Geri Git   ForumSinsi - 2006 Yılından Beri > Sinsi Eğlence > Bir Tutam Hikaye

Yeni Konu Gönder Yanıtla
 
Konu Araçları
sevgili, üvey

Üvey Sevgili

Eski 07-10-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üvey Sevgili



sevgiliyi anlatmak - sevgili ile ilgili yazılar - sevgili üzerine yazılar - deneme örnekleri - aşk üzerine yazılar



Üvey Sevgili

Özge Can
Senden sonra artık hepsi üvey, sevgili!

Sonrasızlığa öncelik tanıyan eksik bir teşebbüs aşkımız Bir köprünün iki ayağı gibiyiz; bir araya gelsek, yıkım olur!

I

O’nu tanımadan çok önce kendime kabul ettirmeye çabaladığım tek şey, yalnızca olasılığıydı ve ‘neden olmasın’ konu başlıklı umuttu çabama tek tesellim Adı neydi, neye benziyordu, ne zaman ve nasıl belirecekti yüreğimin ufkunda; en ufak bir fikrim yoktu ama eninde sonunda bir gün aynı anda aynı yerde olacağımızı ve ‘bir elmanın iki yarısı masalı’ gereğince, hiçbir zorlama olmaksızın, doğal bir çekimle, birbirimizi birbirimizle tamamlayacağımızı biliyordum Aramıyordum, pencerelerin önünde beklemiyordum ama hazırdım çoktan kapı daha çalınmadan açmaya Hazırdım O’na

Sonra Uyumaya çalışırken, bir masal olup giriverdi uykularıma Uyadığımda başucumdu benim

“Gözleri okyanus bakan, çok eski bir adam tanıdım Ceplerinde taşıyordu beş yaş düşlerimi Yüzü güneşli bir ilkyazdı, elleri yıldızlı bir Olympos gecesi Nefesim gibi kokuyordu nefesi ve aynı yerden kanıyorduk yara aldığımızda Yüreği endemik bir kır menekşesi, hercâi varlığı epidemik bir yaz nezlesi” diye başladı masal

O masal hiç bitmedi!


II

Sol göğsümdeki ben gibi taşırken varlığını yüreğimde yaptığı kardan adamı buzdolabında saklamak isteyen küçük bir kızın çocuksu inancı, inadı ve saflığıyla her okuduğumda bir kez daha kendimle tanıştığım şiirleri, kırmızı kokulu dağ çileklerini, çizgili pijamaları ve hazan Bodrum’unda güneşli deniz kenarlarını sever gibi gerçek, içten, sebepsiz sorsalar:Yorumsuz! Seviyorum seni
Kardan adamın dostluğu güneş çıkana, güneşin dostluğuysa hava kararana kadardı Büyümek, öğretmişti çocuksu denklemlerin gerçek hayatta geçerli olmayacağını Bir yenisi, gidenin yerini doldurabiliyordu, kabullenmiştim zor da olsa Ama sen benim beni terk etmeyen en dostum, yerini başka hiçbir varlığın dolduramadığı tek yalnızlığımsın!
İşte bu yüzden hiçbir sıfat tamlamaya, tanımlamaya yetmedi, yetmiyor seni!



III

Bandırasız bir gemideyim, o gemiyim belki Açık denizlerdeyim tayfasız, filikasız Serdümeni işten attım, motorları kapattım; saatte 4 knot hızla yelkenler fora! Anılar takılmış uskura, can çekişiyorlar ıpıslak bir acıyla Yarınlar güneşleniyor güvertede, yeislerim-korkularım sintinede pusuda Umut kuşu bir martı tünemiş kasaraya Geçmiş lumbozlardan bakıyor, düşlerim asılıyor civadrada

Tramola atmaktan vazgeçtim nicedir, tornistan etmek de yok artık bir daha Apazlama seyirdeyim, rüzgâr frişka Barkaroller var dilimde yakamozların yazdığı sözlerini ay ışığının aydınlattığı, meltemlerin suflesi kulaklarımda

Pruvada bekliyorum, `sınır-ı zaman`sız yalansız gözlerim alargada



IV

“Ellerimde bir göztasi, gözlerim boş gidiyordum
Ne bileyim, bir damlanın böyle deniz olduğunu

En sevdiğin Can Baba şiirlerinden birinin ilk iki mısrasıydı seni balık, beni okyanus yapan! Sonra kendi şiirini yazdın sen:
“Sadece okyanusun farkında olan balıklar beceremez ağlamayı ve sadece derin okyanuslar ısıtır varlığıyla, ağlayamayan balıkları

Ve bir anda okyanus oldun sen, ben oldun; fırtına gecelerinde karaya vuran dalgaların yeni bir şiir daha ekledi yüreğimin sahiline: “Okyanus kurudu ve bir birikinti kaldı sadece Az daha o da gidiyordu! Sonra merak etti okyanus: Acaba tamamen kuruyunca ne olurdu? Ve o korku, yağmurları yağdırdı Şimdi tekrar yine okyanus olma yolunda deniz ve en büyük damlaları hep sen seni seviyorum

Tüm bunları okuduktan sonra ben de bir şiir yazdım O şiirin adı ‘UMUT’tu Okunmaya okunmaya silindi söz dizimleri, geriye bir tek başlığı kaldı!


V

Sonrasızlığa öncelik tanıyan eksik bir teşebbüs aşkımız Bir köprünün iki ayağı gibiyiz; bir araya gelsek, yıkım olur!
Ve sen Hem yarsın, hem ser ikinizden de vazgeçemiyorum Deveye hendek atlatsam, köprüde iki keçi; keçileri barıştırsam, Ice köpek kovalar isimsiz kedilerimi Sende bir kış ayısı miskinliği, bende katır inadı aslında biz neyiz biliyor musun: Aşk Çölü’nde bahtsız iki bedevî! Kutup ayısını görmemek için gözlerimizi yumuyoruz acıya, yaralarımız kanamaz sanıyoruz; yaraları öpülünce can acılarının azalacağına inanan beş yaş afacanları gibi
Maalesef ya da yaşasın; istemeden bir oyunun tam ortasındayız Oyunun adı: Çölde saklambaç! Ama korkudan öyle bir saklandık ki, korkarım, bulunduğumuz yerden yaşlanmadan, ya da kutup ayısı Hakk’ın rahmetine kavuşmadan çıkamayacağız! Biz hayat saklambacında birbirinin yerini bilerek birbirinden, hem de ebeden saklanan iki saf çocuk ayrı kuytularda ama beraber yaşlanacak, beraber aşklanacağız!


VI

Ben senin hiçbir zaman alamayacağın Çubuk Şarabı’n, Samsun tadındım; ‘ölürüm sana’n, sosyal danışmanın, sonsuza dek umudundum
İnanıyordum sana, tüm söylediklerine ve hiç yapmadıklarına Öyle ki, yenileceğimi bilerek, ama duygularım uğruna savaşmadan vazgeçilecek kadar basit olmadığından, yeldeğirmenleriyle savaşan o şövalye gibi savaştım aramızdaki imkânsızlıkla Ama iki kişinin olduğu bir sandalda tek başıma kürek çekerken, git gide gücümü ve inancımı yitirerek yorgun düştüm ben de sonunda
Ama haklıydın!
Sen ne aradığını bilmeyen bir balıkçıydın; hangi denizde ne tutulur, hangi balık çıkar, hatta sen tutmak için yeterli misin?, bilmiyordun Olması gerekenler ve olmaması gerekenler; hangisi ve ne zaman? diye bocalamanın dışında hiçbir şey yapmıyordun Evet, belki de beni sevemeyecek kadar yufka yürekliydin ve “Her şeyi, herkesi bir anda silip yanına gelebilsem”, derken bile o filmdeki sen kadar kendine güvenemedin, o adam kadar cesur olamadın!
Zamanlarca, öyle hiçbir şey yapmadan, ancak üstüne düşecek bir göktaşının sana yardım edebileceğine inanıp durdun Yalnızca olduğum için Allah’a, olduğumu öğrendiğin için kaderine, beni tanıdığın için şansına ve seni sevdiğim için bana aşık olmak yeter sandın
Yetmedi balığım Sen içindeki Hemingway’i her şartta koruyabildiğine inansan da ve uzun yolculukları göze alabildiğini düşünsen de söylesene, aslında hangi düşünü gerçekten yaşamak istedin ve yaşatmak için çabaladın ki sen!

İşte bu yüzden

‘ilk görüşte aşk’tın,
daha ilk celsesinde
imkânsızlığa dönüşen!


Alıntı Yaparak Cevapla
 
Üye olmanıza kesinlikle gerek yok !

Konuya yorum yazmak için sadece buraya tıklayınız.

Bu sitede 1 günde 10.000 kişiye sesinizi duyurma fırsatınız var.

IP adresleri kayıt altında tutulmaktadır. Aşağılama, hakaret, küfür vb. kötü içerikli mesaj yazan şahıslar IP adreslerinden tespit edilerek haklarında suç duyurusunda bulunulabilir.

« Önceki Konu   |   Sonraki Konu »


forumsinsi.com
Powered by vBulletin®
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
ForumSinsi.com hakkında yapılacak tüm şikayetlerde ilgili adresimizle iletişime geçilmesi halinde kanunlar ve yönetmelikler çerçevesinde en geç 1 (Bir) Hafta içerisinde gereken işlemler yapılacaktır. İletişime geçmek için buraya tıklayınız.