Eşrefoğulları Beyliği Hakkında |
08-25-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Eşrefoğulları Beyliği HakkındaEşrefoğulları Beyliği Hakkında On üçüncü asrın sonlarına doğru Beyşehir ve Seydişehir civarında kurulmuş bir Türk beyliği Beyliğin kurucusu Seyfeddin Süleyman Bey Anadolu Selçukluları’nın uç beyi idi Selçuklu sultanı Üçüncü Gıyâseddîn Keyhüsrev 1283 senesinde İlhanlı hükümdarı tarafından öldürülünce yerine amcasının oğlu İkinci Gıyâseddin Mesud geçti Gıyâseddin Mesud Konya’daki Eşrefoğlu ve Karamanoğlu kuvvetlerinin Gıyâseddin Keyhüsrev taraftarı olması sebebiyle Konya’yı bırakarak Kayseri’yi devlet merkezi yaptı Gıyâseddin Keyhüsrev’in annesi devletin iki torunu ile Mesud arasında paylaştırılmasını isteyerek Eşrefoğullarını ve Karamanoğulları’nı Konya’ya çağırdı Eşrefoğlu Süleyman Beye saltanat naipliği verildi Bu şehzadeler 1285 senesinde tahta çıkarıldı Yedi ay gibi kısa bir süre sonra Gıyâseddin Mesud ve vezir Sâhib Ata’nın gayretleriyle şehzadeler bertaraf edildi Bunların tahttan indirilmesi üzerine Eşrefoğlu Süleyman Bey kendi merkezine çekildi ve Sultan Mesud’a karşı cephe aldı 1286 senesinde Eşrefoğullarının merkezi Germiyanoğulları tarafından yağmalandı 1288 senesi başlarında Eşrefoğlu Süleyman Bey Ilgın’a akın yaptı Aynı sene Sultan Mesud ile barışarak itaatini arz etti Beyliğin merkezini Beyşehir’e nakletti ve şehrin etrafını surlarla çevirdi Eşrefoğlu Süleyman Bey 1302 senesi Ağustos ayının yirmi yedisinde Beyşehir’de vefat etti Yerine büyük oğlu Mehmed Bey geçti Mehmed Bey beyliğinin topraklarını kuzeye doğru genişletmeye muvaffak oldu Akşehir ve Bolvadin’i ele geçirdi 1314 senesinde Anadolu beylerinin itaatlerini sağlamak ve âsilerini cezalandırmak için sefer düzenleyen İlhanlı Devletinin Beylerbeyi Emîr Çoban’a itaat eden beyler arasında Mehmed Bey de vardı Mehmed Beyin 1320 senesinden sonra öldüğü Bolvadin’de yaptırdığı caminin kitabesinden anlaşılmaktadır Mehmed Beyin yerine oğlu İkinci Süleyman Bey geçti Süleyman Bey zamanında uclarda bağımsızlıklarını muhafaza etmeye çalışan beylere karşı İlhanlı Devletinin Anadolu valisi Demirtaş harekete geçti Demirtaş 1326 yılında Beyşehir’e yürüyerek şehri ele geçirdi Süleyman Beyi işkenceyle öldürerek göle attırdı Böylece Eşrefoğulları Beyliği sona erdi Seyfeddin Süleyman Bey 1297 senesinde Beyşehir’de nefis Türk mimarî eserlerinden olan bir cami yaptırdı Bu caminin mihrâbı çok güzel olup Selçuklu mimarîsinin devamıdır Türbesi bu caminin yanındadır Mehmed Bey de Bolvadin’de güzel bir cami yaptırmıştır Mübârizüddin Mehmed Bey adına Şemsüddin Mehmed Tüsterî tarafından Arapça Fusûl-ül-Eşrefiyye isimli bir eser yazılmıştır Eserin yazması Ayasofya kütüphanesi 2445 numarada kayıtlıdır Kadı Burhaneddin Ahmed Devleti On dördüncü yüzyılda 1381-1398 yılları arasında Kayseri ve Sivas bölgesine hâkim olan Türk beyliği Burhâneddin Ahmed 1345 yılında Kayseri’de dünyaya geldi Babası Kayseri Kadısı Şemseddin Mehmed olup Oğuzlar’ın Salur boyuna mensuptur Küçük yaşta tahsiline başlayan Burhâneddin Ahmed Farsça Arapça mantık fıkıh usûl ferâiz hadis tefsir hey’et ve tıp ilimlerini öğrendi Yirmi bir yaşındayken Kayseri kadılığına tâyin olundu (1364) Kadı Burhâneddin’in Kayseri kadılığı Eretna Devleti’nin çöküş hâlinde bulunduğu zamana rastlar Eretna Hükümdarı Ali Bey zayıf iradeli ve kabiliyetsiz bir kimseydi Devlet içerisinde anarşi ve emîrler arasında rekabet bütün hızıyla devam ediyordu Eretna Devletinin içinde bulunduğu bu krizi değerlendirmek isteyen Karamanoğulları Kayseri’ye hüçûm ederek zaptettiler Ali Beyi esir olmaktan Kadı Burhâneddin kurtardı Ali Bey bu yardımı üzerine onu vezirlik makamına getirdi 1380 yılında Ali Beyin ölmesi ile yerine geçen yedi yaşındaki oğlu Mehmed Çelebi’ye nâip tayin edildi Bölgenin kuvvetli emîrlerinden Amasya Emîri Hacı Şadgeldi Paşayı Danişmendiye köyü önünde yaptığı muharebede bozguna uğrattı Şadgeldi Paşa yapı> muharebede öldü Böylece devlet için nüfuzunu pekiştiren Kadı Burhâneddin Ahmed Eretna Hükümdarı Mehmed Çelebi’yi bertaraf ederek saltanatını ilan etti (1381) Adına hutbe okutup para bastırarak bundan böyle kendi adıyla anılacak devletini tek başına idare etmeye başladı Kadı Burhâneddin on sekiz sene süren hükümdarlığında Amasya Emirliği Erzincan Emirliği Candaroğulları Beyliği Karamanoğulları Beyliği ve Tâceddinoğulları Beyliği ile mücadele ederek bu beylikler üzerinde hâkimiyetini kabul ettirmeye muvaffak oldu Memluk sultanına isyan eden Malatya Nâibi Mintaş’ın teklifi üzerine adı geçen şehri almak istemesi Kadı Burhâneddin ile Memlûk Sultanı Berkuk’un arasını açtı Memlûklar’ın Halep Valisi Yılboğa Sivas önlerine gelerek şehri muhasara etti Fakat Kadı Burhâneddin’in başarılı savunması karşısında kırk günlük bir kuşatmadan sonra 1388’de çekilmek mecburiyetinde kaldı Sultan Berkuk ile Kadı Burhâneddin arasında dostluk ancak Timur Han’ın batı seferleri sebebiyle tekrar kuruldu Kadı Burhâneddin’in Akkoyunlular ile önceleri kötü olan münasebetleri de 1388 senesinden sonra düzeldi Daha sonraları Akkoyunlu Devletini kuracak olan Karayülük Osman Bey de onun yanına rehin bırakılmıştı 1389 senesinde Karakoyunlu Türkmenleri ile Erzincan Emîri Mutahharten karşısında yenilen Akkoyunlu Ahmed Bey Kadı Burhâneddin’e sığınmak zorunda kaldı Kadı Burhâneddin 1389 Kosova Muhârebesi’ne kadar Osmanlılar’la dostâne münasebetler içindeydi Bu tarihten sonra onun batıya yönelerek Osmanlı nüfuz sahasını tehdide başlaması ve Tâceddinoğulları ve Candaroğulları gibi beyliklerin tahrikleri iki devlet arasındaki dostluğun bozulmasına sebep oldu Neticede Kadı Burhâneddin’in kuvvetleri Osmanlı öncülerini 1392 yılında Çorumlu sahrasında ağır bir yenilgiye uğrattı İki taraf arasındaki mücadele Timur Hanın Anadolu’ya gelme ihtimali üzerine tekrar dostluğa döndü Kadı Burhâneddin Timur’un Anadolu’ya geleceğini haber aldığı zaman Sivas’ı tahkim ederek savaşa hazırlandı Fakat Timur Han Anadolu’ya girmeden geri dönerek 1394 yılında Altınordu Hanı Toktamış’la savaşa girdi Akkoyunlular 1395 Erzincan Seferi sırasında Kadı Burhâneddin’in yanında yer aldılar 1396 senesinde Karamanoğullarına tâbi olan Kayseri valisi Şeyh Müeyyed’i cezalandırmak için yapı> sefere Karayülük Osman Bey de katılmıştı Şeyh Müeyyed’e onun aracılığıyla aman verilmişse de Kadı Burhâneddin bir süre sonra Şeyh Müeyyed’i öldürdü Bu yüzden bir müddet sonra Kadı Burhâneddin ile Karayülük Osman Beyin arası açıldı 1398 yılında Sivas önlerinde yapı> muharebede Karayülük Osman Bey Kadı Burhâneddin’i mağlup ederek öldürdü Öldürüldüğünde 54 yaşında bulunan Kadı Burhâneddin’in kabri Sivas’taki türbesindedir Saltanatı boyunca savaştan savaşa koşmuş bu sebeple kendisine Ebü’l-Feth lâkabı verilmiştir Allah yolunda tehlikelere bizzat atılır bu uğurda yorulmak nedir bilmez ve bu yolda varını yoğunu harcardı Memleketin çeşitli yerlerinde faaliyet gösteren Moğol artıklarını ve fitne çıkarmak için uğraşan sapıkları ortadan kaldırmak ve ülke dışına sürmek için gayret etti Kendisinden önceki âdil İslâm hükümdarları gibi dost ve düşmanlarına merhametli davranırdı Asker ve kumandanlarına nasihatlerinde savaşa katılmayan ve savaşacak kudreti olmayan kadın ihtiyar çocuk ve din adamlarının mal ve can emniyetinin sağlanmasını emrederdi Halkına adaletle muamele eder suçu sabit olmayanı cezalandırmazdı İlmi ve ilme düşkünlüğü çok fazlaydı Savaş esnasında bile kitap yazar ve ilimle meşgul olurdu Sa’deddîn Teftazânî hazretlerinin Telvih adlı eserine yazdığı Tercîh-i Tavzîh adlı usul-i fıkha dair hâşiyeyi Kayseri valisi Müeyyed’in isyanını bastırmak için savaşırken yazmıştı İstanbul’da Râgıb Paşa Kütüphanesinde 831 numarada kayıtlı bir nüshası bulunan bu eserin bir nüshası da Millet Kütüphanesi Feyzullah Efendi kısmı 588 numaradadır Ulema ile sohbet etmekten büyük bir haz ve mutluluk duyardı Pazartesi Perşembe ve Cuma günleri olmak üzere haftada üç gün ilmî sohbetler düzenlerdi Bütün tebaasına karşı adalet ve şefkat gösteren Kadı Burhâneddin; cesur cömert ve iyi huyluydu Kadı Burhâneddin Ahmed’in ölümü üzerine Sivas halkı onun yerine o sırada yaklaşık on dört yaşında ve Kayseri valisi olan oğlu Alâeddin’i getirdi Karayülük Osman Bey Sivas’ın kendisine teslimini istedi fakat şehir halkı tarafından yardıma çağrı> Moğol kuvvetleri karşısında çekilmeye mecbur kaldı Timur Hanın Anadolu’ya gelme ihtimali üzerine devleti idare edecek kuvvetli bir şahsiyet bulunamadığından Sivaslılar şehri Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezid Hana teslim ettiler Bayezid oğlu Mehmed Çelebi’yi Sivas’a vali tayin etti Alâeddin Ali Bey ise eniştesi Dulkadiroğlu Nâsıreddin Mehmed Beyin yanına gönderildi Daha sonra Osmanlı Devleti içerisinde hizmet gören Kadı Burhâneddin Devleti tahtının bu tek ve son vârisi 1442 yılında öldü Kadı Burhâneddin Ahmed Devletinin ömrü kurucusunun hayatı ile sınırlı kalmıştır Merkeziyetçi bir idare kurmak gayesini güden Kadı Burhâneddin devlet idaresinde eski ailelerin nüfuzlarını kırdı ve kendi emir ve arzusundan dışarı çıkmayacak kimseleri yüksek mevkilere tayin etti Devletin askerî ve mülkî bütün kuvvet ve yetkilerini elinde topladı Emri altında mükemmel bir hassa (kapıkulu) ordusu meydana getirdi Savaşlarda bu hassa ordusundan başka ıktalardan gelen asker ve göçebe (Türkmen-Moğol) ücretli askerlerinden faydalanırdı Hayatı savaş içinde geçmekle beraber Kadı Burhâneddin memlekette bir imar seferberliği de başlattı Fethettiği şehirleri mescit medrese çeşme zâviye imâret köprü vb eserlerle süsledi Turhal Amasya Tokat Erzincan Niksar ve Kırşehir hudut bölgelerinde yaptırdığı kaleler ile memleketinin güvenliğini ve yolların emniyetini sağladı Ticareti ve ticaret erbabını himaye ederek ülkedeki iktisadî hayatı daima canlı tuttu Kayseri Şeyh Müeyyed Çeşmesi Zile Medresesi Turhal Tokat ve Amasya kaleleri bu devletten günümüze kadar gelen başlıca eserlerdir |
|