad verilmiştir Mehmet Bey, Reşat Bey, Nuri Bey, Ayetullah Bey, Ayetullah Bey Fenerbahçe Spor Kulübü`nün kurucularındandır Fenerbahçe Spor Kulübü`nün kurulduğu sırada Osmanlı Bankası`nda memur olan Ayetullah Bey, Fenerbahçe Spor Kulübü`nün ilk genel sekreteri ve 1908-1909 yıllarında bu kulübün başkanlığını yapmış spor adamıdır Namık Kemal, Tanzimat edebiyatının meşhur gazeteci, siyâsetçi, şâir ve yazarı 21 Aralık 1840’ta Tekirdağ’da doğdu 1889’da mutasarrıflık yaptığı Sakız Adasında öldü Bolayır’a gömüldü Yenişehirli Mustafa Âsım Beyin oğlu, Râtib bin Osman Paşanın torunudur Anası Fatma Zehra hanım, Arnavuddur Refik Bey, Ziya Paşa, Tanzimat devri yazar, şâir ve devlet adamlarından Esas ismi AbdülhamidZiyâüddîn’dir 1825’te İstanbul’da doğdu İlk ve orta öğreniminin bir bölümünü Süleymaniye’deki Edebiye Mektebi ile Beyazıt Rüştiyesinde yaptı Bir taraftan Arapça ve Farsça’yı öğrenirken, diğer taraftan da eline geçen dîvânları okudu Hattâ divan şiirleri yazmaya başladı 30 yaşına kadar Sadâret Mektûbî Kalemi memurluğunda bulundu 1855’te Reşid Paşanın yardımı ile Mâbeyn Üçüncü Kâtibi oldu Bu arada Fransızcayı öğrendi ve F Ali Suavi Agah Efendi'dir Bu gençler her ne kadar rejimi yıkamadılarsa da Çapanzade Agah Efendi (1832-1885) Yeni Osmanlılar`nı en önde gelen şahsiyetlerinden Agah Efendi, Yozgatlı Çapanzade Hulisi Efendi`nin oğludur Tıp öğrenimi sırasında katipliğe başlar ve bu sırada Fransızca, İngilizce ve İtalyanca öğrenir Dil öğreniminde çok başarılı olmuş, Paris elçilik sekreterliğine, daha sonra 1854`te Posta Nazırlığı`na getirildi 1861`de ilk defa posta pulu uygulamasını getirdi 21 Ekim 1860`ta Tercüman-ı Ahval`i yayımladı 1866`da Paris`e giderek muhaliflere katıldı 1871` Osmanlı Devleti, 13 yüzyıl sonlarından 20 yüzyılın ilk çeyreğine değin varlığını sürdüren Türk devleti Anadolu'da kurulmuş, sınırları tarihi boyunca çok değişmekle birlikte en geniş döneminde bugünkü Arnavutluk, Yunanistan, Bulgaristan, Yugoslavya, Romanya ye Akdeniz'in doğusundaki adaları, Macaristan ve Rusya'nın bazı kesimlerini, Kafkasya, Irak, Suriye, Filistin ve Mısır'ı, Cezayir'e kadar tüm Kuzey Afrika'yı ve Arabistan'ın bir bölümünü kapsamıştır Hürriyet ve Meşrutiyet fikirlerinin kökleşmesinde büyük rol oynadılar Kelime anlamı "bağımsızlık"tırTeslimiyetin, kulluğun ve belirlenmenin olmadığını gösterir Bağımszlık anlamında, hiçbir baskının bulunmadığını ifade ederBunlar olumsuzlukların bulunmadığını belirtirlerBu çerçevede, kişinin kendisi olduğu anlatılmak istenirKişi kendisi olarak hareket ettiğine göre iradi bir şekilde davranıyor demektir Buna göre de, hürriyet ile irade arasında bir ilişki vardırİnsani varlık ve iradenin mevcut olduğu fikri ortaya çıkarYani kişinin tabiiliğini gösterir Bu ba İttihat ve Terakki Cemiyeti (Birlik ve İlerleme) önemli İttihat ve Terakki Türkiye’de kurulan ilk siyasi parti Jön Türk teşkilatlarından biriydi Başlıca üyeleri Namık Kemal Mehmed Bey, Reşat Bey, Nuri Bey, Ayetullah Bey, Namık Kemal, Refik Bey, Tanzimat edebiyatının meşhur gazeteci, siyâsetçi, şâir ve yazarı 21 Aralık 1840’ta Tekirdağ’da doğdu 1889’da mutasarrıflık yaptığı Sakız Adasında öldü Bolayır’a gömüldü Yenişehirli Mustafa Âsım Beyin oğlu, Râtib bin Osman Paşanın torunudur Anası Fatma Zehra hanım, Arnavuddur Ziya Paşa, Ali Suavi ve Agah Efendi'dir Bu cemiyetin kurulduğu ortaya çıkınca Mehmed Bey, Nuri Bey ve Reşat Bey Avrupa'ya kaçtılar Daha sonra, Tanzimat devri yazar, şâir ve devlet adamlarından Esas ismi AbdülhamidZiyâüddîn’dir 1825’te İstanbul’da doğdu İlk ve orta öğreniminin bir bölümünü Süleymaniye’deki Edebiye Mektebi ile Beyazıt Rüştiyesinde yaptı Bir taraftan Arapça ve Farsça’yı öğrenirken, diğer taraftan da eline geçen dîvânları okudu Hattâ divan şiirleri yazmaya başladı 30 yaşına kadar Sadâret Mektûbî Kalemi memurluğunda bulundu 1855’te Reşid Paşanın yardımı ile Mâbeyn Üçüncü Kâtibi oldu Bu arada Fransızcayı öğrendi ve F Prens Sabahattin'in daveti üzerine Ziya Paşa, Ali Suavi ve Namık Kemal de Avrupaya gittiler ve orada gazete, broşür çıkartarak Osmanlı İdaresi'nin kötü yönetimi hakkında yayına başladılar Jön Türkler bir süre sonra yurda döndüler ve birer göreve tayin edildiler Bu gençler rejimi yıkamamışlarsa da, Osmanlı İmparatorluğunda, Hürriyet ve Padişah Abdülmecit'in kızı Seniha Sultan ile Damat Mahmut Celalettin Paşa'nın oğlu olan Prens Sabahattin 1877'de İstanbul' da doğdu Özel öğrenim gördü 1899'da II Abdülhamit yönetimini eleştirdiği için gözden düşen babasıyla birlikte Fransa'ya gitti Paris'te, siyasetbilimciler ve toplumbilimcilerle ilişki kurdu Yurtdışında Abdülhamit'in baskıcı yönetimine karşı mücadele eden Türk aydınlarını bir araya getirmeye çalıştı; birinci (1902) ve ikinci (1907) Jön Türk kongrelerini topladı Teşebbüs- Meşrutiyet fikirlerinin kökleşmesinde büyük rol oynadılar Meşrutiyet veya Anayasal Monarşi, hükümdarın yetkilerinin anayasa ve halkoyuyla seçilen meclis tarafından kısıtlandığı yönetim biçimine denirMeşrutiyet,bir hükümdarın başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan hükümet biçimidir II Abdülhamid'in kurduğu askeri nitelikteki okullardan mezun olan ve Jön Türk akımından etkilenen genç subayların çoğunluğu da II Abdulhamid yönetimine karşıydılar Gittikleri yerlerde dernekler kuruyor, mücadelelerini gizlice yürütüyorlardı Bu mücadeleyi yürüten gençler, tüm gizli dernekleri Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti adı altında birleştirdiler Sultan İkinci Abdülhamid, 21 Eylül 1842 tarihinde İstanbul'da doğdu Babası Sultan Birinci Abdülmecid, annesi Tir-i Müjgan Kadın Efendi'dir Annesi Çerkezdir Sultan İkinci Abdülhamid çok küçük yaşta iken annesini kaybettiği için öksüz büyüdü ve onu üvey annesi Piristu Kadın yetiştirdi Çocukluğunda çok zayıf bir bünyeye sahip olan Sultan İkinci Abdülhamid sık sık hasta olurdu İttihat ve Terakki Cemiyeti adını alan bu cemiyet, Osmanlı Devleti'nin son zamanlarına kadar yönetimde söz sahibi oldu Genç Osmanlılar hareketi Ahmed Rıza Jön Türk hareketinde etkili bir rol oynadı Ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devletinde batı tarzı idare ve fikirlerin gelişip yayılması için çalışan Osmanlı aydınlar ve subaylar topluluğudur”Yeni Osmanlılar” ve “ genç Türkler”de denilen bu grup mensupları, Fransızca “Jeunes Turcs” adıyla meşhur olmuşlardır Bu tabir umumi olarak o yıllarda İttihat ve Terakki Cemiyeti (Osmanlı Türkçesi: إتحاد و ترقى) (Güncel Türkçesi: Birlik ve İlerleme Derneği), Osmanlı Devleti'nde 1908 Devrimi'ne önayak olan ve 1908-1918 arasında - kısa kesintilerle - devlet yönetimine hakim olan siyasî örgüt Batı dillerinde daha çok Jön Türkler (Fransızca: Les Jeunes-Turcs, Genç Türkler) olarak adlandırılır Avrupa’da politika, fikir ve edebiyatta aşırılık taraftarı gençlere (genç Fransızlar/ jeunes france gibi) veriliyordu Yeni Osmanlılar için ise ilk defa Mustafa Fazıl Paşanın yayınladığı bir mektupta yeni Osmanlılar karşılığı olarak kullanılmıştır Daha sonraları Namık Kemal ve Ali Süavi tarafından da benimsenerek, Türkçeye yerleştirilen bu tabir uzun zaman Osmanlı topraklarında yetişen, idaresine karsı gelen ve yabancılar tarafından yönlendirilen ihtilalcilerin tamamının ortak adı olmuştur Avrasya olarak bilinen eski dünya kıtasının batısındaki büyük yarımada olan Avrupa, Sami dillerde Erep (yahut Irib) Güneşin Battığı taraf anlamına gelir Fenikelilerden Yunanlılara geçen bu ad, Yunanca'da Europa olmuş ve Ege Denizi'ne göre batıda bulunan ülkelere bu ad verilmiştir Yeni Osmanlılar cemiyeti, 1789 Fransız ihtilalinden sonra Avrupa da süren 1830 ve 1848 ihtilallerine ve bunların neticesinde ortaya çıkan fikir hareketlerine heveslenenler tarafından 1865’te İstanbul’da sağır Ahmet Bey’in oğlu Mehmet Bey, Kayazade Reşat Suphi, Paşazade Ayetullah ve Namık kemal tarafından kuruldu Yine bu tarihte Mızır Hıdivi Kavalalı İsmail Paşa, veraset usulünü değiştirerek kardeşi Mustafa Fazıl Paşayı bütün haklarından mahrum etti İkbal küskünü olan Mustafa Fasıl Paşa Abdülaziz Hana ve üst kademe devlet ricaline karsı düşman kesildi İntikam için Jön Türklerin arasına katıldı ve başlarına geçerek onları bilhassa maddi yönden büyük çapta destekledi Dernekte en önemli rolü Mustafa Fazıl Paşa oynadı Sultan İkinci Abdülhamid Mustafa Fazıl Paşanın, Abdülaziz Hana hitaben Paris’te yazdığı ve küstahça ifadelerin aldığı mektup, 1867’de Türkçeye tercüme edilerek Tasviri Efkâr Gazetesinde yayınlandı ve Osmanlı ülkesinde binlerce adet bastırılıp dağıtıldı Mektup, meşrutiyetin ilanı “nizam-i serbestane”nin kurulması isteniyor ve Ali ve Fuat Paşalar bilgisiz ve hain kimseler olarak ilan ediliyordu Yeniden sadrazam olan Ali Paşa, Yeni Osmanlılar derneği liderliğinden Ali Süavi’yi Kastamonu’ya ve Ziya Paşayı taşraya memuriyete gönderildi Ali Paşanın Jön Türklere karsı takındığı tutum üzerine Mustafa Fazıl Paşa Jön Türklerin liderlerini Paris’e çağırdı 1867’de Sultan Abdülaziz’in Avrupa gezisi Jön Türklerin aleyhine oldu Marsilya’da padişahtan af dileyen Mustafa Fazıl Paşa, Ali ve Fuat Paşalarla da barışarak Jön Türklerden ayrıldı ve İstanbul’a döndü Osmanlı büyükelçiliğinin baskısı sonucu Jön Türkler, İngiltere’ye geçtiler Hiçbir devletten destek göremeyen Jön Türkler bir müddet çeşitli Avrupa şehirlerinde dolaştılar Birinci meşrutiyetin ilanı ile canlanan Jön Türkler zararlı faaliyetleri görülünce II Abdülhamit Han tarafından kapatılarak ortadan kayboldu Böylece Jön Türklerin birinci devre faaliyeti sona erdi Yeni Osmanlılar Derneği fiilen dağıldı Üyelerden bazıları devlette yeniden görev aldılar Namık Kemal 1872’ de “ibret” gazetesinin başına geçti İstanbul’a geri dönenlerden bir kısmı ilk sadareti sırasında Mithat Paşanın etrafında toplandılar ve onu desteklediler Dernek Gülle Agop’un Gedikpaşa’ daki tiyatrosundan kendi propagandası için yararlandı Nitekim aynı tiyatroda 1 Nisan 1873’te Namık Kemal’in “Vatan Yahut Silistre” adlı oyununun ilk temsil edildiği gece, halkın milli heyecan ve coşkunluğu sağlandı Ertesi gece Namık kemal, tiyatroda tutuklanarak Magosa’ya, Nuri ve Hakkı Beyler Akka’ya, Tevfik Bey ile Ahmet Mithat Efendi de Rodos’a sürüldüler Paris'te düzenlenen I Jön Türk Kongresi'nden bir görüntü Jön Türklerin uzun yıllar devam eden faaliyetlerinde ön planda meşrutiyet ve hürriyet fikirleri görünüyorsa da her grup ve şahsın ayrı ayrı maksatları vardı Azınlıklar istiklal, hiç değilse muhtariyet kapmak, şahıslar ise şahsi hırs ve arzularını tatmin etmek peşindeydiler Osmanlı devletini parçalamak ve yıkmak isteyenler tarafından methedilen Jön Türklerin faaliyetleri ise devletin yıkılışını hızlandıran belli başlı sebeplerden olmuştur Batı dünyası karşısındaki tavırları taklitten öteye geçememesi, devlet kademelerinde yer almak, meşhur olmak, hatta Mithat Paşada olduğu gibi, kendi ailelerini hanedan ailesi yapmak için azınlıklarla, eşkıyalarla, Rum-Ermeni çeteleri ve Avrupa devletleriyle işbirliği yapmaktan çekinmemeleri bu faaliyetlerin en acı tarafı olmuştur Netice olarak Osmanlı topraklarındaki sulh ve sükûnu, dört yandan patlak veren ihtilaller, isyanlar hükümet darbeleri ve savaşlarla yok etmişler, çıkarılan idaresizlik, kargaşa ve savaşlar ortamı içinde milletin felaketini hazırlamışlardır Birinci dünya savaşı Jön Türk faaliyetinin Türkiye’de sonu olmuştur |
|