Osmanli Dönemi Sikkeleri |
08-24-2012 | #1 |
Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanli Dönemi SikkeleriOsman Gazi dünyanın sayılı imparatorluklarından biri olacak olan Osmanoğullarının ilk sikkesini kestirerek Anadolu'nun karmaşık ortamında adını duyurdu Gümüşten kesilen ve akçe adı verilen bu sikke, Osmanlı'nın para birimi olarak 15 yüzyıla kadar değerinden hiç bir şey kaybetmeden geldi Beyliğin sınırlarını başarılı akınlarla genişleten Orhan Gazi akçelerini önce Anadolu'daki İlhanlı baskısı yüzünden İlhanlı tarzında, vali Timurtaş'ın ölümünden sonra ise sadece kendi adının ve kısa bir duanın bulunduğu farklı bir tarzda kestirir Osmanlı sikkelerde uzun dua cümleleri yer almaz Sultanın ve babasının adı, darphanenin adı ve darp tarihi rakamla yazılmış olarak bir de "hullide mülkehu" (mülkü devamlı olsun),"azze nasrehu" (yardımı aziz olsun) gibi kısa dua (temenni) yazılır Orhan Gazi Bursa'yı aldıktan sonra ilk defa akçelerde darp yerinin yazıldığını görüyoruz Avrupa'ya ayak basan I Murad zamanında akçelerin yanısıra mangır denen bakır sikkelerin kesimine de başlandı Yöresel kullanım için ve akçenin alt birimi olarak darbedilen mangırlar çok çeşitli ve zengin süsleme motifleriyle Osmanlı sikkelerinin belki de en renkli malzemeleridir Osmanlılar'ın 14 yüzyılda Anadolu'da ve Avrupa'da yaptıkları başarılı akınları ve kazandıkları toprakları gören diğer beyliklerden akıncıların da katılmasıyla Osmanlı Beyliği hızla büyüyordu 14 yüzyılın sonunda I Murad ve Yıldırım Bayezid'in yaptığı akınlarla sınırlar Fırat'tan Tuna'ya kadar genişlemişti Kendisini İlhanlıların mirasçısı sayan Timur, doğuya ilerleyen Yıldırım'ı Ankara Savaşında (1402) esir etmiş ve Osmanlıların diğer beyliklerden aldıkları toprakları sahiplerine iade etmişti Kalan topraklarda Bayezid'in oğulları arasında paylaşılınca tam genişlemeye başlamış olan Osmanlı Beyliği bir kaosa sürüklendi Fetret Devri denilen bu döneme Çelebi Sultan Mehmed son verdi Bu dönemde Yıldırım Bayezid'in oğullarından Emir Süleyman'ın sikkelerinde Sultanın ve babasının isminin bir arada nakış gibi işlendiği ve Osmanlı'ya has olan tuğrayı, ilk defa kullandığı görülür Çelebi Sultan Mehmed ve II Murad, saltanatları boyunca gerilemiş olan sınırları eski haline getirmeye çabaladılar Fatih Sultan Mehmed, hazırlanan bu ortamda hâlâ büyük bir imparatorluk olan Bizans İmparatorluğu'nun başkenti Konstantinopolis'i uzun ve zorlu bir kuşatmadan sonra 29 Mayıs 1453'de aldı Yerleşik belli bir yeri olmayan devlet merkezini topraklarının doğal başşehri olan bu şehre taşıdı, adına da Kostantiniye dendi Beylikten devlete geçişi altın sikke kestirerek duyurdu dünyaya Fatih Sultan Mehmed Sultanî denen bu sikke ticarette zorluk çıkmasın diye Venedik Dükaları ayarında ve ağırlığında idi Bu dönemde Osmanlılar Anadolu'daki fetihlerin yanısıra Avrupa içlerine de yerleştilerAkçe ve mangırlar Serez, Novar, Ayasluk, Edirne, Amasya, Bursa ve Konya gibi şehirlerde, altın ise sadece Konstantiniye'de kesiliyordu Fatih Sultan Mehmed, İstanbul'u fethetmesinin yanında Osmanlı sikkelerinin tuğra ile birlikte belirgin özelliği olan "Karaların sultanı , denizlerin hakanı, sultan oğlu Sultan" ifadesini de torunlarına miras bıraktı Şehzade Cem Sultan'ın Rodos Şövalyeleri tarafından rehin tutulmasına karşılık II Bayezid Avrupa'daki Osmanlı yayılmasına ara vermek zorunda kalmıştı II Bayezid'in Konstantiniye dışında bir taşra darphanesi olan Serez'de altın sikke kestirdiğini görüyoruz |
|