Kutlu Doğum Haftası Şiirleri |
09-02-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Kutlu Doğum Haftası ŞiirleriKutlu Doğum Haftası İle İlgili Şiirler Kutlu Doğum Haftası İle İlgili Şiir Muhammed'i Çok Özledim Muhammed’i çok özledim Ciğerlerim pare, pare Şol canımdan çok istedim Yollar, götür beni yâre Günüm gecem selâvattır Ne huzurdur, ne rahattır İstediğim şefâattır Yâr Muhammed, cana çare Irmak olsam, yâre aksam Ravzasına, nasıl baksam Şol gönlümü, bile yaksam Kapanmıyor, canda yare Ümmetinim, şerefim çok Gelmelere dermanım yok Bir hasret ki, saplandı ok Sırat üzre, düştüm nare Derdim elbet, Kabe ve Hac Muhammed’e aşkım ilaç Hasretinden düştüm bîlaç Çöllerdeyim, hem avare Hak aşkına ömür versem Muhammed’i bir kez görsem Eşiğinde bile ölsem, Yalvar, yakar, ben bîçare Aşk var ise, Sen sebebi Habibullah, en son nebi Selindeyim, coştu debi Şefâat kıl, sitemkâre Bayram Leventoğlu ADI GÜZEL KENDİ GÜZEL MUHAMMED Canım kurban olsun senin yoluna, Adı güzel, kendi güzel Muhammed, Şefâat eyle bu kemter kuluna, Adı güzel, kendi güzel Muhammed Mü'min olanların çoktur cefâsı, Ahirette olur zevk-u sefâsı, On sekiz bin âlemin Mustafâ'sı, Adı güzel, kendi güzel Muhammed Yedi kat gökleri seyrân eyleyen, Kûrsûn üstünde cevlân eyleyen Mi'râcda ümmetin Hak’dan dileyen, Adı güzel, kendi güzel Muhammed Ol çâriyâr anın gökler yâridir, Anı seven günahlardan beridir, On sekiz bin âlemin serveridir, Adı güzel, kendi güzel Muhammed Aşık Yunus neyler iki cihânı sensiz, Sen Hak Peygambersin şeksiz, gümânsız Sana uymayanlar gider imânsız, Adı güzel, kendi güzel Muhammed Yine Bir Pazartesi Her yer simsiyah olmuş gözler ufukta kilit Asırlardır hasretle beklenen birisi var Gönüller dua dua ve işte doldu vakit Bu güneşin ışığı tüm kainatı boğar Anneciğinin kalbi sevgiyle sırılsıklam Sensiz ne sabah olur ne sensiz geçer akşam Nasıl teslim eylesin seni başka kucağa Senin için katlandı gül kokundan uzağa Ebva’yı titretince ayaklarının sesi Yüreğine mi düştü Azrail’in gölgesi Deden Abdülmüttalip sana başka bağlandı O siyah gözlerinde neler görmüştü neler Vefatı yaklaştıkça sanki ciğeri yandı Senden uzak olmaya ne gök dayanır ne yer İçinde bulunduğun kervan bile korunur Baştan ayağa nursun üstündeki bulut nur Seni tanıyan kalpler bekliyorlar sessizce Sense kulluk edersin rabbine gündüz gece Hira yamaçlarında meleklerin nefesi Arap şairlerinin sustu artık bestesi Hazırlan ebu kubeys Rasulüllah geliyor Bütün yakınlarına müjdesini verecek Bu yol öyle dikenli bu yol öyle çetin,zor Yalnız nasibi olan mescidine girecek Mukaddes görev için hazırdır dar-ül erkam Bir kerecik istesen hattaboğlu sana ram Müslümanlar arttıkça kureyş zulmü çoğaldı Hiçbir şey yıldıramaz duyan ummana daldı Gülyüzünde tebessüm kucaklıyor herkesi Bir bakışı kendine aşık eden çehresi Yakınlarını tek tek uğurladın toprağa Kim bilir kaç acıya mezar oldu yüreğin Teselli geldi gökten hazırlan yolculuğa Pusulası aşk yolun rabbe yükseleceğin Gayri hicret gerekir Medine diyarına Hepsi veda ederek bütün varlıklarına Rızaullah uğruna yollara koyulurlar Yürüyün muhacirler sizi bekliyor ensar Ne tılsımlı suremiş ne tılsımlı söz yâsin Uçuşsun güvercinler sevr dağını süslesin Kureyş yollara düşmüş kaç bin kişilik ordu Onların karşısında biz bir avuç Müslüman Rasulüllah el açıp hemen duaya durdu Be hey müşrik ordusu sen asıl kendine yan Sadık kalınmayınca sadece bir sözüne Rabbin sevgilisinin kan bulaştı yüzüne Şimdi bütün ağıtlar yalnızca uhut için Kıyamete dek sürer gözyaşları göklerin Bayram geldi şehrine bayram yaşar kabesi Müşriğe bile bayram oldu fetih hutbesi Bu güzelliğe karşı düşmanlık mı dayanır Güneş yüzünü görse önünde diz çökecek İnsanlık bölük bölük ümmetliğe uzanır Sana kainat hayran hayrandır cin ve melek Refiki ala deyip kapadın gözlerini Giderken ashabının götürdün ciğerini Gülyüzlüm sen gideli kaç yıl oldu kaç asır Şu dünyanın sırtında sensizlikten bir nasır Yalnız sende bulunur insanlığın çaresi Yerin gözbebeğisin göğün ciğerparesi Sinemdeki yangının sebebini sor bana İçtiğim onca şarap ateşimi almadı Şu koskaca kainat zulüm gibi zor bana Ey gülüm hasretinden bende takat kalmadı Nurunun etrafında dönen pervaneleriz Aşkınla nefes alan deli divaneleriz Hiçbir zaman bitmeyen destanımızsın bizim Her derde her tasaya dermanımızsın bizim Ne olur geliversen yine bir pazartesi Kalbimizin gıdası ruhumuzun neşesi Zeynep K Füzün PEYGAMBER Sen, fikir kadar güzel; Ve tek, birden daha tek! Itrını süzmüş ezel; Bal sensin, varlık petek Sensin ölüme hisar; Bakisi hep inkisar Sar bizi, çepeçevre sar, Rahmet rüzgârı etek! Necip Fazıl Kısakürek Sen Yoktun Sultanım Sen yoktun Hz Âdem’deydi nurun Önce cenneti, sonra yeryüzünü şereflendirdin Âdem nuruna affedildi, Arafat bu affa şâhitti Sen yoktun Nuh’un gemisindeydi Nurun Dalgalar yeryüzünü boğarken, Taprağın bağrındaki su, Gökyüzüyle buluşurken Ve bu bir ilahi azap derken, Allah nurunu taşıdı binbir sebeple Tûfan, nurunu selamladı edeple Sen yoktun Hzİsmail’in alnındaydı Nurun İbrahimî bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden “Rabbimiz” dedi, “Onlara kendi içlerinden Senin ayetlerini okuyacak Kitap ve hikmeti öğretecek onlara, Onları temizleyecek bir elçi gönder, Amin dedi on sekiz bin âlem Nurunla aydınlanan minicik ellerini semaya kaldırarak Amin dedi İsmail Hira Nur dağı amin diyerek ayağa kalktı Medine’den adı Uhud olan bir amin yankılandı sevr dağında Sen yoktun Hzİsa “Ahmed” diye muştuladı seni Alemlerin efendisi diye sana seslendi Artık ben sizinle çok söyleşmem, dedi havarilerine Çünkü bu âlemin reisi geliyor Bekleyin Ahmed geliyor Kainata rahmet geliyor Havarilerin yüzünü okşayan, Ölüleri dirilten bir nefes oldun Ama sen yoktun Sen yoktun Sultânım, Hz Abdullah’ın alnındaydı Nurun Başı eğik gezerdi mazlum Huteyle göklerden seni sorardı Varaka seni arardı semada Anneler kız çocuklarını hep ağlayarak sevdiler Ağlayarak süslediler ölüme Ağlayarak hadi dayına gidiyorsun dediler Sen yokken, Canlı canlı toprağa gömülmenin adıydı dayıya gitmek Anne yüreğinin çıldırtan çaresizliğiydi Ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi En son çocuk atılırken çukura Annesinin suretinde bir melek tuttu onu Ve tebessüm ederek hira nur dağını gösterdi Melekler süslüyordu hirâyı Efendisine hazırlanıyordu cebel-i nur, Efendisine hazırlanıyordu mekke Âlem Efendisine hazırlanıyordu Kainatın gözü Hz Aminedeydi Toprak yalvarıyordu rabbine, Allahım gönder artık diyordu Gel diye ağlıyordu mazlumlar, gözleri semada Ve bir gelişin vardı ya rasulallah, Bir inişin vardı yer yüzüne Önünde cebrail! Ardında yalın kılıç melekler! Bir inişin vardı yer yüzüne Yetimler en huzurlu geceyi geçirdi belki de Öksüzler annelerine sarıldı doya doya Sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini Herşey sus pus olmuştu Hadi diyordu yıldızlar, Hadi diyordu ay! Kainat bir isim duymak istiyordu Ve bir ses yükseldi Âmine’nin evinden; Muhammed! Karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini Muhammed! Melekler öptü o nurdan ellerini Muhammed! Seni yaratan Allah’a kurbânız ey dürri yekta! Sana o adı veren rahmana kurbanız Artık sen vardın Susuz topraklara rahmet indi seninle Annenden sonra anne halime sevindi seninle Yağmura mı ihtiyaç var? Kaldır şehadet parmağını, Yağmurları salsın Allah Sonra tut ağacın yaprağını, Köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün Allah Yeterki sen iste, Sen iste yarasulallah Deki ben kimim? Dağlar, taşlar dile gelsin, Dilsiz çocuklar ellerinden tutup, Ente Rasulullah desin Sen vardın Bedir kârdı, Uhut dardı Hendek yârdı Yiğitlerin vardı Ölmek için yarışan yiğitler Hele bir enesin vardı senin Enes bin malik Uhut’ta öldüğünü duyunca arkadaşlarına, Niye burada oturuyorsunuz diye sormuştu Onlar da “Allah’ın Rasulü öldürülmüş deyince Enes kükremiş: “ Peki o öldükten sonra yaşayıp da ne yapacaksınız? Kalkın ve O’nun gibi ölün! Demişti Ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düşmüştü Hem de ne şehit ey nebi! Vücudu yaralardan tanınmaz haldeydi Kızkardeşi ancak parmaklarından tanıdı onu Musab Bin Umeyr’in vardı senin Uhut’ta sancağını taşıyan Öyle bir aşkla sana bağlıydı ki Allah o gün melekleri Musab’ın suretinde indirdi Ebu hureyren vardı Acıkınca mescidin önünde durur sana bakardı Sen anlardın, Ya Ebâhir gel! Derdin Ve sen gittin Bir gidişle gittin Ardında hüznün kaldı Hasretin kaldı göklerde Bilal ezan okuyamaz oldu Ne zaman teşebbüs etse Muhammed rasulullah demeye Dizleri üstüne çöker, kendinden geçerdi Sonra günler ay, Aylar yıl oldu Ve asırlar oldu Sensizliğe açtık gözlerimizi Ama sen bırakmazsın bizi Sen varsın ey şehitlerin sultanı Sen varsın! Bir şehit bile ölmezken Sana nasıl yok deriz Ebutalip şama giderken devesinin önüne geçip Beni burda kime bırakıp gidiyorsun demiştin Ne anam var ne babam Ebutalip bırakmamıştı bu yüzden Sensizliğin ızdırabıyla inleyen ümmetini kime bırakıp gidiyorsun Ya Rasûlallah! Bırakma bizi ki; Allah; Sen onların içindeyken onlara azab edecek değiliz buyuruyor Bırakma bizi! Hayatı seninle öğretti Rahman Kulluğu seninle tanıdık Duayı senden öğrendik sevgili! Hz Ömer umre için senden izin isteyince, “Kardeşcik” dedin ona, Kardeşcik, duanda bana da yer ayırır mısın? Bizler Ömer değiliz ama Bütün dualarımız senin için Ey Rabbimiz! Rasulünü anışımızdan haberdar et! O’na binler salat, binler selam! Habibine Makam-ı Mahmut’u ver O’na vesileyi lutfet O’nu refik-i Âlâya yükselt Bizi de affet O’nun hatrına affet Zatının hatrına Affet Dursun Ali Erzincanlı |
|